Amerikan Uzay Ajansı NASA, yetmişli yıllarda dev uzay kentleri tasarlamıştı. Bu kentlerde sozde on binlerce insan yaşayacaktı. Oysa Uluslararası Uzay İstasyonu’nda topu topu iki astronot kalıyor bugun. İnsanın hayal gucunu zorlayan bu tasarımlardan en ilgincleri...


Uzay aracı yavaş yavaş hedefine yaklaşırken, uzay sakinleri uzerinde dev bir aynanın asılı olduğu bir tekerleği goruyorlar. Yansıtıcı, guneş ışığını evlere, fabrikalara ve bahcelere taşıyor. Kozmik halka olarak bicimlendirilen tupun uzunluğu neredeyse altı kilometre, capı ise 130m kadar. İşte bu ve buna benzer tasarımlar yetmişli yıllardaki Nasa araştırmalarıyla doğmuştu.


Uzay ajansının, uzay yolculukları enstitusu ve universitelerin bilim adamları bir araya gelerek muthiş projeler uzerinde calışıyorlardı. Ustelik bu projeler sadece uzay istasyonlarıyla da sınır değildi. Bilim adamları 10.000 nufuslu uzay kentlerinin hayaliyle yaşıyordu.

1960’ların heyecanı


Uzayda yaşam fikri ozellikle de altmışlı yılların sonunda Amerika’nın Ay yolculuklarıyla elde ettiği başarılardan sonra heyecan yaratmaya başladı. Anlaşılan bu başarı bilim adamlarını o kadar yureklendirmişti ki bilim kurgu romanlarında bile gorulmeyecek tasarımlar cıkmıştı ortaya.

Onlarca projeden sadece biri gercek oldu. Uluslararası Uzay İstasyonu’nda gunumuzde donuşumlu olarak iki astronot kalıyor, onlar da sadece bilimsel araştırmalarla ve istasyonun bakımıyla uğraşıyorlar. Oysa neler neler hayal edilmemişti ki? Mesela traktorler uzay istasyonundaki tarlaları bile işleyecekti.

Duşlerdeki uzay kentleri gercekten de cok ilginc. Nasa’nın Virginia’daki Langley Araştırma Merkezi’nde altmışlı yıllarda şişirilebilir uzay tekerlerleri tasarlandıktan sonra bu tekerlek kent icin gerekli malzemeleri bile test ettiler Nasa muhendisleri.



Uzay Yolu

Ve Stanley Kubrick 1968 yılında cevirdiği "2001 Ğ Uzay Yolu Macerası" filminde, dairesel koruk biciminde bir uzay istasyonu modeli kullandı.

Yetmişli yılların tasarımcıları boylece iş başına koyuldular. Uzay kentler, Ay gibi dunyanın etrafındaki yorungede donmeliydi ve her iki gokcismine de aynı uzaklıkta bulunmalıydılar.

Fransız matematikci Joseph Lagrange tarafından keşfedilen Dunya/Ay sistemindeki L4 ve L5 noktaları sağlam denge durumlarıdır ve bu nedenle de yorunge yerleşmeleri icin uygun yerlerdi. Yapı malzemeleri Ay’dan temin edilebilirdi.

Bilim adamları malzeme nakli icin ilginc bir arac tasarladılar. Atomla calışan dev bir top, malzemeleri silindir mermiler şeklinde inşaat yerine fırlatacaktı. Dev bir hava silahı ilkesine gore geliştirilen bu kozmik nakil aracı 30 saniyede bir yaklaşık 50 tonluk yuku uzaya taşıyabilirdi. 1975 yılında yapılan hesaplar boyleydi.

Kozmik ışınlardan korunma






Uzay kentlerinin enerjisi, guneş enerjisi santrallerinden elde edilecekte. Bilim adamları eski vatanla surdurulecek sıkı ekonomik ilişkilerin, uzay kolonileri icin onemli olduğunu duşunuyorlardı. Fakat gıda uretimi icin Dunyadan bağımsız bir endustri fikri bicimlenmişti. 63 hektarlık bir tarım alanı uzay sakinlerini doyurabilirdi.

Uzay, yaşam, calışma hayatı ve aile kurma cabası acısından Dunyadan farklı olmamalıydı. Rotasyonlar sayesinde dev tekerlekte yaratılacak yapay yercekimiyle bilim adamları kemik ve kas erimesinin onlenebileceğini hesapladılar. Ve uzay tekerleğinin dış yuzeyine yerleştirilen Ay taşları, Dunyadan gocen uzay sakinlerini kozmik ışınlardan koruyabilirdi.

Yetmişli yılların tasarımcıları, ici boş tekerlek bicimindeki uzay kentlerini 21.yy’da gercekleşecek vizyonlar olarak goruluyordu. Hic kimse yer kıtlığı konusunda endişeli değildi, dort katlı yapılarda herkese 49 metrekarelik ozel yaşam alanı kalacaktı.

Spiegel Online’dan ozetlediğimiz bu habere gore, uzayda yaşam projesi aslında hicbir zaman NASA’nın resmi programı olmamıştı. Fakat bilim adamları uzayda yaşamın gunun birinde insanlar icin bir alternatif olabileceğine inanıyorlar.

kaynak bilim


__________________