Gelelim notaların kendi aralarında mektuplaşıp aşka duştukleri adama. Hic laga lugaya gerek yok, biz milletce, insanlık olarak, kulliyen tum evren bu adama bir şeyler borcluyuz. Hislerimizi. Serdar Ortac gibi hepi topu 7 nota var da diyebilirdi. Amelié ’yi yaptım len navar?” da diyebilirdi. Onun yerine gitti ve o 7 notayı alıp makyajladı.
Yann Tiersen ’in elinde 7 nota, olur size 7.000 nota.
Peki, adam olağanustu bir adam tamam. Ama kimdir. Yann Tiersen kimdir? Kimdir ulan bu fransız gibi entel? Neden bu kadar ozel bir adam yani? Neden ona işitsel bir anestezist diyoruz? Bakın bakın.
Cunku adam hazırdan yemedi. Saykedelik ’ten girdi, Proggresive Rock ’tan cıktı.
Cunku gerektiğinde aynı anda 2 enstruman caldı, gerektiğinde sadece nidayla şarkı yaptı
Cunku, umursamasa kimse fark etmeyecekken, o umursamayı secti. Palestine isimli parcası, sadece kelimedeki harflerden oluşuyordu ve neyi anlattığı malumunuzdu Cunku geldiği yeri unutmadı, yılda bir kez, ucretsiz senfonik konserler verdi. Cunku La Valse d ’Amelie isimli melankolik parcayı, agresif bir Glam Rock parcasına cevirdi. Konserlerde kimse onun Amelié olduğunu anlamadı Cunku verdiği sozu tuttu. Turkiye ’ye geleceğim dedi, geldi. Bir daha zor gelirim dedi. 2010 ’dan beri bekliyoruz. Cunku her şey onun hikayesiydi. Eski bir Toyota kamyon da, ıslak bir sokak kopeği de.
Cunku filmler, o olmadan birer sessiz film. Az yaptı, oz yaptı. Kim unuttu Amelié ’yi, Goodbye Lenin ’i?

Cunku, o bir muzisyen. Ve hic bir konser kaydı birbirini tutmadı. Sahnede doğaclamayı, ozgunluk olarak değerlendirdi.
Cunku her şey onun elinde bir enstruman, bir oyuncak piyano ya da eski bir duduk bile.
Cunku, enstrumantel bestelerine vokal yapmak isteyenlere sorun cıkartmadığı gibi, albumlerinde de yer verdi. Kısacası duygularımıza tercuman olsun, Ekşi Sozluk yazarı “will smith reiz” bey.
cay var icersen
yol var gidersen
yann var tiersen