Animeye ilk başladığımızda orjinal fikirler sanıp bayıldığımız temaların daha sonra bir cok animede tekrarlandığını gorduğumuzde moralimizi yitirmeyip anime klişelerini inceledik ve pek cok anlam cıkardık... Eğer siz de cocukluk arkadaşlarının kutsal bağını, cinselliğini bir turlu keşfetmemiş guzel insanlar fenomenini, animelerdeki genc karakter takıntısını ve daha pek cok klişenin işlevini ve nedenini merak ediyorsanız mutlaka "devam" 'ın uzerine tıklayınız... Cocukluk Arkadaşı: Sadece anime ve mangalarda değil, Japonların gercek kulturunde de cocukluk arkadaşları cok onemli bir yere sahiptir. Ozellikle ortaokul ile başlayarak Japonlar kulturel ve sosyal alanda pek cok sorumluluğun altına girerler, zira toplumun bireylerinden beklentileri cok buyuktur. Pek cok Japon icin iş hayatı ve sosyal hayat ic ice gecmiş olduğu icin dostları da bu cevrelerden gelen iş arkadaşlarıdır. Bu yuzden Japon’ların en yakın cevresini iş arkadaşları ve aileleri oluşturmaktadır. Bu acıdan bakıldığında cocukluk arkadaşları gercekten cok değerlidir. Henuz hic bir sorumlulukları olmadığı zamanda edindikleri bu arkadaşlar ile cocukluklarını yaşamışlardır ve hafızalarındaki ilk anılar bu insanlarla beraber gecmiştir. Animeler ve Mangalarda genelde karakterler bu arkadaşları ile ya artık goruşmuyorlardır ya da cok nadir bir araya gelebiliyorlardır. Genelde cocukluk arkadaşınız ile aranızda guclu bir bağ olduğuna inanılır ve eğer bu arkadaşlık karşı cinsle ise araya kucuk aşk kırıntıları da serpmeyi ihmal etmezler. Gercekten de insan bilinclendikce ve sorumluluk sahibi oldukca kendi arkadaş cevresini oluşturmaya başlar. Bir insan ile cok iyi arkadaş olabilirsiniz ama o insan ile cocukluk arkadaşı olamazsınız. Aslında cocukluk arkadaşınızı secemezsiniz de... Daha cok birbirinizi bulursunuz. O insanla olan arkadaşlığınız bilincli bir secimden cok kaderin bir cilvesi gibidir. Aynı koyde yaşamış olabilirsiniz, aynı bahcede oynamış olabilirsiniz veya kumsalda tanışmış olabilirsiniz.. Tabi ki pek cok ihtimal var. Tek değişmeyen şey ise cok kısa bile olsa o insanla arkadaşlık kurmanıza neden olan mutlu bir anın olmasıdır. Yavaş yavaş bu anın anısı sararsa bile hic bir zaman yok olmaz. Pek cok farklı Anime de ve Manga da bu tema farklı boyutlarda trajik bir cocukluk hatırasından, masum cocukluk aşkına kadar kullanılmıştır. Karakterlerin arka planını anlatmak, portrelerini guclendirmek icin de sık sık kullanılır. Tema pek cok farklı neden icin kulllanılsa bile genelde ana cizgileri budur. Masum ve Cinselliği Keşfetmemiş Bishojo/Bishonen (Guzel Hatun/ Guzel Erkek) Fenomeni: Aslında bu klişe temanın temelleri yukarıda anlattığım cocukluk arkadaşı ile bazı konularda ortuşuyor. Cocukluk arkadaşının temellerini sorumluluktan uzak masumiyete bağlamıştık ya, işte onu bir adım ileriye goturduğumuzde ortaya bu cıkıyor. 8-10 yaşındaki cocuklar uzerinden seks cağrışımları yapılamayacağı icin karakterler 15-16 yaşlarına geldiklerinde dahi cocuksu ozelliklerini kaybetmezler ve masumiyetlerini korurlar. Ozellikle cocuksu olan taraf Bishojo’lar olduğu zaman genel gecer konular neredeyse hic değişmez. Evin icinde yarı cıplak dolaşırlar, erkeklerin uzerine garip pozisyonlarda duşuverirler, hep olamdık yerleri bir erkeğe yaslanıverir, vs vs.. uzatmaya gerek yok herkes neyin ne olduğunu biliyor. Masum tarafın kız olduğu durumlarda erkekler pek o kadar masum değildirler. Genelde her iki taraf da bakir olur ama erkek cinselliğin ne olduğunu az cok bilir. Daha acık soylemek gerekirse yasak elmayı yemiştir. Yani neyin ayıp neyin ahlaki olduğunun ayrımındadır. Bu yuzden erkek kızın cinsellik ihtiva eden masum ve cocuksu hareketleri karşısında zor duruma duşer, kızarır bozarır, sinirlenir, odayı, evi terk eder, kendisini savunur kacar vs vs. Tum animelerde bu tema bin yuzmilyonlarca defa kullanıldığına gore bir nedeni vardır elbette. Bir kere tartışmasız bu hareketler erkeğe (ki coğu zaman o da Bishonen’dir. Zaten Shojo da –kızlara anime- gozluklu veya sivri hatlara sahip olmayan bir erkek gorurseniz bilin ki o ya sapıkdır ya da obsessif) pirim kazandırır. Kızlar o erkeğin ahlaki değerlere olan bağlılığını gorur ve onların kendilerini zayıf anlarında aldatmayacağını veya kullanmayacağını duşunur. Kısacası karakterin kelek olmadığını ve bir dusturu olduğunu anlarız. Erkekler genelde bu sahneleri gordukleri zaman sac baş yolsalar da kızlar bu erkeklere hic dayanamaz ve hemen aşık oluverirler... Bu tema ile Japon kızları kolayca ana karaktere aşık edilir. Diğer durumda ise Bishonen’imiz masum ve cocuksudur. Bazen de karşı tarafın sinyallerini duymazdan gelir, bir anlamda işi yokuşa surer. Erkeğin ergenlik cağına hatta sonrasına kadar nasıl bu kadar saf ve masum kalabildiğinin turlu acıklaması olabilir, ben bu gune kadar pek inandırıcı olanını goremedim. Bu durumda da erkekler sac baş yolarken kızlar karaktere aşık olurlar. Gercekten de cocuksu erkek onlara cekici gelir. (Cocuksu derken feminen erkeği kastetmiyorum. Feminen erkeklere bayıldıkları zaten tum dunyaca aşikar. Aslında bilimsel olarak da kadınların ayın 3 gunu maskulin, taş fırın erkeklerden, geri kalan 27 gun kadınsı erkeklerden hoşlandıkları ispatlanmıştır.) Cocuksu erkeklerin cekici olmasının nedeni ise elbette saf olmaları, art niyet duşunmemeleri, daha sadık olmaları ve aklı ermediği icin kızımızı asla aldatmayacak olmasıdır. Ancak bazen ummadık taşlar da baş yarar. Erkeklerin bakış acısından bakıcak olursak saf kız işte... Vur kafasına al lokmasını. Elbette bir yere kadar cekici bir olay. (Bkz. DearS) Ancak Anime’lerdeki karakterler cok daha erdemlidir ve asla oyle kotu şeyler yapmazlar. Tabi bir de Elfen Lied olayı vardır. Kelle koltukta sıkıyorsa kotu bir şey duşun kızın hakkında... Her iki taraf icin ortak bakıldığı zaman bu ilişki aslında cocukluk ve yetişkinlik arasında yapılan bir ritueldir. Seks oyle ya da boyle cocukluğun bittiği anlamına gelir. Cinselliği keşfetmek ise cocukluktan uzağa doğru atılan adımlardır. Bu geciş doneminde bazen platonik olarak karşı cinsler birbirlerini tartarlar. Birbirlerinden hoşlanırlar ve yavaş yavaş aşık olurlar. Biz 10-20 episode ilişkilerinin gelişmesini, celişkilerini, tam cesaret edecekken vaz gecmelerini, yanlış anlamalarını, ağlamalarını sızlamalarını izleriz. Guzeldir ama. Her seferinde daha once izlediğimizde olmayan kucuk bir konuya parmak basıldığını gorunce mutlu oluruz. İyi veya Kotu Butun Olaylar High School Bilemedin Universite Oğrencilerinin Başına Gelir: Gercekten de bu konuda yapacak hic bir şey yok. Ben daha kucucukken futbolcu Tsubasa’yı seyrederken o kocaman stadların nasıl bu kadar ateşli seyircilerle dolduğunu merak ederdim. Oval +/- infinity’ye uzanan sahalardan cok bu garibime giderdi. Animelerde ve Mangalarda genelde 13-22 yaş aralığında olan insanlar super guclere ve buyuk sorumluluklara sahip olurlar. Otuzbeş yaşında Toyota fabrikasında motor montaj istasyonunda calışan Yamamato’nun gunun birinde kendisini hic tanımadığı bir dunyada bulduğunu gormezsiniz. Genelde ana karakterler cok yakın bir veya daha fazla aile bireyini kaybetmiş, ya da başka bir şehirde okuyan, genelde akşamları TV-Dinner yemek zorunda kalan ya da yemeğini kendisi hazırlayan High School veya Universite oğrencileridir. (Gerci haklarını yemeyelim, ortayaşa hitab eden mangalar da yok değil.) Bir kere bu olaya verilecek en kolay cevap şuphesiz hedef okuyucu kitlesinin bu yaşlarda olmasıdır. Ancak bu cevap doğru değildir. Oyle olsaydı Kapitalist Amerikalılar coktan Orumcek Cocuk, Yarasa Kız veya X-Children gibi şeylerle cıkagelirlerdi. Elbette cocuk karakterlerin kucuk izleyici kitlesine ulaşmada payları buyuk ama Anime ve Mangalarda ki bu tutarlılığın asıl sebebi bana gore bu değil. Bana gore diyorum cunku bunu kimse tam olarak ispatlayamaz. Gunlerinin 16 saate yakın bir zamanını işte geciren Japonlar icin kim ne derse desin Anime ve Mangalar bir kacıştır. Gercek hayatın durağanlığına, monotonluğuna ve sorumluluklarla yuklu depresif atmosferine alternatif bir vahadır adeta. Bu yuzden Anime ve Manga olayları coğu zaman alternatif dunyalarda (ornk. 12 Kingdoms, RahXhephon, Tsubasa) veya mevcut dunyada alternatif gerceklere (orn. Witch Hunter Robin, Bleach) dayalıdır. Tum bunların yanında karakterlerin de cocuk olması veya genc yetişkin olması şaşırtıcı değildir. İşi ile omur boyu sozleşme yapmış, ailesinin geciminden sorumlu, her şeyden once toplumun normlarına kemikleşerek bağlanmış Yamamoto’nun ertesi gun motor montaj hattına gitmeyip elinde katana Hollow kovalamasını hic kimse kabul edemez. Ancak Ichigo adında annesini kaybetmiş, zor bir cocukluk gecirmiş ve bu gune kadar doğru durust hic bir sorumluluğu olmamış bir gencin bu buyuk sorumluluğu yarım gonullu olarak da olsa ustlenmesi ve sevdiklerini koruması daha kolay kabullenilir. Aslında bu seferde karakterlerin Cocukluğun Sorumsuzluğu ile Yetişkinliğin Sorumluluğu arasındaki geciş doneminin rituellerini izleriz. Karakterlerin kendisine verilen sorumlulukların altında ezildiğini ama guclu kalmayı başararak bunun ustesinden geldiklerine tanık oluruz. Bu arada cinselliği keşfetmeleri, karşı cinsten hoşlanmaları, aşkı tatmaları ve giderek guclenmeleri şaşırtıcı değildir. Tum insanların başından mutlaka bir kere gecmiş olan ve bir daha asla gercekleşmeyecek olan buyume sancılarıdır bunlar. Cok kutsallardır cunku bir kere olurlar ve bizi olduğumuz insan yaparlar. Ne kadar fantastik oğeler taşırsa taşısın, aslında tum karakterlerin karşılaştığı ortak “challange” buyumek ve sorumluluk almanın getirdiği engelleri aşmaktır. Erkeğin Sevgisini Kazanmak icin Kızlar Guzel Yemek Yapmalıdır: Bunu da cok sık goruruz. Direk olarak Japon folklorundan, toplumun kadınlar icin bictiği rolden kaynaklanıyor. Toplum kadınlardan iyi yemek pişirebilmelerini ve guzel cay demlemeyi bilmesini bekliyor. Bu sadece gırtlak tatmininden kaynaklanmıyor elbette. Yemekler ve ozellikle cay Japonlar icin kulturlerinin surekliliğinin bir simgesi. Bir anlamda ozlerine olan bağlılıkları. Cay demleme sanatı ve yemek pişirme yeteneği kuşaklardan kuşaklara annelerden kızlarına geciyor. Eğer bir Anime veya Manga da iyi yemek pişiremeyen, cay demlemeyi bilmeyen bir kız gorurseniz dikkat edin cok buyuk ihtimal ile annesi de yoktur. (bkz. Kenshin) Bu yuzden de Japon kulturunun simgesi olan ve toplumun kadınlardan beklediği pek cok yetenekten de mahrum kalmıştır. Biz ne olacak canım yemek de pişirmeyi versin derken aslında bu temanın altında yatan mesaj yetim kalmanın zorlukları, bu durumun toplumla birey arasında oluşturduğu bariyer ve elbette cocukluğun erken terk edilip sorumlulukların genc yaşta omuzlara alınması anlamına geliyor. Elbette sırf beceriksizliği vurgulamak adına da bu temanın işlendiği olmuştur ama altında yatan gercek anlam bu. Erkeklerin gonlunu almak icin guzel yemek yapmak her ne kadar zavallı kız imajı yaratsa da bu temayı ustun koru gecmemekte fayda var. Hot Spring (Onsen) ve Plaj Fenomeni: İlk bakışta animatorlerin Bishonen ve Bishojo’ların yarı cıplak vucudlarını gostermek amacıyla sık sık başvurdukları bir kumpass olduğu izlenimini verir. Derinlemesine incelendiğinde de tek amacının bu olduğu gorulur. Bu temaların işlendiği bolumler genelde komedi uzerine kurulu gecer. Mustehcen yanlış anlamalar, zor durumda kalmalar, aa sen cok guzelmişsin bunca zamandır elbiseden anlamamıştım havaları vs. Plaja gittiklerinde mutlaka yanlarında karpuz da gotururler. Ellerine bir sopa alıp gozleri bağlı karpuzu patlatmaya calışıp eğlenirler. Tabi bu sırada bir suru irili ufaklı kaza da meydana gelir. Kısacası durum komedisidir. Bir an icin Japonlarda kendimizi buluruz. Bir de Ryokan’da konaklama fenomeni vardır. Seyrederken ne var bunda bu kadar abartacak, ne kadar da cok rahatlıyorlar ne kadar cok seviniyorlar sıcak su alt tarafı diyorsanız, aşağıdaki siteden bakın bakalım fiyatları nasılmış... Buradan bu konu hakkında pek cok bilgi de edinebilirsiniz. Aslında başlı başına site icin bir inceleme olur bu konu. Japonya’ya bir gun gittiğimde bunlardan guzel bir tanesine de gitmek isterseniz yol parasının yarısı kadar da bunlara para ayırmanız gerektiğini belirtmek isterim. (Ryokan bu Onsenlerin uzerine yapılan Japon tipi hanlara verilen ad. Bunlar Meiji zamanında ve az oncesinde şehirler arası seyahatler artmaya başlayınca kurulan hanlar.) Bu Ryokan’lara gidildiği zaman kızlar ile erkekler cıplak yuzme ve rahatlama tecrubesini yaşamak icin ayrılıp farklı yerlerde yuzerler. Daha fazla yazmama gerek yoktur herhalde, genel olarak bolumun tamamı Finding Nemo’daki son sahneleri aratmayan planlamalarla bir kezcik olsun kızlara cıplakken bakabilme şansını elde etmek ustune gecer. Burada belirtmeden gecmek istemediğim bir şey var. Kutuphanede gurultu patırtı koparmak nasıl kendi icinde hem komedi hem rezil olma oğelerini iceriyorsa Onsen’lerde de durum aynıdır. Bu kaplıcalar olum sessizliğindedir ve tum misafirlerden de oyle olmaları beklenir. Ancak bence cok kral yerlerdir ve bugun bile Batılı tarzı otelcilik anlayışına gecmeden minimalist duşunce yapısı ile az hizmet (Yatağını yapmayı buyuk bir hizmet olarak goruyorlar...) verseler bile buyuk bir dinginlik, huzur ve rahatlama sunarlar. Aklıma pek cok başka tema daha geliyor elbette. Mesela buyuk dostluklar buyuk duşmanlıklardan başlar, en buyuk zaferi kazanabilmek icin en buyuk bozgunu yaşaman gerekir, en buyuk guc genelde onu en istemeyen adamı bulur, bu gucu onu hic istemeyen hak eder. (Japon toplumu ongorusu... Bireysel guc icin hırslarına yenik duşme!), kız bayılır, tutsak duşer vs ve erkek onu kurtarmak icin 60-70 episode bitap duşer. İstemem Yan Cebime Koy, Başa Gelen Cekilir, Tek Umidimiz Sensin: Bunların hepsinden teker teker bahsetmeye gerek var mı bilmiyorum ama genel olarak ana karakterlerin hırslı olmayan veya hırsını yenmiş insanlar olduğunu goruruz. Ichigo kalkıp budur işte Olum Tanrısı oldum karizmamdan gecilmez dediğini duymazsınız mesela... 14-15 yaşındaki veledi gizli silah mechaların tepesine oturttuğunda “Vaaay kac yapıyor bu, kılıc nereden calıştırılıyor diye naralar atıp sevindiğini gormeyiz. Kısacası hic bir karakter kendine bicilen yeni gorevin getirdiği guclere dort elle sarılmaz. Manga ve Animelerin hikayelerini yazan insanlar bunu elbette basma kalıp karakterler yaratmak icin yapmıyorlar. Elbette farklı olan karakterler de var ancak bu Japon kulturundeki kahramanların genel gecer ozelliğidir. Alcak gonullu, hırsının gozunu koreltmesinden endişelenen ama cesur ve yeri geldiğinde gozu kapalı kendini feda edebilen insanlar. Amerikan cizgi romanlarından ayrı bir duruşu vardır Anime kahramanlarının. Bireysel başarıları da vardır ama onları kahraman yapan bireysel başarıları değildir. Mutlaka arkalarında olan, ona surekli destek veren, hatalarını yuzune vuran, yozlaşmasını ve doğru yoldan savrulup gitmesini engelleyen arkadaşları vardır. Kahramanlar kahramanlıklarını arkadaşları ve sevdikleri icin yaparlar. Bunun yanında Spider-Man, Bat-Man, Superman ve daha nicesi, kendi kimliğinin arkasında belki cok kucuk ama tamamen kendilerinden uzak bir arkadaş grubu ile kimliklerini saklayarak yaşarlar. Japon kahramanların kimliklerinin arkadaş grubuna acık olmasının nedeni onların topluma karşı olan sorumluluklarının bilincinde olmasından kaynaklanır. Kişisel hedeflerin, intikamın veya hırsın yoluna duşmemek icin oncelikle yeni elde ettiğiniz gucu hazmetkek, bu guce dort elle atlamamak şarttır. Coğu Anime veya Manga da Kotuler de Haklıdır: İşte en ayakta alkışlanacak tipik bir Anime/Manga ozelliği. Bunun en guzel orneğini ve haklılığın ne demek olduğunu Kenshin de surekli olarak goruyoruz zaten. Ama ben burada anlatmayacağım. Ne kadar marjinal olurlarsa olsunlar, kotulerin kotuluk yapma (en basit tabiriyle, elbette tartışmaya acık) nedenleri kendi bakış acılarında mantıklıdır. Bazen bir bardak suda fırtına koparmış da deriz ama yine de kotuluklerinin haklı, mutlaka detaylı değinilen gerekceleri vardır. Bazen her şey ortadayken yine de yanlış anlamalara duşup bizi delirtirler, bazen de tek bir sozle gozleri damarcıklanır ve hidayete erirler. Ne olursa olsun, kotu Anime karakterleri sadece dayak atılacak antagonistler değil, aynı zamanda ying’in Yang’i savunulan tezin anti tezi, işlenen goruşun alternatif yaklaşımıdır. Kısacası altı ile ustu doldurulmuştur. İki tane ober guc eklenip kotu karakteri salmazlar karşınıza. (Coğu zaman...) Şimdilik aklıma gelenler bu kadar. Bunların dışında elbette pek cok klişe daha vardır. Ancak Japon toplumunun ve kulturunun en onemli dışa vurumu surekli işlenen bu temalarda gizlidir. alintidir... __________________