
Galaksimiz, kenarlarda alcalıp yukseliyor ve gokbilimciler bunun sebebini bilmiyor. J. Skowron/OGLE
Antik zamanlardaki yıldız gozlemcileri Samanyolu‘na baktıkları zaman, bazıları; gokyuzunde dokulmuş bir sut veya akan bir nehir gormuştu. Diğerleri ise samanlardan oluşan bir yol veya bir kuş surusu gordu. Fırıldağı kimse fark etmedi.
İceride mahsur kaldığınız zaman, yatay bir şekilde; ya galaksinin merkezine doğru bakıyorsunuz, ya da kıyısına doğru. Bu haliyle, kendisinin girdapsı ve karmaşık bir disk olduğunu anlamak kolay değil. Uzakta yer alan parlak yıldızlar ise yakında bulunan ve daha sonuk olan yıldızlara benzediği icin, gokbilimcilerin derinlik algısını yok ediyor ve işleri daha da zorlaştırıyor. Evrende mesafeleri gosteren belirgin işaretlerin olmayışı, gokbilimcileri en cok zorlayan şeylerden biri.
Fakat araştırmacılar mucadele etmeyi seviyorlar. Polonya’daki bir araştırma takımı, yıllar suren uğraştan sonra galaksizimin şimdiye kadarki en eksiksiz haritasını yayınladı. Araştırmacılar, galakside yer alan yuz milyarlarca yıldızı gostermeye calışmamışlar fakat gozlerini, biraz daha zor algılanan bir şeye; Samanyolu’nun kıvrımlarına, tumseklerine ve demetlerine dikmişler. Gecen hafta Science bulteninde yayınlanan sonuc, kozmik mahallemizdeki tuhaf bir eğriliği de ortaya cıkarıyor ve bugune kadar yapılmış en iyi olcumleri sunuyor. Galaksinin mevcut yapısını nasıl kazandığını daha iyi anlamak isteyenler icin de bir hedef niteliği taşıyor.
Varşova Universitesi’nde gokbilimci olan Dorota Skowron, “Makalemizin, galaksinin gecmişine yonelik daha gelişmiş modellemeler yapılması icin iyi bir başlangıc noktası oluşturmasını umuyoruz. Yıldızlarımız, bu gibi modellerin sağlamlığını denetlemek bakımından harika bir sınama ortamı oluşturuyor.”
Skowron ve ortakları, galaksiyi inceleyip Klasik Sefeid değişkenleri gibi bazı ozel işaretler aramışlar. Klasik Sefeid değişkenleri, Guneş’imizden binlerce kat daha parlak fakat onun onda biri yaşında olan devasa boyutlu genc yıldızlar. Ayrıca bu yıldızların ışıkları, gunlerden aylara kadar değişen surelerde titreşiyor. Gokbilimciler; bir Sefeid ne kadar yavaş parlarsa, o kadar daha parlak yandığını biliyorlar. Bu ilişkiyi kullanarak, yıldızın Dunya’dan ne kadar parlak gorunduğunu gercek parlaklık ile kıyaslayıp, uzaklığı hesaplayabiliyorlar.
Fakat galaksinin Sefeid’lerini (buna bağlı olarak da galaksinin kıvrımlarını) belirlemeden once, bunları bulmaları gerekiyormuş. Şili’deki Las Campanas Gozlemevi’nde gokyuzunun guney taraflarını koşe bucak arayan gokbilimciler, yuz binlerce fotoğraf cekip bir milyardan fazla yıldızı inceleyerek; bir Sefeid’in konumunu ele verecek olan duzenli sonukleşme ve parlaklaşma işareti aramışlar. En sonunda, elde ettikleri ile onceki olcumlerden bilinen Sefeid’leri birleştiren takım; 3 boyutlu bir galaksi haritasında 2.400 yıldızın tam konumunu bulmayı başarmış (eş zamanlı bir calışmaya gore 1.000 tane daha fazla).
Skowron o anları şoyle hatırlıyor: “Donum noktası, tipik galaksi goruntusunun uzerinde ilk Sefeid grubunu gorduğumuzde ve bir suru yapı fark ettiğimizde gercekleşmişti. Altı yılımızı aldı fakat buna değdi.”
Boyle bir yapı nerede mi var? Mesela Samanyolu diski, eriyen bir Dali saati gibi bukuluyor. Gokbilimciler bu bukumu ilk once 1950’li yıllarda, bir tarafın birkac bin ışık yılı “yukarıya”; diğer tarafın ise benzer miktarda “aşağıya” kıvrıldığını gorduklerinde keşfetmişlerdi. Fakat bu şekil tam olarak anlaşılamamıştı ve bu yuzden kuramcılar nihai sorunu belirleyememişlerdi. Yeni haritanın bu eşi gorulmemiş doğruluğu; uydu galaksilerin kutlecekimsel suruklenmesinden, galaksiler arası manyetik alanlara kadar değişen mevcut seceneklerin bazılarının elenmesine yardımcı olabilir.
Harita, Samanyolu’nun nasıl oluştuğunu acıklamaya calışanlar icin yeni bir cıta belirliyor. Orneğin araştırma takımı, belli yaşlardaki Sefeid’lerin birleştiğini ve daha genc olan grupların, daha yaşlı olan gruplardan daha yoğun olduğunu fark etmiş. Bu durum, Samanyolu’nun yıldız oluşturma donemleri gecirdiğini gosteriyor. Gokbilimciler; tam olarak kac tane sarmal kol bulunduğunu, bunların ne kadar kıvrıldığını, galaksinin eğimli kısmında yıldızların nasıl yol aldığını veya yıldız oluşum patlamalarını neyin tetikleyebildiğini hÂl bilmiyorlar. Gelecekte geliştirilecek kuramlar, bu yeni haritaya benzer bir şeyin ortaya cıkmasını sağlayabilir.
Diğer araştırmacılar da bu galaksinin gecmişine goz atma fırsatını hoş karşılıyorlar. İtalya’daki Turin Universitesi’nde galaksinin bukumu uzerinde calışan ve bu araştırmaya katılmamış olan gokbilimci Eloisa Poggio, şoyle soyluyor: “Samanyolu’nun yapı haritasını cıkarmak, gokbilimde ceşitli araştırma alanları icin temel teşkil ediyor. Galaksimizin oluşum gecmişiyle kuvvetli bicimde ilişkili. Bu yuzden, uzak bolgelere yonelik kesin olcumlere dayanan 3 boyutlu haritalar onem taşıyor.”
Gelecekte yapılacak gozlemler, Varşova’daki takımın bir araya getirdiği bu tabloyu acıklığa kavuşturmaya devam edecek. Skowron, kuzey yarımkurede yurutulecek benzer bir projenin; 1.500 civarı keşfedilmemiş Sefeid’i daha ortaya cıkarabileceğini duşunuyor. Galaksinin merkezine yonelik yapılacak ilave kızılotesi gozlemler ile, bu haritanın temel hata kaynağı olan yıldızlar arasındaki tozların da ustesinden gelinecek: Bu tozlar, bir yıldızın gozlenen parlaklığını duşuruyor ve uzaklık tahminini saptırıyor. Ayrıca, RR Lyrae adıyla bilinen eski bir titreşen yıldız ceşidini aramak amacıyla sayımları genişletmek; galakside yer alan antik alanları daha fazla dahil ederek, haritaya yeni bir boyut ekleyecek.
İnsanlar artık Samanyolu’nu, gokyuzu boyunca akan kaymaklı bir akıntı gibi hayal etmeyebilir. Ancak evrenin bu koşesi hakkında hÂl anlamadığımız cok şey var. Skowron, “Evrendeki yerimizi oğrenmek her zaman ilgi cekici” diyor.
popularscience
__________________