SELULOİT



Seluloit yada kısaltılmış şekli ile selulit, derinin alt tabakasında, yağ dokusunun hemen cevresinde oluşan ve derinin ust bolumunde putur putur goruntu bırakan bir hastalıktır.
Tıptaki adı Hidrolipodistrofi`dir.
İki parmak arasında kıstırıldığında, cildin dış tabakasında girinti ve cıkıntılar meydana gelir ki, tıpta buna “portakal kabuğu gorunumu” denir.
Uyluğun ust kısmı, dizin ile bileğin ic kısımları, kaba et ve baldırların arkası ve ust bacaklara genelde suvari pantolonu şeklinde yerleşir.
Tum zayıflama rejimlerine karşı direnclidir. Ozel bir tedavi gerektirir, kendi kendine gecmez.

Seluloit uc elemandan oluşur:
1-Dayanıklı hale gelmiş bolmeli bir konjonktif doku.
2-Su molekulleri ve tuz molekulleri.
3-Konjonktif doku icine hapsolmuş yağ hucreleri birikintileri. Bu bolgesel yağ birikimi, cildin hareketliliğinin azalması ve kalınlığının artmasıyla kendini gosterir. Elle dokunulduğunda cilt puturlu, sertleşmiş ve muntazam olmayan bir goruntu verir.

Seluloit ağrılı olabilir. Ağrının şiddeti Seluloitin sinir liflerinin uzerine yapmış olduğu basınc derecesiyle orantılıdır.
Seluloit, zayıf, hatta cok zayıf kadınlarda bile gorulebilir.

Hormonal nedenler: Hiper folikulin, yani kadınlarda yumurtalardan salgılanan folikulin hormonunun artışı. Bu hormon, dokularda su tutma ozelliği nedeniyle Seluloite zemin hazırlar.

Soya cekim: Anne seluloitli ise cocuğunda da gorulebilir.
Dolaşım bozukluğu (damar yetmezliği): Seluloit ve damar yetmezliği birbirine paralel gider. Yani Seluloit damar yollarında oluşur ve damarları sarar, sıkar. Bu durum kan dolaşımını daha da zorlaştırır ve varisler meydana gelir. Bu da damar yetmezliği, seluloit, varis, daha ileri derecede damar yetmezliği olarak gittikce ciddi boyutlara varır.

Kabızlık, hipotiroid, doğum kontrol hapı kullanımı, karaciğerin kotu fonksiyonu ve sinirsel duzensizlik...

TEDAVİ
Ceşitli etkili yontemlerle Seluloit artık kesinlikle tedavi ediliyor. Seluloit tedavisinin tıbbi tedavi şekilleri şunlardır:
Masajlar : Seluloit tedavisinin en onemli ayağı masajdır. Cunku masaj kan ve lenf dolaşımını harekete gecirir ve dokuların taze oksijen ile dolmasını sağlar. Seluloit tedavisinde etkili olan iki tur masaj vardır.

Dolaşım masajları: Kan ve lenfatik dolaşıma yoneliktir. Bu masaj deri altı kan dolaşımını aktive ederek, dokunun canlanmasını sağlar.

Lenf drenajı masajları: Bu masajlar ozellikle lenf dolaşımı uzerinde etkilidir. Masajın, hem elle, hem de aletle uygulanan şekilleri vardır. Elle olan daha yuzeysel olurken, aletli masajın derinlemesine bir etkisi vardır. Her iki masaj sonunda hucrelere bolca oksijen gider ve toksinlerin vucuttan atılması kolaylaşır.
Seluloitte ozellikle de etkili olan insanın kendi yaptığı drenajdır. Bu nedenle kendi kendinize şu masajı yapın; masaja okşama hareketleriyle başlayın. Ust uyluklara once bir, sonra iki elinizle yumuşak bir şekilde aşağıdan yukarı doğru kalcalarınıza kadar masaj yapın. Daha sonra derinizi sıkıştırmadan baş ve işaret parmaklarınızın arasına alın ve yoğurur gibi masaj yapın ve bu arada dizlerin ic tarafını unutmayın. Antiseluloit kremlerinin dokulara etkisi, daha once masaj yapıldığı takdirde iki kat daha fazla olur. Nedeni, lenf ve kanın harekete gecmesidir.

Akupunktur: Organizmanın değişik fonksiyonlarının hepsinin kumandasının kulakta bulunduğu savı ile tedavi edilir. Akupunktur ile bu fonksiyonlar harekete gecirilir. Bu fonksiyonların arasında su birikmesine neden olanlar da aktive edilir.

Ozon terapi - Ozon banyosu: Ozon terapi, hucre oksijenlenmesini baz alarak, başarılı bir şekilde seluloit tedavisinde de uygulanır. Artıklarla dolu olan seluloit hucrelerini oksijen ile temizlemeye yonelik bir programdır. Ozon terapi bir kabın icerisinde gercekleşir. Bu sırada ozon buharın epiderm tabakaya kadar girip o bolgenin oksijen ile dolmasını sağlayarak, dokusal kan dolaşımını aktive eder.

Lazer terapi: Lazer terapi ikiye ayrılır; soğuk lazer ve sıcak lazer. Soğuk lazer, helyum neon lazer olarak da anılır. Seluloitli bolgedeki hucreler uzerine uygulanır. Lazer, burada hucreleri gecerek değişimleri hızlandırıp, o bolgede su tutulmasını engeller. Sıcak lazer, seluloitin oluştuğu hareketsiz bolgeye uygulanarak, orada bulunan dokuların dolaşımını sağlar.

Ultrason: Fark edilemeyecek kadar kucuk yağları bile derinliğine yakalayıp, parcalamayı başarır. Daha fazla yağlanmanın olduğu bolgelerde de daha derine gidilerek lenfleri uyarır.

Basınc terapisi: Bu metotta bacaklar sarılır. Hava basıncı ile calışan bir odaya girilir. Cok dikkatlice yavaş yavaş, hava basıncı azaltılır. Bununla da lenfatik dolaşım ve kan dolaşımı harekete gecer. Tabi burada onemli olan kişiye ozel bir programlama yaparak, herkesin ihtiyaclarına uygun bir tedavi uygulamaktır.

Mezoterapi: Bu yontemde, sıvı haldeki ilacların şırınga darbeleriyle uygulanması esastır. Daha yeni bir versiyonu da homeopati yontemini kullanarak, tahmin sistemini calıştırmak ve ongoruden yararlanarak uygulama yapmaktır. Hic yan etkisi olmayan naturel maddelerden faydalanılmalıdır.

Lipoelektro: Bu, uzun iğnelerden yararlanmak suretiyle yapılan bir yontemdir. Uzun, cok ince uclu ve keskin iğnelerle uygulanır. Elektro ile yağlı bolge arasında bir bağlantı kurulur. Cok duşuk duzeyde calıştırılarak, Seluloitli bolge uzerinde calışılır. Bu bolge uzerinde, duzenli ve sık aralıklarla işlem yapılır. İğne, Seluloitli bolgedeki yağları parcalar ve yağları ortaya cıkartır ve aşırıya kacmadan bunlar boşaltılır.

Gunumuzun yeni antiseluloit kremleri deriye hemen giriyor ve doğrudan doğruya yağ hucrelerini etkiliyor. Etkili maddelerin bazıları yağ depoes"> biri de kafeindir. Kafein yağı ayrıştıran enzimleri harekete gecirir ve bununla birlikte lenf akışını kolaylaştırır. Su en iyi temizleyici maddedir. Bol su icmek dokuları zehirli ve atık maddelerden temizler. Ayrıca kalsiyum, potasyum, demir ve magnezyum gibi maddeler dokuları sıkılaştırırlar. Bunların etkisini dışarıdan kullanılan antiseluloit urunleri kuvvetlendirir. Aynı zamanda vucudun atıklardan temizlenmesinde de etkili olur.

Yuksek topuklar, yanlış yurume hareketleri, kambur oturma...
Bunlar, seluloite yol acan nedenlerdir. Cunku bu saydıklarımız, toplardamarlarda ve lenf damarlarında kanın geriye doğru akışını olumsuz yonde etkilerler. Sonucta zehirli maddeler vucuttan o kadar cabuk cıkmaz ve atık maddeler dokularda toplanır. Ve deri gevşer, cukurlar oluşur. Bu nedenle her zaman şunu duşunun, dik durma vucudu uzatır ve daha zayıf gorunursunuz.
Duruş hatalarını bilincli olarak dengelemek icin sırt egzersizlerinin yararı vardır. Haftada iki kere jogging ve bisiklete binmeyle buna yardımcı olun.

Seluloit uc aşamada gelişir. Birinci aşaması dolaşım bozukluğudur, damarlardan cıkan su dokulara dolar. Dokular acılı ve duyarlıdırlar. Odemli denilen bu devrede başarılı bir şekilde tedavi yapılabilir. Bu devrede tedavi yontemi mezoterapidir. İkinci aşamada, odem daha da fazlalaşır. Bu aşamada seluloiti buradan atmak oldukca guc olmasına karşın, tıpta mezoterapi ile başarılı bir tedavi mumkun olabilir. Ucuncu aşamada, bu dokularda biriken yağ, su ve tuz molekulleri organizma tarafından kullanılamaz ve seluloit yerleşir.

Rejim, su acısından zengin, tuz acısından zayıf olmalıdır. Seluloit tedavisinde tuzu asgari duzeye indirmek gerekir. Balık, kabuklu deniz urunleri, kumes hayvanı ve yumurta yenilerek protein acısından zengin bir beslenme uygulanır. Şekerlemeler, hamur işleri, bakliyat kaldırılmalı, alkolden uzak durulmalıdır. Zira alkol kanda yağa donuşur ve vucutta birikir.

Tedavinin asıl amacı seluloiti oluşturan sureci tersine cevirmek ve yağ hucreleri duzeyinde lipolizi (yağ yıkımı)tekrar harekete gecirmektir. Yani, birikimi ortadan kaldırmak, lenf ve kan dolaşımını rahatlatmak, lipoliz mekanizmasını tekrar harekete gecirmektir.
Beslenme ne kadar fazla tek yonlu olursa, seluloite o kadar cabuk aday olursunuz. Ozellikle de Fast Food`a ve hazır yemeklere karşı olan eğilimimiz dokuları kotu yonde etkiliyor. Hayvansal yağlar, şeker ve tuz da en kotu duşmanlarımız. Bunlar yağ hucrelerini şişiriyorlar, dokularda su yapıyorlar ve vucudun atıklardan temizlenmesini onluyorlar. Bu nedenle yemek listenizde taze, yağsız ve besleyici maddeleri fazla olan yiyecekler bulunmalıdır. Meyve, sebze, kepek, cavdar urunleri ve baklagiller gibi. Bu besinlerde bir yanda dokuları atık maddelerden temizleyen, ote yanda hucrelere besleyici maddelerin naklini cabuklaştıran fazla miktarda potasyum vardır. Portakal, muz, karpuz, avokado, havuc, şalgam, fasulye, bezelye ve patates fazla miktarda potasyum icerirler.

KORUNMA
- Kilonuzu koruyun. Gunde 1500 kaloriden fazla almamaya calışın.
- Hareket edin, orneğin jogging yapın, bisiklete binin, yuzun, jimnastik yapın.
- Ayrıca vitamin ve mineral alın. A ve E vitaminleri deriyi duzgunleştirir, magnezyum aaaabolizmayı harekete gecirir, fosfor ve silisyum dokuları kuvvetlendirir.
- Vucudun fazla suyunu atması icin beyaz ve kırmızı turp, maydanoz, kereviz, cilek ve pilav yiyin.
- Tuz, şeker, alkol, sigara, koyu cay, cikolata, kızartma ve undan uzak durun.
- Derinin kanla beslenmesini teşvik edin. Orneğin masaj eldiveni ile kendi kendinize yapacağınız masajla, bir sıcak, bir soğuk duşu sorunlu yerlere tutun. Saunanın da yararı vardır.

Sert sporlar, vucudun belirli bir kısmını calıştıran ve duzensiz yapılan sporlar hicbir işe yaramaz. Seluloite karşı en etkili sporlar tempolu yurume ve yuzmedir. Fakat tıbbi olarak, butun sporlar icinde en iyisi jimnastiktir.
Toksinleri ve zararlı maddeleri vucuttan atmak icin, gunde ortalama 1.5 litre su icmek gerekir. Ancak bu, herkes aynı miktarda su icecek demek değildir. Cunku her insanın gereksinim duyduğu miktar farklıdır. Genel olarak icilecek sıvı miktarı kiloyla da ilişkilidir. 90 kiloluk bir kişi fazla zorlanmadan bir gunde 3 litre su icebilir. Oysa 50 kiloluk biri icin bu miktar fazla gelebilir