Kayıp teknolojiler


Her gun pek cok ilginc teknolojik buluş yapılıyor. Ancak yeni buluşların buyuk kısmı talep gormediği, kullanışlı olmadığı veya şirket politikalarına uymadığı icin bir kenarda unutulup gidiyor. Bizi uc boyutlu dunyalarla tanıştırabilecek guvenilir, zeki bir bilgisayar ve kayıt yaparken reklamları otomatik olarak silen video cihazları hoşunuza gider miydi? Eğer uzmanların ongoruleri doğru cıksaydı, hepimiz bu buluşlara sahip olacaktık. Ancak butun buluşlar gunluk hayata gecirilemiyor. Bazı gorkemli icatların unutulup gitmesinin nedenlerini bilgisayar teknolojisini ornek gostererek acıklayabiliriz.

Gunumuzde baş dondurucu bir hızla ilerleyen bilgisayar teknolojisine bakılırsa, artık eskisi kadar hızlı gelişmeler kaydetmek olanaksız sayılabilir. Cunku, araştırmacıların surekli Moore yasasına uyacak kadar hızlı mikrocipler geliştirmesi kolay değil. Acaba, 18 ayda bir işlemcilerin hızını ikiye katlamayı daha ne kadar surdurebileceğiz? Ustelik bazıları, artık bilgisayarların işlem hızını artırınaya ihtiyac olup olmadığını bile tartışmaya başladı. Aslında, insanlar ihtiyac duyduklarının buyuk kısmını coktan satın aldılar bile... Gelin dokuz maddede, teknolojilerin neden yok olduğunu kavramaya calışalım ve 1960'lı yıllardan itibaren orneklere bir goz atalım.

1) Ureticilerin sucu
IBM'in seckin muhendisi Fulvio Capogrosso, Moore yasasını anlatıyor: "Gordon Moore'un geleceğe ilişkin hipotezler yurutecek bir yasa koymaya hic niyeti yoktu. Tersine, gecmişe yonelik bir gozlem yapıyordu. Onun koyduğu ilerleme ritminin hızlandırılabileceğine inanmıyorum. Hele asıl sorun yavaşlamakken! Yeni kuşak cipler uretmek artık astronomik yatırımlar gerektiriyor ve bunu yapmak isteyen ureticiler konsorsiyumlar kuruyor. Bu yuzden, yeni bir cipi piyasaya surmeden once, bu tip yatırımların amorti edildiği acık. Ote yandan, derhal daha hızlı bir bilgisayar geliştirmesek de ayakta kalırız." Nitekim bircokları, Intel'in kurucu ortağı ve dunyanın en zengin insanlarından biri olan Moore'un, sırf bizi daha hızlı bilgisayarlar almaya yonlendirmek icin bu yasayı koyduğunu duşunuyor. Peki, iki yıl sonra aynı performansı gosterip de, iki kat ucuz bir bilgisayara sahip olmak daha iyi olmaz mı?

2) Rekabet eksikliği
Surekli olarak yeni işlevlerle zenginleştirilen yazılımlar, uzun zamandır daha hızlı bilgisayarlar uretmenin en buyuk nedeni olarak gosteriliyor. Orneğin, Windows işletim sistemleri eskiden 16 MB RAM gerektirirken artık 256 MB RAM istiyor ve ancak 512 MB'lık hızlı ve pahalı bir bilgisayarda en iyi şekilde calışıyor. Capogrosso, "Her iki sayfasından birisi yanlış basılmış bir gazeteyi almayız" diyor. "Yazılım dunyasında ise hatalara sıklıkla rastlanıyor. Carnagie Mellon Universitesi'nin bir araştırmasına gore, her bin kod satırında 100-150 hata var. Sorun, hatasız bir yazılıma sahip olmak icin işi zorlaştıracak kadar cok yatırım yapmak ve bunu da uretim masraflarını karşılayacak uygun bir fiyata satmak. Kaliteyi artırmanın tek yolu rekabet olurdu, ama Microsoft'un gucu buna engel oluyor. "Sonuc mu? Daha guclu bir PC almayı haklılaştırmak icin yeni bir yazılım gerekiyor ve daha guclu bir yazılım icin de daha hızlı bir PC şart oluyor. Bu da karını artırmak isteyen şirketlerin nasıl kendini baltaladığını gosteriyor.

3) Teknoloji dinozorlarının freni
Pazara yeni giren şirketler, kendilerine yer acmak icin teknolojik ilerlemeyi savunurken, yerini korumak isteyen şirketler de bu ilerlemeyi yavaşlatmak istiyor. Bunun bir nedeni, uretimi ucuzlatıp satışları artırmak icin teknolojiyi standartlaştırma zorunluluğu. Oysa, yeni teknolojilerin oturması zaman alıyor ve elbette buyuk şirketler tutucu davranıyor. VoIP'yi (Voice Over Internet Protocol) ele alalım... Bu protokol sayesinde, İnternet uzerinden sesli iletişim kurularak telefon harcamaları kısılabiliyor. Orneğin, İnternet'te Amerika ile sesli chat yaparsanız hem dilinizi geliştirir hem de hicbir ek ucret odemeden uluslararası goruşme yapmış olursunuz. Bu teknoloji yıllardır ortada, ama daha birkac yıl once chat programlarında kullanılmaya başlandı. Bunun iki nedeni var. Birincisi, ADSL gibi geniş bant İnternet erişimlerinin yeni yeni yaygınlaşmaya başlaması. Soylenmeyen diğer nedense, VoIP'nin sağladığı olanaklardan aslında yıllardır faydalanan Telekom şirketlerinin, ortaya cıkan bu tatlı karı muşterileriyle paylaşmaya aslında cok da istekli olmamaları!

Intel'in Ar-Ge departmanının başı Paolo Gargini durumu şoyle acıklıyor: "Burokratik engeller ve kırk yıllık iş modellerini bir turlu terk etmeyen, ustelik hep aynı fiyata aynı hizmeti sunarak para kazanmak isteyen telekom şirketlerinin cıkarları, butun dunyada bilgisayarlarla telekomunikasyonun birleşmesini engellemiştir." "Teknoloji Dinozorlarının Soyunun Tukenişi" kitabının yazarı Nicola Nosengo ise, olaya başka bir acıdan yaklaşıyor: "Gercekten rekabetci olan bir serbest pazar ortamında teknolojiyi icat edenler, cıkarlarını korumak icin bunu gizli tutabiliyor."

4) Yenilik korkusu
"Yuzyıl once" diye devam ediyor Nosengo, "İcten yanmalı motorlar atlara ve elektrikli motorlara ustun geldi, cunku ozellikle ABD'de buyuk bir petrol pazarı vardı. Bugun durum tersine dondu sayılır." Ancak, dunyadaki ulusal paraların değerini bile petrole endeksleyen petrol şirketleri ve bunların otomotivdeki uzantıları, elektrik motorlu taşıtlar geliştirmekte yavaş davranıyor. California gibi 20 yıldır guneş enerjisini destekleyen bir eyalette bile, yakın gelecekte elektrikli arabaların fosil yakıtlı taşıtları kullanımdan kaldıramayacağı biliniyor.

İnternet'ten muzik ve film aktarımına dayalı endustri de henuz emekleme aşamasında. Muzik ve film şirketleri, telif haklarını korumak icin DVD'ler, bolge kodları ve ustune kayıt yapılamayan ses CD'leri gibi teknolojileri destekliyor. iPod gibi İnternet'ten MP3 indirme ve dinleme sistemleri bile daha yeni yaygınlaşarak ucuzluyor.

Buyuk şirketler "korsan kasetciliği" onlemek istediklerini one suruyor, ama albumleri ve DVD'leri pahalıya satarak, ustelik DVD'lerin her yerde izlenmesini onleyerek kacak kullanımı bir anlamda teşvik ediyorlar. Bu yaklaşım once ureticiye zarar veriyor, cunku unlu şarkıcılara odedikleri paraları cıkannak icin albumleri pahalıya satıyor ve ancak goreli duşuk satış rakamlarını yakalayabiliyorlar. Oysa İnternet'ten ucuza şarkı indirmek yasallaşırsa, CD imalatı gibi ara teknolojilere ihtiyac duymadan surumden kazanabilirler.

Bu aslında eski bir catışma. MP3 uzun zaman boyunca yasa dışı bir format olarak kabul edildi ve DivX bile ucuz erişimi engellemek icin kodları kapalı tutulan bir format kırılarak geliştirildi. Son zamanlarda, ABD'de, MP3 formatında kayıt dışı muzik indirenlere ağır cezalar getirildi. Once CD, sonra da DVD yazıcılar işte bu yuzden gecikmeli olarak kullanıma girdi. Gelelim televizyon sektorune. Gecenlerde, ABD'nin buyuk televizyon kanalları buyuk bir sorunla karşılaştı: Replay TV'nin son urunu, TV programlarını kaydederken reklamları silmekle kalmıyor, bir de her turlu kanalı İnternet'te yayınlamaya olanak sağlıyordu. İnsan bu "İnternet canavarı"nın neler yapabildiğini okuyunca, TV kanallarına hak vennek zorunda kalıyor.

5) Standart etkisi
1976'da, Sony, Betamax video kasetlerini geliştirdi ve Amerikan film yapımcıları korsan kopyacılığa izin veriyor diye hemen Sony'ye dava actı. Sony, muzik kasetlerine yıllardır kayıt yapıldığını soyleyerek, 1984'te davayı kazandı, ama Betamax zaman kaybetmişti ve kasetin patentini kimseye kiralamayan Sony, NC'nin VHS formatına yenildi. VHS, Betamax kadar ileri bir teknoloji değildi; ama NC her isteyene uretim lisansı vererek pazarı kapınca, Sony bile VHS videolar uretmek zorunda kaldı!

6) Alışkanlık
lışkanlıkNicola Nosengo diyor ki: "Bilgisayar klavyesini duşunelim... Q Klavyeler, 1870'de daktiloyla yazarken metalik cubuklardaki harflerin ust uste binmesini onlemek icin geliştirildi. Bu yuzden de Q klavye ile hızlı yazmak cok zor. Bugun cok daha işlevsel tuş dizilimlerini kullanmak mumkun, ama devrimci sistemler kimsenin işine gelıniyor. Boyle kullanmaya alıştık cunku!"

İnsan sormadan edemiyor: Madem tek bir teknoloji standardı geliştinnek, orneğin filmleri sadece DVD formatında piyasaya surmek kullanışlı, neden VCD, video kasetler gibi alternatifler var? Nicin, ureticiler herkesin kolayca satın alacağı tek tip ucuz teknolojiler geliştirilmiyor? Capogrosso'ya gore bu tip sorunları onlemek olanaksız: "Onceden anlaşmaya kalkıldığında, sadece kağıt ustunde kalan yapay standartlar ortaya koyuluyor." Ayrıca, pazar payı kapmak isteyen şİrketler, kendi buluşlarını paylaşmakta cekingen davranarak standartlar geliştirmeyi zorlaştırıyor.

7) Mucitler
Ekonomik catışmalar ve piyasa koşulları ilerlemeyi yavaşlatıyor, ama denklemin bir değişkeni de mucitlerin niyeti. Orneğin fonograf: Thomas Edison'ın fonografı gramofondan daha kaliteliydi, ama fonograf işyerlerinde ses kaydı yapmak icin geliştirildiği icin pratik değildi ve otuz yıl icinde unutuldu gitti. Bell ve Marconi arasında yaşanan telefonu kimin icat ettiği tartışması da sorunun başka bir yonu: İpe sapa gelmez buluşlara patent verilmesi, patenti alınmamış buluşların calınması ya da iki mucidin rekabet etmesi de teknolojik gelişmeyi olumsuz yonde etkileyebiliyor.

Bu son rekabete en iyi ornek, Tesla ile Edison'ı yuzyılın başında karşı karşıya getiren olay. İki unlu mucit, şehirlere doğru akımla mı, yoksa alternatif akımla mı elektrik verileceği konusunda anlaşamayınca, atları elektrik şokuyla oldurmeye varan korkunc bir karalama kampanyası başlatılmıştı.

8) Darwinci secilim
Bazen mucitler kendi buluşlarının değerini abartıyor. Orneğin, Apple'ın 1990'lı yıllarda geliştirdiği Newton modeli, avucici bilgisayarların atası sayılıyor. Ama yine de Newton'ın ekrana yazılan elektronik kalem sistemli klavyesinin pabucunu bir turlu dama atamadı. Nicola Nosengo'ya gore, "Teknolojiler hayatta kalmak icin savaşan canlı turleri gibi davranıyorlar ve ortama uyum sağlayamadıklarında soyları tukeniyor. Bazen ortadan kayboluyorlar, cunku calışmadıkları ya da kimi zaman kotu calıştıkları ortaya cıkıyor."

9) Kritik kutle
İşe yaradığı halde ortadan kaybolan teknolojiler de var. 1800'lerde geliştirilen hava basınclı borularla bina icinde posta taşımaya yarayan pnomatik sistem, İkinci Dunya Savaşı'na kadar başarıyla kullanıldı. Sistem 15 yılda ortadan kalktı. Peki neden? Cunku yeteri kadar yaygınlaşamadı. Oysa benzinli motorları kullanımdan kaldırmak o kadar da kolay değil. İcten yanmalı motorların ekonomik alternatifi olmadığından kimse buna cesaret edemiyor. Yeni teknolojilerin ne kadar kalıcı olduğunu anlamanın tek yolu, işi zamana bırakmak. Ay'a ve Mars'a yerleşmekten soz ediyoruz, ama ona sıra gelmeden, torunlarımız sanal gerceklik ortamında uzak yıldızlara gidebilirler.

Neler geldi neler gecti


1962: Sensorama
Mort Heilig'in tasarımı olan bu "duyu kabini" ilk sanal gerceklik sistemlerinden biriydi. Kabinde oturan bir kişi perdeye bakarak New York sokaklarında geziyordu. Olaya "gercekcilik" katmak icin kabine kokulu hava veriliyor, boylece şehrin atmosferi taklit ediliyordu.

1963: Gorsel muzik kutusu
İlk olarak Fransa'da kullanıma giren bir muzik kutusuydu. Sıradan muzik kutularından farkı vardı: Şarkı calmıyor, video klip oynatıyordu. Gercekten de unlu şarkıcıların 16 mm'lik filme kayıtlı video klipleri kucuk bir perdede oynatılıyordu. Takvimler 1968'i gosterdiğinde ortadan kalkmıştı bile.

1965: Fonovid
Westinghouse EIectric Cooperation'm patentini aldığı buluş sayesinde, vinil disklerin bir yuzune 400 goruntu karesi kaydedilebiliyordu. Ustelik goruntulere ses de eşlik ediyordu. 10.000 dolara satılan bu cihaz, televizyona da bağlanabiliyordu, ama beklenen cıkışı yapamadı.

1965: Super 8 film
Kodak firmasının geliştirdiği bu film, amatorlerin kendi filmlerini cekip evde oynatması icin tasarlanmıştı. Her ne kadar videolar ve disk calarlar bu ilk ev sineması sisteminin yerini almış olsa da, kucuk bir meraklı grubu hala super 8 filmlerle ilgileniyor.

1966: Videomat
Bu da Supermen filmlerinden alışık olduğumuz bir fotoğraf kabinine benziyordu. Jeton atıldığmda, bir kamera vinil diske 30 saniyelik kayıt yaptyor ve hemen ardından gosteriyordu. Sony'nin geliştirdiği sistem, mağazalara yerleştirilecekti. Boylece konfeksiyon mağazalarında muşteriler ne giydiklerini goreceklerdi. Doğaldır ki soyunma kabinlerinde basit aynalar varken sistem yaygınlaşmadı.

1976: Betamax video
Yine Sony'nin geliştirdiği bu sistem, ilk ev video sistemiydi ve cok başarılı olan videolarla video kasetlerin oncusu olmuştu. Ancak JVC'nin geliştirdiği VHS formatı, Betamax'ın yerini aldı. VHS daha duşuk goruntu kalitesine sahip olsa da, JVC butun markalara VHS uretme lisansı veriyordu. Sony patenti kendine sakladığı icin devre dışı kaldı. VHS aynı zamanda kotu bir sektorun doğmasına yol actı: Porno filmler.

1980: Lazerdisk
Philips ve MCA'in, 1978'de Diskovizyon adıyla piyasaya surduğu "lazer disk" bir CD'ye benziyordu. Ancak cok daha buyuktu ve lazer disklere dijital değil, analog kayıt yapıliyor, kayıtlar lazer ışımyla okunuyordu. 198O'de, Pioneer lazer disk calarları geliştirdi, ama lazer diskler Japonya dışmda yaygınlaşmadı ve cok daha ucuz olan VHS'lerle baş edemedi.

1982: Disk film
Kodak, Instamatik buluşunun başarısım yakalamak icin disk şekilli fotoğraf filmlerini piyasaya surdu. Fotoğrafcı deklanşore basmca, yeni kareyi kaydetmek icin disk donuyordu. Her diske B x 10 mm 'lik 15 fotoğraf karesi kaydedilebiliyordu. Ancak bu disk buyuk resimler cekemeyecek kadar kucuktu. 1998'te disk film teknolojisi terk edildi.

1982: Minitel
Fransa'da devreye giren uygulama, temel İnternet işlevlerini yerini getiren bir telematik sistemdi. Telefon ağına bağlı bir terminal sayesinde ceşitli hizmetlerden yararlanmak ve on-line alışveriş yapmak mumkundu. "WWW" icat olunca, telematik "bozuldu."

1984: Bilgisayar video disk
Ustune analog ses ve dijital kayıt yapılan bu vinil diskteki veriler bir kasete aktarılabildiği gibi bilgisayarda da izlenebiliyordu.

1989: Power Glove
Mattel'in geliştirdiği elektronik eldiven, bilgisayar ve konsol oyunlarında Joystick'in yerini alacaktı. Bu girişim fiyaskoyla sonuclandı, ama ucuz sanal gerceklik sistemlerinde kullamlmaya devam etti. Power Glove'un turevi, sinema ve bilgisayar dunyasmda, aktorlerin hareketlerinin bilgisayar ortamına aktarılmasında kullanılıyor.

1992: Minidisk
Minidisk dunyada yaygm olarak kullanılıyor, ama oyun, video ve muzik CD'si olarak piyasaya hakim olamadı. Minidisk dunyanm ilk evde kayıt yapılan diskiydi, CD-R'lardan once geliştirilmişti ve o zamanlar CD 'ye kayıt yapmak pahalı olduğu icin, minidiskin devrim yaratacağı duşunulmuştu.

__________________