Makoto Shinkai
Ayrıca bu kısacık animenin Shinkai’nin hayatının donum noktası olduğunu biliyor muydunuz? Video oyunları geliştirici şirketlerden biri olan Falcom‘da 5 yıl video oyunları, grafik tasarımları ve animasyon departmanında calıştı. Elini attığı her işte başarılı olan Shinkai bu şirkette edindiği bilgi ve deneyiminin de sayesinde 1999 yılında “Kanojo to Kanojo no Neko (She and Her Cat)” adlı ilk kısa filmini yaptı. Bu 5 dakikalık, siyah beyaz anime Shinkai’ye bir cok odul getirerek yeni bir dunyanın da kapılarını acmış oldu. En buyuk odulu ise 2000 yılında DoGA CG animasyon yarışmasını kazanmıştır. Bu odul sayesinde bir cok anime şirketinin dikkatini cekmiştir. Kedilere sempatisi olduğu bilinen yonetmenin Japon animasyon endustrisindeki ceşitli yonetmenler tarafından, 15 kısa animeden meydana getirilen Ani*Kuri15 adlı calışma icin yaptığı “Neko no Shuukai” animesinde de kedilere olan ilgisini gorebiliriz. DoGA CG yarışmasında buyuk odulu kazanan Shinkai yavaş yavaş bir aydınlanma yaşayarak bir kac ay icerisinde “Hoshi no Koe (Voices of a Distant Star)”‘nin hikayesini yazmaya başlar. Uzaylı bir ırkla insanlar arasında patlak veren bir savaşın ortasında kalan iki liseli sevgilinin, erkek karakterin savaşa katılmasıyla yaşanan ayrılığı konu alır. Sevgilileri bağlayan tek şey cep telefonlarıyla birbirlerine yolladıkları mesajlardır. Dram ve bilim kurgu tarzındaki hikayesi CoMix Wave studyosu aracılığı ile 2002 yılında tek bolumluk bir anime olarak piyasaya surulmuştur. Ailecek kendim cizer kendim seslendirirm mantığını devam ettiren Shinkai bu calışmasında da yine ana karakterleri kendisi ve nişanlısı seslendirmiştir. Makoto Shinkai
Hoshi no Koe ile mali yonden başarı elde eden Shinaki’nin sıradaki projesi “Kumo no Mukou, Yakusoku no Basho (The Place Promised in Our Early Days)”. Farklı bir zaman diliminde İkinci Dunya Savaşı’nın sonunda bolunen Japonya’da 3 arkadaşın birgun Hokkaido’ya inşa edilen devasa kuleyi gormek icin sozleşmeleriyle başlayan 90 dakikalık ilk uzun metrajlı filmdir. Film biraz durağan olmasının yanı sıra yine şahane bir gorsellik sunuyor. Film, eleştirmenlerce beğenilerek bir cok odulu toplamıştır. Genc yaşında uc kısa film, bir orta ve bir de uzun metraj filmi bizlere kazandıran Shinkai, yolun başında olan bir yonetmene gore cok fazla ovgu kazanmıştır. Hatta bu filminden sonra yeni bir Hayao Miyazaki doğuyor soylemleri ortaya cıkar. Shinkai’nin en sevdiği film Laputa: Castle in the Sky olduğu icin bu soylemler genc yonetmeni onurlandırmış olsa da iki yonetmenin cizgisi oldukca farklıdır. Miyazaki’nin yumuşak temasının aksine Shinkai’nin gelişen teknolojinin insanlar uzerindeki etkileri uzerine değinilen daha sert yapımları vardır.
Makoto Shinkai
Ve yıl 2007… Geldik Makoto Shinkai’yi adından deha diye anılan yapımına. “Byousoku 5 Centimeter (5 Centimeters per Second)”, onceki yapımlarını bilmiyorsanız bile mutlaka bu filmi ya izlemişsinizdir ya da izleme listenize eklemişsinizdir. 3 kısa bolumden oluşan film serisi yine romantizm ve yine gorselliğin ust seviyede olduğu bir yapım ortaya cıkarıyor. Adını kiraz yapraklarının yere duşuş hızından konu alan film icin Shinaki’nin başyapıtı diyebilriz. İki cocukluk arkadaşının ve aralarında filizlenen aşkın, Japonya’nın farklı uclarına taşınmalarıyla gelişen ayrılığı konu alan film buram buram bir romantizm sunuyor. Uzun bir zamana yayılan ve iki kalp arasındaki mesafeleri anlatan film aynı zamanda Shinkai’nin gorsellik dokunuşuyla dort mevsimi hic gormediğimiz guzellikleriyle yansıtıyor. Kiraz ciceklerinin zarifliği ve en guzel donemlerini yaşayacakken dalından saniyeler icerisinde yere duşmesini iki insanın duygularıyla bağdaştıran film izleyici de ister istemez bir gozyaşı oluşumuna sebebiyet verebiliyor. Do you know? The speed at which cherry blossoms fall… 5 centimeters per second. At what speed must I live… to be able to see you again? ~Byousoku 5 Centimeter ~ Bir yıla yakın bir sure Londra’da yaşan Shinkai, Japonya’ya donduğunde bu kadar teknolojik ve aşk temalı filmlerden sonra biraz da fantastik bir şeyler yapalım diyerek yeni projesine başlar. “Hoshi wo Ou Kodomo (Children who Chase Lost Voices)”, kucuk bir kızın, babasından kalan eski radyosunda duyduğu ses ve sure gelen olaylar ile birlikte yer altındaki kayıp medeniyet Agarta’nın arayışını konu alıyor. Bir efsaneyi konu alması ve Princess Mononoke filmiyle benzer izler taşıması sebebiyle Shinkai’nin bu filmi bizlere fantastik bir dunyanın kapılarını acıyor. Daha onceki yapımlarında gelecek,teknoloji,uzay temalarını işleyen yonetmen elini attığı bu fantastik-macera filmindeki başarısıyla yine bizi şaşırtmadan şahane bir yapım meydana getiriyor. 2011 yılında CoMix Wave studyosundan cıkan film yaklaşık 2 saatlik hem mistik hem de gorsel bir şolen sunuyor.
Hoshi wo Ou Kodomo
Shinkai’nin 2013 yılında yayınlanan son filmi “Kotonoha no Niwa (Garden of Words)” ile fantastik dunyadan romantizme hızlı bir donuş yapmıştır. Film, yağmurlu gunlerde okulu asan liseli bir erkeğin ve yaşadığı hayattan memnun olmayan yetişkin bir kadının kacış noktası olan parkta buluşmalarını ve gelişen romantizmi konu alıyor. İki insanın duygularını derinlemesine işlendiği filmde Shinkai’nin tum filmlerinde olduğu gibi gorsellik on planda tutulmuş. Bu sefer arka plan ve mekan cizimleri gercek goruntulerden alınarak tasarlanmış. Şehir planlaması olarak Tokyo kullanılırken, park tasarımı icin Tokyo’nun gobeğinde bulunan Shinjuku Gyoen parkı ornek alınmıştır. Gorselliğin dışında Shinakai’nin filmlerinde ortak olan diğer bir nokta da sevenleri ayırması. Yine bu filminde de yağmur sezonunun bitimiyle birbirinden uzak kalan, buruk bir aşk hikayesi mevcut.
Kotonoha no Niwa
__________________