
26 Nisan 1986'da, gunun erken saatlerinde, Cernobil'in 4 numaralı reaktorunde meydana gelen patlama dunyanın en kotu nukleer kazası olarak akıllara kazınmış ve buyuk yaralar acmıştı. Mayıs ayı başlarında 120,000'ne yakın insan Cernobil'in etrafındaki yaklaşık Gaziantep buyukluğundeki "Cernobil Yasaklı Bolgesi'nden" tahliye edildi. Bu alan gunumuzde de terk edilmiş durumda.
Radyasyon korkutucu elbet, akla direkt atom bombalarını, mutasyonları ve kanseri getiriyor. Fakat toprak ve kayalardan gelen doğal radyoaktiviteye surekli maruz kaldığımızı unutmayalım. Yaptığımız hava yolculukları bile bizi uzaydan gelen radyasyona maruz bırakıyor. Radyasyonun en yoğun olduğu "sıcak noktaları" haricinde kalan Cernobil Yasaklı Bolgesi'ni ziyaret eden turistler radyasyon dozlarında kucuk bir artış deneyimlerler; ancak bu, Ukrayna'ya ucuşlarında aldıkları kozmik radyasyon dozuna benzer bir miktardadır! Yani Cernobil Yasaklı Bolgesi, ziyaretciler sağduyulu davrandığı surece bir şekilde bağlı olarak son derece guvenlidir.
Orada yaşayan bitkiler ve hayvanlar, bolgeyi ziyaret eden turistlerden daha yuksek dozda radyasyona maruz kalmakta. Radyasyonun Cernobil Yasaklı Bolgesi'ndeki doğal hayata olan etkileri tartışmalı bir konu. Kazadan hemen sonra kaydedilen radyasyon seviyeleri şimdikinden 100 kat daha buyuktu ve bolgeye kalıcı hasarlar vermişti. En cok bilinen, cam ağaclarını oldurmeye yetecek kadar radyasyon alan dort ila altı kilometrekarelik bir alandı. Bolgedeki cam ağaclarının iğneleri kırmızımsı turuncuya donuştuğu icin Sovyet bilim insanları bolgeye “Kızıl Orman” adını verdiler.
Cernobil'in radyasyon seviyeleri artık cok daha duşuk ve Our Planet belgeselinin dramatik son sahnesinde de belgelendiği gibi, bircok nadir turun de dahil olduğu buyuk vahşi bir populasyona ev sahipliği yapmakta.
Bu gelişmelere rağmen coğu calışmada doğal hayat uzerinde fazla goze carpmayan bazı etkilere rastlanmış.
Buna Kızıl Orman da dÂhil, ama biliyoruz ki bu yuksek oranda kirlenmiş bolge 1986'da verilen hasardan tam olarak iyileşemedi. Şu anda Kızıl Orman'da gozlemlenen etkilerin mevcut radyasyon oranlarından mı, yoksa 1986'da cok daha yuksek dozda olan radyasyon kalıntılarının etkisinden mi, yoksa habitatın duşuk kalitesinden mi kaynaklandığı henuz bilinmiyor.
Ama 30 yılı aşkın bir suredir insan faaliyetlerinin gayri resmi yokluğu nedeniyle, Cernobil doğal hayatının buyuk coğunluğu her gecen gun gelişiyor ve iyileşiyor.
Bolgede doğal yaşamın ceşitlendiğine dair gozlemler var. Ozellikle Cernobil'in Beyaz Rus kesiminde buyuk memeli hayvanların sayısı 1986'dan bu yana gozle gorulur bir artış gostermiş.
Geniş capta yapılan hareketli kamera calışmalarıyla, 400'den fazla omurgalı turu, kahverengi ayı, Avrupa bizonu, Przewalski yaban atı, kurt ve vaşak gibi orta ila buyuk memelilerin 16 turu kaydedilmiş. Gozlenen turler, Kızıl Orman da dahil olmak uzere, farklı kirlenme alanlarında rastlanmış. Kuşların da bolgedeki radyasyona ayak uydurduğunu burada anlatmıştık. Benzer şekilde, reaktorlerde tureyen ilginc mantar turlerinden burada bahsetmiştik.
İyi haber şu ki hayvanlar sağlıklı gorunuyor. 1990'ların ortalarında Cernobil'e getirilmiş olan Przewalski yaban atının nufus başarılı bir şekilde uremekte ve uzun omurlu olduğuna dair kanıtlar da var. Tabii riskler de -yok değil; orneğin burada da yazdığımız gibi, Cernobil'deki sutlerde halen radyoaktivite gormek mumkun.
Gorduğumuz tum aldatıcı başlıklara rağmen Cernobil bolgesi iyileşmekte... Gorunen o ki Cernobil’den alacağımız dersler henuz bitmemiş. Buna, insan varlığının baskısı kaldırıldıktan sonra doğal ekosistemlerin kendilerini yenileme becerisine yonelik oğreneceklerimiz de dahil...
Evrimagaci
__________________