Kutuplar… Gezegenin en zorlu bolgeleri. Hayatta kalmak bile buyuk bir sorunken, karmaşık ekipmanlarla calışmak tam bir bela. Cok kucuk bir problem bir anda buyuyebilir ve her şey durabilir. Neyse ki insanoğlu hala curetkar ve inatcı.
Yapılan son bir calışmada, Birleşik Krallık Polar Gozlem ve Modelleme Merkezi (UK Centre for Polar Observation and Modelling “CPOM”), 25 yıllık Avrupa Uzay Ajansı uydu altimetre olcumleriyle bolgesel iklim modelini birleştirerek, Antarktika kıtasında yer alan kar ve buz ortusundeki değişiklikleri izledi.
Leeds Universitesi ’nden Profesor Andy Shepherd liderliğindeki bir araştırma ekibi, Antarktika ’nın buz tabakasının, Batı Antarktika ’da meydana gelen bugune dek gorulmuş en hızlı değişikliklerle buzullarda dengesizliği tetiklediği ve buz tabakasının bazı yerlerde 122 metreye kadar inceltildiğini buldu.
Her Gun Daha Fazla Hızlanarak Eriyor
Bu, etkilenen buzulların erime ve parcalanmaları sırasında kaybettikleri kutlenin, kar yağışı nedeniyle kazandıklarından daha fazla olması ve sonuc olarak git gide kutle kaybettikleri anlamına gelmekte.
Ekip, buzulların incelme şeklinin sabit olmadığını tespit etti. 1992 ’den bu yana, incelme; Pine Adası ve Thwaites Buzulları gibi en buyuk buz akışlarının yaşandığı bolgeler de dahil, Batı Antarktika ’nın % 24 ’une sıcradı.
Buzullar şu an bu calışmanın başladığı gune oranla 5 kat daha hızlı eriyor.
Detayları Anlamızı Sağlayan Yeni Yontem ERS — 1,2 16 Mayıs gunu Geophysical Research Letters ’de yayınlanan araştırma, 1992 ve 2017 yılları arasında ERS — 1, ERS — 2, Envisat ve CryoSat — 2 uydu altimetre misyonları tarafından kaydedilen Antarktika buz tabakası yuksekliğinin 800 milyondan fazla olcumunu ve RACMO bolgesel iklim modeli tarafından aynı anda uretilen kar yağışı simulasyonlarını kullandı.
Bu olcumler, birlikte kullanıldıklarında; buz tabakası yuksekliğindeki değişikliklerin, daha az kar yağışı gibi hava koşullarından mı, yoksa buzları eriten yuksek okyanus sıcaklıkları gibi iklimdeki daha uzun sureli değişikliklerden mi kaynaklandığının ayrılmasını sağlar.
Sonuclar ve Goruntuler Tutarlı
Makalenin baş yazarı ve CPOM Muduru Profesor Andy Shepherd; “Antarktika ’nın bazı bolgelerinde buz tabakası olağanustu miktarlarda inceldi ve boylece biz, bunun ne kadarlık bir kısmının iklimdeki değişikliklerden ve ne kadarının havadan kaynaklandığını gosterdik” dedi.
Araştırma ekibi, bunu yapmak icin, olculen yuzey yuksekliği değişimini kar yağışı simulasyonları ile birleştirerek sonucları değişimlerle karşılaştırdı ve tutarsızlığın daha buyuk olduğu yerlerde kokenini buzul dengesizliğine bağladı.
Yukarıdan Bakmak Olan Biteni Gormemizi Sağlıyor CryoSat — 2 Kar yağışı dalgalanmalarının, birkac yıl boyunca geniş alanlarda yukseklikte kucuk değişiklikler meydana getirme eğiliminde olduklarını, ancak buz kalınlığındaki en belirgin değişikliklerin, on yıllardır devam eden buzul dengesizliği sinyalleri olduğunu tespit ettiler.
Profesor Shepherd; “Ne kadar kar yağdığını bilmek bize uydu kayıtlarındaki buzul buzunun değişiminin tespit edilmesinde gercekten yardımcı oldu” dedi.
“Antarktika ’nın en savunmasız buzullarının bir kısmına bir incelme dalgasının hızla yayıldığını ve kayıplarının gezegenin etrafındaki deniz seviyelerini artırdığını acıkca gorebiliyoruz.”
Bircok Calışma İcin Yol Gosterecek
Doğu ve Batı Antarktika kaynaklı buz kayıpları, 1992 ’den bu yana kuresel deniz seviyesinin yukselmesinde 4.6 mm ’lik bir katkıda bulundu.
Calışmanın ortak yazarı olan Avrupa Uzay Ajansı ’ndan Dr. Marcus Engdahl şunları ekledi: “Uydu misyonlarının gezegenimizin nasıl değiştiğini anlamamıza nasıl yardımcı olabileceğinin onemli bir kanıtı. Kutup bolgeleri karadan erişmek icin oldukca duşmanca ortamlar ve son derece zorlar. Bu nedenle, uzaydan bakış, iklim değişikliğinin etkilerini izlemek icin onemli bir arac. ”

Calışmanın orijinaline aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz
Andrew Shepherd, Lin Gilbert, Alan S. Muir, Hannes Konrad, Malcolm McMillan, Thomas Slater, Kate H. Briggs, Aud V. Sundal, Anna E. Hogg, Marcus Engdahl. Trends in Antarctic Ice Sheet Elevation and Mass. Geophysical Research Letters, May 16, 2019; DOI: 10.1029/2019GL082182