Mahalle bakkalı kulturunu tamamen kaybettiğimiz bir zamanda, karşımıza oyle guzel bir haber cıktı ki, sizlerle paylaşmadan edemedik. Bu yurek ısıtan haber, Efe Subaşı ’nın BirGun gazetesinde yer alan yazısından. Kendisi, bu yazıyı yazarak, artık sadece filmlerde gorebileceğimizi duşunduğumuz muhteşem iki insanla tanıştırdı bizi aslında.
Uysal Bakkal ’ın hikayesi, yureğinizi ısıtacak, umudunuzu tazeleyecek. İşte Efe Subaşı ’nın Uskudar ’da bir mahalle bakkalı ile yaptığı roportajdan hareketle hazırladığımız, o anlamlı hikaye.
Uskudar- Mimar Sinan Mahallesinde bulunan bu bakkalın ismi “Uysal Gıda”. Ve mahallenin cocuklarının buradan alışveriş yapabilmesinin tek koşulu; kitap okumaları!
Uysal Bakkal, Uskudar- Dibekci Ahmet sokağın koşesinde bulunuyor. Bildiğimiz bakkallardan biraz farklı; orada da cocukların bayılacağı şekerlemeler var aslında ancak bunları satın alabilmeleri icin bir kitap okumaları ve bunu anlatmaları gerekiyor. 🙂
Kitap okuyarak alışveriş yapma fikrinin sahibi ise bakkalın sahibi Kanber Amca ’nın oğlu Fırat…
Bakkalı Kanber Amca işletiyor. Oğlu Fırat Bozan da kucukluğunden beri, fırsat buldukca ona yardım ediyor. Bu muhteşem fikir ise, bakkalda zaman gecirdiği sıralarda gelmiş Fırat ’ın aklına.
“Ben kucukluğumden beri dukkÂnda babama yardım ederim. Tabii mahallenin cocukları da alışverişe geliyor. Kimi istediğini satın alabiliyor kimisi alamıyor, kimisinin parası tam cıkışmıyor. Sonucta gelir duzeyleri farklı.”
Fırat, bu fikirden once de, parası olmayan cocuklara bakkala mal geldiğinde yardım ettiriyormuş, sonrasında istedikleri şeyi para vermeden alabilsinler diye…
Sonra bir cocuğa kitap vermiş; “Oku gel bana anlat sonra ne istersen al” diyerek. Bu haber kısa zaman icinde tum mahalleye yayılmış.
Bir gun hic tanımadığı bir cocuk gelmiş bakkala ve “Fırat abi sana Kristof Klomb ’u anlatacağım” demiş…
“Bir defasında dukkÂndayım daha once hic gormediğim bir cocuk geldi: ‘Fırat abi sen misin? ’ dedi. Evet dedim. ‘Fırat abi sana Kristof Klomb ’u anlatacağım ’ dedi. Neden dedim. ‘E bir şeyler veriyormuşsun ’ dedi.”
Boyle anlatıyor Fırat, bu eşsiz alışveriş fikrine başlama nedenini.
Ve bu olaydan sonra Fırat başlamış bakkala cocuk kitapları almaya…
O gun bugundur mahallenin cocukları, okudukları kitapları anlatmaya bu bakkala geliyor. O sırada Fırat varsa bakkalda Fırat ’a, Kanber Amca varsa ona anlatıyorlar kitaplarını. Sonra da istedikleri şeyi alıp yuzlerindeki kocaman tebessumle evlerine donuyorlar.
Elbette bu işin bir de maliyet kısmı var… Fırat, bu fikri duşunen kişi olduğundan, cocukların aldığı urunlerin masraflarını kendisi karşılamak istemiş. Ancak babasının gonlu razı olmamış buna, oğlu oğrenci olduğu icin. Sonra ortak paydada birleşmişler. O sırada bakkalda kim varsa, o karşılıyor alınan urunu. Sonucta herkes mutlu. 🙂
Şimdi bu mahalledeki cocuklar, mahalle macı rekabeti yerine kitap okuma yarışı icindeler…
Bu guzel insanlar sayesinde elbette…
Mahalledeki cocukları emaneti olarak goren Kanber Amca ise şu sozleriyle herkese buyuk bir insanlık dersi veriyor: “Ben insanları sevmeyi on dort yaşımdayken oğrendim…”
“Biz burada sokağın gozu kulağı gibiyiz. Mahalledeki butun cocuklar bana emanettir. Biri koşarken duştu mu, ilk ben gorurum. İlk ben giderim yanına. Karınları mı acıktı, ekmek arası yaparım. Anahtar bırakanlar, hesap defteri tutturanlar… İnan defteri gorsen şaşırırsın. Kimisi gelir bilirim durumu yok. E vermeyecek miyiz? Nerede kaldı dostluk, komşuluk. Vermezsek ne farkımız kalır diğerlerinden? Bilirim cok sonra verecek aldıklarını ya da hic vermeyecek ama veririm. İnsansak insanlığımızı yapmak zorundayız. Ben insanları sevmeyi on dort yaşımdayken oğrendim: O zamanlar İstanbul ’a yeni gelmişim. Ailem koyde, burada evim yok. Geceleri hanlarda kacak kalıyorum. Hastalanmıştım bir oğretmen vardı bana bir battaniye vermişti. Ondan oğrendim insanları sevmeyi. Sonra okuyamadık, okuyamadık ama cocuklarımı okutuyorum. Mahallenin cocukları okusun istiyorum. Bu kutuphaneyi de cocuklar okusun diye kurmak istiyoruz. İsteyen istediği kitabı alsın okusun. Fırat bana anlattığında olur oğlum dedim. Okumaktan zarar gelmez.”
Boyle soyluyor bu guzel yurekli insan. Ona ve oğlu Fırat ’a ne kadar teşekkur etsek az. Bize icimizdeki insanı hatırlattıkları icin. Oradaki cocukların yuzlerini guldurdukleri, bir yandan da onlar icin boylesine anlamlı bir şeye vesile oldukları icin.
Bu guzel insanların şimdiki hedefi, mahalledeki cocukların faydalanabileceği bir kitaplık oluşturmak…
Bu teşekkurun dışında ise; Uysal Bakkal ’a destek olabileceğimiz başka şeyler de olabilir diye duşunuyoruz. Cunku onların şimdiki hedefi, mahallede bulunan her yaştan cocuğun, gencin ulaşabileceği bir kitaplık hazırlamak.
Şoyle soyluyor bununla ilgili Kanber Amca: “DukkÂnın onune raflar yapacağım. Onlar oyle orada duracak. Akşam iceri almayacağız. İsteyen alsın.”
Elbette “Uysal Bakkal Mahalle Kitaplığı”nın cok sayıda kitaba ihtiyacı var. Bu yuzden dilerseniz siz de; Mimar Sinan mahallesi, Dibekci Ahmet sokak, numara 4 u ziyaret edip bu guzel insanlara ulaşabilirsiniz…
Yararlanılan Kaynak: BirGun, GazeteDuvar.