İnsanlığın amacları arasında Mars’a ve otesine ulaşmak, uzayda koloniler kurmak var. Bu planları gercekleştirmek icin yola cıkacak olan kişilerin karşılaşabileceği beklenmedik sorunlar, her duruma hazırlıklı olmak isteyen araştırmacılar tarafından tahmin edilmeye calışılıyor.

Seyahate giderken internette araştırma yapıyor, ceşitli bolgelerdeki hava durumunu oğrenmeye ve nerede ne olduğunu cozmeye calışıyoruz. Genelde işe yarayan bu yontemi uygulayamadığımız bir durum da var: Uzay yolculukları. Her ne kadar kısa sureli yolculuklar gercekleştirsek ya da belli bir yorungedeki uzay uslerine astronot gondersek de hic uzayda uzun sureli yolculuk yapmadık.

Biz insanlar olarak memeliler sınıfına giriyoruz. Uzun sureli uzay yolculukları, en azından bildiğimiz kadarıyla hicbir memelinin yapmadığı bir şey. Haliyle beklenmedik pek cok etkiye maruz kalabiliriz. ENeuro dergisinde yayımlanan bir makale, uzayda yolculuk yaparken bizi nelerin beklediğini anlamaya yardımcı olmayı amaclıyor.



ABD’deki Kaliforniya Irvine Universitesi’nden araştırmacılar, bir fareye surekli olarak uzayda karşılaşılan turden duşuk seviye radyasyon verdiler. Bir sure sonra farenin oğrenme ve hafıza sorunları yaşamaya başladığı ve aşırı gergin hale geldiği ortaya cıktı. Bu durumu acıklamak icin en mantıklı yontem ise farenin beyninde oluşan değişiklikler.

Araştırmacılar, bu bulgulara dayanarak ‘astronotların cabuk tepki vermeleri, uygun ve efektif hareket etmeleri gereken beklenmedik durumlara karşılık verme yeteneklerinin koreleceğini’ soyluyor.

Duşuk yer cekimli ortamdan farklı olarak uzay radyasyonu, ya da galaktik kozmik radyasyon (GCR), farklı şekilde insanlara etki ediyor. Bu radyasyonda parcacıklar o kadar hızlı savruluyor ki elektronlarından ayrılıyorlar ve sadece cekirdekleri kalıyor. Bu parcacıklar, uzay araclarının kaplamalarını ve astronotların derisini kolayca aşıyor.



Araştırmacılar, bu ortamı taklit ettikleri deneyde şartlar ideal olmasa da en uygun simulasyonu yaptıklarını soyluyor. Zaman icerisinde ortaya cıkan fiziksel ve davranışsal değişiklikler ise korkuyucu. Fare hippokampusundeki noronlar, kontrol icin ideal ortamda tutulan fareden cok daha az uyarılıyordu. Bu da daha az sinyal almaya neden oluyor. Boylece oğrenme, hafıza ve algılama sorunları ortaya cıkıyor.

Radyasyona maruz kalan fareler, birbirlerinden uzak durmaya calışırken yeni bir fareyle etkileşime girmekten ise memnun gozukuyordu. Bu farelerin yeni cisimleri tanıması ya da eski cisimlerin yerlerinin değiştiğinde anlamaları oldukca uzun surdu.

Ayrıca radyasyon, iki noronun birlikte ateşlenmesi yeteneğinde de korelmeye neden oluyor. Uzun sureli radyasyona maruz kalan beyin, daha once oğrendiği noronları aynı anda ateşleyebilme yeteneğini zamanla kaybediyor.



Araştırmacılar, bu bulguların gelecekteki uzay yolcularına uygulanabilirliğinin de ayrı bir meydan okuma olduğunu belirtiyor. İnsanlar ve fareler farklı canlılar ve boyutları da cok farklı, haliyle radyasyona farklı tepkiler veriyorlar. Araştırmacılara gore gelecekteki uzay yolcuları, bilişsel yetenekler soz konusu olduğunda buyuk sıkıntılar yaşayabilirler.

Mars’ta tamamen gelişmiş, kendine yetebilen medeniyetler kurmayı planlasak da henuz beş kişilik bir ekibi bile sağ salim Mars’a gondermemiz zor gozukuyor. Bu da buyuk bir sorun teşkil ediyor. NASA, bu soruna cozumler arıyor.

İnternethaber

__________________