Nitrik oksit (NO), nitrojenin oksitlenmesiyle elde edilen, renksiz zehirli bir gaz olarak tanımlanır. Bir nitrojen ile bir oksijen atomunun bileşiminden meydana gelen bir molekuldur. Bu molekulun insan hayatı icin son derece onemli bir ozelliği bulunmaktadır. Son yirmi yıldaki yoğun araştırmalar bu molekulun, hucreler arası haberleşmede temel bir gorev ustlendiğini ortaya cıkarmıştır. Bu alandaki bilimsel calışmaların sonucları gostermiştir ki nitrik oksit, insan vucudunda doğal olarak uretilen bir hormon, yani kimyasal bir habercidir; sinir, dolaşım, savunma, solunum ve ureme sistemlerinin hayati fonksiyonlarının duzenlenmesinde stratejik bir rol oynamaktadır.


Şekil 91: Endotel hucresi, NO (nitrik oksit)molekullerini uretir.
NO'nun cok onemli bir gorev ustlendiği yerlerden biri damarlarımızdır. Damarlarımızın ic genişliği sabit değildir; yani damarlarımız bizim faaliyetlerimize uyumlu olarak daralır veya genişler, boylece kan basıncının duzenlenmesinde onemli rol oynarlar. İşte bu mukemmel sistem sayesinde, vucudun farklı ortamlara gore değişen ihtiyacları otomatik olarak sağlanır. Kan damarlarının, spor yaparken genişleyerek artan kan ihtiyacını temin etmesi veya yaralanma sonrasında daralarak kanamayı azaltması sozu edilen kusursuz sistemin bir sonucudur.
Peki damarlar nasıl oluyor da ne zaman genişlemeleri ya da ne zaman daralmaları gerektiğini anlıyorlar? Yapılan araştırmaların sonucları kimyasal bir habercinin varlığını ortaya cıkardı. Bu haberci nitrik oksit molekuluydu. Damarlara genişlemeleri "talimatını veren" işte bu iki atomlu molekuldu.
Şimdi damarlarımızın derinliklerinde nitrik oksit ureten muhteşem tesisleri daha yakından inceleyelim.
Elektron mikroskobuyla incelendiğinde, damarların, kucuklukleriyle ters orantılı olarak son derece muazzam yapılar oldukları gorulecektir. Orneğin, yan yana dizilen 10 kılcal damar, ancak insan sacının bir teli kalınlığındadır. İşte bu kadar dar olan damarlarımızın ic duvarları, duz kas hucrelerinin oluşturduğu bir dokuyla kaplıdır; damarların genişleyip daralması da bu dokunun faaliyetleri sonucunda gercekleşmektedir. Kas hucreleri kan ile doğrudan temas etmezler; zira endotel hucreleri kas hucreleri ile kan arasında zarımsı bir tabaka oluşturur.


Şekil 92: NO molekulleri GC isimli ozel bir enzime insan icin hayati onemi olan mesajı iletirler.
Endotel hucreleri bir zincirin halkaları gibi yan yana gelerek endotel tabakayı meydana getirir. 1980'li yıllara kadar bu hucrelerin, kanın damardaki akışını kolaylaştırmak dışında kayda değer bir etkinliğinin olmadığına inanılıyordu. Oysa gerceğin cok farklı olduğu daha sonra ortaya cıktı. Endotel hucrelerinin sorumluluklarından birisinin NO habercisini uretmek olduğu anlaşıldı. (şekil 91)
Endotel hucresini bir fabrika gibi duşunecek olursak, nitrik oksit molekulleri de bu fabrikanın urunlerine benzetilebilir. Her bir nitrik oksit molekulunun omru yaklaşık 10 saniye kadardır. Nitrik oksit oldukca kısa sayılacak bu sure icinde taşıdığı mesajı ilgili birimlere iletmek uzere yaratılmıştır ve bunu da en mukemmel şekilde gercekleştirir. Endotel hucrelerinden salgılanan haberci NO molekulleri buyuk bir hızla her yonde yayılmaya başlarlar. Duz kas hucrelerine doğru ilerleyenler, bu hucrelerin zarlarından iceri girerler. Secici davranan duz kas hucresi zarı NO'yu tanır ve hucre icine girmesine izin verir. Duz kas hucrelerinin icine giren NO molekulleri vakit kaybetmeden GC isimli ozel bir enzim bulur ve bizim icin hayati onemi olan mesajı iletirler. Boylece hucre icinde bir dizi karmaşık kimyasal reaksiyon başlar. (şekil 92)
Haberci olarak adlandırdığımız bu proteinler, 0.000000001 metre buyukluğunde iki atomlu molekullerdir. İşte bu kucuk molekuller bir postacı gibi calışır; taşıdıkları haberin sahibi olan GC enzimini bulurlar. Hemen hatırlatalım, hucrenin icinde farklı gorevleri olan binlerce değişik enzim bulunmaktadır. Buna rağmen haber her zaman doğru adrese, yani doğru enzime iletilir. Ayrıca haberci molekullerin cok kısıtlı sureleri vardır, ancak herhangi bir zamanlama hatası yapmazlar. Haber taşıyan molekullerin pusula veya benzeri yon tespit aracları da yoktur; ama asla yollarını kaybetmezler.


Şekil 93: GC enzimi, enerji taşıyan molekuller olan GTP'yi cGMP'ye donuşturur.
Nitrik oksit molekulunun bu işlem sırasındaki surati, gunumuzun internet teknolojisiyle veya "e-mail" yoluyla iletişim kurmayı cağrıştırmaktadır. Gercekten de NO, adeta elektronik posta sistemi gibi hareket etmekte; buyuk bir suratle cok sayıda mesajı yerlerine iletmektedir.
NO'nun getirdiği haberleri alan duz kas hucrelerindeki GC enzimi harekete gecer. Bu işci enzimin gorevi, enerji taşıyan molekuller olan GTP'yi cGMP'ye donuşturmektir. Bu aşamaların arasında meydana gelen daha pek cok reaksiyon da henuz cozulememiş durumdadır. (şekil 93)
Olabildiğince kolaylaştırarak anlatırsak, enzimlerin faaliyetleri sonucunda kas hucreleri icinde kalsiyum konsantrasyonu azalır ki bu, liflerin ayrılmasına ve kas hucrelerinin gevşemesine yol acar. Boylece damarlar genişler. Kısacası damarlarımızdaki basıncın duzenlenmesinde nitrik oksit molekulunun taşıdığı haberlerin hayati onemi vardır. Unutmamak gerekir ki burada anlatılanlar, vucudumuz icerisinde her an devam eden milyarlarca karmaşık haberleşme işleminden sadece biridir.
Bu noktada cevaplandırılması gereken bazı sorularla karşılaşırız. Nasıl olur da akılsız ve şuursuz NO molekulleri, dunyaca unlu profesorlerin dahi henuz cozemedikleri sistemleri mukemmel bir şekilde tanırlar? Nasıl olur da harekete gecmeleri gereken zamanı ya da durmaları gereken zamanı saniyesine kadar bilirler ya da, uretilir uretilmez, sanki bir yerden emir almış gibi, son surat mesajlarını doğru adreslere tam zamanında eksiksiz ulaştırabilirler?
Kuşkusuz, nitrik oksit tum bu harika işleri kendiliğinden yapamaz. Bu molekul, doğadaki diğer milyonlarca molekul gibi kusursuz bir yaratılış eseridir ve duşunen insanlar icin, Allah'ın sınırsız kudret ve ilminin delillerinden sadece bir tanesidir.