Cengel, carmıh ve kazık, işkence ve idamın en korkunc haliydi. Casusların, eşkıyaların, hırsızların ve isyankarların kacınılmaz sonları da buydu. Suclu olanlar er ya da gec bedelini misliyle oder, adalet terazisi şaşmazdı.
Ancak bu yontemlerin oldukca ıstıraplı olduğunu duşunmeden edemiyor insan. Kullanılan işkence yontemleri arasında falakanın en hafifi olduğunu soylesek o zaman ne duşunursunuz?
Diş ve tırnak sokmek, bu yontemlerin yanında hafif kalır.
Sucluya, sucunu itiraf ettirmek icin kullanılan işkence yontemlerinde bircok yontem uygulansa da en fazla cengel, carmıh ve kazık uygulanıyordu. Kazığa oturarak oldurulduğunuzu hayal ettiğinizde bile vucudunuzun her yerini bir acı kaplıyor olmalı. Bir de bunu tamamen cıplak, el ve ayaklarınızın bağlı olduğu savunmasız bir anınızda uygulandığını duşunun, korkunc!
Cengel ise Eminonu ’nde uygulanan bir işkence yontemiydi. İnsan boyundan buyuk ve oldukca kalın, başları sivri ve yukarıya bakan cengellere mahkumlar cıplak bir şekilde bırakılırlardı. Eğer kişi şanslıysa o an olurdu, yoksa acı icinde kıvranırdı.
Carmıh ise hepimizin bildiği bir yontemdi.
Kişinin kaba etlerinin olduğu yerler bıcak ile oyulup yağ mumları dikilir, bir deve uzerinde halka teşhir edilirlerdi. Bilinen bu yontemlerin dışında uygulanan işkencelerden bazısı da gelenekseldi. Orneğin Mankurt olarak bilinen ve Turklerin kullandığı bu yontem, Osmanlı ’ya kadar ulaşmıştı. Kişinin Mankurt haline getirilmesi icin once sacları kesilir, sonra başına ıslak bir deri sarılır, elleri ve kolları bağlanarak guneşin altında bırakılır. Deri kurudukca sıkışır, bu da kişiye yoğun acılar yaşatarak zihnini etkiler. Bu şekilde kişi bilincsiz hale gelir ve istenilen her şeyi sorgusuzca yapacak bir koleye donuşur.

Mahkumu konuşturmak icin uygulanan yontemlerden birkacı da şu şekildeydi: Mahkumun cildini canlı canlı bıcakla yuzmek, sinirlerini cımbızla cekmek, saclarını tamamen tıraş edip ateşte kızdırılmış demir bir nesneyi başlarına yaklaştırmak, kemiklerini demir tokmaklarla kırmak, vucuduna delikler acarak uzuvlarına burgular takmak, kaynar suyun icine sokmak...
Bu işkencelerin kurbanlarından birkac ornek olarak 17. yuzyıl defterdarlarından Yahnikapan Abdulkerim Paşa ile Sadrazam Melek Ali Paşa'nın kethudası Gadde verilebilir.
Cellatlar tarafından kullanılan başka bir ceza ve işkence yontemi de vardı: iğdiş.
Yani erkeğin ureme organlarının tamamen alınarak hadım edilmesi. Bu işlem sırasında once testisler tamamen cıkarılır, sonra organ kesilir ve yerine kurşun bir cubuk yerleştirilirdi. Bu işkence, ozellikle genc kız veya erkek kacıranlara ve zina yapanlara uygulanırdı.
Başka bir işkence yontemi ise asma ve yağlı kementle boğmaktı. Bu işkence yontemi; esir kacıranlara, cariye kacıranlara, birden fazla kez hırsızlık yapanlara ve gorevlerini ihmal eden kolelere uygulanırdı. Ayrıca, ulemadan olanlar da kan dokulmeden once asılarak idam edilirdi. Orneğin, 1703'teki Edirne isyanında rol oynadığı iddia edilen Seyyid Mustafa Efendi, yağlı kementle boğdurulmuştur. Ayrıca, II. Murat, amcası Şehzade Mustafa'nın Biga suyunu gecmesine yardım eden Biga Kadısı'nı astırmıştır.
Bunun yanında vucudun ceşitli bolgelerini dağlama veya kesme cezası, farklı suclar icin kullanılırdı.
Yalancı tanıklık yapanların, sahte belge ve evrak hazırlayanların kolları, kadınları kotu yola surukleyenlerin ise alınları dağlanırdı. Orneğin, 1638 yılında IV. Murad doneminde mehdilik iddiasında bulunan ve cevresinde takipci toplayarak devlete karşı harekete gecen Eskişehir Kadısı, bu yontemle cezalandırılmıştır. Yakalandığında cellatlar, sahte şeyhin arkasından ve goğsunden kayışlar gecirip boynuna dolamış, ardından vucudundan deri parcaları koparmış ve tum parmaklarını kesmişler. Bir eşeğe de bindirip teşhir ederek dolaştırmışlar.
Nadiren kullanılan bir işkence yontemi, ağza kızgın kurşun dokme cezasıydı. Bu yontem, sadece bir ornekte gorulmuş olup, sonradan Musluman olan ve Ramazan ayında şarap ictiği iddia edilen bir kişiye uygulanmıştır.
Sadece bir kez kayıtlara gecen nadir bir ceza yontemi, topla parcalamadır.
Bu ceza, 16. yuzyılın sonlarına doğru Bostancıbaşı Ferhat Ağa tarafından bir defaya mahsus uygulanmıştır. Olay, genc bir yenicerinin, nikÂhlı bir genc kadını kandırıp kacırmasından dolayı gelişmiştir. Uskudar'da yakalanan yeniceri, Tophane'ye goturulur. Ferhat Ağa, genci cezalandırmak icin bilinen tum yontemleri yetersiz bulur ve genc adamı tamamen soyarak bileklerini, dirseklerini, dizlerini ve ayak eklemlerini cekicle kırdırır. Daha sonra genc adam yağlı bezlere sarılarak bir topun namlusuna yerleştirilir. Sonunda top ateşlenir ve genc adam, havada parcalanarak olur.
Osmanlı tarihinde ceşitli yontemlerle uygulanan işkence ve idam yontemleri olsa da hepsi bir zaman sonra tarihin tozlu sayfaları arasında kaybolmuş, geriye de bıraktıkları ibret verici hikÂyeler kalmıştır.
Kaynaklar: Tarihimizde Garip Vakalar, Dergipark, Academia Webtekno'yu Threads'de takip et, haberleri kacırma