Yapılan araştırma insan beyninin doğuştan doğaustu inanclara fiziksel olarak bağlantılı olduğunu ortaya cıkardı.
Araştırmacıların dediğine gore, tanrıya inanmaya programlıyız cunku bize hayatta kalmak icin bambaşka bir neden sunuyor.

Cocukların gelişme surecinde yaşadıkları dini eğilimler aslında doğdukları anda beyinlerinde bulunan inanc merkezlerinde temellenmeye başlıyor.

İNANC, BEYİNDEKİ ELEKTRİKSEL FAALİYETLERİN SONUCU

Bristol Universite’sinde gelişim psikolojisi profesoru Bruce Hood’un yaptığı araştırmalar sonucu elde ettiği bilgilere gore, insan beyni doğuştan doğaustu inanclara fiziksel olarak bağlantılı. Bu fiziksel bağ da insan gelişiminin sonunda dine inancın gelişmesinde gerekli psikolojik tabanın oluşmasında onemli bir rol oynamakta.

Dini duyguların ve deneyimlerin beynin belirli bir bolgesindeki aktiviteye bağlı olması teorisi uzerine yapılan başka araştırmalarda elde edilen sonuclar, Hood’un bulgularıyla uyum gostermekte.

İddialara gore beynin bu bolgeleri ruhani hislerin algılanması icin elektriksel faaliyetlerde bulunuyor.

İNANCLARI TERK ETMEYE CALIŞMAK NAFİLE

Hood’un elde ettiği bulgular, Tanrı Yanılgısı’nın yazarı Richard Dawkins gibi dine inancın, az eğitimden ve kucuk yaşta dinin doktrinleştirilmesiyle gercekleştiğini duşunen ateistler icin tezat teşkil etmekte.

Hood’a gore, inanclardan uzaklaşmaya, onları terk etmeye calışmak nafile cunku onlar beynin en temel seviyesinde bulunuyor.

“Araştırmalarımız gosterdi ki; cocuklar, doğal ve sezgisel muhakemeyle dunyanın nasıl donduğune ilişkin doğaustu inanclara sahip olabiliyorlar.”

“Buyuyup geliştikce, bu inanclar yerini daha mantıksal yaklaşımlara bırakıyor. Ama mantıkdışı, doğaustu inanclara inanma eğilimi, dini inancta vucut buluyor.”

Araştırma sonuclarını bu hafta Britanya Bilim Derneği’nin yıllık toplantısında acıklayacak olan profesor; orgutlenmiş dini, birbiriyle ilişkili doğaustu inancların bir parcası olarak gorduğunu belirtiyor.