Yaşlanma sureci genlerimizde kayıtlıdır ve organizmaların neden yaşlandığını anlamak, genetik muhendisliği yoluyla daha uzun yaşamalarını sağlamaya olanak verebilir.

Biliminsanları hayvanların yaşam suresini epeyce uzatabilmeyi başarmış gorunuyor. California Universitesi’nden Michael Rose, 1976’dan beri hemcinslerinden en az dort kat daha uzun yaşayan meyvesinekleri uretiyor. Bunun insandaki karşılığı, 300 yıldan daha uzun bir omur.
Biyolojideki matematiksel yaşlanma teorisine gore, erişkin birey kendi ureme hucrelerini yapmaya başladığı anda, anne babanın ne olacağı onemini yitirir. Yaş ilerledikce, kaynakların da sınırlı olması nedeniyle organizmanın değişikliklere uyum sağlama yeteneği azalır, hasarlı DNA’ları tamir edemez, hastalıklarla savaşamaz; kaynakları ureme yolunda harcamak ya da sağlık icin biriktirmek arasında secim yapamaz. Oysa doğal secilim, organizmanın yaşamını kısaltsa bile, erken yaşta uremeyi sağlayan genleri tercih eder.
Rose bu fenomeni geliştirerek “antagonistik pleiotropi” olarak adlandırmış (Bu varsayıma gore yaşlanma, biri erken, diğeri gec yaşta ortaya cıkan iki etkiye sahip genlerin idaresindedir) ve bu ilkeden yola cıkarak yaptığı uygulamalarla cok uzun yaşayan sinekler elde etmiş.
Bu sineklerin uzun omurlerini borclu oldukları şey, butun kaynaklarını ureyecekleri gune kadar depo etmeye ‘ayarlanmış’ olmaları. Bu işlemin kuşaklar boyunca tekrarlanması yaşam suresinin uzamasını sağlamış. Oyleyse, ureme yeteneğinin ortadan kaldırılmasıyla yaşam suresinin uzadığı soylenebilir.
Rose ve daha bircok bilimci, genetik muhendisliğinin desteğiyle, tıpkı meyvesineklerinde olduğu gibi, doğru mudahalelerle insanların da yaşam surelerini uzatmanın mumkun olduğuna inanıyor. İnsanın ortalama omru şimdilik 80’li yaşlara ulaşsa da, bu sure kolaylıkla iki katına cıkarılabilir, ama kesin bir sure vermek olanaklı değil.

ntvmsnbc.com
__________________