
Devasa buzulların nasıl oluştuğunu ve nasıl hareket ettiğini hic duşundunuz mu? Gronland'da, Antarktika'da veya yuksek bir dağın zirvesinde oluşan buzulların hareketlerini ve bu hareket sonucu oluşan şekillerin neler olduğunu hic merak ettiniz mi? İşte bu yazımızda buzul topoğrafyasını anlatacağız.
Buzul topoğrafyası, diğer morfojenetik bolgelerde olduğu gibi, kendisine has yeryuzu şekilleri meydana getirir. (Morfojenetik veya morfoklimatik bolgeler, kendisine has iklim bolgelerine ve yer şekillerine ait alanlardır.) Coller ve yeryuzu şekilleri ile ilgili yazımızda morfojenetik bolgelerin ne olduğu ile ilgili acıklama yapmıştık. Buradan okuyabilirsiniz.
Yaklaşık 10.000 yıl once sona eren buzul cağı boyunca dunyamızın %32 gibi devasa bir bolumu buzulların kontrolu altındaydı. Ancak son 10.000 yıldan itibaren dunyamızın gunumuzdeki ikliminin hÂkim olmasıyla şu anda buzullar, karalarımızın %10’unu kaplamış bulunuyor. Yine de bu oran kucuk sayılmaz. Tam olarak bu oran, 15 milyon km2 gibi bir alana tekabul etmektedir.
Buzullar ile ilgili yeryuzu şekillerini acıklamadan once konunun daha iyi anlaşılması icin, buzun nasıl oluştuğunu, ozellikle de buzul (glasiyal) buzulunun diğerlerinden farkını anlatıp sonrada buzulların hareketi ve topoğrafyada meydana getirdiği şekiller acıklanacaktır.
1. Buzullar Nasıl Oluşur?
Buzullar ile ilgilenen araştırmacılar icin buz da bir kayac turudur. Hepimizin bildiği uzere su, katı, sıvı ve gaz halinde bulunabilir. Kimyasal formulu (H2O) yani 2 hidrojen ve 1 oksijen atomundan oluşur. Kar ve buzun oluşabilmesi icin su vazgecilmezdir. Buzun oluşabilmesi icin oda koşullarında 0 (sıfır) santigrat derecede veya altında bulunması gerekir. Ancak buradaki buz ifadesi sizi yanıltmasın cunku havanın 0 dereceye veya altına duşmesiyle buz hemen oluşmaz. Bunun belirli kriterleri vardır.

Yukarıdaki gorselde de gorulduğu gibi kar (snow) icerisinde %90 oranında boşluk bulundurur. Buza gore hem hafiftir hem de sertliği cok duşuktur. Kar yere ilk duştuğunde ilk gunku durumu bu şekildedir. Ancak aradan yaklaşık 15 gun gecince karın icerisindeki boşluklar %50’ye duşmektedir. Peki bu durum nasıl olmaktadır? Bu durumun sebebi yeryuzundeki karın eriyip tekrar donmasıyla oluşur. Bu dongu sonucu karın icerisindeki boşluklar kuculdukce buz oluşumu gercekleşir. Bu olaya rekristalizasyon denmektedir. Yine sorulması gereken bir soru ise 0 (sıfır) santigrat derecede veya altındaki bir bolgede karın nasıl eridiğidir. Bu sorunun cevabı şoyledir: Karlar, yer cekiminin etkisiyle ust uste birikirler. Kar zaman icerisinde biriktikce icerisinde sıkışma meydana gelir. Daha net bir ifadeyle her yeni gelen kar alttakini sıkıştırarak basıncı arttırır ve yoğunlaşmasını sağlar. Bunun sonucu basınctan dolayı iceride eriyen karlar, tekrar eriyip donma (rekristalizasyon) sonucu cimento gibi sertleşirler. Her eriyip donma sonucu boşluklar azalır ve bunun sonucunda glasiyal (ya da buzul) buzu meydana gelir.
Ornek olaral, kar yağışından 2 gun sonra yollarda buzlanma meydana gelmektedir. Hava sıcaklığı 0 derecede veya altında olsa bile yollarda oluşan buzda bir miktar erime gozlenebilir. Bu durumun sebebi, aracların buza uyguladığı basınctır. Bu sebeple buzda erime gercekleşir. Tekrar donmasıyla birlikte boşluk azalır ve sertliği de artar.
Neve buzulunun ise glasyal buzulundan farkı gozeneklerin %20-30 civarında olmasıdır. Bu sebeple neve buzunun yoğunluğu 0,72- 0,81 civarındadır. 1 metrekup neve buzulunun ağırlığı, ortalama 800 kg civarındadır. Buzul (glasiyal) buzunda ise yoğunluk 0,9 ve ustundedir.
1.1. Glasiyal (buzul) Buzu
Glasiyal ya da buzul buzunun yoğunluğu 0,9 ve ustundedir. Neve buzulundan daha ağır ve serttir. Bu durumu ornekle acıklayalım. 5.000 m yuksekliğinde ve 60 km uzunluğunda bir glasyal buz kutlesi duşunelim. Bu kutlenin icerisinde meydana gelen sıkışma ve onun bulunduğu zemine yapacağı baskı muazzam derecededir. Oyle ki Antarktika buyukluğunde indlansis (kıta buzulları) olarak bildiğimiz ustelik hareket eden bu buzulların ne kadar guclu ve etkili olduğunu daha iyi kavrayabiliriz. Yukarıda buzulun bir kayac olduğunu belirtmiştik. Doğada gormuş olduğumuz kayaclarda ceşitli donguler sonucu oluşurlar. Buzullar oluşum bakımdan metamorfizma (başkalaşım) kayaclarına benzer. Genel olarak metamorfizma (başkalaşım), yoğun olarak ustte bulunan tabakanın altta bulunan kayacı sıkıştırması ve bunun yoğun olan sıcaklık sonucu volkanik (puskuruk) kayaclarda ve tortul kayaclarda değişim meydana getirmesi olayıdır. Bunu bir ornekle acıklayalım:
Tortul bir kayac olan kalker, yuksek sıcaklık ve basınc sonucu metamorfik bir kayac olan mermere donuşur. Bu orneği vermemizin sebebi de buzulun, basınc sonucu değişimi yani tekrar kristalleşmesi, metamorfik bir kayaca benzemesidir. Tabakalar halinde birikmesini ise tortul kayaca benzetebiliriz.
Bir glasiyal buzulun oluşması icin gecen sure bizim icin cok uzun olsa da doğa icin cok kısa bir suredir. Bu sure, 10 ila20 senedir. Yuzlerce veya binlerce metre uzunluğundaki buz kutlelerini duşunduğumuzde bu sure cok da uzun sayılmamalıdır. Ayrıca glasiyal buzulunun oluşabilmesi icin belirli bir birikime ihtiyacı vardır.
1.2. Buzul Erime ve Birikme Oluşumu
Buzulların oluşabilmesi icin birikmenin erimeden fazla olması gerekir. Akumulasyon terimi birikimi ifade ederken ablasyon erimeyi ifade eder. Sublimasyon ise buzun gaza donuşmesidir. Buzul topoğrafyasında yukarıda acıklanan terimlerin buyuk onemi olmaktadır. Cunku erime ve birikme arasındaki oransal farklılık, buzun buyumesini ya da kuculmesini ifade etmektedir.

Gorselin sol tarafında akumulasyon yani birikim hattı gorulmektedir. Reference equilibrium (denge hattı) ise erime ve birikmenin olmadığı notr alanı ifade eder. Ablasyon ise deniz seviyesine daha yakın olan bir alanda buzulun erimesini ifade eder. Erime akışı ise (meltwater stream) ise yukarıda ifade edilen basınc sonucu tabanda erime sonucu akış gercekleşmesi demektir. Vadi buzulunun tabanında eriyen sular, aşağı cığıra akmaktadır. Bu sular, buzulaltı drenajını meydana getirirler.
1.3. Buzullar Nasıl Hareket Eder?
İlk bakışta devasa buz kutlelerinin hareket etmediğini duşunebiliriz. Bir benzetme yapmak gerekirse buzullar, levha tektoniği sonucu kıtalar ve dağlar gibi hareket etmektedirler. Ancak bu hareket, levha tektoniğin de olduğu gibi enerjisini yerin icerisinden almayıp bizzat buzun kendisinden almaktadır.
Bir buzulun hareketine başlayabilmesi icin yuzlerce metre kalınlığa ulaşması gerekir. Bu sayede buz, kendisine engel olan yer cekimini ve surtunmeyi yenerek harekete gecer. Ancak bu hareket birkac nedenle olmaktadır:
Buzulun kendi icerisinde oluşan hareket (plastik akış) Buzulun zeminden kayması (temelden kayma)
Plastik Akış: Buzul kendi icerisinde var olan basınctan dolayı, buz kristallerini harekete gecirir. Ancak bu hareketler cok kucuk olup aynı zamanda bireyseldir. Her bir buz kristali bireysel olarak harekete gecerek, onemli bir oranda buzu hareket ettirirler. İşte bu akışa plastik akış (plastic flow) denmektedir. Kristallerin hızı milimetrenin on milyonda biri olduğu ifade edilse de burada unutulmaması gereken husus, farklı kriterlerin varlığıdır. Plastik akış icin şiddetli soğumanın olması gerekir.

Yukarıdaki gorselde, plastik akış hızının temelden daha fazla olduğu siyah oklarla gosterilmiştir. Ustteki siyah okun uzunluğu (distance of internal flow), temelden daha hızlı hareket ettiğini belirtir. (Melting: erime, refreezing: yeniden donma, distance of basal slip: kayma mesafesi, brittle zone: kırılgan bolge)
Şekilde ifade edilen crevasses ya da krevas, buzul yarığıdır. Bu yarık, buzulun ilk 50 metresinde gercekleşir cunku buzul burada kırılgan ozellik gosterir. Ayrıca buzulun farklı hızlardaki hareketi orneğin temelden kayma ve plastik akış arasındaki farklılık sonucu da oluşabilmektedir. 50 metreden sonra buzun kırılganlığı daha da azalır.
Temelden Kayma: Yukarıda daha once belirttiğimiz gibi buzulun alt kısımlarında basınc cok fazla olduğu icin buzulun tabanında erime meydana gelir. Ayrıca tabandaki sıcaklık, basınc sebebiyle 0 derecenin ustunde bile seyredebilir. Artan basınc sonucu tabanda eriyen bu buz kutlesi, temelden hareket eder. Bunu bir ornekle acıklayalım. Bu acıklayacağımız ornek hem plastik akış hem de temelden kayma icin gecerlidir. Yukarıdaki gorselde, melting (erime) bolgesi gorulmektedir.
Buzulların hareketi genel olarak, milimetrenin on milyonda biri olarak ifade edilse de buzulun toplam kutlesi, yatağın eğimi, zeminin ozelliği, sıcaklık ve basınc gibi sebepler sonucu hızda farklılık olabilmektedir. İşte bu farklılık sonucu buzul turleri farklı hızlarda hareket eder. Orneğin, vadi buzulunun hareketi ile kıtasal buzulun hareketi farklı olmaktadır.

Sol taraftaki vadi buzulunun hareketi ve hızı oklarla gosterilmiştir. Vadi buzulunda hareket gorulduğu gibi ust ve orta kısımda olmaktadır cunku temeldeki ve yanlardaki surtunmeden dolayı buzul, en yavaş hareketini bu kısımda yapmaktadır. Ancak orta ve ust kısımlarda bu etki azaldığı icin hız artmaktadır. Sol gorselde, Arrow length proportional to ice velocity (buzun hızıyla orantılı ok uzunluğu) yazısının olduğu yerde siyah oklar, buzulun ortalara geldikce hızın arttığını, yan tarafta ise azaldığını gosterir.
Sağ tarafta ise bir kıtasal buzulun hareketi gorulmektedir. Kubbe alanının merkezinde (center of ice dome) buzul, en kalın haldedir. Kıtasal buzulun hareketi, merkezden cevreye doğrudur. Oklar, buzulun hareketini gostermektedir. Eğim sebebiyle merkezden cevreye doğru hız artabilmektedir.
2. Buzulların Dunyada Yayılışı
Dunyamızın kutup ve yuksek dağlık bolgeleri, adeta donmuş bir su deposu gibidir. Sıcaklığın 0 derece ve altındaki yerlerde, suyun katı bir hali olan buz, donmuş halde bulunur. Dunya haritasında buzulların dağılışına baktığımızda buzulların, kutup bolgelerinde arttığını goruruz. Elbette bunun temel nedeni iklimdir. Kutuplardan ekvatora doğru ise kalıcı kar seviyesi yukselmektedir. Orneğin Tanzanya’nın kuzeydoğusunda yer alan Klimanjaro dağında kalıcı kar sınırı 5.500 metreden başlar. Ancak burada unutulmaması gereken husus, kalıcı kar ile asıl buzulların farkıdır. Klimanjaro dağında asıl buzullar, 5.500 metrenin de uzerindedir. Ancak kar sınırı, 5.500 metredir. Himalaya dağlarında ise kalıcı kar sınırı, 4.500 metreden başlamaktadır. 30 derece enlemi ve civarlarında ortalama 4.500 m ve ustu kalıcı karlar başlarken 50 derece enlem ve ustunde bu sınır, 2.500 metreye kadar duşmektedir. Ekvatordan kutuplara gittikce enleme bağlı olarak kalıcı kar sınırı deniz seviyesine yaklaşır.

Yukarıdaki haritada buzulların dağılışına baktığımızda en fazla %84,16 oran ile Antarktika ilk sıradadır. Ardından Gronland, %13,9 ile ikinci sıradadır. Dunyanın en yuksek dağlarını oluşturan Himalayalar %0,77 oran ile kıtasal buzullara gore kucuk olsa da ucuncu sırayı oluşturmaktadır. Avrupa’da bu oran, %0,62 civarındadır.
3. Buzul Tipleri Nelerdir?
Sirk Buzulu: Yamacların ustlerinde cukur kısımları dolduran kar, zamanla buyuyerek glasiye buzuna donuşur. Buzul, belirli buyukluğe ulaştıktan sonra yamac aşağı hareket ederek ilerler. Bu ilerleme sonucu yamacta cukur giderek buyur. Sirklerin, vadi buzullarında olduğu gibi dil kısımları belirli değildir. Ya da hic yoktur. Sirk buzulunun cukurlarından taşması sonucu vadi buzulları meydana gelir.

Gorselin en sol tarafında kucuk cukurluğu dolduran karlar, zaman icerisinde cukuru buyuterek cukuru geliştirir. Ortadaki gorsel ise bir sirk buzuludur. Ortadaki gorselde en alt tabanında kayacları kopararak yapmış olduğu hareket sonucu buzul, bu taşları yamacın sonuna doğru taşır. Bu sebeple moren birikimi gercekleşir.
Sağdaki gorsel ise buzulun cekildiği veya eridiği zamanda sirk golu oluşumunun meydana gelmesini gostermektedir. Buzul kendi ağırlığı ve hareketi sonucu koparıp kendisine katmış olduğu kayac parcalarını bir zımpara gibi kullanır. Buzulların tek başına zemini aşındırma gucu duşuktur, ozellikle de zemin sert kayalardan oluşuyorsa. Ancak koparıp bunyesinde topladığı kayaclar yardımıyla zemini daha iyi aşındırırlar.
Diğer bir ayrıntı ise ortadaki buzulun sol yamacından kopan kaya parcaları (freeze thaw above glacier) buzul tabanında birikir ve hareket sonucu buzul bunları yamac onunde biriktirir. Bunlar da morenlerdir. Sağ gorselin sol yamacında ise gol oluşumu sonucu ilerleyemeyen kaya parcaları, eğimden dolayı sol yamacta toplanır. Gorselde her ne kadar cizilmese de sirklerin kenarı veya ortadaki fotoğrafın en sol yamacında buzul ile yamac arasında bir ayrım vardır. İşte bu ayrım veya yarığa rimaye ismi de verilir. Sirk buzulları, yamaclara bitişik değildir. İşte rimaye denilen bu yarık, buzul ile yamacı ayırmaktadır.

Piedmont (Dağeteği): Piedmont, İtalyanca bir kelime olmakla birlikte ‘dağın ayağı’ anlamına da gelir. Vadi buzullarının, dağın yamacından aşağı cığıra inmesi sonucu ortaya cıkar. Dağın eteklerinde birleşen buzullar, buzul ovası meydana getirirler. Vadi buzulunun ceşitlerinden bir tanesini oluştururlar.


Zirve Buzulu: Tıpkı bir kulaha konulan dondurmanın, kulahının ust kısımlarını kaplamasını duşunebiliriz. Zirve buzulları da adından anlaşılacağı uzere kalıcı kar sınırının ustlerinde dağların zirvelerini kaplayan bir kulaha benzer.

İnlandsisler (Kıtasal Buzullar): Buyuk alanları hatta kıta buyukluğundeki yerleri de kapsayan buzullara verilen isimdir. Gronland ve Antarktika buna iyi bir ornektir.
Bir kıta buzulu olan Gronland’ın yuzolcumu, Turkiye’nin iki katından da fazladır. Yaklaşık 2 milyon km2 gibi bir yuzolcumune sahiptir. Kıtanın %75 ve ustunde buzullar tek parcadan oluşur. Gronland, sadece kuzey ve kuzeydoğusundaki yerlerde ortulmemiştir. Hatırlarsanız yukarıdaki gorselde kıta buzulunun hareketini gostermiştik. Gronland’da merkezi kısımlardan, yani dom adı verilen buzulun en kalın kısımlarından cevreye gidildikce eğim azalmaktadır. Yine hareket, buzulun en kalın merkezi kısmından cevresine doğrudur. Gronland’da yukseklik değeri en fazla doğu kıyısında bulunur. 3.000 metre gibi muazzam bir yuksekliğe sahiptir. Ozellikle 1940’lı yıllardan sonra burası ile ilgili daha fazla bilgi elde etme imkÂnı yakalanmıştır. Fransız ve İngiliz araştırmacılar, Gronland’ın zemininin veya temelinin ic bukey bir ozellik gosterdiğini tespit etmişlerdir. Yine yapılan araştırmalara gore buzulun maksimum kalınlığı 3.000 metre, hacmi ise 2,6 milyon km2 kadardır. Yapılan tahminlere gore Gronland’ın %15 ve ustu ablasyon, yani erime sahasıdır. Ayrıca kuresel ısınmanın da bu erimeyi artırmış olduğu uzerinde araştırmacıların coğunluğu hemfikirdir.
Gerek kıta buzulları gerekse plato buzulları topoğrafyanın sınırlandırmadığı buzul ceşitleridir. Genellikle 50.000 km2 ve ustunde alan kaplarlar. Yukarıda bahsetmiş olduğumuz vadi buzulu, piedmont (dağeteği) buzulu vb. hepsi, topoğrafya tarafından sınırlandırılmıştır. Ancak kıta, plato, takke ve dağlık alandaki buzulları sınırlandıracak bir engel yoktur. Bu sebeple bunlara topoğrafyanın sınırlandırmadığı buzullar da denir.

Alıntı:
Gronland’ın ortu buzulundan bir gorunum. Buzulun tipik tortul kayaclar gibi yatay tabakalar oluşturduğu gorulmektedir. Buzul bilimciler, buzulun yaşını olcebildiği gibi buzuldan karot orneği alarak gecmiş doneme ait atmosferin gaz oranları hakkında olcum yapabilir. Bu sayede gecmiş iklim hakkında en doğru tahminlere ulaşmaya calışır.
Buzdağı (Aysberg): Dağların yuksek kesimlerinden hareket eden buzullar, zamanla kıyıya ulaşırlar. Kıyı kesimindeki buzdağlarının ucları zamanla catlama ve dalga aşındırması sonucu buyuk bir gurultuyle kopup harekete gecer. Buzdağları muazzam buyukluktedir. 200 metreden cok daha yuksek ve kilometrelerce uzunlukta olabilirler. Sadece Gronland’dan her yıl 10.000’den fazla buzdağı denize ulaşmaktadır. Titanik’in carptığı buzdağı da Gronland’ın guneyinden kopup yuzlerce kilometre mesafe katederek gelmişti. Her ne kadar Titanik’in ağırlığı 60 bin ton olsa da buzdağlarının ağırlığı milyonlarca tonu bulabilmektedir.
Ayrıca su sıkıntısı ceken ulkelerin tatlı sudan oluşan buzdağlarını ulkelerine getirip, su elde etmek icin ceşitli calışmalar da yaptığı bilinmektedir. Buzdağları karasal kokenli olduklarından suları tatlıdır.


Alıntı:
Antarktika'da yer alan bir aysberg buzulu ve sualtı gorunumu. Fotoğrafın sağ tarafındaki 3.000 tonluk geminin ne kadar kucuk gorunduğune dikkat ediniz. Ancak bu fotoğraf sadece bir photoshop. Bir kimyager olan ve aynı zamanda fotoğrafcılık yapan Rick Do Boisson, gemi kameradan 600 metre uzaktayken, 6 metre uzunluğundaki buzdağını birleştirerek bu fotoğrafı elde etti. Fotoğraf gercek olmasa da buzdağları, devasa buyukluktedir.
Buzdağının denizin icerisindeki kısmı, yuzeydekinden 10 kat ve daha fazla olabilir. Buzdağları, şelf buzulu ve denizde oluşan buz tabakaları gibi deniz buzullarıdır. Biz bu yazımızda şelf buzulu ve buz tabakalarını belirtmedik.
4. Buzulların Aşındırma Şekilleri
Cizikler, Oluklar ve Centikler: Bu şekiller kucuk aşınım şekilleri grubundadır. Buzulların zeminde ilerlerken yaptığı hareketlere karşılık gelirler. Buzulun tabanına yapışan taneler, Âdeta zımpara gorevi gorurler. Bu sayede buzulun hareket ettiği yone doğru buzul cizgileri meydana gelir. Araştırmacılar bu cizgilere bakarak buzulun hangi yone hareket ettiğini belirleyebilirler.
Oluklar, ciziklerin zamanla daha da buyumesini ifade eder. Cizikler buyudukce karşılıklı oluk şekillerini alırlar.
Centikler, kayacın catlaklarına giren buzulun ilerlemesi sonucu kayacı parcalarlar. Buzulun daha onceleri koparıp temelinde hapsettiği parcalar da koparmaya yardımcı olurlar. Orneğin, bir buldozerin catlaklı yoldan gecerken paletinde olan tırtıkların, catlakların arasına girerek parcalaması gibi buzullar da buna benzer bir koparma hareketi yapar.

Birbirine paralel olarak uzanan cizgiler, buzul cizgileridir. İlerlemesi, olukları meydana getirir. Daha derin yarıklar ise centiklere karşılık gelirler. Buzulların oluşturduğu oluklar icin hemen aşağıdaki gorsele bakınız. Fotoğraf, Kelley Adası, Ohio'da cekilmiştir.

Horguckayalar: Adından da anlaşılacağı uzere horguce benzeyen şekli vardır. Buzul aşındırma şekillerinden bir tanesidir. Hareket eden buzulun onune cıkan bir yerli kayanın, uzerinden gecmesi sonucu oluşur. Buzulun geldiği tarafa bakan yamacı az eğimlidir. Ayrıca buzulun geldiği tarafta cizikler buzulun yonunu belirtir.

Alıntı:
Oklar buzulun hareket yonunu gostermektedir. Buzulun geldiği yon daha az eğimli olup diğer (sol) tarafta eğim daha fazladır. Buzul hareket ettikce, buzul tabanından koparıp taşıdığı kaya parcalarının da yardımıyla, sol tarafta gorulduğu gibi yerli kayadan koparmalar gercekleştirir.

Alıntı:
Fotoğraf, David Baird tarafından cekilmiştir. İskocya'nın Castle Loch yakınlarında cekilen bu fotoğraf, bu yerli kayadan daha onceleri buzul gectiğinin kanıtlarından bir tanesidir. Ok, buzulun yonunu gostermektedir.
Asılı Vadiler: Ana vadideki buzulun zemin ya da taban kısmı, ust cığırlardaki vadilerin tabanından daha aşağıda kalır. Bunun sebebi ana vadideki aşındırma sureclerinin daha guclu olmasıdır.

Ustteki gorselde asılı vadi (hanging valley) ustte kalmıştır. Aynı şekilde gorselin sol tarafındaki bolge de bir asılı vadidir. Ana vadinin aşındırma gucu fazla olduğundan dolayı yatağını daha cok kazmasıyla bu goruntuler oluşur. Asılı vadiler, akarsu topoğrafyasında gorulduğu gibi, kıyı topoğrafyasında falez gerilemesi sonucu oluşurlar.
Fotoğrafın en sağ ust kısmında yazan Arete ya da Aret, Fransızca bir kelime olup keskin dişli anlamına gelmektedir. Ozellikle komşu sirkleri birbirinden ayıran testere dişine benzer oluşumlardır. Aret de buzul aşınım şekillerindendir.

Fiyord: Daha onceki donemlerde buzulun aşındırması sonucu oluşan vadiler, buzulun erimesiyle, deniz ilerlemesine (transgresyon) yol acar. Deniz suları bu sayede vadiyi suyla doldurduğu gibi karaların icine de girer. Kıyı şekillerinden bir tanesi olan fiyordların uzunlukları değişebilmektedir. Daha onceleri hÂkim kuvvet buzulken, sonraları bu durum denizlere gecmiştir.

Yukarıdaki gorsel, Gronland’ın batısında Ilulissat Icefjord adlı fiyord oluşumunu gostermektedir. En ust gorselde bolgenin, 70 milyon yıl onceki durumu gosterilmiştir. Bu bolge, 70 milyon yıl once yeşilliklerle kaplı ılıman bir iklime sahipti.
İkinci gorselde, buz cağında buzullarla kaplanan bolgenin durumu gorulmektedir. Bu surecte tamamen buzul aşındırma sureclerinin hÂkim olduğu topoğrafyada buzul ağırlığı sebebiyle topoğrafyanın magmaya gomulmesi gercekleşir. Tabakaların karşılıklı durumlarını bozmadan magmaya batıp yukselmesine epirojenik hareketler denmektedir. Bu durumu teknenin bir kısmı suya batınca diğer kısmının havaya doğru kalkmasına benzetebiliriz. Bu hareketler ritmik olarak gercekleşmektedir. Bunun sonucunda topoğrafya deniz seviyesine daha da yaklaşır.
Ucuncu gorsel ise yaklaşık 10.000 sene oncesinde iklimin gunumuz iklimine benzer ozellikte olması sebebiyle buzulların erime (ablasyon) sonucu geri cekilmesini gostermektedir.
Son gorsel ise gunumuz iklimsel ozellikleri altında oluşan topoğrafyayı temsil etmektedir. Erime sonucu geri cekilen buzullar, deniz ilerlemesine sebep olurlar. Daha onceleri buzulun acmış olduğu vadileri denizin basmasıyla fiyordlu kıyılar meydana gelmiştir. (Not: Buzul aşındırma şekillerinden olan buzul vadisi ve areti yukarıda belirmiştik.)
5. Buzul Birikim Şekilleri
Bu yazımızda buzul biriktirme şekillerinden sadece morenlere ve ceşitlerine değineceğiz.
Morenler
Buzul birikim şekillerinden en onemlileri morenlerdir. Buzullar, hareket ederken zeminden kopardıkları kaya parcalarını surukler ve birikim bu şekilde gercekleşir. Ayrıca vadi yamaclarından kopup buzulun ustune duşen kayalar da zamanla kar yağması veya cığlarla suruklenerek, buzulun icerisinde hapsolurlar. Morenler, 5 ceşit olarak sınıflandırılırlar. Bu yazımızda taban, yan ve orta morenlere değineceğiz.
Taban Morenleri: Buzulun zemininde bulunan kaya parcalarını uygun yerlere bırakmasıdır.
Yan Morenleri: Vadi yamaclarından kopup duşen kaya parcalarının buzulun kenar kısımlarında birikmesiyle oluştuğu gibi buzulun yamaclardan ve zeminden koparması sonucu da oluşurlar.
Orta Morenleri: İki buzulun tek bir noktada birleşmesi sonucu oluşurlar. Aslında her iki buzulun yan morenlerine karşılık gelmekle birlikte, birleşince orta kısma denk gelirler.


Sonuc
Bu yazımızda buzul topoğrafyası ile ilgili temel bilgiler vermeye gayret ettik. Yazımızda buzul birikim şekillerinden olan drumlinlerden, kamelerden, eskerlerden, kettlelerden ve sandurlardan bahsetmedik.
Buzul topoğrafyası ile ilgili son 50 yılda onemli calışmalar yapılmıştır. Bu sebeple sadece buzul ile ilgili uzmanlıklar ortaya cıkmıştır. Elbette buzullar ile ilgili her şey gun yuzune cıkmamıştır. Bazı konularda buzul bilimciler arasında tartışmalar devam etmekle birlikte teknolojininde yardımıyla her gecen gun buzullar ile ilgili bilgimiz daha da artmaktadır.
Kuresel iklim değişmesi sonucu bilim insanları, buzulların hızla eridiğini belirtmektedir. Bu durum insanlar icin tehdit olduğu gibi o bolgeye has evrimleşen canlılar icinde buyuk sorun teşkil etmektedir. Buzulların tamamı erirse dunyada ne kadar su seviyesinin yukseleceği ile ilgili ceşitli bilgisayar modellemeleri yapılmıştır. Ortalama 65 metre olarak ifade edilen bu rakam sonucunda bircok kıyı şehrinin sular altında kalacağı anlaşılmaktadır. Buzulların tamamının ne zaman eriyeceği ile ilgili olarak buzul bilimciler, yaklaşık 5.000 yıl icerisinde eriyeceğini soylemektedirler.
Evrimagaci
__________________