1968 yılı pek cok konuda olduğu kadar heavy metal icin de onemli bir yıldı. Daha sonradan yaptıkları muzik ile bu turun ataları olarak kabul edilen Led Zeppelin, Black Sabbath ve Deep Purple bu yıl kuruldular ve 70li yıllar boyunca da tozu dumana kattılar. Lakin bu donemin sonuna gelinirken, bu ilk gruplarla birlikte heavy metal muziğin de sonu gelmiş gibi gorunuyordu. Oysa 1975 yılında İngiltere ’de sessiz sedasız bir grup kurulmuştu. İsmini Orta Cağ ’da kilisenin kullandığı bir işkence aletinden alan Iron Maiden uzun sure yoluna pek cok kişinin dikkatini cekmeden devam etti. Seksenli yıllarla birlikte art arda birbirinden başarılı albumlere imza atan Iron Maiden hem ceşitli isimlerle metal muziğin eskisinden daha guclu bir şekilde yeniden canlanmasına vesile oldu hem de muzik dunyası bir efsane daha kazanmış oldu. Şimdi şu gecmiş yıllara, Eddie ’ye, Troopers ’a, inişlere cıkışlara hele şu demir bakireye bir goz atalım….
Kimler geldi, kimler gecti?
Iron Maiden 1975 yılında bascı Steve Harris tarafından kuruldu. Lakin 1978 yılına kadar grup daha cok bir yol gecen hanı gibiydi. Grubun ilk elemanlarının hicbiri (kurucu Steve Harris haric) sonradan efsaneleşecek olan kadronun icerisinde yer alamadılar. Gruba girip cıkanların ayrılma nedenleri birbirinden cok farklıydı: Kimi kız arkadaşı turneye cıkmasını istemiyor diye, kimi tum itirazlara rağmen sahnede gitarı dişleri ile calıyor diye, kimi karizma eksikliğinden, kimi bir diğerinin hasetinden gruptan ayrıldılar. Ağac yaşken eğilir misali bu durum grubun tum kariyeri boyunca devam etti. Iron Maiden artık uluslar arası tanınan, albumleri milyonlar satan bir efsane haline geldiğinde bile, Adrian Smith ve Bruce Dickinson gibi onemli isimler gruptan ayrıldılar. Gerci her ikisi de beş yıl sonra geri donse de solistini kaybeden neredeyse her grup dağılma aşamasına gelirken Iron Maiden, Blaze Bayley ile yoluna devam etti. Gerci bu donemde cıkardıkları albumler diğerleri kadar başarılı olamadı. Bruce Dickinson ’ın geri donmesiyle grup yeniden hem eleştirmenlerden hem de sevenlerinden olumlu eleştiriler alan albumler yayınlamaya devam etti.
Kayıp 10 yıl Iron Maiden, başarıyı seksenli yıllarda yakaladı. Pek cok kişi en iyi albumlerinin bu on yıllık sure icerisinde cıkardıkları konusunda hemfikir. Gercekten de 1982 tarihli The Number of Beast en iyi albumleri diye anılmakla birlikte, bu albumun takipcileri olan Piece of Mind ve Powerslave albumleri de grubun yine en başarılı albumleri olarak bilinmektedir. Doksanlı yıllarda ise grup icerisindeki cekişmelerden ve Bruce Dickinson ’ın gruptan ayrılmasıyla Iron Maiden eski gucunu kaybetti ve cıkardıkları albumler ne beğenildi ne de cok fazla sattı. Yine de rock muziğin bu cılgın kılıc ustaları 1999 tarihli Brave New World ile sağlam bir geri donuş yaşadılar. Bundan sonraki yıllarda da uretkenliğini kaybetmeyen grup, elbette seksenlerde cıkardıkları albumler gibi yeri goğu sallayamadılar ama bir daha doksanlarda olduğu gibi vasatın altına da duşmediler.
Entelektuel heavy metal
Bu tarz muzikten hazzetmeyenlerin dalga gecmek icin one surdukleri ilk şey, metal muziğin kamyoncu muziği olduğu iddiasıdır. Elbette cok sığ bir tarafı olan bu iddiayı ele alırken bir de bizim sevgili kamyoncularımızı duşunmemek lazım. Bu yakıştırmanın bir nedeni de metal muziğin cok tehditkar seslerinin altının boş olması, gercek anlamda bir şey soylememeleri ya da bir nevi sabun kopuğu etkisi yaratmalarıdır. İsim verip kimseyi ayağa kaldırmadan metal muziğin pek cok isminin bu kalıba uyduğunun hakkını verebiliriz. Lakin bunun tam tersi olması bir şart mıdır? O da ayrı bir konu… Yine de Iron Maiden her şekilde bu kategorinin dışında kalıyor. Iron Maiden sosyal ve siyasal eleştiriler konusunda oldukca comert bir grubumuz olduğu gibi Orson Scott Card, Albert Camus ve William Golding gibi akla ilk gelen isimler haricinde de pek cok onemli yazar ve kitaba yaptıkları gondermelerle de gonulleri fethetmişlerdir.
Kuresel bir Akmar psikozu
Bizde bir donem satanistlik ile ozdeşleşen ve hakkında ceşitli şehir efsanelerinin turediği Akmar Pasajı ’nı hatırlarsınız. Ağırlıklı olarak Metal muzik dinleyen insanların takıldığı bu pasaj, medyanın pompalamasıyla bir sure sonra Turkiye ’de bu tuhaf dinin merkezi ve metal muzik de bu inanışın ayini olarak algılanmaya başlandı. Sokaklar da Iron Maiden ve Metallica t-shirtleri giyen uzun saclı kardeşlerimizin gordukleri eziyeti hatırlayın. Turk Milleti işte! deyip gecebiliriz ama konu satanizm olunca aynı akıl dışı tavırlar dunyanın her yerinde karşımıza cıkıyor. Grup, The Number of Beast albumuyle buyuk bir başarı kazanırken ozellikle ABD ’den gelen bir “satanist lan bunlar” suclamasıyla karşı karşıya kalmış, aleyhlerinde buyuk protestolar duzenlenmiş, bu nedenle pek cok yerde konserleri iptal edilmek zorunda kalınmış. Oyle ki bir kısım dindar Amerikalı kardeşimiz bir araya gelip Iron Maiden plaklarını yakarlarken her biri aynı zamanda maske takmışlar ve cıkan dumanı solumamak icin oldukca caba sarf etmişler. Neden mi? Cunku yanan plaklardan cıkan dumanın şeytan maddesi icerdiğini duşunduklerinden bu dumanı solumak istememişler. Allah akıl fikir versin ne diyelim.
Hayranım sana Sabrina
Iron Maiden ’ı bugunlere getiren en onemli faktorlerden birisi elbette sadık hayra kitlesi. Oyle ki grup doksanlı yıllarda artık bitti noktasına geldi diye bakılırken bile verdikleri konserlerde binlerce insanı toplamayı başarıyorlardı. Bu hayran kitlesi ıron maiden ’ı o kadar seviyordu ki onlardan birisi cocuğuna Iron Maiden ismini bile verdi. Ama zaten genel olarak metal muziğin boyle bir bağımlılığı vardır. Başlayan kolay kolay bırakamaz. O yuzdendir ki gunumuzde bile Iron Maiden da dahil olmak uzere pek cok metal muzik konserinde dinleyici kitlesinin 15-55 yaş aralığında olduğunu fark edersiniz. Iron Maiden satanizmle suclansa da en buyuk hayranlarından biri Brezilyalı bir rahip. Vucudunda tam 186 dovmesi olan ve her bir dovmesi Iron Maiden ’la ilgili olan bu rahibimiz vaazlarında bile Iron Maiden ’dan guzellemelerde bulunuyormuş.
Akşam macı nerede izleyelim kanka?
Iron Maiden uyelerinin hepsi sıkı bir futbol fanatiği. Hatta grubun kendi sevenlerine seslenişleri olan “up the irons”, bir West Ham United sloganının hafiften bozması (Up the Hammer). Bununla birlikte zaten Steve Harris neredeyse futbolcu olacakmış da bir sakatlık gecirince eline bas gitarı alıvermiş. Grubun gundelik hayat icerisindeki kıyafet kataloglarının buyuk bir yuzdesini tuttukları takımların formaları oluşturuyor. Avrupa Şampiyonası ve Dunya Kupası gibi organizasyonları asla kacırmıyorlar hatta konserlerini neredeyse bu organizasyon tarihlerine gore ayarlıyorlar.
Değişmez tek uye: Eddie Zamanla gelişen teknoloji ve farklı dizayncıların elinden cıkması nedeniyle şekli şemali az cok oynasa da varlığı değişmeyen biri daha var: Grubun maskotu Eddie! Eddie ’nin yuzu grubun tum albumlerinde ve neredeyse tum single kapaklarında yer aldı. Eddie ilk başta Running Free şarkısına bir gorsel olarak hazırlanmış. Bu gorselde Bruce Dickinson ’ı kovalar şekilde tek kollu bir zombi olarak gorduğumuz Eddie ’yi grup uyeleri o kadar cok sevmişler ki bundan sonra her albumun kapağına taşımışlar. Bizler de bu vesileyle Eddie ’yi bazen bir savaş meydanında, bazen cehennemde bazen de hapishane icerisinde gorduk. Zamanla konserlerde Eddie ’nin heykelleri de sahnenin dort bir tarafını susler oldu. Boylelikle Iron Maiden ne kadar unluyse Eddie de o kadar unlu oldu.
Uc başlı gitar
Normal şartlar altında rock gruplarında genelde iki gitarist olur. Bu işte şu şekilde ilerler. Ya bir gitarist vardır ve gerekliyse solist eline gitar alıp ritim atar ya da iki gitarist vardır. Biri ritim biri solodur; bunlara bazen solist akustik gitarı ile destek olur. Iron Maiden ise normal şartlar altına sığdırılamayacak bir grup. Dolayısıyla uc gitaristli Iron Maiden ortamlarda bir ejderha gibi akmaktadır. İşin ilginc kısmı Dave Murray, Adrian Smith ve Janick Gers isimli bu uc gitarist abimizin hicbirinin sadece ritim gitarist olmayışıdır. Evet ucu de lead gitar takılmaktadır ve aralarında muhteşem bir kolektif calışma vardır (Onlara gore grubun bir ritim gitara ihtiyacı yoktur cunku yeten abidesi bascımız Steve Harris bu işi bas gitarıyla gayet iyi kotarmaktadır).
Onemli olan cildin değil ruhun kırışmaması Aradan gecen otuz yıla rağmen, Iron Maiden hala uretmeye devam ediyor. Evet yaşını başını alıp hala album cıkaran ya da konserler veren pek cok abimiz var: Ama dusrtce soylemek gerekiyor ki hicbiri artık bir Iron Maiden kıvamında değil. Iron Maiden hala heyecanla album yapıyor ve her cıkardıkları albumle de insanları heyecanlandırıyorlar. Kendileri hala yeryuzunun en iyi konser gruplarından biri olarak gosteriliyorlar ki verdikleri konserlerdeki enerjilerine bakılırsa sanki hala seksenli yıllardaki o genc hallerindeler. Evet eskisi gibi genc gorunmuyor olabilirler ve yaptıkları işe olan aşkları ve heyecanları hala capcanlı. Bu da onları hala sevmemize ve dinlememize neden oluyor.