Hipotalamus, Gn-RH (Gonadotropin-serbestleştirici hormon) adlı bir hormonu kan yoluyla hipofiz bezine gondererek kadın ve erkekte buluğ cağının başlaması icin gerekli olan ilk adımı atar. Hipotalamusun verdiği emirler doğrultusunda hareket etmeye başlayan hipofiz bezi de oncelikle ureme organlarını aktif hale getirecek hormonlar gondermeye başlar. Bunlar LH (luteinleştirici) ve FSH (folikul uyarıcı) adlı hormonlardır. Bu hormonların her ikisi de hem erkeklerde hem kadınlarda salgılanır, ancak etkileri birbirinden farklıdır.


Erkeklerde sperm uretimi, (solda) hipotalamus, hipofizin on lobu ve testislerin işbirliği ile gercekleşir. Kadınlarda hormonal duzenleme ise (sağda) hipotalamus, hipofiz ve yumurtalıkların birbirlerini etkilemesi ile gercekleşir. Erkek ve kadına ozgu olacak şekilde ayarlanmış bu biyokimyasal duzenlemeler bilincli bir tasarımın, bir planın varlığını bize gostermektedir.
Hem kadınlarda hem de erkeklerde aynı hormonlar salgılanmasına rağmen, bunların etkilerinin birbirinden tamamen farklı olması son derece şaşırtıcıdır. Orneğin FSH adlı hormon kadınlarda yumurtanın meydana gelmesini sağlayan hormondur. Erkeklerde ise aynı hormon sperm oluşumunu sağlamaktadır. LH hormonu ise kadınlarda yumurtanın serbest hale gelmesini ve progesteron adlı başka bir hormonun salgılanmasını sağlayan hormondur. Progesteron rahmin bebek icin hazırlanmasında kullanılır. Aynı hormon erkeklerde tamamen farklı bir gorev ustlenmekte ve testesteron hormonunun salgılanması icin hucreleri uyarmaktadır. Testesteron ise erkeksi ozelliklerin ortaya cıkmasını ve sperm oluşumunu sağlar.
Benzer etkiye sahip hormonların farklı bedenlerde ancak aynı formullerde uretilmesi ve birbirinden tamamen farklı etkilere yol acmaları elbette ki duşundurucudur.
Onlar, goklerin ve yerin 'bağımlı olduğu egemenliğe ve sunnete' (melekût) Allah'ın yarattığı şeylere ve ihtimal (verip) ecellerinin pek yaklaştığına bakmıyorlar mı? Bundan sonra onlar artık hangi soze inanacaklar? (Araf Suresi, 185)
Bir hormon erkek vucudunda salgılandığında bu hucrelerin bir erkeğe ait olduğunu anlamakta ve buna gore değişiklikler yapmaktadır. Orneğin bu hormon erkek vucudun kaslanmasını, sesin daha kalın olmasını ve sakal cıkmasını sağlamaktadır.
Yine aynı hormon kadın vucudunda da aynı formulle salgılanmakta, ancak kadında erkeklerde yaptığı etkilerin neredeyse tam tersi etkilere yol acmaktadır. Kadınlara kadın sesi, erkeklere erkek sesi veren, vucudun gelişimini cinsiyete gore ayarlayan bir hormon, bunu ayırt edebiliyorsa kadın ve erkek vucudunun anatomisinden, kimyasından haberdar demektir. Bu da hormonun bir akla sahip olması, hatta bu konuda eğitim almış olması demektir.
Pek cok insanın dişi ve erkek ureme organlarında etkin olan hormonlardan, hucreler arasındaki bağlantılardan, işlemlerin nasıl yurutulduğunden haberi bile yoktur. Vucudundaki emir komuta zincirinden, mesajların gidip geldiğinden, vucudunun gelişiminin bu emirlere bağlı olduğundan, bu sistemin işleyişindeki en ufak bir aksaklığın hayatı acısından cok ciddi sorunlara neden olacağından haberdar olmadığı gibi, bunların işlemesi uzerinde de hicbir tasarrufu yoktur. Ozel eğitim almamış bir kimsenin bu konuda bilgisinin olmaması son derece olağandır. Ancak bir molekul topluluğunun bu bilgilere sahip olması olağan karşılanamayacak bir durumdur.
Aşağıda molekuler yapıları gorunen hormonlar nasıl olup da kimya bilgisine sahip olmakta, ustelik sadece insan bedenindeki kimyayı cozmekle kalmayıp hem ellerindeki bilgilere gore birer kimyager gibi davranarak vucudun gereken bolgelerine ulaşmakta, hem de başka hucreleri gerektiği zaman gereken hormonların uretimini yapmaya yoneltmektedirler? Butun bunları yapacak akla bu şuursuz molekul topluluğu nasıl sahip olmuştur? Bu aklın hormon dediğimiz molekullere ait olmayacağı cok acıktır. Butun bu duzenlemelerin tesadufen ya da başka bir etkiyle bu hale gelemeyeceği de kesin bir gercektir.





Ust sıradaki resimlerde progesteron hormonunun molekuler ve kristalleşmiş (1) yapısı, alt sıradaki resimlerde ise ostrojen hormonunun molekuler ve kristalleşmiş (2) yapısı gorulmektedir. İnsan bedenlerindeki değişiklikleri, birkac atomdan oluşan bu hormonların kendi iradeleriyle planlayamayacağı cok acıktır. Hormonları yaratan ve onlara mucizevi ozellikler veren yuce Allah'tır.


Bu olağanustu durumun tek bir acıklaması vardır. Erkek ve kadına ozgu olacak şekilde ayarlanmış bu biyokimyasal duzenlemeler bilincli bir tasarımın, bir planın varlığını bize gostermektedir. Bu tasarım da ustun bir akıl sahibi olan Allah'a aittir. İnsanın yapması gereken ise bu kusursuz sanat uzerinde derin derin duşunmek ve herşeyin tek hakimi olan Rabbine teslim olmaktır.