Ulkemizde hala kabul edilip edilmeyeceği tartışılırken bilim bu konu uzerine binlerce araştırma yapmaya devam ediyor.
Oncelikle korelmiş organlar temel olarak evrimsel surecte farklılaşan yaşam koşullarından dolayı eskiden yapmakta oldukları işlerin yapılmamasıyla birlikte organın giderek korelmesi, işlevini yitirmesini ve en sonunda da yok olmasıdır.
Bu korelen organlar iki şekilde sonlanır. Korelen bir takım organlar yeni yaşam koşullarına uyum sağlayarak yeni bir işlevi yerine getirmeye başlar. Bunu surungenlerin 3. goz yapısı, gunumuzde epifiz bezi olarak calışmasıyla orneklendirebiliriz.
Aynı zamanda diğer grup korelmiş organ ise, korelip hicbir işleve sahip olamayarak tamamen yok olurlar. Buna ornek olarak ise karadan tekrar denize donen memeliler olan balinaların arka bacaklarının yok olmasıdır. Bu bacakların eskiden var olduğunun en buyuk kanıtıysa pelvis(leğen) kemikleridir.
Hadi hep beraber evrim yoluyla korelmiş organlara bir goz atalım!
1. Kanatları olup ucamayan kuşlar
Penguenler, devekuşları, galapagos karabatakları ve nesli tukenmiş dodolar gibi kuşların sahip olduğu, artık ucmak icin kullanılmayan kanatlardır. Bu kuşların evrim gecmişlerine bakıldığında tum atalarının ve yakın akrabalarının ucabildiği gorulmektedir.
Her birinin sebepleri farklıdır. Kimisi ada ortamında besinlerini karadan bulduğu icin ucma ozelliğini kaybetmiştir kimisi ise karada aradığı besinlerin tukenmesiyle birlikte besinlerini sularda aramaya başladığı icin organları ucma ozelliklerini yitirmiştir.
2. Kalca kemikleri olan Piton yılanları
Pitonlar hepimizin bildiği gibi yılan grubundandır, ancak yakından incelediğimizde derilerinin altında eskiden olan arka bacaklarını tutmaya yarayan kalca kemikleri vardır. Cunku yılanların evrim surecine baktığımızda dort bacaklı surungenlerden evrildiğini goruyoruz.
Bu kemik, vucudun genel omurgasına bağlı değildir ve karın boşluğunda serbestce yuzer. Uzmanlar zamanla yok olacağını duşunmektedir.
3. Mağara hayvanlarının kor gozleri
Evrimsel surecte meksika tetrası, semender turleri gibi turler normalde aydınlık ortamda yaşayabilmelerine rağmen, cevresel etkenlerden oturu mağarada yaşamaya başlamışlardır. Bu yuzden butun yaşamlarını karanlıkta gecirmeye başlamışlar ve gozleri korleşerek hicbir işe yaramamaya başlamıştır. Bu da zaman icinde gozlerin oluşumuyla ilgili genlerin inaktif duruma gecirmiş bu sebepten dolayı sonraki nesiller kor olarak doğmuşlardır.
Meksika tetrasında bir lenste, formunu tamamen kaybetmiş bir retina ve işe yaramayan bir optik sinir bulunmaktadır. Kor semenderlerde de butun ozelliklerini kaybetmiş bir lens ve retina bulunur.
4. Karahindiba ’nın cicekleri ve polenleri
Karahindiba dollenme olmadan ureyebilen bir bitkidir. Bu ozelliğine rağmen hala uzerinde işe yaramayan ciceklere ve polenlere sahiptirler. Karahindibağların ataları incelendiğinde bu turlerin polenlerle uredikleri ancak karahindibağların surecte ayrışarak bu ozelliklerini yitirdikleri gorulur. Halen bu yapıyı korumaları korelmiş organların varlığına ornek olarak gosterilebilir.
5. Kanatları olup ucamayan bocekler
Lucanidae ailesine ait boceklerin coğunluğunda gorulduğu gibi, birtakım boceklerin ucma ozelliklerinin olmamasına rağmen kanatları bulunur. Futuyma, bu boceklerin atalarını incelemiş ve atalarının normal bir şekilde uctuğunu ortaya cıkarmıştır. Boceğin kanat kılıfları icinde kanatları tam olarak oluşmaktadır ama bu kanatlar boceği ucurabilecek kadar kuvvetli değillerdir.
6. İnsanların 20 yaş dişleri
Yaşayan ilk insanlar bitki turleriyle besleniyorlardı bu yuzden olabildiğince hızlı bir şekilde besinleri yemeleri gerekiyordu. Buna ek olarak bitkilerin lif yapısı ve selulozun sindirimi oldukca zor olduğundan ezici dişlerle olabildiğince parcalanmasına ihtiyac duyuyorlardı. Bu sebeple insanların atalarına baktığımızda cok daha geniş ceneler ve daha fazla oğutucu diş yapısı gormekteyiz. Evrimsel surec boyunca ot temelli besinlerden et temelli besinlere gectiğimizden olayı cenemiz giderek kuculdu. Bu sebepten oturu en arkadaki oğutucu dişlerimiz de koreldi.
İşte gunumuzde insanların 20 yaş dişlerinden dolayı yaşadığı sorunun temeli buralara dayanıyor.
7. Apandis
Apandisin modern insan vucudunda bilinen herhangi bir gorevi yoktur. Korelmiş bir organ olmasından oturu insan vucudu icerisinde sıklıkla hastalandığı gorulur. Enfeksiyon oluştuğunda apandisin alınması gerekir, yoksa olumcul sonuclar doğurur. Apandisin esas ne amacla kullanıldığı konusunda ceşitli goruşler olmasıyla birlikte, coğu Darwin ’in soylediği şekilde, bir zamanlar tukettiğimiz yaprakların icerisindeki selulozun sindirilmesinde yardımcı olduğu duşunulmektedir. Evrimimiz doğrultusunda beslenme alışkanlıklarımız değişmiş ve apandise daha az gerek duyulmuştur. Yapılan son analizlerde, apandisin evrimsel dongu icerisinde farklı gorevler edindiği ortaya cıkmıştır. (Sindirimlere onemsiz duzeyde yardımcı olma ve enfeksiyonlara karşı koruyucu gorev ustlenme gibi.)
8. İnsanlardaki kuyruk sokumu
Kuyruk sokuğu kemiği insanlarda bir zamanlar kuyruk olduğunun en buyuk kanıtıdır. Zamanla kuyruğumuzu belki kaybettik ama kuyruk sokumu kemiğine olan ihtiyacımız bitmedi. Modern insanda kuyruk sokumu kemikleri ceşitli kasları destek gorevi gorurken aynı zamanda oturup arkaya doğru yaslanan bir kişi icin de destek gorevi vardır.
9. İnsanlarda bulunan Darwin ’in noktası
Memelilerin coğunda olduğu gibi “Darwin ’in noktası” insanlarda da bulunmaktadır. Hayvanların seslere odaklanmak icin kullandığı duşunulen noktanın insanlarda herhangi bir fonksiyonu bulunmamaktadır. İnsanların sadece %10.4 ’unde belirgin olarak gorulen bu yumru genellikle gozden kacabilir.
10. İnsanlarda bulunan 3. goz kapağı
Kedinin gozlerini kapamasını dikkatli bir şekilde gozetlerseniz, beyaz bir zarın gozu kapladığını fark edeceksiniz. Buna 3. goz kapağı adı verilir. Memelilerde oldukca az gorulmekle birlikte, kuşlar, surungenler ve balıklarda ortak olarak bulunur. İnsanlarda kullanılmayan bu goz kapağının belirgin kalıntılarını gorebilirsiniz. Bu deri parcasının bilinen hicbir gorevi bulunmamaktadır.
11. İnsanlarda bulunan plantaris kası
Hayvanlar tarafından plantaris kası nesneleri ayakta tutmak ve kavramak icin kullanılır. Bu kas insanlarda da bulunur yalnız o kadar az gelişmiştir ki doktorlar ameliyatlarda dokuya ihtiyac olduğunda bu kası kullanırlar. Bu kas insanlar icin o kadar onemsizdir ki insanların yuzde 9 ’u bu kasa sahip olmadan dunyaya gelirler. Muhtemelen evrimsel surecte bu kaslar tamamen ortadan kalkacak.
12. İnsanlarda bulunan auricularis kasları
Harici kulak kasları olarakta adlandırılan bu esnek kulak kasları hayvanların bir ses duyduklarında kulaklarını o yone dondurmek icin kullandığı kaslardır. İnsanlar bir zamanlar bu kasları kullandıklarından bu kasa hala sahiptir ama bu kaslar oylesine zayıflamıştır ki şu an tek yapabildiğimiz arkadaşlarımızı guldurmek icin kulaklarımızı oynatmaktır.
13. Hurda DNA
Evrimsel surecten oturu kalan kalıntıların coğu fiziki veya gorulur olmak zorunda değildir. İnsanların genetik kodunda bir zamanlar C vitaminini işlemeye yarayan enzimlerin uretilmesinde kullanılan L-gulonolactone oxidase mevcuttur. Diğer hayvanların coğu bu fonkisyonel DNA ’ya sahiptir fakat evrimsel surecin bir kısmında bir mutasyon bu geni etkisizleştirip hurda DNA ’ya cevirmiştir.
14. İnsanlarda Bulunan Jacobson Organı (Vomeronasal Organ)
Jacobson organı hayvan anatomisinin ilginc bir parcasıdır ve cinsel gecmişimiz hakkında oldukca bilgi verir. Bu organ burnumuzda bulunmaktadır ve feromon adı verilen cinsel istek, tehlike işareti veya yiyecek izlerine ilişkin bilgileri tetikleyen kimyasalları algılayan ozel bir koklama organıdır. Bazı hayvanlarda seks icin karşı cinsi takip etmesinde yarayan bir organdır.
İnsanlar Jacobsen organıyla doğarlar ama evrimsel surecimizden gelen henuz tam olarak bilinmeyen bir sebeple baskılanır ve işlevsiz bir hala gelmiştir. Araştırmacılar insanların sosyal yapısının karmaşıklaşmasıyla birlikte jacobson organının da işlevselleştiğini duşunmektedirler.
15. İnsanların tuylerinin urpermesi
“Uşuduğumuzde, korktuğumuzda, kızdığımızda veya utandığımızda tuylerimiz urperir. Bircok canlı turunde de aynı sebeple tuy kabarması gorulur. Uşume anında dikilen kıllar, havayı deri ve kıllar arasına sıkıştırır ve bu sayede sıcaklık sağlar. Korkma durumunda hayvanın iri gorunmesine yardımcı olur.
İnsanların artık kıllarının kabarmasına ihtiyac yoktur. Cunku evrimsel surec icerisinde yaklaşık 2 milyon yıldır uzerimizde postlarla dolaşmaktayız. Bu sebepten oturu de “tuylerimizin urpermesi” genetik bir kalıntı olarak hayatımızda yerini alıyor.
16. Balinalarda arka bacak kalıntısı
Evrimsel biyolojinin gelişmesiyle birlikte balina ve yunusların karadan denizlere donmuş ve yeni ortamlarına hemen adapte olan hayvanlar olduklarını bilmekteyiz.
Balinaların ataları karada yaşayan dort bacaklı memelilerdi. Onlar denizlere geri donduklerinde arka bacakları yavaş yavaş yok oldular ve yerini yuzgeclere bıraktılar. Elbette balinaların icinde hala karada yaşadıkları donemden kalma bacak kemikleriyle net bir şekilde benzerlik gosteren bacak kemiği kalıntıları bulunmaktadır.
Kaynak: Evrim Ağacı – Cağrı Mert Bakırcı