Bu kez doğuştan sanatcı desek abartmış olmayacağımız bir isimden bahsedeceğiz. İlhan Usmanbaş cağdaş muziğin Turkiye ’den dunyaya acılmasını sağlamış olan bir bestekÂr, bir muzik oğretmeni. Her cocuk kendini ileriki yaşlarda nasıl biri olacağına dair belli eder ya; Usmanbaş da erkenden muzikle tanışır. Kariyeri, Turkiye icin onemi ve daha pek cok niteliğinden bahsedeceğiz.
1. Erken donem
İlhan Usmanbaş 1921 yılında İstanbul ’da dunyaya gelir. Cocukluğu muzik dolu bir ortamda gecen bestekÂr ailesinden bu ozellikleri organik bir şekilde alır. İlk muzik calışmalarına da ilkokul yıllarının sonlarına doğru başlayan Usmanbaş 12 yaşında viyolonselle tanışır. Muzik tarihi hocası olan Evin İlyasoğlu ‘ ’İlhan Usmanbaş ’a Armağan ’ ’ kitabında bu olayı şoyle anlatır: “1933 ’de ilkokulu bitirdiği yaz, belki de yaşamının en anlamlı armağanını alır: Ağabeyi Orhan, İstanbul ’dan ona yarım (kucuk) bir viyolonsel getirmiştir ve hemen iki kardeş ilk viyolonsel derslerine başlar.”
2. Gelişim zamanı
1936 ’da Galatasaray Lisesi ’ne giren sanatcı buradan 1941 ’de mezun olur ve yolu İstanbul Universitesi Felsefe bolumune duşer. Bir yandan Belediye Konservatuvarı ’na da kaydolur. Hocaları arasında devrin unlu sanatcılarından Sezai Asal ile Cemal Reşit Bey de vardır.
3. Ankara yılları
Bu verimli İstanbul doneminden sonra 1942 ’de Ankara ’ya gider. Burada Ankara Devlet Konservatuvarı ’na girer. Burada da Hasan Ferit Alnar, Necil Kazım Akses, Ulvi Cemal gibi kıymetli hocalardan dersler alır. Yavaş yavaş demlenmeye başlayan Usmanbaş 1944 ’le beraber ilk eserlerini vermeye başlar.
4. NÂzım Hikmet dizeleri
Usmanbaş ’ın ilk besteleri arasında NÂzım Hikmet ’in dizeleri uzerine bir koro eseri vardır. Şiir ve resimden de sıkca etkilenip besteler yaptığından ona ‘ ’Edebiyat ve resmi muzikle buluşturan kişi ’ ’ dahi denir.
5. Profesyonel kariyer
1948 ’de konservatuvardan mezun olan sanatcı boylece profesyonel kariyerine de adım atar. Devrin meşhur piyanistlerinden Erdoğan Caplı ’nın kurduğu ‘ ’genc kuartet ’ ’ grubunun bir uyesi olur. 1952 ’ye kadar aktif olan bu grubun onemli bir ozelliği de cağdaş yapıtları bulup seslendirmesidir. Usmanbaş ’ın cağdaş muziğin ulkemizdeki oncu isimlerden biri olması yolunda buranın payı buyuk olsa gerek.
6. Yeni bir sistemle yazılan eserler
Usmanbaş ’ın yaşadığı devir de aslında yenilikler acısından bereketli bir devir. Dunyaca unlu besteci Arnold Schonberg ‘ ’12 ton ’ ’ adlı bir sistem ortaya atar. İlhan Bey ’se bu sistemle tanışması ve sonrasına dair şunları soyluyor: ‘ ’Bu 12 ton anlayışı, muziği daha soyut bicimde ele alan, gerek yerel etkilerden, gerekse obur bestecilerin etkilerinden kurtaran, sizi doğrudan doğruya notalarla başbaşa bırakan bir sistem gibi gozukuyordu. Ama bu benim icin 6-7 yıldan fazla surmedi. Sonra başka yerlere gitmek zorunda kaldım. Her yolculukta olduğu gibi, yolculuk devam ettikce surekli değişen coğrafya icindesiniz.”
7. Helikon Derneği
1953 yılında Usmanbaş, cevresindeki birkac sanatkÂrla beraber bir dernek kurar: muzik, edebiyat ve resim sanatlarını bir araya getirmek icin kurulan bu derneğe Helikon adı verilir. Edebiyat ve resim sanatını muzikle birleştirme fikri, Usmanbaş ’ın zaten hayalinde olan, oğrencilik yıllarından itibaren kafasını meşgul eden bir meseledir. Ece Ayhan, Behcet Necatigil, İlhan Berk edebiyatta etkilendiği isimlerden birkacıdır.
8. Ulke dışındaki başarıları
Usmanbaş 1955 senesinde Fromm muzik odulunu kazanarak dış ulkelerde de sesini duyurmayı başarır. Bu ilk buyuk uluslararası odulun ardından hızla başarıdan başarıya, odulden odule koşan sanatcı hem kendi isminden soz ettirir hem de Turkiye ’deki cağdaş muziği uluslararası bir seviyeye cıkarır. 1958 ’de ikinci defa Amerika ’ya gidince oradaki cağdaş akımları tekrar deneyimle şansı da bulur. Yine aynı yıl Amerika ’da Kussewitzky odulunun de sahibi olur.
9. Piyano Sonatı Yani 19. yuzyılın odaklan cok belliydi. Paris. Berlin, ancak! İngiltere yeni uyanan bir ulkeydi. 20. yuzyılda, 1950 ’lerden sonra odaklar coğaldı. Orneğin Amerika ’da her universite kampusu ayn bir odak. Her birisi kendi kalesini cok iyi savunuyor. Şimdi bir oğrenci bir odağa gidiyor, orayı tanıyıp bir başkasına gecebiliyor. Artık insanların daha kolay yaşayabildikleri bir ortam oldu. Yalnız 70 yaşını aşmış olan o 20 ’lerin kuşağı, benim gibi olanlar, bir şeyden cok yakınıyorlar: Giderek ciddi muzik dunyasının yuzde olarak cok azalması!
10. Daha merak edenler Usmanbaş ’ın yer aldığı bu belgesele de bakabilirler