
Yılların sanatcısı Dilber Ay hakkında en cok hafızamızda yer eden şey “Zorunda mıyıııım?” nidalarının dilimize takılmasına sebep olan reklam filmi. Neden; cunku yaşımız kucuk. Onun turkulerine, şanına şohretine yetişemedik biz 90 sonrası doğanlar.
Oysa onun acılarla dolu yaşam oykusu; gercekten bilinmeye değer. Biz de bu yuzden, bu nev-i şahsına munhasır kadının ilginc hikayesini, onu yeterince tanımayanlarla paylaşalım istedik.
“Dilber Ay doğdum, Dilber Ay kaldım…”
Dilber Ay, 1 Ocak 1956 ’da Kahramanmaraş ilinin Pazarcık ilcesinde dunyaya geldi. İzzet Capa ’nın kendisiyle yaptığı bir roportajda ona sorduğu “Dilber Ay mı doğdun, sahne mi seni Dilber Ay yaptı?” sorusuna verdiği cevapla başlayalım bu sevilen sanatcımızın hikayesine:
“Dilber Ay doğdum, Dilber Ay kaldım… Kokum Halep ’ten gelme. Aşiret cocuğuyum. Gureşan aşireti. Ehlibeyt ’im. Cadırda doğmuşum. Ağlarken bile Barak okumuşum. Barak ’ın anasıyım ben.”
Dilber Ay olarak doğsa da, bir aşiret kızı olarak, hic kolay olmamış turkucu olması…
Dilber Ay, turku soylemeye bebekken başladığını soylese de, aslında hic kolay olmamış onun bugunlere gelmesi. Bir gun memleketlerine guzel sesleri keşfetmek isteyen bir ekip gelmiş. Dilber Ay, o zamanlar cocuk… Yeğeniyle birlikte hemen koşup gitmişler radyo ekibinin yanına, Dilber Ay şarkı soylemiş onlara. Tam eve donerlerken bir bakmış, arkadasında tum akrabaları. Bizi oldurecekler sandım diyor Dilber Ay, o gunu anlatırken. Sonra da zaten pek farklı olmamış yaşadıkları. Babası parmaklarının arasına kaşık koyup oracıkta kırmış parmaklarını. Hırsını alamayıp bir de ip gecirmiş boynuna. Boynundaki ipten ahıra suruklemiş kucuk Dilber Ay ’ı. Sabaha kadar hayvanların yanında yatmış o da mecburen.
Kucucuk yaşında, yetenek avına gelen radyoculara okuduğu turkuyle birinci olan Dilber Ay, sevinememiş bile buna. Cunku yaşlı bir adamla evlendirmişler onu 13 yaşında
Evden kacıp radyocuların yanına giden Dilber Ay, “Gonul gel seninle muhabbet edelim” turkusuyle birinci olmuş aslında diğer yeteneklerin arasında; ama ne fayda. Yediği dayak yetmezmiş gibi, dedesi yaşında bir adamla evlendirmiş ailesi bir de onu, 13 yaşındayken. Sonra boşanmış ama, bu evlilikten yanına kalan şey iki gunahsız cocuk olmuş onun.
Sonra bir gun tekrar calmış radyonun kapısını… “Amca ben Radyoevi ’ni kazandım, mektupla geldim” demiş ama dilenci sanıp almamışlar onu iceri
Zamanında Radyoevi ’nden gelen mektubu ninesine vermiş saklaması icin Dilber Ay. Sonra da radyonun kapısını calmış yeniden.
“Sene 72-73. Mevsim kış. Ayağımda lastik var delik. Yun corap var ama ayağım hep ıslak. Şalvarım, başımda atkım var. İcerde beni hatırladılar. Eylul ’un 20 ’sinde yine gel dediler. Aralarında para toplayıp beni gonderdiler.”
Boyle anlatıyor o gunleri sanatcı. Onun icin toplanan parayla kendisine ayakkabı almış once; sonra da evine donmuş. Ama bir hafta sonra babasıyla tekrar gelmiş oraya. 🙂
“Herhalde beni oldurecek diye duşunuyordum. Meğer babam da evden kacıp Nuri Sesiguzel ’le birlikte turkucu olmaya gelmiş İstanbul ’a. Nuri Sesiguzel asker arkadaşıymış.”
Kendi deyimiyle “didine didine” başarmış o sanatcı olmayı ve zamanın en buyuk paralarını kazanmış sonra da…
Bir anda herkes tarafından tanınır olmuş Dilber Ay; boylece başlamış sanatcılık kariyeri. Donemin en unlu isimleriyle sahneler almış ve en cok parayı o kazanmış. Oyle ki, bir gun Zeki Muren onun otomobilini gorup yanına cağırtmış unlu sanatcıyı:
“Bir gun Ankara ’da corbacıdayız. Zeki Muren benim arabayı kapıda gorup ‘Bunun sahibini bana cağırın ’ diyor. Araba Cadillac 8… Onune de bayrak kondurmuşum. Ben yanına gidince, ‘Yahu sen bu yaşta bu arabayı almışsın. Başka neyin var? ’ diye sordu. Dort evim vardı, bugun 2 trilyon versen alamazsın… Ayrıca uc Amerikan arabam daha.”
“Benim başıma dort kez kondu talih kuşu… Dort defa şohret oldum. Ama zirvede yel cok olur, ucup gitti paralar.”
Boyle soyluyor son donemlerinde gecekonduda yaşamakta olan unlu sanatcı. Kazandığı parayla yıllarca aşiretine, ailesine bakmış o. Şimdi de yine cocukları ve torunlarıyla gul gibi gecinip gidiyor…
“Apartman istemiyorum, daire istemiyorum. Bir gecekondum var. Birer tane de cocuklarıma yaptım. Soğanı kırarım, yerim, onurumdan taviz vermem kimseye.”
Bir de sinema gecmişi var unlu sanatcı Dilber Ay ’ın: Beynelmilel
Yılmaz Erdoğan, Cem Yılmaz ’ın kendisinin buyuk hayranı olduğunu soyleyen Dilber Ay ’ı, bu filmde oynaması icin ikna etmek hic de kolay olmamış. Hatta film setinden defalarca kacmış birilerine kızıp. Her seferinde, yıllar once bir konserinde beğenmeyip sazını kırdığı Sırrı Sureyya ikna etmiş onu geri donmeye. Bir de şoyle eğlenceli bir anısı var filme dair:
“Meral ’le(Meral Okay) yatağa girdik. İkimiz de maşallah 40 kiloyuk. Sırt sırta yatmamız lazım. Ama altımızdaki doşek el kadar. Ben duştum betonun uzerine. Bir daha, bir daha, olmadı baştan, defalarca cektiler. En sonunda şoyle bir got vurdum karıya, ‘Ote git yaa ’ dedim. Rahmetlinin beli kıkırdadı. Kalkamıyor. Hemen Sırrı ’yı cağırdık; biraz masaj yaptı da kaldırdı yerden. ‘Kız Dilber nasıl vurdun oyle ’ dedi.”
“Dunyanın en tatlı kadınıyım ama ruhumda erkeklik var.”
Boyle acıklıyor sert mizacını da Dilber Ay. 🙂 Uzun ve zorlu bir yolmuş belli ki onunkisi; ama o doğru bildiğinden hic şaşmamış ve sanatıyla yer etmeyi başarmış akıllarda…
Yararlanılan Kaynaklar: 1, 2, 3.