Bir zamanlar ben de lise oğrencisiydim. Hedefleri olan, calışkan, başarılı ve tam anlamıyla kurallara uyan bir lise oğrencisi...
Ve şimdi...
Bir oğretmenim hedefleri olan...
Bir zamanlar kapısından dahi bakmaya kıyamadığım oğretmenler odasındayım. Elimde tebeşir tahtanın başındayım. Karşımda ise; bir zamanlar benim de oturduğum sıralarda siz oğrenciler...
OĞRETMENLİK, hic aklımda değilken, hic hesapta yokken...Kendimi o hep ozlediğim 15-17 yaş grubunun karşısında buluverdim, meslek oğretirken... Siz her sene değiştiniz, biriniz gitti biriniz geldi o sıralar; ama ben hep oradayım elimde tebeşir, tahta başında... Siz buyudunuz hayata atıldınız, ben bir yaş daha yaşlandım orada... Amahep aynı yaştayım aslında... Sizin yaşınızda... İşte bu yuzden sevmişim oğretmenliği...
O hep aynı yaşın duygularını, sıkıntılarını, hayallerini ve umutlarını sizinle tekrar tekrar yaşamak sevdasıdır beni oğretmeye tutkun kılan... Sizi hayata hazırlayabilmek kaygısıdır beni umutlandıran... Sectiğiniz yolda bir nebze rehberlik edebilme cabasıdır, ruhumu rahatlatan...
Ve en guzeli, paylaşılmaz olanı, yıllar sonra sizi hedeflerinize ulaşmış bir şekilde ''Hocam, nasılsınız? '' diye halimizi sorar bulmaktır, canı gonulden...
Sizler, sevgili oğrencilerim!
Yaşınızın ve zamanın gereği ne kadar vurdum duymaz ve ne kadar laubali ve bazen de gorguden yoksunmu izlenimi versenizde bana; ben vazgecmeyeceğim oğretmen sevdasından... Ne yapıp edip sizlerin ruhunda bir iz acmaya calışacağım doğru bildiğim yolda... Cunku benim yaşamımın anlamı bu... Siz benden bir şeyler aldıkca aslında ben kazanacağım hayat oyununda...
Bir oğretmen olarak beni anlayabilmeniz icin ancak şunu dşyebilirim:
Umarım; kendiniz gibi oğrencilere oğretmen olursunuz.
HERŞEY GONLUNUZCE OLSUN...
Ve şimdi...
Bir oğretmenim hedefleri olan...
Bir zamanlar kapısından dahi bakmaya kıyamadığım oğretmenler odasındayım. Elimde tebeşir tahtanın başındayım. Karşımda ise; bir zamanlar benim de oturduğum sıralarda siz oğrenciler...
OĞRETMENLİK, hic aklımda değilken, hic hesapta yokken...Kendimi o hep ozlediğim 15-17 yaş grubunun karşısında buluverdim, meslek oğretirken... Siz her sene değiştiniz, biriniz gitti biriniz geldi o sıralar; ama ben hep oradayım elimde tebeşir, tahta başında... Siz buyudunuz hayata atıldınız, ben bir yaş daha yaşlandım orada... Amahep aynı yaştayım aslında... Sizin yaşınızda... İşte bu yuzden sevmişim oğretmenliği...
O hep aynı yaşın duygularını, sıkıntılarını, hayallerini ve umutlarını sizinle tekrar tekrar yaşamak sevdasıdır beni oğretmeye tutkun kılan... Sizi hayata hazırlayabilmek kaygısıdır beni umutlandıran... Sectiğiniz yolda bir nebze rehberlik edebilme cabasıdır, ruhumu rahatlatan...
Ve en guzeli, paylaşılmaz olanı, yıllar sonra sizi hedeflerinize ulaşmış bir şekilde ''Hocam, nasılsınız? '' diye halimizi sorar bulmaktır, canı gonulden...
Sizler, sevgili oğrencilerim!
Yaşınızın ve zamanın gereği ne kadar vurdum duymaz ve ne kadar laubali ve bazen de gorguden yoksunmu izlenimi versenizde bana; ben vazgecmeyeceğim oğretmen sevdasından... Ne yapıp edip sizlerin ruhunda bir iz acmaya calışacağım doğru bildiğim yolda... Cunku benim yaşamımın anlamı bu... Siz benden bir şeyler aldıkca aslında ben kazanacağım hayat oyununda...
Bir oğretmen olarak beni anlayabilmeniz icin ancak şunu dşyebilirim:
Umarım; kendiniz gibi oğrencilere oğretmen olursunuz.
HERŞEY GONLUNUZCE OLSUN...

__________________