Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, “Ege Universitesi’nin Turkiye’de ve dunyada ilkleri” adında bir kitap hazırlatmış.

Kitap tam 292 sayfa... Rektor Yılmaz’a gore kuruluşta “iki hoca ve tek gozlu kedisi” olan kurum, bugun Turkiye’nin en onemli değerlerinden…
Kitabın hazırlanmasında 7’inci rektor Prof. Dr. Hakkı Bilgehan, Fen Fakultesi’nin 8’inci dekanı Prof. Dr. İsmet Ertaş ve Rektorluk Kurul İşleri Muduru Birol Akşit’in başında bulunduğu bir komisyon gorev almış.
Sayabildiğim kadarıyla kitapta tam 826 tane ”ilk” var. Bunların 137’si dunyada ilk...
Bunlardan bazıları gercekten devrim niteliğinde. İnsanlık adına onemli başarılara imza atılmış gunleri bizlere hatırlatıyor.
Bazıları da toplumun bakışını, olaylar karşısında gosterdikleri tavırları bire bir etkilemiş.
Kitabı ilgiyle okudum ve başucu kitaplarımdan birisi yaptım.

Organ bağışında dramatik duşuş oldu

Ege Universitesi Rektoru Prof. Dr. Candeğer Yılmaz ile sohbet ederken cok onemli bir acıklama da yaptı. Biliyorsunuz, organ bağışı son donemde Turkiye’nin en fazla konuştuğu konulardan biri... Once Akdeniz Universitesi’nde yapılan ilk yuz nakli... Ardından Hacettepe Universitesi’nde yapılan cift kol, cift bacak naklini gunlerce konuştuk.
İlk yuz nakli yapılan 19 yaşındaki Uğur Acar, hayatından memnun gozukuyor. Acar, hala gozetim altında tutuluyor.
Ancak Hacettepe Universitesi’nde iki kol ve iki bacak nakli yapılan Şevket Cavdar, ne yazık ki ameliyatlardan bir sure sonra hayatını kaybetti.
Bu naklin olumle sonuclanmasıyla tıp dunyasından bircok bilim adamı, soz konusu organların hastayla uyum sağlamamasının onceden ongorulmesi gerektiğini ifade etti.
Biliyorsunuz, tartışmalar gunler boyunca surdu.
Ve en sonunda...
Kompozit Doku Nakli Bilimsel Danışma Komisyonu, Hacettepe Universitesi’nin “Kompozit Doku Nakli Merkezi” ruhsatının iptal edilmesine, Akdeniz Universitesi’nin de uyarılmasına karar verdi.
Ege Universitesi Rektoru Prof. Candeğer Yılmaz’la sohbet ederken bu konuyu da sordum.
Cunku Ege Universitesi, Turkiye’deki organ bağışının yuzde 56’sını karşılıyordu ve universitenin ilkleri arasında bu konu da vardı.
Yılmaz, şaşırtıcı bir cevap verdi.
Dedi ki...
“Bu son yaşananlardan sonra organ bağışlarında cok dramatik bir duşuş oldu. Neredeyse yarı yarıya bir duşuş gercekleşti. Bu tabii ilk gunlerde, şimdi biraz duzelme var ama eskiye gore hala cok duşuk seviyelerde...”
Rektor Yılmaz’ın bu konudaki değerlendirmeleri oldukca ilginc…
Aynen yayınlıyorum:
“Bizim organ naklindeki ana gundemimiz, yaşamla olum arasındaki kişiyi canlı tutmaktır. Son gelişmelerden sonra insanların kafası karıştı. Bir guvensizlik oluştu, bir kaygı meydana geldi. Toplum universiteleri, bilimi sorgular oldu. Buna bir guven sarsıntısı da diyebiliriz. Her zaman bir hasta kaybı olabilir. Ameliyatlarda bu olasılık her zaman vardır. Ama bunu biz bu kaygıyı, organ bağışı başvuru sayımızda goruyoruz. Buyuk olcude azalma oldu. Organ nakli icin inanılmaz bir calışmamız vardı, toplantılar yapıyorduk, paneller duzenliyorduk, guvenilir bir yola doğru gidiyorduk. Ama bir şey oldu; aniden bir duraklama oldu. İnsanlar ‘Ne oluyor bizim organlarımıza’ demeye başladı. Boyle hesap soran bir boyut kazanmamıştı. Bu kişisel olarak doğru değildir. Organ naklinde verenle alanın gizlilikleri vardır. Bilemiyorum, belki de bir akademik bir telaş oldu. Ozendirmek isterken, bir anda kaygıyı artırdık. Ozguven iyidir ama abartmamak da lazım… Ege Universitesi olarak biz organ bağışını teşvik ediyoruz ve cok başarılı nakillere imza atıyoruz. Ama bizi oncelikle ilgilendiren yaşamla olum arasındaki yerdir. Organ naklinde karaciğer, kalp, akciğer, bobrek insanların yaşamla olum sınırındaki durumunu gosteriyor. Biz buna ait deneyim, birikim aktarmaya calışıyoruz.”

Klasik universite sanayi işbirliğinin cok otesinde

Ege Universitesi son yıllarda sanayiyle cok onemli ilişkiler geliştirdi. Herkesin soylediği “universite sanayi işbirliği”nin cok otesinde adımlar bunlar. Orneğin havacılık sektorune eleman yetiştirmek uzere Gaziemir’de kurulan meslek yuksek okulu tam bir başarı oykusu... Bu okulun oğrencileri okula adım attıkları gun aslında iş sahibi oluyor. Stajları garanti, mezun olduklarında işleri de garanti...
Rektor Candeğer Yılmaz anlattı. Şimdi birkac meslek programını one cıkarmaya calışıyorlarmış.
Birincisi sualtı teknisyenliği, ikincisi metalurji programı...
Yılmaz, “Urla’daki yer altı zenginliklerini bizim oğrencilerimiz, mezunlarımız cıkarıyor; Ankara Universitesi’nin akademisyenleri inceliyor. Şimdi dalgıc teknisyenliğinde Ege Universitesi’ni one cıkarmak istiyoruz. Turkiye yer altı zenginlikleri olan bir ulke ve bu konuda yetişmiş personele cok ihtiyac bulunuyor” diyor.
Universitelerimizin geleceğin mesleklerine eleman yetişmesi gerekir. O yuzden farklı programlarla ve elbette sanayinin ihtiyaclarını onceden belirleyerek programlar acması gerekiyor.
Metalurji de bunlardan biri... Turkiye’nin en buyuk demir celik ureticileri İzmir ve cevresinde... Bu işletmelerin sahiplerinden biliyorum. Hepsinin iyi yetişmiş genclere ihtiyacı var. Ege Universitesi de bunu yapıyor. Rektor Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, hem teknolojide, hem de nitelikli insan kaynağında universitemizi parlatmak istediğini soyluyor.



Kaynak
__________________