Hucrenin işlevi île ilgili ya da diğer hucrelerle ilişkisini sağlayan yapılardır. Hucrenin yaptığı işe ve bulunduğu yere gore farklılıklar gosterirler.

Mikrovillus

Ozellikle emme gorevi fazla olan hucrelerde, orneğin bağırsak epitelinde, hucre dış yuzeyini artırmak icin, hucre zarının bir miktar sitoplazma ile beraber dışarıya doğru meydana getirdiği, parmak şeklinde 0.6-0.8 mikron uzunluğunda 0.08-0.1 mikron kalınlığındaki cıkıntılardır, ince bağırsakta her bir hucrede aşağı yukarı 3000-4000 mikrovillus bulunmaktadır. Bu mikrovilluslar (coğulu mikrovilli) makromolekulleri parcalayan ve hucre icine taşıyan enzimleri taşır.

Sıvı gecirimine (alışverişine) kuvvetlice ozelleşmiş (ozmoregulasyon yapan) hucrelerin taban kısımları (bobrek Malpiki tuplerinin epitel hucreleri) kaide labirenti denen bircok kıvrım ve girinti taşır. Epitel hucrelerinin alt kısmındaki "Kaide Zarı" hucre dışı bir yapı ve salgıdır; epitel hucrelerini alttaki bağ dokudan ayırmaya yarar.

Fagositoz (Phagocytosis), Pinositoz (P/nocytosfs) ve Eksositoz (Exocytosis) ya da Eksturziyon (Extursion)

Amikronlar, yani iyonlar ve molekuller (10 A&#176rezorpsiyonla, submikronlar (10 A° - 0.1 mikron) athrocytos'la (atrositozla), mikronlar (0.1 mikrondan buyuk) fagositozla alınırlar. Su gibi kucuk molekullerin bircoğu hucre icerisine ozmozla, hucre zarının değişmesine gerek kalmadan girebildikleri halde, bir kısmı, orneğin potasyum ve sodyum tuzları, diğer makromolekuller gibi pinositoz meydana getirir. Buyuk molekullerin ve bazı katı cisimlerin hucre icine alınabilmesi icin hucre zarının yapısal olarak değişmesi gerekir. Sitoplazma, buyuk bir cismi, yalancı ayak ya da iceriye coken bir kesecik (vezikul) meydana getirerek hucre icine alabilir. Ayrıca hucre yuzeyinde bir takım yarık ve cukurlar vardır. Bunların icindeki sıvı ve katılar boğumlanmak suretiyle bir kesecik şeklinde sitoplazma icerisine alınır, işte bu yolla sıvı maddelerinin hucre icerisine alınmasına pinositoz (Yunanca, pinein = icmek demektir) katı maddelerin alınmasına fagositoz (Yunanca, phagein = yemek demektir) her ikisine birlikte "E n d o s i t o z" denir. Bu yolla, normal olarak bimolekuler yağ tabakasından gecemeyecek molekullerin hucre icine nasıl girebildikleri anlaşılır. Hatta ac bırakılan bir amip % 1'lik globulin cozeltisinden, iki saat icinde vucudunun % 30-40'ı kadar molekulu bu şekilde alma gucune sahiptir. Fagositozla meydana gelen kesecikler diğerlerinden cok daha buyuktur, iceriye giren bu kesecikler lizozomlarla cevrilerek, onların zarlarıyla kaynaşır ve boylece kesecik icerisindeki maddeler diffuzyonla zardan gececek kadar kucuk molekullere parcalanır. Sadece su ve kucuk molekullu diğer temel besin maddelerini iceren kesecikler bu diffuzyonla gittikce kuculur ve bir zaman sonra da cevresini saran zar birimiyle birlikte kaybolur. Bununla beraber icerisinde sindirilemeyen artık madde iceren kesecikler Golgi aygıtı (GA)'nın sisternlerine kaynaşır ve daha sonra anlatacağımız gibi ekstruziyon dediğimiz yolla dışarıya atılır.

Buna karşın Golgi aygıtında oluşan salgılar ve sindirim artık maddeleri zar biriminden meydana gelmiş kesecikler icinde, zara doğru hareket ederek, orada hucre zarına birleşir ve kaynaşırlar. Daha sonra dışanya doğru balon yapan cıkıntılarla (meydana gelen delikten) atılırlar; buna "Ekstruziyon" (latince Ex= dışarı, trudere= atmak) ya da "E k s o s i t o z" denir. Kesecik plazmalem-maya yuvarlak bir testi gibi bağlanır. Testinin ağzı dışarıya donuktur.Bu testi şeklindeki kesecik, icerisindeki sıvı aktıkca kuculur ve bir zaman sonra da kaybolur. Keseciğin de hucre zarına homolog olduğu varsayılmaktadır. Eksositoza ornek, insulinin kana verilişi gosterilebilir.

Hucreler Arası Bağlantılar (Juncturae Cellularum)

İki hucrenin birbirine bağlanmasını ve haberleşmesini sağlayan ozel bolgeler olarak tanımlanır. Bu bağlanma ceşitli dokularda ceşitli şekillerde bulunur. Sinir, duyu ve bazı kas hucrelerinde sinapsis adım alır. Hucreler arasındaki bağlanmayı şu gruplara ayırabiliriz
Sıkı Bağlantı: Dış etkilerden vucudu koruyan hucrelerde bulunur. Epitel hucreleri arasındaki kuvvetli bağlantı bu tiptir. Hucreler arasında aralık yok gibidir. Yalıtma ozelliği genellikle fazladır.

Desmozomlar: Aynı işlevi yuruten hucrelerin ortak hareket etmelerini ve birbirine yapışmalarını sağlayan sitoplazmik uzantılardır. Coğunluk simetriktirler. Bu uzantılar kucuk bolgeler halinde olabilir (duğme desmozom) ya da hucrenin etrafını cepecevre sarar (kemer desmozom). Mekanik etki altında kalan hucrelerde duğme desmozom daha fazladır. Esasında hucre bağlantıları, hucrelerin serbest yuzunden derinlere doğru farklı bolgeler gosterir.

Gecit Bolgeleri: Bir zigotun (cok hucrelide) gelişerek, aralarında duzenleme ve işbolumu oluşmuş, yapısal olarak farklılaşmış hucreleri meydana getirmesi, hucreler arasındaki bilgi iletimi ile mumkun olmaktadır. Bu iletişim madde ve elektrik iletimi şeklinde olabilir. Nitekim 1000 dalton buyukluğundeki molekullerin, hucreler arasında bulunan 10-20 A° capındaki gecit bolgelerinden iletildikleri saptanmıştır. Bu gecitler iki hucrenin birbirine yaklaştıkları bolgelerde oluşan borucuklardır. Boruculardan, iyonların, şekerlerin, amino asitlerin, nukleotitlerin, vitaminlerin, steroyit hormonların ve siklik adenozin mono fosfatın gectiği saptanmıştır. Keza elektriksel uyarımlar da diğer hucrelere bu gecit bolgelerinden iletilir, iyonların geciş sırasında dış ortama sızmaması icin geciş borucuklarının gecirgenliği normal hucre zarına gore 1000-10.000 defa azaltılmıştır, iki canlı hucre yapay bir ortamda yan yana getirilirse, cok kısa bir surede (saniyeler icinde) hucreler arası ulaşım bolgelerini oluştururlar. Hucre zarının uzerindeki ozel almaclar, aynı kokenden gelen diğer hucrelerin tanınmasını sağlarlar, orneğin embriyonik evrede karmakarışık edilen hucreler, geldikleri doku ceşidine gore birbirlerini tanıyarak bir araya gelebilirler.

Hucreler arası ulaşım bolgelerinin oluşumunun ve gecirgenliğinin miktarı Ca + + iyonlarının hucre icindeki azlığına (normal olarak hucre icindeki derişimi duşuktur) ve hucre yuzeyindeki glikoproteinlerin fazlalığına bağlıdır. Hucreler arası bolgede Ca + + ve Mg + + derişiminin fazla olması, gecit tupcuklerinin yalıtılmasına, bu da hucreler arası gecirgenliğin artmasına neden olur. Ca + + iyonları hucre zarına tutunarak belirli iyonların taşınımını onler, iki hucre arasında bağ meydana gelince, borucuğun acıldığı yerdeki Ca + + iyonları (borucuk icinde kalan ) hucre zarından aynlarak sitoplazma icine girer ve coğunlukla da aktif pompalanma ile dışarıya atılır (ATP kullanılarak). ATP senaaai onlendiğinde, hucreler arasındaki bağ yerlerine tutunmuş Ca4' + iyonları atılmadığı icin hucreler arasındaki gecirgenlik (bağ yapma gucu) azalacak ve hucreler birbirinden ayrılacaktır.

Hucre arası gecitlerin en onemli gorevi, embriyonik gelişim sırasında, bazı maddelerin hucreden hucreye bu yolla gecerek, doku ve hucre farklılaşmasını sağlamasıdır. Hucre coğalmasının da bu yolla sınırlandığına ilişkin gozlemler vardır. Kanser hucresinde bu bilgi iletimi olmadığı icin (buyuk bir olasılıkla hucreler arası bağlantılar yok edildiği ya da oluşmadığı icin), komşu hucrelerin durdurucu etkisini alamamakta ve sınırsız coğalma surecine girerek kotu huylu tumorleri yapmaktadır. Nitekim kanser hucreleri birbirine ya da normal hucrelere temas etse dahi bolunmesine devam eder; buna karşın normal hucreler komşu hucrelere ya da kanserli hucrelere temas ederse, bolunmesini durdurur ya da sınırlar.

Siller (Cilia cellularia)

Bazı hucrelerin yuzeyinde sil (kirpik) ve kamcı olarak isimlendirilen yapılar vardır. Hareketli olanlara "Kinetosilia", hareketsiz olanlara "Stereosilia" denir. Stereosiller, kinetositlerden uzundur ve kinetozom (dip taneciği) taşımazlar. Şillerin uzunluğu 5-10, kalınlıkları 0.2-0.25 mikrondur. Bulundukları hucrede sayıları cok fazladır. Flagellumlar (kamcılar) bulundukları hucrede ya bir ya da birkac tanedir; uzunluğu 150 mikrona ulaşır, insandaki spermanın kuyruğu kamcı yapısındadır; uzunluğu 40-50 mikrondur. Cok sayılı kamcıya ependym (omurgalı hayvanların merkezi sinir sistemini orten epitel) hucrelerinde rastlanır.

Butun titrek siller ve kamcılar hemen hemen aynı yapıya sahiptir. Enine kesitte 11 adet boyuna uzanan mikrotubulustan meydana geldiği gorulmuştur. Bunlardan iki tanesi ortada yer alır (Diplomikrotobulus Sentralis), diğer 9 tanesi 2'li mikrotubuluslar halinde cevreye sıralanmıştır (Diplomikrotubulus Periferiki). Ayrıca bir ucuncu mikrotubulusa ait olduğu sanılan ve belirli yonde yer almış cıkıntılar vardır. Kamcı ve Şiilerin enine kesitinde, ortadaki filamentum aksiyaleyi oluşturan kısım bu fibrillerdir. Bunun etrafında bir matriks kısmı ve en dışta da plazmalemma bulunur. Gerek siller gerekse kamcılar hucre dışında (Pars Ekstrasellularis) ve hucre icinde (Pars interselularis = Korpuskulum Bazale) kalan iki kısıma ayrılmıştır. Hepsi bir taban taneciğinden cıkmıştır (Bazal Granula). Bu taneciğe sinilerde Kinetozoma, kamcılılarda Blefaroplast ve cok hucrelilerin spermasında (kuyruk taneciğinde) Proksimal Sentriyol denir. Şillerin ve kamcıların bu taban taneciği ile bağlantıları kesilirse, hareket yeteneklerinin yitirildiği gorulur. Şiller arasındaki eşgudum ilginctir. Bir sildeki impuls diğer butun Şillere, hatta komşu hucrelerdekine kadar gecerek, hepsinin belirli bir duzen icerisinde hareket etmesini sağlar. Kendi başlarına (otonom) hareket etme yetenekleri vardır, orneğin, olen bir insanın, burun mukozasındaki ve bobrek kanallarındaki siller oldukten 2-3 gun sonra dahi hareketlidir. Kurbağaların, memelilerin ve yumuşakcaların ışığa karşı duyarlı hucreleri (comakcılar ve koniler), solenterlerdeki knidositler değişikliğe uğramış bir sildir.