

İLBER ORTAYLI NE DEMİŞTİ?
Prof. Dr. İlber Ortaylı, 17 Eylül 2023 tarihli yazısında Ayasofya’nın altındaki tünellerden bahsederek yapıyı ziyaret eden kalabalıkların büyük bir tehlike yaratabileceğini vurgulamıştı. Ünlü tarihçinin açıklamaları şöyleydi:"Ayasofya, herkesin elini kolu sallayarak geçeceği bir yol değil. Altındaki dehlizler, atık ve nem sularını taşıyacak su yolları, havalandırma sistemi bu kadar ziyaretçiyi taşıyacak güçte değil. Giriş ve görüşleri zaruri olan tarihçi, arkeolog gibi bilim insanları, büyük dinler dünyasının temsilcileri, devlet adamları ve memurların oluşturduğu yıllık 20-30 bin kişilik bir kitle bile buranın ziyareti için kalabalık olabilir."
Prof. Dr. Ortaylı'nın ses getiren açıklamalarından sonra tüm gözler diğer uzmanlardan gelecek açıklamalara çevrildi. Prof. Dr. Hasan Fırat Diker, yapının altındaki kanal ve tünellerin inşa edilme amacını ve tarih boyu ne şekilde kullanıldıklarını açıklayarak şunları söyledi:
Alıntı Metni

'HER ŞEYDEN ÖNCE BİR UYGARLIK VE NEZAKET KONUSU'
Peki tüneller nedeniyle Ayasofya gerçekten çökebilir mi? Yıllar sonra bu kadar büyük bir ziyaretçi yüküyle karşı karşı kalması tarihi yapıya ne gibi zararlar verebilir?Prof. Dr. Hasan Fırat Diker, "Camiye çevrilmesinden sonra Ayasofya’ya ücretsiz girilebilmesi doğal olarak ziyaretçi sayısını artırdı. Yaşanan ilgi, içeriye girenlerin denetimini zorlaştırıyor ve bazen istenmeyen şeylerin olmasına neden oluyor. Bir anıt eser olan bu kadim mabedi ziyaret etmek her şeyden önce bir uygarlık ve nezaket konusu. Gerek ibadet gerekse de ziyaret için Ayasofya’ya gelenlerin bu bilince sahip olması gerekir. Aşırı ziyaretçi sayısının iç mekanda oluşturacağı olumsuz rutubet koşulları, orta ve uzun vadede ana kubbe ve tavan mozaiklerinin dökülmesine ve zarar görmesine neden olabilir. Ziyaret ve ibadet için gelenlerin ayrıştırılmasına yönelik bir düzenleme iç mekandaki yoğunluğun azalmasına olanak sağlayabilir. Böylece iç mekanda oluşan havalandırma sorununun da bir nebze önüne geçilebilir. Dünyada anıt eser özelliği taşıyan mabetlerde ibadet ve ziyaret kullanımının ayrıştırıldığı örnekler de var" diye konuştu.
'MİMAR SİNAN'IN DA KATKILARIYLA 7 YÜZYILDAN BERİ ÇÖKMEDİ'
Ayasofya’nın çökme ihtimali konuşulduğunda yapının bir miktar yamuk olan kubbesi de akıllara geliyor. Sanılanın aksine altındaki tüneller aslında yapı için bir risk oluşturmazken kubbe için ise uzmanlar aynı şeyi söylemiyor. "Ayasofya ilk yapılışından itibaren yapısal sorunları olan bir binadır. İlk ibadete açılışından 21 yıl sonra yani 558'de ana kubbesi tamamen çökmüştür. 10'uncu yüzyıldaki depremde ana kubbenin kuzeybatı kısmı, 14'üncü yüzyıldaki depremde de güneybatı kısmı yıkılmıştır" diyenProf. Dr. Hasan Fırat Diker sözlerini şöyle sürdürdü:
Alıntı Metni

AYASOFYA'NIN ANLAMI HERKES İÇİN BÜYÜK
"Ayasofya, genel hatlarıyla Türkiye ve Yunanistan arasında tarihi ve politik bir çekişme alanı olarak görülür. Temelde doğru görünse de aslında bundan çok daha fazlasıdır" diyen Prof. Dr. Serkan Yazıcı ise şu detayları da ekledi: "Bir kere bütün Ortodoks alemi yani Doğu Hıristiyanlığı için sembolik anlamlar taşıyor. Diğer taraftan Ortodoksluğun 1054’te ayrışması öncesinde tüm Hıristiyanlar için çok kıymetli, bunun yanında 13'üncü asırda 50 yılı aşkın bir süre Katolik katedrali olarak da hizmet vermiş. Böyle olunca Ortodoksların yanında Katolikler için de simgesel anlamlar ortaya çıkıyor. Bizim tarafa gelince fetihten itibaren bayram, cuma namazlarından Kadir Gecesi gibi özel günlere en önemli dini merasimlerin merkezlerinden biri. Ancak bunun da ötesinde öylesine bir sevinç yaratıyor ki bu değerli yapının Türklerin eline geçmesi, birçok şehirde kiliseden dönüştürülen önceden bu adı taşımayan camiler 'Ayasofya' adıyla anılıyor."
'NEREDEYSE HER ASIRDA BİR TADİLAT YAPILMIŞ'
"Ayasofya'nın tarihine baktığımızda kimi depremlere kimi ise yapının durumuna bağlı olarak neredeyse her asırda bir tadilat, tamirat veya restorasyon yapıldığını görürüz" diyerek sözlerine devam eden Prof. Dr. Serkan Yazıcı,"Yaşı 15 asrı bulan bir yapı için de bu çok doğal. Osmanlı İmparatorluğu, İstanbul’u fethettiğinde yoksullaşmış Bizans'tan kalan pek çok yapı gibi Ayasofya da kötü durumdaydı. Bu nedenle Fatih Sultan Mehmet’ten başlayarak birçok padişah, bu özel tarih varlığına çok önem verdi ve yaşatılması, işlevini sürdürmesi, geliştirilmesi için büyük gayretler sarf etti" ifadelerini kullandı.
YILLARCA SÜRECEK BİR RESTORASYONA MI GİRİYOR?
Prof. Dr. Hasan Fırat Diker'e göre deAyasofya, Bizans’tan günümüze devamlı bakım, onarıma tabi tutuluyor ve sevilerek korunuyor. "Tarih boyunca tüm sorumlu idareler maddi ve teknik imkânları nispetinde Ayasofya’yı korumak için ellerinden geleni yapmaya çalışmıştır, bugün de yapılıyor" şeklinde konuşan Prof. Dr. Diker, sözlerini şöyle noktaladı:
Alıntı Metni