DERİ

Dokunma duyusu organı olan deri vucudun ustunu kaplar. Doğal deliklerin ici, sindirim ve solunum organlarının ic ve dış yuzeyleri de mukoza denilen yalınkat bir deriyle kaplıdır Derinin ustunde kıllar ve gozenek adı verilen cok kucuk delikler bulunur.

Derinin Yapısı

Deri ustderi ve altderi diye iki kısma ayrılır. Altderinin altında da derialtı dokusu denilen yağlı bir tabaka yer alır. Bu tabaka derinin kaslar ve kemikler ustunde kalmasını sağlar. Bundan yararlanılarak hayvanların derisi kolayca yuzulebilir.

Ustderi’nin kalınlığı bir milimetrenin onda biri kadardır. Ust kısmı cansız (boynuzsu tabaka), alt kısmı canlıdır. Ustteki olu hucreler aşınıp dokuldukce alttan yeri doldurulur. Malpigi tabakası da denen canlı kısımda deriye rengini veren boya maddeleri bulunur.

Altderi esnek ve direnclidir. Kılcal kan damarları, sinir ucları, kıl kokleri, ter ve yağ bezleri bu kısımda bulunur. Kıl’ın govdesi cansız, fakat koku canlıdır. Kıl gunde ortalama 0,2 mm kadar uzar. Kan dolaşımı arttıkca kılın buyumesi de hızlanır. Kotu beslenme ve kotu kan dolaşımı kılların dokulmesine yol acar. Bazı hastalıklar da kılların dokulmesine sebep olur (kellik, sackıran v.b.). Kılların beyazlaşması ise kıl soğanındaki boya maddelerini akyuvarların yok etmesinden ve mikroskopik hava kabarcıklarının kıla yerleşmesinden ileri gelir. Her kılın dibinde bir irkilme kası vardır. Soğuk ve korku gibi etkiler bu kasın kasılmasına ve kılın dikleşmesine sebep olur. Kılların dibinde bulunan salkım bicimindeki bir yağ bezi durmadan yağlı bir sıvı salgılar. Bu yağ deriyi ve kılları yağlayarak sudan korur.

Derinin Duyarlığı

Deri dokunma organıdır. Dokunma, basınc, sıcak, soğuk ve acıyı algılar. Altderide bulunan sinir uclarına bağlı duyu cisimciklerinin kimi dokunmayı, kimi basıncı, kimi sıcağı, kimi soğuğu, kimi acıyı alır. Geniş yuzeyi ve buyuk duyarlığıyla deri vucudumuzun dış etkilerden korunmasını sağlar. Bu nedenle deriin bakımı ve korunması insanlar icin buyuk onem taşır.

Ustderide dıştan ice doğru şu kısımlar bulunur: boynuzsu tabaka; bu tabakanın yassı hucreleri durmadan ve goze carpmadan dokulur; Malphigi tabakası; bu tabakanın altında yeni hucreleri doğuran bir hucre tabakası vardır (icinde de boya maddeleri bulunur).

Altderi iki kattır: “mememsi” denen ust kat, ustderinin alt tabakasının icine giren, bir suru mememsi cıkıntılar, meydana getirir; icinde dokunma cisimcikleri (Meissner cisimcikleri, Krause cisimcikleri, Paccini cisimcikleri) ve damar kıvrımları bulunur, alt kat, damarları, bezler, kasları ve sinirleri saran esnek bağ dokusundan oluşur.

İkincil urunlerin hemen hepsi ustderiden oluşur: kıllar, tırnaklar, yağ ve ter bezleri. Deride, yaşlandıkca artan ve alttaki kasların etkinliğinden doğan kırışıklıklar bulunur.

• Karşılaştırmalı Anatomi: Deri organizmanın dış yuzunu saran, cok değişik ek organları taşıya, cok gorevli temel organlardan biridir. Omurgalılarda daima ust uste iki tabakadan meydana gelir: aralıksız olan ustderinin alt yuzunden başka yerinde kan bulunmaz: ustderi hayat boyunca durmadan coğalır; altderi ise bağ dokusu şeklindedir; tel, yağ ve lenf dokusu tabakalarından oluşur; kan damarları bakımından da zengindir. Bu dokuların her biri, koruyucu rol oynayan kıl, tuy, pul, tırnak, toynak, diş, boynuz v.b. gibi koruyucu organları meydana getirir. Derideki kan damarları ozellikle buzulgendir; sempatik sinir sistemi her an ve her noktada derideki kan akımını ayarlayabilir (kızarıklık, solukluk). Hayvanı soğuktan, sıcaktan, dokunmadan v.b. haberdar eden bircok duyu sinirlerinin ucları da deride bulunur.

Derinin cok ceşitli gorevlerine en iyi ornek kuyruksuz amfibyumlar (kara ve su kurbağası) derisidir. Deri, kurbağalarda solunumun hemen tumunu sağlar, suyu ve suda erimiş besinleri emer; zehir salgılar (kara kurbağası), gozler kapalıyken ışığa karşı duyarlık gosterir, cevrenin rengine uyar, nihayet bazı turlerde (pipa, nototrema, rhinoderma) yumurtaların kuluckalanması ve acılması, hepsindde ısıdan, carpmadan, bakterilerden korunma, dokunma duyusu v.b. gibi gorevlerde hep deriye aittir.

• Fizyoloji: Deri aslında bi koruma organıdır. Edilgin koruma araclarının en mukemmel orneğidir. Cunku iletkenliği kotu olduğu icin ısı değişimlerine karşı vucudu korur; dokusu cok sağlam olduğu icin asalakların, mikropların zehirlerin girmesine, carpmalara karşı koyar; icindeki cok sayıda sinirlerle (ustderi ve altderi cisimcikleri) ve ustundeki hareketli kıllarlauc ceşit dokunma duyusu (şekil, basınc, ısı) verir. Deri salgılarının da koruyucu bir rolu vardır: yağ maddesi boynuzsu tabakayı yumuşak tutar; terleme ve buharlaşma yoluyla, organizma artıklarının bir kısmını (ter) atarak vucut ısısını ayarlar.

• Patoloji: Deri hastalıklarının bir kısmı, yani kaynağı dışta olanları genellikle asalaklardan veya yerel tahrişlerden ileri gelir. Kaynağı icte olanları ise, bazı maddelerin veya mikropların sebep olduğu bozukluklardan ileri gelir. Doğuştan gelen deri hastalıkları da vardır.

• Deri kası: En onemli deri kasları şunlardır: altceneden koprucuk kemiğine kadar boynun iki tarafından uzanan boyun deri kası; boyun deri kasının devamı gibi gorunen, cift ve bakışımlı olarak hemen hemen kesintisiz bir ortu halinde yuzu kaplayan yuz deri kasları. Deliklerin (ağız, burun, goz kapakları) cevresinde toplanan bu kaslar pek ceşitli yuz ifadelerini sağlar.

Deri sozunun aslında yalnız işlenmiş veya bir ilk işlemden gecmiş hayvan derisi icin kullanılması gerekirken, zamanla bu terim hem işlenmiş hem de işlenmemiş deriyi anlatmak icin kullanılan bir genel ad olmuştur. Bu konuda tam bir ayırım yapabilmek icin, yerine gore post, ham deri, işlenmiş deri gibi terimler kullanılması doğru olur.

Deri işleme yerlerinde, memeliler, kuşlar, surungenler, balıklar gibi bircok hayvan ceşidinin derileri işlenir. En cok kullanılan, okuz, inek, boğa, at, dana, keci, koyun gibi hayvanların derileridir.

Kesilen bir hayvanın derisinin yuzde 60 kadarı sudur. Bunun icin de, bu derilerin bozulmalarını onlemek icin, kurutma, tuzlama yollarından biriyle, bazen de bu iki yoldan her ikisi birden kullanılarak işlenmeye başlayıncaya kadar muhafaza edilmeleri gerekir. Boylece de, tuzlanmış deri, kuru deri veya tuzlanmış kuru deri adıyla anılan deri elde edilmiş olur.

Ham deriler, yani bir ilk işlemden gecirilmiş olan deriler, bunları işlenmiş deri durumuna getiren yerlerde işlenir. Ham derilerin gorunuşleri ve ozellikleri birbirinden değişiktir. Bu ozellikler, derinin ceşidine ve işlenme tarzına bağlıdır. Deriyi işleyen kimsenin başarısı, işleyeceği deriyi secmesi bilmesine ve bu deriye en elverişli işleme tarzını bulmasına bağlıdır. Suni deriler, gercek derilerin ozelliklerine ve iyi niteliklerine sahip olmaktan cok uzaktır. Bununla birlikte, modern sanayide suni derinin kullanım alanı yine de cok geniştir (ayakkabı, bavul, canta, cilt yapımı, mobilyacılık v.b.). Suni deri pek ceşitli karışımlarla elde edilir (deri, kece, kumaş v.b. artıkları ile kaucuk, kurutucu yağlar, seluloz asetatı v.b. karışımları). Bazen de bu karışımı uzerine dokerek suni deri elde etmek amacıyla bez, ağac lifleri gibi maddeler kullanılır.

• Ak deri yontemi: Once Orta Asya'da bulundu. Buradan Anadolu'ya yayıldı. Ozellikle Bergama kentinde yapıldığı icin Pergamena diye de anılır. Bu tur deri, papirusten daha dayanıklı olduğu icin, papiruse tercih edilir. Uzun sure korunması gereken kitap ve yazılar eskiden ak deri uzerine yazılırdı. Gunumuzde de kitap ciltleri ve guvaj boya ile yapılan resimler icin kullanılır ve tirşe adını alır.

Tuberkulinle elde edilen deri ici tepkimesi, tuberkuloza karşı alerji bulunup bulunmadığını anlamaya yarar. Deri icine yapılan şırınga iltihapla sonuclanırsa tepkime pozitiftir; iğne yapılan kimsenin "alerjili" olduğunugosterir; aksi halde, yani iltihap olmazsa tepkime negatiftir ve kişi alrjisiz sayılır.

• Deri kanseri: Kırk yaşından once seyrek gorulur. Bağ dokusu epitelyomasının bir ceşididir. Siğil şeklinde başlar, sonra gelişerek yara halini alır. Coğu zaman uzeri yapışık bir kabukla kaplıdır; kabuk koparılırsa yeniden oluşur. Başlangıcta gorunuşu tehlikesiz olan deri kanseri, butun kanserler gibi gelişme gostererek, lenf duğumlerine kadar varan derin bir yara halini alır. Işınla, elektrokoagulasyonla veya ameliyatla tedavi edilmelidir.

• Deri kistleri: Doğuştan gelir, fakat bazen cok gec ortaya cıkar. Ozellikle kaşların bitiminde, boyunda, yumurtalıkta, erbezlerinde v.b. bolgelerde yer alır. Bu kistlerin icinde coğu zaman kıl, diş, kemik ve deri parcaları bulunur. Cinsiyet bezlerindeki deri kistleri basit dizembriyomlardır. Boyunda, kaş bitiminde olanlar ise solungac dizembriyoplazilerdir.

• Temastan olan deri iltihabı: bir meslekten veya ev işlerinden ileri gelebilir. Sanayide, kozmetiklerde ve deri bakımıyla ilgili sıvı ve pomatlarda kullanılan kimyasal bileşiklerin son derece coğalması yuzunden son otuz yıl icinde bu iltihaplarda da artış oldu. Temastan olan deri iltihapları alerji olaylarıyla ilgili olabileceği gibi olmayabilir de. Alerji varsa buyuk bir ihtimalle iltihap olur, alerji yoksa iltihap hemen hic olmaz. Objektif belirtiler cok ceşitlidir: Kaşıntı, yanma, kızartı, kurdeşen, kıl koku iltihabı, kabarcık, doku kangreni, kararma, ozellikle kuru veya akıntılı egzama.

Mesleklerden ileri gelen deri iltihapları pek coktur; cimento egzaması, maden işleyenlerde gorulen yağ cıbanları; krom, nikel ve cinko kaplama işlerinde calışanlarda gorulen muzmin yaralar; oduncularda rastlanan meşe iltihabı; cikolata ve şekerlemecilerde gorulen tırnak derisi iltihabı; cuhaciceği, maydanozgiller, kasımpatı, lÂle, sarmaşık gibi bitkiler yetiştiren bahcıvan ve cicekcilerde rastlanan deri iltihapları; enginar, yaban havucu, domates yetiştirenlerde gorulen, kalsiyum siyanamid, thanmetopoeas tırtılları, tahıl uru, hayvan uru gibi şeylerle temastan ileri gelen ceşitli deri iltihapları; kininli şampuan, kokulu sabun kullanan berberlerde gorulen egzamalar. Parafenilen-diyamin'li boyalar ozellikle zararlıdır. Bazı insanlar para grubundan (para durumunda ilkel aminler) prokain, sulfamit v.b. gibi bileşiklere karşı cok hassastırlar. Kimya, dokuma ve ecza sanayiinde calışan işcilerde bu iltihaba yol acan maddeler saymakla bitmez: hidrokarburler ve bunların klorlu turevleri, kukurt, sulfatlar, karbon sulfur, fosfor seskisulfur, siyanurler, civa veya arsenik tuzları, hidrokinon, fenoller, dinitrofenol, trinitroanisol, fluorurler, fluorosilikatlar, plastik maddeler, sentetik vernikler, selenyum, terpenler, rotenonlar, pretirler, cam veya maden yunu, amyant, anilin turevi boyalar, kinakrin klorhidrat, sulfotiyazol, penisilin, streptomisin B vitamini, arnica, ipeca, kinin v.b.

Ev kadınlarında gorulen deri iltihapları (su egzaması, camaşır egzaması) koyu javel suyu, deterjanlar, cil macunları, alkali sabunlar, camaşır sodası, terbentin ruhu gibi maddelerden ileri gelir.

Dıştan kullanıldığında deri iltihabı yapabilen ilÂcların sayısı pek coktur: kukurt, gri merhem, D.D.T., pikrik asit, krizarobin, sparadraps, iyodoform, Peru merhemi, sulfamidli pudralar ve ozellikle mentol, sarı civa oksiti, terpenli kan cekici ilÂclar, hatt proaaaazinli kremler. Proaaaazin aslında ilÂc olarak verilirse, antihistaminiktir. Guzellik icin kullanılan kremler, yuz boyaları, tırnak cilÂsı, bergamotlu kolonyalar deri iltihabına yol acan mustahzarlardır. Zarar bunların kalitesinden değil, iclerindeki sentetik kokulardan veya eriyebilen boya maddelerinden ileri gelir.

Anilin boyalarıyla boyanmış boyun atkıları ve astarlar, naylon, corap lastikleri, lastik korseler gibi giyim eşyası da deri iltihabı yapabilir. Meşin bilezik, tahta kolye, plastik maddeden gozluk, ceşitli maddelerden yapılan kupeler de egzamalara sebep olabilir. Temastan ileri geldiğinden şuphelenilen iltihap hallerinde, zararlı maddeyi meydana cıkarmak icin sıkı bir araştırma yapmak şarttır. Araştırma, hastanın mesleği, ev işleri, boş zamanlarındaki uğraşları, kullandığı kozmetikler, derisine surduğu ilÂclarla ilgili olmalıdır.

Deri testleri, her zaman değilse de coğu zaman tepki uyandıran maddeyi ortaya cıkarabilir. Onleyici tedavi, zararlı maddelerle teması azaltacak tedbirleri almak ve zararlı maddenin yerine daha az zararlı bir madde koymakla sağlanır. Korunmak icin kaucuk eldiven (her ceyrek saatte bir değiştirmek şartıyla) veya piyasada satılan gorunmez eldiven kullanmak, calışma sırasında silikonlu kremler, geceleri az miktarda pH (4)lu merhemler surmek gerekir.

Hastalığı iyileştirmek icin asepsili iltihabı hafifletmek ve coğu zaman bu iltihaplara eklenen mikroplu intanları da tedavi etmek gerekir. Temas edilen maddelere dayanıksızlığı kolaylaştıran etmenleri (karaciğer, ic salgı veya otonom sinir sistemi bozuklukları, dış zehirlenmeler, kahve, cay, alkol) ortaya cıkarmak icin coğu zaman genel bir muayene şarttır.

Deri, en eski cağlardan beri eşya yapımında kullanıldı; deriyi sus sanatlarında ilk kullanan araplar bu tekniklerini İspanyollara oğrettiler; İspanyollar da Cordoba derisi denilen, perde ve minderlerde kullanılan kabartılı, oymalı ve boyalı deriler yaptılar. Flandre bolgesi, Hollanda, Venedik derileriyle unludur), Fransa, Ortacağdan başlayarak kılıf ve kitap ciltleri icin ceşitli deriler yaptılar; bu deriler Ronesans ve XVI. yy.dan başlayarak doşeme eşyasında da kullanıldı. Baskı ile suslenmiş, kabartmalı ve yıldızlı deriler yanında ceşitli bicimlerde suslenmiş hayvan derileri kullanılırdı: dovme, suni, noktalı ve benekli, altın ve gumuş tellerle suslu, yuzulmuş ve cekicle işlenmiş deriler. XVIII. yy.dan başlayarak cok kullanılan, "maroken" diye adlandırılan deri, buroları, değerli sandık ve kasaları, tam takım mobilya eşyasını ortmeye yaradı. XX. yy.da deri yerine taklitler kullanıldı (plastik maddeler, suni deriler).