“Cok Kalbimi Kırdın” teklisi ve “Duğum” EP ’siyle tanıdığımız Eylul, gectiğimiz gunlerde yepyeni albumu Dokuzuncu Dunya Savaşı ’nı cıkardı. Şimdiden buyuk beğeni toplayan album, sosyal medyanın da odağında. Biz de hem bu 8 şarkılık albumun hikayesini dinlemek hem de Eylul ’u daha yakından tanımak istedik 😍 İşte ListeList ozel roportajıyla Eylul ve Dokuzuncu Dunya Savaşına dair tum detaylar…
“Duğum” şarkısıyla hafızalarda yer edinen Eylul, gectiğimiz gunlerde Dokuzuncu Dunya Savaşı isimli bir album cıkardı
8 şarkıdan oluşan bu album, elektronik-pop severleri oldukca mutlu edeceğe benziyor😍
Gelin hem Eylul ’u daha yakından tanıyalım, bir yandan da hem de bu başarılı albumun hikayesini dinleyelim 😊
– Dokuzuncu Dunya Savaşı, Cok Kalbimi Kırdın ve Duğum EP ’lerinden sonra ilk albumun gectiğimiz hafta cıktı. Nasıl bir surecti?
Dokuzuncu Dunya Savaşı yaklaşık 7-8 aylık bir surecte doğdu. Soz ve muziğin yanı sıra duzenleme ve produksiyonunu da kendim yaptığım icin benim nezdimde cok kıymetli ve cok cıplak bir iş. Baştan sona evde yaptım diyebilirim bu albumu.
Mix ve mastering ’i daha once de beraber calışmış olduğum sevgili Tahsin Gungor Akturk yaptı. Tek tek şarkıları da, bir butun olarak albumu de, en iyi şekilde ifade edebilmek icin uğraş verdik. Albumun bitişi koronaya denk geldi. O sebeple kayıtları da evde aldım. Baştan sona maceralı bir albumdu yani.
Albume ulaşmak icin buraya tıklayabilirsiniz.
– Introda “Yeni dunyaya hoş geldiniz” diyorsun, bu pandemi sonrası yeni dunya mı?
Albume gecen yaz başladım, şarkılar ana hatlarıyla 3 ay icerisinde belirginleşti. Muziği cok yoğun yaşadığım bir donemdi. Dolayısıyla sorunun cevabı hayır. İnsanların bireysel ozgurleşmeleri ve kendi guclerini bulmaları ışığında donuşebilecek dunya duzeninden bahsediyordum yani. Gaddarlığın, hırsın ve acgozluluğun, insaniyetimizin onune gectiği, kendimize de başkalarına da duşman olmanın normalleştiği mevcut dunyanın değişimini ‘yeni dunya ’nın doğuşu olarak hayal ediyorum… Ama sonuc olarak da korona donemine denk geldi, ve şu anda hissettiklerimize adapte edilebilecek ortak duygular uzerine hikayelerle dolu album.
– Dokuzuncu Dunya Savaşı ismi de buradan mı geliyor?
Album surecini de, beni de, yakından gozlemleyen kıymetli bir dostumun onerisiydi Dokuzuncu Dunya Savaşı ismi, duyar duymaz ‘evet bu albumun ismi bu olmalı ’ dedim. Numerolojiye olan ilgim, 9 ’la girdiğim ozgun ilişki ve hayatla ve insanlarla ilgili sert algılanabilecek duşuncelerimin bir temsili “Dokuzuncu Dunya Savaşı”.
Sanırım akıl yoluyla değil de, sezgisel bir yerden daha rahat algılanabilecek bir isim Dokuzuncu Dunya Savaşı. Bizi temsil eden şeyin kavgalarımız yani savaşlarımız olduğunu duşunuyorum. Neyle savaşıyorsan osun ve şu anından, dununden ya da yarınından değil, yolundan ibaretsin bence. O yuzden sevgili İrem Alkan ’ın yapmış olduğu album artwork ’u kendimi bildim bileli hayatımda olan ozel eşyalar ve imgelerle doldurduk. Kucukken okuduğum masal kitaplarından, yetişkinliğimi belirleyen eserlere, yalnızlığımı seyreltmesi icin hayat boyu yanımda tuttuğum objelerden, bana inanan, guvenen ve guc veren dostlarımdan gelen hediyelere; kısaca, yolumdan oluşan bir tasarım aslında. Sert carpışmaların ardından kendimizle daha yakın arkadaş oluyoruz bence, yıkıcı halleri, yapıcı bir ışıkta yaşamayı tercih etmenin, bizi yeni dunyaya taşıyacağına inanıyorum.

– Albumu baştan sona keyifle dinledik. Senin de dediğin gibi her şarkının başlı başına bir hikayesi var, ama hepsi totalde de bir butunu oluşturuyor sanki.
Albumun başından sonuna, tek bir şarkıymışcasına dinlenebilir olmasını hedefledim. Şarkıların başları ve sonları var kendi iclerinde tabii- ama albumun de tek bir şarkıymışcasına başı ve sonu var benim gozumde. Şarkılardaki hikayeyi anlatmakta soz ve muzik eşit rol oynuyor bu defa.
– Albumun hikayesi sebebiyle produksiyonunu da kendin ustlendin diyebilir miyiz yani?
Evet temel gayem buydu.
– Super, biz de dinleyiciler olarak bunu net duyabiliyoruz diyebilirim. Nasıl heyecanların var bu album icin?
Ac Yatsam Tok Kalksam ’ın ve İzlerin Var ’ın canlı duzenlemeleri cok heyecan verici benim acımdan. Canlı provalarına tam korona patlamadan başlamıştık. Beatleri canlı davulla sunmak icin duzenlemeler yaptık. Bir onceki EP ’den Duğum ’un canlısı icin de heyecanlıyım. Solo performansların yanı sıra, canlılar icin klavye, bas, gitar ve elektronik davuldan oluşan bir grup oluşturduk ve farklı canlı duzenlemeler uzerine calışıyoruz.
– Eylul kendi muziğini nasıl tanımlıyor?
En zorlandığım soru bu. Elektronik olduğu aşikar ama elektronik muzik dendiğinde akla tam olarak da bu gelmiyor bence. Elektronik pop/ elektronika diyebiliriz belki.

– Son olarak, Eylul kimdir ve nelerden ilham alır?
Ankaralıyım, universiteyi İngiltere ’de okudum. Hukuk okumak icin gittim, cok da istemeden gittim, yeni gerceğim icerisinde kendimi huzurlu ve ait hissedebilmek icin bolum değiştirdim ve hep istemiş olduğum bolumde, felsefe, okudum. Felsefeyi bitirdikten sonra İstanbul ’a geldim, hayatla şarkılarım uzerinden ilişkilenmek istediğime karar verdim. Her ne olursa olsun, kendimden uzak olmak istemiyorum dediğimde bu albumu yapabilecek gucu hissettim.
Neyden beslendiğim cok donemsel. Maruz kaldığım ve kendimi maruz bıraktığım her şeyin -okuduğum, dinlediğim, deneyimlediğim, yaşadığım – bir ilham değeri var benim icin. Bir adım geriden bakınca butun sureclerimize, duygu ve duşuncelerimizden ibaret olmadığımızı, aslında onları deneyimlediğimizi fark ediyorum. En buyuk ilhamı buradan alıyorum.
Beni etkileyen şeyler neler diye sorduğumda kendime, yakın gecmişim kadar uzak gecmişimin yani cocukluğumun, ergenliğimin etkisi olduğunu goruyorum. Ne kadar citelersen citele, cıkmayan renkler, şarkılar, anılar, goruntuler var hepimizin bunyesinde. Onlarla bugunumuz arasındaki kopruden alıyorum sanırım ilhamımı.