Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr - Fransa'nın Korsika adasında 1769 yılında dünyaya gelen Napolyon Bonaporte askeri ve siyasi dehasıyla dünyanın en çok konuşulan liderlerinden oldu. Hakkında birçok araştırmanın yapıldığı Napolyon, geçtiğimiz günlerde vizyona giren ünlü yönetmen Jean-François Delacroix'in yönettiği 'Napolyon' filmiyle birlikte yeniden tartışmaların odağı haline geldi. İtalya, Mısır, ve Avusturya gibi birçok ülkede zaferler elde ederek kısa sürede Avrupa'nın hakimi olan, savaş alanındaki dehasıyla birlikte, stratejik zekasıyla da dikkat çeken Napolyon, dünyanın hem hayranlıkla hem de korkuyla baktığı isimlerden biri. Bu sebeple onunboyu, askeri kişiliği, siyasi dehası, imparatorluğu, sevgilileri hatta diktatör mü yoksa bir halk kahramanı mı olduğu konusu hakkında çok şey yazılıp çizilmeye devam ediyor.Atlas Okyanusu'ndaki Saint Helena Adası'na sürülmesinin ardından 1821'de hayatı son bulan Napolyon hakkında İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Samih Gülboy, "Napolyon her farklı yönüyle birçok özelliği bir arada barındırıyor. Onu döneminde öne çıkaran tek bir özelliği yok. Bu sebeple her sosyal bilimcinin kendi hakkında farklı değerlendirmeleri var" diye konuştu.



'ANAYASAL REJİMLERİN İLK KURUCUSU SAYILABİLİR'

Napolyon'un kendi geliştirdiği pek çok yapılanmanın olduğunu ve bu yapılanmaların savaş tarihinde ciddi değişimler yarattığını ifade eden Prof. Dr. Gülboy, buna rağmen Napolyon'u yalnızca bir asker olarak düşünmenin pek doğru olmayacağı kanaatinde. "Yeni model siyasette çok önemli bir isim, gelişim insanı. Fransız Devrimi'nin en önemli üç vaadini hayata getiriyor. Bir tanesi liberalizm ki bu çok önemli, ikincisi milliyetçilik üçüncüsü de devrimcilik" diyen Prof. Dr. Gülboy, Fransız Devrimi'nin bu kavramları yalnızca Fransa'da hayata geçirdiğini ancak Napolyon'un bu kavramları Fransa dışına taşıyan kişi olduğunu söyledi.

Sağlıklı görünce 'Yamyamsın' dediler! 30 saat gittiği yolu 438 günde döndüAvrupa'da monarşilerin hakim olduğu bir dönemde anayasal rejimlerin ilk kurucusu sayılabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Gülboy, "Avrupa'daki pek çok monarşiyi devirerek onun yerine yeni rejimler getiriyor.Avrupa'nın klasik rejimlerini yıkarak yeni milliyetçi bir düzen getiriyor. Bunların kısa süreli hayatları var ancak 19. yüzyılın ilerleyen dönemlerinde kurulacak ulus devletleri hazırlıyor" dedi.

ÇOCUKLAR İÇİN AŞI GETİRTİYORDU

Aynı zamanda Napolyon'un ileri görüşlü devlet adamlarından biri olduğunu ve toplum adına politika üretmek konusunda çok başarılı olduğunu belirten Prof. Dr. Burak Gülboy, çocuk ölümlerinin yüksek olduğu dönemde çocuklar için aşılar getirttiğini, yeni bir sağlık sistemi geliştirdiğini, Kod Napolyon (Napolyon yasaları) denilen yeni bir hukuk sistemi yarattığını, devrimlerde yıkılan kiliseleri halkı için yeniden hizmete açtığını söyleyerek örnek verdi.

Napolyon'un ayrıca Fransız Devrimi'nin vaat ettiği eşitlik, özgürlük ve kardeşliği yerine getirdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Gülboy, bu durumun onu basit bir asker olmaktan çıkardığını veNapolyon'un bu sebeple "Ben devrimim" dediğini söyledi. Devrimin üretebildiği en başarılı yöneticilerden birinin Napolyon olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Burak Samih Gülboy, şu ifadeleri kullandı:

Alıntı MetniYENİ ASKERİ YAPILAR OLUŞTURDU

12 ila 14 yıl boyunca Avrupa topluluklarının pek çoğunun Napolyon'un peşinde ordu olarak savaşa gittiğini söyleyen Prof. Dr. Gülboy, onun halkın nezdinde Fransız Devrimi'ni halka yayan biri olarak görüldüğünü belirtti. Bütün bunların dışında Napolyon'un mükemmel bir askeri deha olduğuna dikkat çeken Gülboy, "Bugün kullandığımız pek çok ordu örgütlenmesinin öncüsüdür. Fransız Devrimi'nin değiştirdiği savaş yöntemlerine yeni bir soluk getirerek yepyeni bir askeri yapı oluşturuyor; kolordu ve kurmay sistemleri gibi. Bu da onu çok başarılı bir komutan yapar" diye konuştu.



'KENDİ HIRSLARININ KURBANI OLAN BİR LİDER'

Kendini Avrupa monarşilerine tanıtmak için sıklıkla savaştığını ve zafer anlaşmalarına kendini kanıtlamak için maddeler koydurduğunu ifade eden Akademisyen Gülboy, bütün bunlar bir araya getirildiğinde ilginç bir kişiliğin ortaya çıktığına dikkat çekerek şöyle devam etti:

Alıntı Metni'OSMANLI'YI BAMBAŞKA BİR ŞEYE DÖNÜŞTÜRME İDEALİ VARDI'

Prof. Dr. Gülboy Napolyon'un hayatında da önemli bir yer tutan Mısır Seferi'yle ilgili iki ideali olduğuna dikkat çekerek, "Napolyon'un Mısır seferiyle ilgili kafasında iki tane ideal var. Birincisi, İngiltere'nin Akdeniz yolunu kesmek. İkincisinin ise bunun ötesinde bambaşka bir ideali olduğu söyleniyor: Osmanlı'nın yerine bir rejim koymak. Napolyon, Osmanlı'yı ele geçirerek yeni bir imparatorluk kurmak istiyor ve Osmanlı'yı bambaşka bir rejime dönüştürme ideali var. Ancak çok fantezi ürünü bir ideal. O yüzden Mısır stratejik bir ideal onun için. Osmanlıya bir ilgi ya da ilgisizlik değil" ifadelerini kullandı.

Mısır'a giderken aynı zamanda yanında 3 bin kadar arkeolog ve dil bilimci insan götürdüğünü ve bugün Rosetta taşı da dahil olmak üzere Mısır'la ilgili bildiğimiz birçok şeyi Fransızların bulduğuna dikkat çeken Gülboy, "Napolyon döneminde şimdi olmayan pek çok eserin çizimleri yapılmıştır, oldukça önemlidir. Entelektüeliteye hiç kapalı olmadığını görüyoruz" dedi. Özellikle boyuyla ilgili tartışmaları yersiz bulduğunu ve orta boylu bir adama denk geldiğini belirten Prof. Dr. Gülboy, "Tarihçilerin Napolyon'un hatırasına bir şey yakıştırmasıyla ilgili. 'Napolyon'un ismine nereden bir kötülük getiririz' gibi görülebilecek bir düşünce biçimi" diyerek sözlerini noktaladı.

Serbest kalan kadın mahkum yaşadıklarını anlattı: Gaz sıkıyor, taciz ediyorlardıYargı'da nefesler tutuldu! Katil Ceylin'in yanındaSon dakika... Seçil Erzan’ın ikinci savcılık ifadesi: Banka başından beri haberdar