Enerji Bakanı Taner Yıldız, Milliyet gazetesinden Fikret Bila'ya merak edilen 3 kritik sorunun cevabını verdi...

“Muhendis olacağım” heyecanıyla İTU’den iceriye ilk adımını attığı gun, “abi”ler, “Hop, bir dakika, sen şoyle bir gel bakalım” deyip, bir duvar dibine cekmişler Taner Yıldız’ı...

“Soyle bakalım” demişler:
- Dev-Yol’cu musun, Mao’cu mu?

Şaşırmış Yıldız, “ikiden secmeli” soruya:
- Eeee, deyip duraksayınca...

“Peki” demişler, anlaşıldı:
- Nerelisin?
- Yozgat
- Yozgat mı?
- Evet...
- O zaman gelme bir daha okula!

İTU’nun abileri, sinirli sinirli yuruyup gidince, Taner Yıldız peşlerinden seslenmiş:

- Ama ben Kayseri Lisesi mezunuyum...

Donup bakmışlar:
- Kayseri de fark etmez, gelme okula! O kadar!

Enerji Bakanı Taner Yıldız

Ya Dev-Yol’cusun, ya Mao’cu

Universitede ilk gunun oykusunu dinleyince, “peki” dedim, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’na:

* Nasıl gidebildiniz okula?

- Vallahi bir sene doğru durust gidemedim, sonra gidebildim...

* Dev-Yolcu olarak mı yoksa Mao’cu olarak mı?

“Vallahi” dedi:
- Bazen Dev-Yol’cu bazen Mao’cu gibi....

* O nasıl oldu?

- Hangi taraf eziliyorsa, o tarafa daha yakın hissediyordum. Bazen Dev-Yol’cular Mao’cuları, bazen Mao’cular Dev-Yol’cuları eziyordu. Ben de ezilen tarafa yakın duruyordum, tabiatım icabı...

* İTU’de ulkucu, akıncı, genel olarak sağcı denilebilecek gencler yok muydu?

- O yıllarda İTU’de mumkun bile değildi. Solun hakimiyeti kesindi de hangi fraksiyondan olduğunuz sorgulanırdı...
Taner Yıldız, Kayseri’nin başarılı oğrencilerinden. Ortaokulu birincilikte bitirdikten sonra, Turgut Ozal ve Abdullah Gul gibi iki başbakan, iki cumhurbaşkanı cıkarmış olan Kayseri Lisesi’ne gitmiş ve orayı da birincilikle bitirmiş...

“O zaman” dedim:
* Suleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Turgut Ozal’ın ekolunden yuruyeyim diye mi İTU’yu tercih ettiniz?

“Yok” dedi:
- Ben aslında psikoloji, sosyoloji ve felsefeye duşkundum. Bu fakultelerden birine gitmek istiyordum ama puanı yuksek gelince, puana yazık olmasın diye İTU’ye girdim, enerji muhendisliği okudum. Ama hÂl bu alanlara ilgim cok fazla, fırsat buldukca bu konularda okumaya calışırım.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gul’u hatırlattım:

* Gul, gazoz satamadığım icin beni okula gonderdiler, demişti bir Kayserili olarak. Sizde de oyle mi oldu?

- Kayserililer icin, cocuklarını once işe koyarlar, beceremezse, “bu adam olmayacak gonderin okusun bari” derler, diye bir soz vardır. Bir zamanlar bu gercekten de oyleymiş. Ama artık değişti. Babam havacı bir astsubaydı. Ben Yozgat’ta doğmuşum, babamın gorevi Kayseri hava birliğine cıkınca da Kayseri’ye yerleşmişiz. Benim zamanımda artık Kayserili cocuklarını okutuyordu.
Para zihniyetten fazla buyuyunce “Ne değişmiş” dedim:

* Okumanın değerini mi anlamışlar?

- Kayserili, girişimci bir ruha sahip, ticarete yatkın, uretken. Bu nedenle Kayseri’de para zihniyetten fazla buyudu. Boyle olunca parayı yonetemez oldular. Parayı yonetsinler diye okumuş cocuklar getirdiler, profesyonel yoneticiler olarak. Ama onlar da Kayseri’de durmadı. Profesyonelleri tutamayacaklarını anlayınca da cocukları okutmaya başladılar. ABD ve İngiltere’ye gonderecek kadar.

KACAKTA AYRIMCILIK OLMASIN DİYE
Baktık sohbet boyle giderse enerji konularına giremeyeceğiz. “Sonra devam ederiz” diyerek, kayıp-kacak’tan enerjiye girdik:

* Vatandaşın en buyuk şikayeti, başkalarının kacak kullandığı elektriğin parasını odemek.

Faturadaki kayıp-kacak kalemine itiraz var. Kacak elektrik kullanmayan niye kacak parası oduyor?
- Vatandaşın şikayetinin farkındayım. Bu konu aslında biraz hassas bir siyasi konu. İstismar edilmeye musait. Kayıp-kacağın en fazla olduğu bolge Guneydoğu bolgesi. Urfa, Diyarbakır, Siirt, Batman, HakkÂri. Şimdi bu bolgedeki kacak elektriğin parasını sadece bu bolgedeki abonelere yansıtırsak, bunu siyasi olarak istismar ederler. Teror orgutu ve siyasette aynı cizgideki partiler; ayrımcılık yapılıyor, diye istismar ederler. Fatura farkını etnik ayrımcılık diye gundeme getirirler.
İşte Diyarbakırlıya elektrik 46 kuruştan, Bilecikliye 30 kuruştan satılıyor derler. Bunu dedirtmek istemiyorum. Etnik ayrımcılık propagandası icin kullanacakları malzeme vermek istemiyorum. Turkiye’de tek abonelik sistemi var. Buna ulusal abonelik sistemi diyoruz. Aslında bolge aboneliğine gecmeyi planlıyoruz. Kayıp-kacağı duşurdukten sonra bolge duzeyinde abonelere dağıttığımızda arada ciddi fark kalmayacak. 2015’e kadar kayıp-kacağı onemli olcude duşurmeyi hedefliyoruz, sonra bolgesel dağıtım yapabiliriz. Diyelim Guneydoğu’da bir ilde 36 kuruş, batıda bir ilde 34 kuruş olursa, bu farkı etnik ayrımcılık malzemesi yapamazlar.

BENZİN MALİYE'NİN İŞİ
Vatandaşın sesini yukselttiği ikinci konuya geliyoruz:

* Niye dunyanın en pahalı benzinini biz kullanıyoruz?

- Aslında benzinin en pahalı olduğu ulke Turkiye değil ama en pahalıları arasında. Bu soruyu Maliye Bakanı’na sormanız daha doğru olur.

* Neden?

- Cunku benzinin uzerindeki fiyatın yuzde 65’i vergi, yuzde 35’i benzin fiyatı. Yani bu konunun yuzde 65’i Maliye Bakanı’nı, yuzde 35’i Enerji Bakanı’nı ilgilendiriyor. Maliye, kolay topladığı icin akaryakıt uzerine fazla vergi koyuyor. Bu butun dunyada boyle. Turkiye 45-46 milyar lira vergiyi akaryakıt uzerinden alıyor. 75 milyar liralık bir ciro var, bunun 45-46 milyarı vergi, 30 milyarı akaryakıt.

* Elektrik fiyatına da itiraz var, doğalgaza da...

- Son zamlara vatandaş kızıyor, biliyorum. Ben de zam yapmayı sevmiyorum. Ancak bu konu da biraz davranış bicimiyle ilgili. Tuketim kalıbı alışkanlığıyla ilgili. Bizde hane başına duşen elektrik maliyeti 51 lira. Toplam 22 milyar lira oduyoruz elektriğe. Vatandaşımız 22 milyar da cep telefonuna oduyor. Ama ona itiraz etmiyor. Bir kişiye 2.5 cep telefonu duşuyor Turkiye’de. Belki davranış kalıbını, tuketim kalıbını değiştirebilse elektrik gibi zorunlu bir ihtiyaca daha kolay para ayıracak.
24 saat elektriğimizin olması lazım. İşte enerji kaynaklarımızı ceşitlendirmeye calışmamızın nedeni de bu. Hem uzun vadede enerji bağımlılığını azaltmak hem de maliyetleri duşurmek. Doğalgazda ise biz daha 2008’deki fiyata gelmedik. İndirimler yapmıştık, henuz o indirimler kadar zam gelmedi. Biz doğal gazda son zamlara rağmen hÂl Avrupa’da, sanayide en ucuz ucuncu, konutta en ucuz ikinci ulkeyiz.

UC NUKLEER SANTRAL
* Bu hedefe nukleer santrallerle ulaşmayı planlıyorsunuz ama başta cevreciler olmak uzere direnc var. Dunya nukleer santralleri terk ederken Turkiye niye nukleer santral yapıyor, diye?

- Nukleer santrallere gecmemiz icin uc onemli neden var: Birincisi Turkiye hızla buyuyor. Yenilenebilir enerji kaynakları; su, guneş, ruzgar santrallerindeki buyume hızı, Turkiye’nin buyume hızının cok gerisinde kalıyor. İkincisi, sanayileşme hızı. Nukleer teknoloji, sanayiye cağ atlatacak bir teknoloji. Bir nukleer santralin 515 bin adet parcası var. Bu parcaları uretebildiğimiz kadar biz ureteceğiz ve nukleer santralleri yapacak olanlar da bu parcaları bizden alacak. Nukleerde 515 bin parcaya karşılık, bir otomobilde 10 bin, bir traktorde 5 bin parca olduğu duşunulurse, bu teknolojinin sanayileşmeye getireceği katkıyı hesaplayın.
Ucuncusu, Turkiye’nin nukleerde kaybettiği zaman. 10 yıl once Mesut Yılmaz Bey doneminde tekliflerin en kotusu bile secilmiş olsaydı, Turkiye cok daha iyi durumda olurdu. Dunyanın nukleerden vazgectiği de doğru değildir. Şu anda 67 nukleer santral yapımı suruyor. Dunyada 442 tane nukleer santral var. Bunların yarısı ABD, Japonya ve Fransa’da, diğer yarısı diğer ulkelerde. ABD’de 107 nukleer santral var.
Vazgecti denilen ulkeler, aslında omrunu tamamlamış olan santralleri kapatıyor ama nukleer enerjiden vazgecmiyorlar. ABD, santrallerinin kapasitesini yuzde 20 artırdı. İsvicre, 2031’de kapatacağım diyor, cunku santraller omrunu o yıl dolduruyor. Ben de Turkiye de 2071’de nukleer santrallerini kapatacak diyebilirim cunku, yeni teknolojinin omru 60 yıl. Diyorlar ki nehirlerimiz, denizlerimiz kirlenecek, turist azalacak. Niye oyle olsun? Fransa’da Loire nehri uzerinde 14 reaktor var ama nehir kirlenmiyor; Paris yakınlarında 3-4 nukleer santral var, Paris’e gelen turist sayısı azalmıyor. Biz ayrıca 3. nesil cok daha ileri bir teknoloji kullanacağız, Fransa’da kirlenmeyen nehir bizde niye kirlensin, Fransa’da azalmayan turist biz de niye azalsın? Kendimize haksızlık yapmayalım.

CİN DE ADAY
* Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la Cin’deydiniz. Cin’le de nukleer santraller konusunu konuştunuz, gelinen aşama nedir?

- Cin de, Turkiye’de nukleer santral kurma işine aday konumdadır. Rusya ile Akkuyu icin anlaşmıştık, o yuruyor. Bizim uc nukleer santrale ihtiyacımız var. İkincisi icin Japonya ve Guney Kore’yle goruşuyorduk, şimdi bu iki ulkeye Cin de katılmış oldu.

* Neden ABD değil de Rusya, Cin? Enerjide bu tercih, dış politikada da bir tercih gibi algılanıyor?

- İlgisi yok. ABD’liler tam liberal anlayışla sadece fizibiliteyi olcu alıyorlar. Diğer faktorleri dikkate almıyorlar. Oysa nukleer santraller, stratejik ortaklık, model ortaklık niteliği olan yatırımlardır. Rusya, Cin, Japonya gibi ulkeler, sadece fizibilite acısından bakmıyorlar. Ortadoğu’da Turkiye gibi bir ulkeye boyle bir yatırım yapmanın yan faydaları da var. Bu faydaları da dikkate alıyorlar, stratejik bakıyorlar. Yan getirileri de hesaba katıyorlar. Ayrıca bu yatırımlar ortaklıklar şeklinde oluyor. Orneğin Rusya yanına Almanya’yı, Fransa’yı veya başka bir ulkeyi alabilir. Bu tur buyuk yatırımlar, buyuk konsorsiyumlar şeklinde yapılıyor.


Kaynak
__________________