30 yıl oncenin efsanesi Commodore 64'tu. Ama bu 3 buyuk rakibini de unutmamak lazım!
Bugunun bilgisayar kullanıcılarının işi kolay! Yeni bir bilgisayar satın almak istiyorsanız, cevaplamanız gereken tek bir soru var: Mac mi yoksa PC mi? Fakat 30 sene once her şey cok daha farklıydı.
Bundan 30 sene once ev bilgisayarları salonlarımıza taşındığında, goruntu bugunkunden oldukca farklıydı. Macintosh'un grafiksel kullanıcı arayuzu henuz doğmamıştı. 1981 yılında IBM'in tanıttığı ucuz ofis bilgisayarları ses ve grafikten yoksundu ve hic ilgi cekmemişti. Ev bilgisayarları ise renkli goruntuleri, TV ekranında hareket eden imgeleri akılları baştan alıp ve elektronik sesleri ile de insanları kendine hayran bırakmıştı.
1977 yılında sadece uc firma ev kullanımına hazır bilgisayar uretiyordu: Apple, Commodore ve Tandy. Beş yıl sonra ev bilgisayarlarının modellerinin sayısı hemen hemen kontrol edilemez seviyeye ulaşmıştı. Neredeyse her ay yeni, gelişmiş ve daha ucuz cihazlar piyasaya suruluyordu. Her firma rekabette one cıkmak icin ses, grafik veya fiyatta iyileştirme yapıyordu. Bilgisayar pazarı sonsuz seceneğe sahip bir macera sahası gibiydi.
Ev bilgisayarlarının kaderini oyunlar belirledi
Peki hangi ev bilgisayarı en iyiydi? Farkı sistemlerin performansı kıyaslanamıyordu. Bugun kullandığımız benchmark testlerini uygulamak mumkun değildi, cunku farklı bilgisayarda calışan tek program yoktu. O zaman daha anahtar veriler kullanılıyordu: Bilgisayar kac renk gosterebiliyor, ses cipi ne kadar iyi, hangi bilgisayarda programlama yapmak daha kolay ve en eğlencelisi hangisi? Başka bir deyişle, hangi bilgisayar ufak butceye buyuk eğlence sunabiliyor?
1982 yılında piyasada onlarca farklı bilgisayar olmasına rağmen C64 şu guclu noktalarıyla one gecmişti: yuksek işlevselliğin yanında kolay programlanabilmeyi uygun fiyatta sunmak. 8-Bit bilgisayar alanında başka hicbir bilgisayar C64'un eline su dokemiyordu. Buna rağmen pek coğu yine de denemekten vazgecmedi. Şimdi Commodore 64'un 3 buyuk rakibine bir de yakından bakalım.
Atari 800XL: 1980'lerin oyun canavarı
Ev bilgisayarlarının ilk yıllarında bir firma bilgisayar oyunlarına hareket getirdi, Atari. 1977 yılında Atari VCS(Atari 2600) ile şirket Amerikan pazarını domine ederken bir yandan da oyun konsolu cağının haberciliğini yapıyordu, yine Atari video oyun konsollarıyla uzun yıllar daha arcade pazarını domine etmeyi başardı.
80'lerin başında henuz nispeten yeni bir şirket olan Atari, Almanya'da tanıtım icin o zamana gore oldukca yuksek miktarda butce (20 milyon Alman Markı) ayırmış ve Franz Beckenbauer, Pele gibi futbol yıldızlarının da yer aldığı reklamlarla dikkati kendisinin ve urunlerinin uzerine cekmişti.
Ev bilgisayarcılığının erken donemlerinde Atari cok onemli bir rol oynadı: 1979 yılında cıkardığı iki ev bilgisayarı Atari 400 ve 800-bir video oyun şirketi icin surpriz olmayacak şekilde- onceliği gorsel kaliteye vermişti: Daha 8-bit bilgisayarların ilk donemlerinde ekstradan 128 renk.
Almanya'da Atari'nin popularitesi git gide artarken 1982 yılında ortaya cıkan C64 bir anda pazarın liderliğini eline gecirdi ve Atari'yi 400 ve 800 modellerinin gelişmiş versiyonları olan Atari 600 XL ve 800 XL'i cıkarmaya zorladı. Zengin 256 renk ve 320x192 piksel cozunurluklu ekranı (Commodore'un 16 renk ve daha duşuk cozunurluklu ekranıyla kıyaslandığında) ve rakibine nazaran bir tık daha hızlı performansıyla Atari aradığı ivmeyi bulmuşa benziyordu fakat fiyatı C64 ile kıyaslandığında cok yuksekti. 1984 yılına geldiğimizde 800XL ve 600XL, Commodore 64'un liderliğine boyun eğmek zorunda kaldılar.
Fakat İngiltere'den gelen bir başka uygun fiyatlı Sinclair ZX Spectrum ev bilgisayarı birkac yıl sonra pazarın dengelerini sarsacaktı.
ZX Spectrum: C64 icin alt-seviye model
100 İngiliz sterlininden daha ucuza tam bir bilgisayar - bu strateji ile 1981 yılında Sinclair, ev bilgisayarı pazarının ilk alt seviye bilgisayarını piyasaya surdu. Pahalı, son teknolojiyi kullanmak yerine Sir Clive Sinclair daha farklı bir taktik izledi: pazarı duşuk fiyatlı urunlerle alttan fethetmek.
1980 yılında ZX-80 rakipsiz fiyatıyla piyasaya cıkan ilk model oldu ve pek cok evde kendine yer buldu. Halefi ZX-81 ise ufak ihrac başarısı gosterdi ve kısa sure icerisinde Almanya'da 100 Alman Markından daha ucuza alıcı buldu.
Bu "alt seviye" bilgisayarın renkli ekranı, sesi, surucusu yoktu (Datasette'de ayrı bir kaset kaydedici bağlanabiliyordu) ve standart versiyonunda sadece 1Kb RAM bulunuyordu. Ucuz olmasına rağmen goreceli zayıf performansı durumu dengeliyordu.
Buyuk boyutu ve "takoz" olarak adlandırılan tasarımına rağmen bilgisayar memleketi olan İngiltere'de cok tuttu. Oyuncular, sesi ya da renkli goruntusu olmayan bu cihaza hayran kaldılar ve olmazsa olmaz haline getirdiler. Sadelik ve yaratıcılık ile bezenmiş bir oyun olan 3D Monster Maze de dunyanın ilk 3D oyunlarından biri ve ZX-81'de karşımıza cıkmıştı.
Bu başarıdan etkilenen Commodore CEO'su Jack Tramiel, şirket icin cok onemli bir karar alıyor: Şu andan itibaren alt-seviye ofis bilgisayarlarına değil duşuk ucretli bilgisayarlara odaklanmalıyız ve yeni mottosunu belirliyor "Sınıflar icin değil kitleler icin bilgisayarlar." Bu karar ile birlikte Commodore ucuz bilgisayarlar uretmeye başlıyor- ilk olarak VC20 ve bir sene sonra da C64.
1982 yılında Sinclair en buyuk atağını yaptı: ZX Spectrum, hayranları hala onu sevgiyle "Speccy" diye anarlar. Pek cok İngiliz oyuncu bu ilk defa 7 renk gosterebilen ve ses cıkaran cihazı salonlarının baş koşesine yerleştirdiler. Spectrum her ne kadar oyun cihazı olarak kullanılsa da ayrıca sade ve minimalist ozellikleriyle bilgisayar işini de goruyordu. Almanya'da bile Spectrum buyuk bir başarı gostermişti. Sene 1984'e geldiğinde kısa sure icerisinde C64'un arkasında ikinci sırada kendisine yer bulmuştu, ta ki CPC gelene kadar...
Commodore 64'e kafa tutanlar
C64'un ortaya cıkmasının uzerinden iki gecmişti ki 8-bit'lik bir rakip İngiltere'den cıkageldi: 64 KB hafızasıyla, Amstrad CPC 464.
Almanya'da Schnedier firması tarafından satılan bilgisayar serisi, birkac alanda C64'u geride bırakıyordu: 8 oktava kadar ustelik mono yerine stereo ses sunabilen 3 kanallı ses cipi, 3 video modu, 27 tonda renk desteği ve 640x220 piksel cozunurluk. Fakat bilgisayar sadece iki farklı renk gosterebiliyordu.
1984 senesinde Almanya'daki bilgisayar pazarı Commodore, Atari ve Sinclair arasında sıkı bir rekabete sahne olurken CPC kendisine bu sahnede kendisine yer bulmayı becerdi.
Stereo ses ve renk cumbuşu, ev bilgisayarlarının yeni cağının haberciliğini yapıyordu. Fakat en onemli unsurlardan biri eksikti: Oyunlar. C64 bu konuda bir tık ondeydi, Amstrad bilgisayarlarda hareketli cisimlerin hesaplanması cok daha karmaşıktı. Ek olarak, piyasaya gec cıkışlarından dolayı pek cok ozel yazılımdan da mahrum kalıyordu Amstrad bilgisayarları, ki bu da Commodore'a buyuk bir avantaj sağladı.
Daha sonra cıkan CPC 664 modelinde egzotik 3-inc floppy disk surucusu bulunuyordu, fakat eski yazılımın ustesinden gelmek cok zordu. Başarısı azaldıkca Amstrad ve Schneider ortaklığı da sona erdi. CPC serisi, en son başarılı 8-bit ev bilgisayarlarıydı. Kısa bir sure sonra Atari ST ve Commodore Amiga, ilk 16-bit makineler, ortaya cıktı ve Amstrad da bu alanda PC uretimini artırdı.
kaynak
__________________
Commodore 64'e kafa tutanlar! [BT]
Bilim ve Teknoloji0 Mesaj
●31 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Teknoloji Forumları
- Bilim ve Teknoloji
- Commodore 64'e kafa tutanlar! [BT]