Benzer bir mantıkla icinde bulunduğu ortamdan dışarıya cıkarılan bir balığında bulanık bir goruşe sahip olacağını tahmin etmek zor olmayacaktır.
Guney Meksika'dan Guney Amerika'nın kuzeyine kadar olan nehirlerde ve gollerde yaşayan bir balık turu suyun hem icinde hem de dışında son derece iyi gorebilmektedir. Anableps adını taşıyan bu balık daha cok dort goz olarak tanınır. Suyun dışını net olarak gormek bir yana, havadaki nesnelere bile odaklanabilmektedir.


Suyun ve gozun yuzeyinin (korneanın) kırılma indisi neredeyse aynı olduğu icin suyun altındaki nesnelerden yansıyan ışık korneadan direkt olarak gecer ve daha yuksek kırılma indisine sahip olan mercekteki retina uzerinde kırılarak odaklanır. Diğer yandan havanın korneaya gore daha duşuk bir kırılma indisi vardır, bu nedenle ışık ikinci defa bukulur. Anableps benzersiz olan yumurta şeklindeki mercekleri kullanarak her iki goruntuyu de net olarak gorur. Merceğin alt gozbebeği ile aynı sırada olan kısmı tipik bir balık gozu merceği gibi yuvarlanmıştır bu şekilde yuzmekte olan bir bocek larvası retina uzerinde odaklanabilmektedir. Daha az yuvarlak olan ust kısım ise insan gozune daha fazla benzemektedir ve havadaki cisimlere bakıldığı zaman ortaya cıkan iki defa kırılmayı telafi eder. Bu sayede bir sivrisineği de net olarak gorulebilir.


Dort goz balığın gercekte iki gozu bulunmaktadır. Ancak her goz her biri kendi odak uzaklığına sahip iki yarım kureden oluşmuştur. Bu Anablepslerin aynı anda iki farklı goruş ozelliği sahip olmalarının nedenini acıklayan kusursuz bir dizaydır. Suyun yuzeyinin biraz altında yuzerken su yuzeyinin uzerinde kalan goz bebekleri de havayı taramakta, bu arada suyun altında kalan alt goz bebekleri de su dunyasını incelemektedir. Bu şekilde balık hem ucan hem de yuzen canlılarla beslenebilmekte veya onlardan kacabilmektedir.
Gozun icerisinde yer alan iki ayrı odak (bifocals) balığın iki ayrı goruntu almasına imkan tanır.
Pigment iceren benekli bir doku bandı ve bunun hemen uzerinde gozle gorulebilir irisler her bir gozu su cizgisinde gozu ortadan ikiye boler ve birisi suyun uzerinde diğeri suyun altında olan iki adet goz bebeği oluşturur. Yukarıdan bakıldığında irisler dışarı fırlayan gozlerin icerisinde işaret icin kalkan parmaklara benzemektedirler.
Dort goz balık ucan bocekleri yakalayabilmek icin havaya zıplayabilir veya yuzen yaratıkları avlamak icin suyun dibine dalabilir. Ancak daha cok kıyıya yakın sığ sularda gezinerek kabukluları, algleri veya suyun ustundeki ince yuzey filmine yakalanan bocekleri yakalar.
Bilim adamları Anableplerin daha cok havadaki gorsel vizyonlarını kullandıklarını tespit etmişlerdir cunku sudaki goruş sistemine gore daha uzakta ve daha kucuk nesneleri gorebilmektedirler. Ancak balık beslenmek veya yem olmamak icin sık sık dalmaktadır. Yuzeyde gezinirken "ust gozlerini" ıslatmak icin kafayı sık sık suya sokarlar.


Surinam'daki Surinam nehrininin ağzına yakın bolgede gelgiti bekleyen yuzlerce Anablep periskop gibi suyun dışını gozetlemektedir. Sular cekildiğinde balıklar kendilerimi kıyıya atıp besin dolu camurlardan yutacaklardır.Ancak eğer balık alcaktan ucan kuşları veya buyuk balıkcılları gorecek olurlarsa hemen derin sulara geri donerek yuzeyde kuyrukları uzerinde kacacaklardır. 1


Balıkcılarda bir tehdit unsurudur ancak keskin gozlu Anablepler coğu zaman onları tespit ederler ve daha ağlar uzerlerine atılmadan kacabilirler.
Şuphesiz hicbir balığın suyun ve havanın fiziksel ozelliklerine gore iki farklı optik sistem tasarlaması, daha sonra da bu iki sistemi, tek bir gozde uyumlu calışacak bicimde monte etmesi mumkun değildir. Peki bu gozler evrim teorisinin on gorduğu gibi tesadufi gelişimlerle ortaya cıkmış olabilir mi?
Butun turlerin bir kokeni olduğunu ve gunumuzdeki turlerin ceşitli etkenlerle ceşitlendiğini iddia eden Darwin, "gozun evrimi" konusunda bir acmazla karşı karşıya olduğunun farkındadır. Nitekim bunu kitabının "Teorinin Zorlukları" (Difficulties on Theory) adlı bolumunde itiraf etmektedir: Bu "zorlukların" başında, fosil kayıtları, canlılardaki tesadufle acıklanması mumkun olmayan kompleks organlar (orneğin goz), canlıların icguduleri gibi konular geliyordu. Darwin bu zorlukların ileride yapılacak yeni keşiflerle cozuleceğini ummuş, bazılarına da cok yetersiz acıklamalar getirmişti. Amerikalı fizikci Lipson, Darwin'in bu "zorlukları" hakkında şu yorumu yapar:
Turlerin Kokeni'ni ilk okuduğumda Darwin'in genelde sunulan tablonun aksine, kendisinden pek de emin olmadığını fark etmiştim. "Teorinin Zorlukları" başlıklı bolum, orneğin, cok belirgin bir guvensizlik yansıtmaktadır. Bir fizikci olarak, gozun nasıl ortaya cıkmış olabileceği yonundeki yorumları karşısında şaşkınlığa duştum. 2
Goz gibi organlar, ic ice gecmiş pek cok parcanın bir arada calışmasıyla oluşur ve bu parcaların birisi bile olmasa ya da kusurlu olsa hicbir işe yaramazlar. Bu tur sistemler, "indirgenemez komplekslik" olarak tanımlanan ozelliğe sahiptirler. Orneğin insan gozu daha basite indirgenemez, cunku tum detaylarıyla birlikte var olmadığı surece işlev gormez.
Bu tur bir sistemi meydana getiren bilincin, geleceği onceden hesaplayarak, sadece en son aşamada elde edilecek olan faydayı amaclaması gerekir. Evrime yol actığı iddia edilen mekanizmalar irade sahibi olmadığı icin, boyle bir şey yapamazlar. Bu gercek, "eğer birbirini takip eden cok sayıda kucuk değişiklikle kompleks bir organın oluşmasının imkansız olduğu gosterilse, teorim kesinlikle yıkılmış olacaktır" diyen Darwin'in endişe ettiği gibi, evrim teorisini en temelinden yıkmaktadır. 3
Gorulduğu gibi Evrim teorisi henuz tek bir gozun ortaya cıkışını acıklayamazken "dort goz balığın" kokenine dair hic bir acıklama getiremeyeceği kesindir.Dort goz bir balıktır ama suyun dışını bir insan kadar suyun icini de bir balık kadar iyi gorebilmektedir. Dort goz balığın kokenine ilişkin soylenebilecek tek şey vardır o da "her şeye gucu yeten ve butun canlıları yaratan" Allah tarafından yaratılmış olduğudur.