Belki Sherlock Holmes değiliz ama biz de bazı olayları birbiriyle ilişkilendirerek mantıksal cıkarımlarda bulunabiliyoruz. Peki, sure gelen olayların bir ya da birkacını doğru bir şekilde algılayamazsak ne olur? Sherlock Holmes olmakla deli olmak arasındaki fark, işte bu beceri olabilir. İnsanların birbirinden bağımsız fikir ya da eylemleri birbiriyle bağlantılıymış gibi algılaması eğilimi anlamına gelen apofeni (apophenia), tarih boyunca uretilen batıl inanc ve komple teorilerinin sebebi oldu. Raslantısal şekillerde gelişen birbirinden bağımsız şeyleri anlamlı hale getirmeye calışmak, insanların gercekten uzak cıkarımlarda bulunmasına da sebep olabiliyor.
Apofeni, insan zihninin rastlantısal durumları kabul etmeyerek yanılması ve alakasız veriler arasında anlamsal bir bağ kurmaya calışması anlamına geliyor İlk olarak Alman Norolog ve Psikiyatrist Klaus Conrad ’ın ortaya attığı apofeni (apophenia) kavramı, insan zihni icin bir nevi illuzyon sayılabilir. İnsan beyni her olay ya da imgeden bir anlam cıkarmaya meyilli. Bu durum, tamamen doğal ya da raslantısal şekilde gelişen şeyleri anlamlı hale getirmeye calışmamıza sebep oluyor.
Totemlerin ve batıl inancların kokeni apofeni Kafanıza kuş pislemesinin şans oyunlarında ikramiye kazanmakla nasıl bir bağlantısı olabilir? Bir sayı nasıl uğurlu olabilir? Nazar değmesin diyerek 3 kez masaya vurmanın sizi korumasını nasıl bekleyebilirsiniz? Bu gibi inanışlar, insanların daha once rastlantısal olarak gelişen olayları, alakasız sebeplerle bağdaştırmasından kaynaklanıyor.
Doğada bulunan şekilleri insan figurlerine benzetmek, gece gorduğumuz siluetleri korku figurleri olarak algılamak gibi bircok şey apofeninin bir parcası
Calıların hışırtısını ya da gece yarısı sokak lambasının duvarımızdaki yansımasını farklı şeylere benzeterek korkmayan olmamıştır. Bu gibi yanılgılar, insan zihninin birer oyunu sayılabilir. Aslında gerceklikle hic alakası olmayan oğeleri bir şekilde farklı şeylere benzeterek yanılgıya duşebiliyoruz.
Bulutları hayvanlara benzetmek de kucuk bir zihin yanılgısından ibaret Bulutların aldığı şekillere mistik anlamlar yuklemek, zihnin yanılmasının en net orneklerinden biri olabilir. Eski donemlerde gok gurultusu gibi doğa olaylarına dahi farklı anlamlar yuklendiği biliniyor.
Mars ’ta gorulen cisimleri dunyada kullandığımız eşyalara benzetmek de apofeni tabirini anımsatıyor Orneğin, bu fotoğrafta yuzeyde oluşan doğal bir şeklin iguanayı anımsattığını duşunebilirsiniz ancak bu duşunce hicbir bilimsel temele dayanmıyor.
Tam olarak algılayamadığımız sureclerin eksik kısımlarını yanlış şekillerde tamamlayarak gorece mantıklı hale getirmek de bu yanılgılar arasında İnsan sıralı yaşanan olayların birkac adımına hakim değilse, kafasında tekil bir anlatı kurmaya mecbur hissedip boşlukları kendi meşrebine gore dolduruyor.

Komplo teorilerini de, organize dini orgutlenmeleri de yaratan bu durtudur. İcinizde denk gelirseniz dikkat edin. pic.twitter.com/h1KpgSw24y
— Yiğitcan Erdoğan (@acyberexile) January 11, 2019
Sure gelen olayların bir kısmını cozemediğimizde eksik parcaları bir şekilde birleştirmeye calışmak, zihnimizin butunu kavramak icin uyguladığı bir yontem olabilir. Bu bağlantıları yanlış bilgilerle ya da duygusal bir yaklaşımla yaptığımızda ise ortaya gerceklikten uzak, hayali kurgular cıkabiliyor. Komplo teorilerinin altında yatan ana sebep de zihnin bu yanılgısıdır.
‘Akıl Oyunları ’ ve ’23′ gibi filmler, insanların gerceklikten uzak şeylere anlamlar yukleyip mantıksal cıkarımlar yapmaya calışmasına ornek sayılabilir Bir sayının hayatınızı kontrol ettiğini ya da rastgele gelişen şeylerin derin bir anlamı olduğunu duşunmek bazen sizi cok yanlış sonuclara goturebilir. Tesadufi verilere cok fazla odaklanarak anlamsal bir butunluk ortaya cıkarmaya calışmak, algılarımızı değiştirerek duygusal davranmamıza ve gerceklikten uzaklaşarak apophenia denilen yanılgıya duşmemize sebep olabiliyor.
Kaynak: 1 2