Bill Sullivan isimli bir farmakoloji ve mikrobiyoloji uzmanı, davranışlarımız uzerindeki etkimizin fazlasıyla az olduğunu belirtti. Davranışlarımızın ve kişilik ozelliklerimizin buyuk bir coğunluğunun genlerimiz tarafından kontrol edildiğini de belirten Sullivan, aslında tanıdığımız bizin biz olmadığını ifade etti.

Muzik zevkimiz, sevdiğimiz yiyecekler, beğendiğimiz kişiler ve giydiğimiz kıyafetler… Tum bu kararları kendimiz alıyoruz. Hatta bu kararlarımız sonucunda kendi kimliğimizi oluşturuyoruz. Davranışlarımıza kadar yansıyan bu unsurlar sonucunda aynada baktığımız kişinin temellerini atıyor ve onu geliştiriyoruz. Daha doğrusu her şey boyle oluyor sanıyoruz.

Hindistan Universitesi Tıp Fakultesi'nden Bill Sullivan isimli farmakoloji ve mikrobiyoloji uzmanı, sevdiğimiz şeylerde genlerimizin ciddi anlamda rol oynadığını ortaya koydu. Etkilediği canlının davranışlarını değiştiren Toxoplasma gomdii parazitiyle tanışan Sullivan, bizim de davranışlarımızın genetik olabileceği ihtimali uzerine durdu.



Araştırmalarının sonucunda davranışlarımızın gizli biyolojik kuvvetler sonucunda ortaya cıktığını, başka bir deyişle hareketlerimiz uzerinde hic denecek kadar az ya da tam anlamıyla hic etkimizin olmadığını ortaya koyan Sullivan, cevrenin cok buyuk bir etkisi olduğunu belirtti. Tabii ki Sullivan'ın yaşadığı gibi bunları okumak size de sacma gelebilir.

Teknik olarak size metal yerine deri ve kemikten yapılmış ve icinizdeki genler tarafından yonetilen bir robot olduğunuzu soyleyen bu yazıyı okurken belki de bu sacmalığa daha fazla devam edemeyeceğinizi soyleyen bir his icinizde beliriyor. Bu his, tam da Sullivan'ın hissettikleriyle aynıydı.

Ornek vermemiz gerekirse bircok kişinin nefret ettiği ya da seveninin az olduğu brokoliyi verebiliriz. Size bir soru: Sizce brokoliyi sevmemeyi tercih mi ettiniz yoksa genleriniz mi size bunu soyledi? Cevap vermemiz gerekirse iki ihtimal de gecerli olabilir ancak araştırmacılar, brokoliden nefret eden insanların dortte birinin aynı sebepten dolayı brokoliden nefret ettiklerini belirtti.

Supertasters adı verilen ve tat alma konusunda iyi olan bu kişiler, tat alma reseptorlerini geliştiren genlere sahip. Bu genlerin arasında bulunan TAS2R38 isimli bir gen ise brokolide fazlasıyla bulunan acı kimyasal tiyoureyi tadabiliyor. Başka bir deyişle genetik olarak bu tadı daha fazla alabildiğiniz icin bu sebzeyi tuketmiyorsunuz.



Bu acıklama sonucunda belirli sebzeleri sevmemenizin aslında sizin sucunuz olmadığını soyleyebiliriz ancak bu gercek aslında cok daha korkunc bir gerceği ortaya cıkartıyor. Sebzeleri sevmemek sizin elinizde değilse aynaya baktığınızda gorduğunuz kişinin hayatındaki kararların ne kadarını siz verebiliyorsunuz? Aynada gorduğunuz kişi ne kadar sizsiniz?

Hoşunuza giden insanları ele alalım. Hatta bu kısmı direkt olarak Sullivan'ın kelimeleriyle aktaralım:

Peki, ya kadınlar hakkındaki duşuncelerim. Kesinlikle bunlar benim kontrolum altında olmalı. Temelden başlayalım: Neden bir erkek yerine bir kadından hoşlanıyorum. Bu, ben sahilde oturup hayatımı duşunurken verdiğim bilincli bir karar değildi. İnsanın cinsel yonelimindeki genetik unsurlar hala belirgin olmasa da buna karar vermediğim kesin."



Evrimsel psikologlar, neredeyse yaptığımız her davranışın bizlere bilincdışından gelen hayatta kalma ya da genlerimizi aktarma (başka bir deyişle ureme) durtuleri sonucunda oluştuğunu soyler. Dahası, bize cekici olarak gorunen dış gorunuş ozelliklerininse aslında bizlerle (ileriki neslimizde) olmasını istediğimiz iyi ve sağlıklı genler olduğunu belirtirler.

Sevdiğiniz kişiyi bile secemediğiniz ve ozgur olduğunuzu duşunduğunuz ancak genlerinizin sizi ve duşuncelerinizi hapsettiği, hatta bunun farkına bile varamadığınız vucudunuzda ozgur olmadığınızı soyleyebiliriz.

Aldığınız her kararda ve sahip olduğunuz her kişilik ozelliğinde biyolojik faktorler yer alıyor. Bu farkındalık başlangıcta deli zırvası gibi geliyor olsa da bu molekuler farkındalık sonucunda bilimin de yardımıyla kendimizi daha ileri bir 'insan' haline getirebiliriz. Dahası, başka insanların aldığı kararlar konusunda ne kadar kucuk bir etkiye sahip olduklarının farkına varırsak onlara karşı olan hoşgorumuz de artabilir. Tamamen bizim kontrolumuz altında olmayan guvenimizle birlikte suclamanın aksine anlayışı tercih edebiliriz. Tabii ki genlerimizin bize izin verdiği surece…

webtekno

__________________