

'HEPSİNİN LEZZETİ KENDİNE HASTI'
Tarım sisteminin yıllar içinde önemli bir değişimden geçtiğini söyleyenGıda Mühendisi Merve Atınç Saral, dünya genelinde 18'den 19'uncu yüzyıl ortalarına kadar bitkisel ve hayvansal üretimin iç içe olduğunu hatırlattı."Eskiden atalık ve yerel tohumlar kullanılır, çiftçiler kendi tohumlarını üretebilir ve birbirleriyle takas edebilirdi" diyen Saral, ürünlerde çeşitliliğin bol olduğunu söyleyerek "Ürünlerin lezzeti kendine hastı" diye konuştu.
Kimya endüstrisinde hızla yaşanan gelişmeler beraberinde farklı türlerdeki kimyasal maddeleri de getirdi ve bu maddeler 'pestisit' adıyla toprağımıza karıştı. Gıda Mühendisi Merve Atınç Saral, İkinciDünya Savaşı sonrasında sentetik pestisit üretiminin yaygınlaştığını ve endüstriyel tarımın ardından 1960’lardaki 'Yeşil Devrim'in pestisit kullanımında büyük artışlara neden olduğunu belirtti. Tarım sisteminin tam anlamıyla şirketlere bağımlı hale gelmesi belki de bu yıllarda olmuştu. Başlarda daha fazla verim vadeden pestisitler yıllar içerisinde toprağı fakirleştirdi ve biyoçeşitlilik azaldı. İklim krizinin işte tüm bu sorunlar tetiklemesi de tarım sistemini adeta bir kördüğüm haline getirdi.Yaşanan gelişmeler sebebiyle toprağın dıştan zarar görmeye açık bir hale geldiğini söyleyen Gıda Mühendisi Saral, tüm bu sorunlar yaşandıkça pestisitlerin daha fazla çok daha fazla kullanıldığının da altını çizdi.
Dünyada paranın geçmediği tek yer burası! 'Sanki rüyada yaşıyoruz''ATALARIMIZIN YÖNTEMLERİNE DÖNMELİYİZ'
Peki meyve ve sebzeleri eski lezzetlerine kavuşturmak mümkün mü? Üreticiler bu konuda ne yapabilirler?Merve Atınç Saral, bu noktada geleneksek tarım bilgisine geri dönülmesi gerektiğini düşünüyor. Bu geri dönüşün nesillerin gıdasını korumak için çok önemli olduğunu ileten Saral, şunları söyledi:
Alıntı Metni

Agroekoloji kavramını daha çok konuşmamız gerektiğine değinen Merve Atınç Saral, tarımda agroekolojik yöntemlere dönersek yani tarımda atalarımızdan gelen geleneksel bilgiyi koruyarak üzerine bilimsel bilgiyi, teknolojiyi eklersek hem o eski yerel tatlarımızı yeniden bulacağımızın hem de derinleşen gıda krizini önlemek için bir adım atmış olabileceğimizin altını çizdi.
'NE YAZIK Kİ TOHUMU İLAÇLI'
Pestisitlerin yanı sıra bir başka detaya daha dikkat çeken Saral, tohumlarla ilgili önemli bir bilgi paylaştı. Saral, şunları söyledi:
Alıntı MetniMevsimsel beslenmenin doğru bir adım olduğunu söyleyen Gıda Mühendisi Merve Atınç Saral, bunun önemini şu sözlerle ifade etti:"Mevsimsel beslenmek en doğru adımlardan biri çünkü mevsiminde yetişen sebze ve meyveler kendi doğal şartlarında büyür ve daha az zararlıya maruz kalır. Dolayısıyla üretiminde daha az pestisit kullanılır."Son zamanlarda artan bilinç düzeyiyle birlikte organik veya agroekolojik yöntemlerle üretim yapan çiftçilerin çoğaldığına değinen Saral, bu tarz üretim yapan üreticilere ulaşmanın eskiye oranla daha kolay olduğunu hatırlattı. Saral, şunları söyledi:
Alıntı Metni

İKLİM KRİZİ MEYVELERİ, SEBZELERİ DALINDA KURUTTU
Meyve ve sebzelerin eski tatlarına ve kokularına duyduğumuz özlemin bir değişik hali ise zamanında ve kaliteli yaşanan mevsimlerle ilgili aslında. Eski tadı olmayan ürünler gibi artık mevsimler de normal şekilde ve normal zamanında yaşanmıyor. Bunun en büyük sebebi de değişen iklim koşulları ve küresel ısınma.Gezegenimizi tehdit eden bu durumun elbette tarım üzerinde de etkisi oldukça büyük. Saral, iklim değişikliğine dikkat çekerek şu açıklamayı yaptı:
Alıntı MetniSIRRI 40 YIL ÖNCESİNDE SAKLI, 3 YÖNTEMİ VAR
Peki üreticiler bu noktada ne yapıyor? Her şeye rağmen organik tarımdan vazgeçmeyen üreticilerin mesajı ne? Bursa'da kendilerine ait bir çiftlikte organik tarım yaparak tüketiciye güvenilir besin sağladığını söyleyen Şaban Burhan eski tadı yakalamanın 3 sırrını sıraladı:
"1- Organik tarımda en önemli şey yerel tohum kullanmak. Yerel tohumlar bölgeye hastır ve o tohumu ekmek daha lezzetli olması anlamına gelir.
2- Tohumun ekilmesinin ardından dikkat edilmesi gereken şey sentetik gübre ve pestisit kullanılmaması. Verilen hayvansal gübre, deniz yosunu gibi doğal madenlerle beslennmeli.
3- Bunun yanında aşırı sulama ve büyütme amacı güdülmediğinde eski tatlara ulaşmak mümkün."

"40 sene önceki üretim metotlarına dönmek o eski tatları bulabilmek anlamına gelir" diyen Burhan, şöyle devam etti:"Organik tarımın esası da Yeşil Devrim öncesi yani dedelerimizin yaptığı tarım modelidir. Burada en önemli olan noktalardan biri tüketici organik olanı doğal olanı üreticiden talep etmeli. Bu talepler ne kadar artarsa meyve ve sebzelerin eski lezzetlerine kavuşmaları o kadar hızlı olacak."
Gazze Şeridi'nde neler oluyor? Bölgede en kötü senaryoFenerbahçe'de İsmail Kartal'ın '6 saniye' kuralı!'Yılmaz Güney'le ilgili konuşmak kimsenin haddi değil!'