
Bazı şarkılar vardır ki hikayesinden sonra dinlenince daha manalı, daha ic acıtıcı ve daha etkileyici gelir insana. Başarılı Turk rapci Saian ’ın şarkılarını dinleyen, bilen herkesin onun ne denli lirikal ve şiirsel şarkı sozleri yazdığını bilir. Fakat oyle ki bu şarkı sozlerinin arasına, kıyısına, koşesine Ece Ayhan ’ın da dediği gibi “Şiirimiz her işi yapar abiler!” mottosuyla bir suru duygu birikimini başarıyla eklemiş. Evet! “Saian ’ın Kangren şarkısı her işi yapabilir abiler!” Gelelim Kangren şarkısının ic burkan hikayesine.
Mersin ’de olağan bir yazdı, olağan sıcaklar yaşıyorduk. Aylardır suregelen işsizliğin yaşattığı sıkıntı ve gerilim uzerime tunemişti, kalkacak gibi de gorunmuyordu.
Bunların uzerine sevdiğim kadının -ona isim “Gulmesinin Guzeli ’ni” verdim. Annesi kanser tedavisi goruyor, sızımız katmerleniyordu.
Gulmesinin Guzeli biliyordu ya da hayır!; hastaneye her defasında olumu karşılamaya gidiyordu. İcinde kocaman bir dehliz vardı ve umut burada kayboluyordu.
Ben o kadınla hic tanışamadım. Hastane odalarına beni almazlardı, sakıncası vardı. Zaten kimse o durumda birisiyle tanışmak istemez, haklı. En fazla hastane kapısından Aydan ’ı 5-10 dakika gorup, oradan geri donmuşluğum vardı.
Ne zaman Aydan ’ın yanına o kotu zamanlarında gidiyor olsam kendi kendime icimden İsmet Ozel ’in “Sana durulanmış kelimeler getireceğim. Cunku seni dik tutacak bilirim…” dizelerini yineleyip durdum.
Onun yanında o kelimeleri hic bulamadım. Hoş, zaten boyle zamanlarda iyi konuşmasını bilmem. Ben zaten iyi konuşmasını bilmem, ama sıkı duşunurum.
Bir gun hastane kapısında eline şiir tutuşturmuştum! Kısacası hayat pek ic acıcı değildi. “Nasılsın?” demek ağır geliyor, coğu gece uyku tutmuyor, uyuyabilmek icin dişlerimi sıkarak ıslık calıyordum.
Dehliz buyuk. Okumaktan başka uğraş edinemedim. O sıralar Turgenyev‘in Bazarov‘una kafayı takmıştım. (Varolan değerlerin mutlak reddi kesin cezbedicidir.)
Bir taraftan da bu boşluğu lehime cevirmek, ve kucuk de olsa bir album kaydetmek istiyordum. Cok uzun sure, kayıt yapacak studyo bulamadım.
Acıdan ve ofkeden beslenmek gibisi yoktur!
Bu Kangren‘i yazmama engel olmadı. Sanırım bir hafta icinde yazıp tamamladım. Ayşegul (Babası olu amcamdır) bahsi gecen zamanın tanığı ve icindeydi. Şarkıma dahil olmasını istedim, oldu.
2012 Ağustos ’unun, (sanırım) son gununde kaybettik. Artık şarkı cok defa calındı, cok sigara yandı, cok kişi dinledi…
İşte Saian yani Guney Erkurt ’un bu hikayesi ile dinleyince daha da manalı hale gelen Kangren şarkısı; Uslandın şehirdeki girdaptan boğuldun velhasıl
soyle sana pencerenden etine saplanan guneşten başka ne lazım?
bakma bana ben fırtına bicmek icin ruzgar ekerim
hic duşundun mu, bir manası var elbet cayla gelen iki kup şekerin?
tamam yaşamak pek ic acıcı değil şu zaman burkuldun.
ama kabûl et sen de farkettin yağmurun nasıl buyuduğunu yutkundun!
isterdim bir yağmurdan artakalan koku şu şarkıya sığsın
şimdi sana sigaramdan yuz bularak soruyorum, nasılsın?
ben fena değilim sadece biraz lacka!
elimden gelen yok hastane kapısında eline şiirler tutuşturmaktan başka
bir de geceleri uyku tutmuyor, sabahı zor ediyorum
ulan bu ofke denen illet var ya; dişlerimi sıkıyorum!
bazısı beyhude diklenir şu dunyaya hah! Ne diyeyim?
kızıyorsun evet biliyorum ama işte ben onlardan biriyim.
olsun be, tutun yıkılma sakın hep ayakta kal, diren!
ben mesela oturup sana boyle bir mektup yazdım ismi kangren.
Kaynak-1