Hepimiz gunluk hayatta diğer insanlarla iletişim kurmak icin birbirinden farklı kokenlere sahip kelimeler kullanıyoruz. Ancak kullandığımız kelimeler bir yana “kelime”nin bile anlamını ve kokenini bilmiyor olabiliriz. “Kelime”, Arapcadan dilimize gecmiş bir kelime olup “anlamlı ses veya ses birliği, soz, sozcuk, lugat” anlamlarına sahip. “Kelime”nin anlamı tabii ki daha tahmin edilebilir ancak birazdan goreceğiniz kelimelerin anlamını ve kokenlerini oğrenince hayrete duşeceksiniz ve gunluk hayatta yanlış kullandığınızı fark edeceksiniz. İşte o anlamları, kullanımlarından cok daha farklı olan kelimeler…
Kelimelerin nereden geldiğini araştıran ve bizlere sunan hesap: “Nerden Geliyo?”
Hesabın kurucuları, iki kardeş olan İpek ve Yiğit İrde ve hesapta 1 seneden fazla suredir, her gun bir kelimenin etimolojisine bakıyorlar Etimoloji, bir kelimenin kokenini ve kelimenin diğer dillerle alakasını araştıran bilim dalı.
İpek İrde, hesabın gorselleriyle; Yiğit İrde ise yazılarıyla uğraşıyor. Kısacası hesabı beraber yonetiyorlar
Yiğit, reklamcılık gecmişine sahip bir marka yoneticisi. İpek de stratejik pazarlama uzmanı olarak Paris ’te calışıyor.
İngilizce, Fransızca, İtalyanca dillerine hakim olan iki kardeş, Arapca, Farsca ve Yunanca kelimelerle karşılaştıklarında sozluklerden araştırma yapıyorlar

View this post on Instagram





Ocak ayı bitmeden yetiştik mi?😅 İlk YouTube kelimemiz “Ocak NerdenGeliyo”nun tamamı, profil linkimizde! Kelime meraklılarıyla videolarımızda da goruşmek uzere! 📹✋🏻😉 #nerdengeliyo #kelime #sozcuk #koken #kaynak #dil #tarih #etimoloji #kokenbilim #turkce #gununkelimesi #ay #takvim #zaman #yıl #aralık #kanun #kanunisani #ateş #od #ocak #ocak_ng #ocak_ngvid
A post shared by NerdenGeliyo? (@nerdengeliyo) on Jan 31, 2018 at 12:18pm PST


Bu demek oluyor ki kelime etimolojilerinin hepsi bir kaynağa dayanıyor.
İşte kullanırken haberdar olmadığımız farklı kokenlere ve anlamlara sahip kelimeler…
“”Minnettar” bir melez. İlk kısmı “minnet” Arapcada “şukran, ihsan ve lutuftan doğan borc” anlamına geliyor. “-tar” ise Farscada bir şeyi tutan, ona sahip olanı anlatan “-dar” eki. Yani birilerine karşı minnet duygusuna sahip olanı anlatıyor “minnettar”. Tıpkı bizim, NerdenGeliyo ekibi İpek ve Yiğit kardeşler olarak son 1,5 yıldır hissettiğimiz gibi.”
1. Damacana – Jenna Hanım ’ın şişesi
“”Damacana”nın icinde ne “dana”, ne “cam”; ne “dam”, ne de “can” var… Kelime İtalyancadaki “damigiana” (okunuşu: damicaana) kelimesinden geliyor. ⁣⁣Bu kelime de Fransızca “dame-jeanne” (okunuşu: damjan), yani “Jeanne Hanım” tabirinden turemiş bir yakıştırma. Aynı kelime, yine bir yakıştırmayla İngilizceye “demijohn” olarak gecmiş, yani “Yarım John”. ⁣⁣Gorduğunuz gibi “damacana” kelimesi dilden dile, anlam gozetmeksizin, sadece ses temelli benzetmelerle gezinip durmuş. ⁣⁣Litrelerce sıvı taşıma kapasitesi olan bu cam şişelerin isminin kaynağı hakkında hikaye bol. Kimine gore, şişe tombul ve yuvarlak hatları sebebiyle “Jeanne Hanım” ismini almış. Kimine gore asıl kaynak, İran ’daki Damgan şehri; şişe ilk orada yapıldı diye…⁣⁣
⁣⁣
2. Rafadan – Hupletmelik
“Yumurtayı “rafadan” sevenler? İnsan bu tuhaf kelimenin icinde “rafa” diye bir şey arıyor. “Neyden yumurta?” -> “Rafa rafa… Rafadan.” gibi…⁣Halbuki “rafadan” başlı başına bir kelime: Kaynağı da “rofitón”. Yunancada “yutulabilir” yumurtayı anlatıyor. ⁣Zira “ropheo” fiili Eski Yunancada tek yudumda icmek, yutmak, hupletmek anlamına geliyor. ⁣
3. Ejderha – Yılan, Kral Dahak
“Mitoloji meraklıları bilir, ejderha pek cok antik kulturun goklerinde suzulmuş bir yaratık… Avrupa ’nın korkulan canavarı, Uzak Doğu ’nun saygın guc sembolu olmuş… İsmi ise bu iki kulturun ortasından, Ortadoğulu Farscadan geliyor ejderhanın: Bu dilin atası Avesta dilinde “aji” kelimesi yılanı anlatmış. “Dahak” ise Pers destanı Şahname ’de de gecen bir erkek ismi. Bu iki kelime “Aji Dahak”ta yani İran mitolojisinin efsanevi Yılan-Kralında bir araya gelmiş. “Ajdahā”ya donuşen kelime, dilimize “ejderha” olarak gecmiş.”
4. Kapucino – Kulahlı cubbe(cik)
“”Kapucino”, bu kelimenin ve ilgili kahve tipinin mucidi İtalyanlar icin bir gelenek. İsmini de, Katolik dunyasının onemli figurlerinden birinden alıyor: Assisili Aziz Fransisko ’dan (St. Francesco d ’Assisi).⁣Fransisken cemaatinin keşişleri, kulahlı ve kahverengi bir cubbe giyiyorlar ve buna “cappuccio” deniyor. “Kapuşon” var ya hani, işte o da aynı kelimenin Fransızca telaffuzu! İkisinin de kokunde Latince “kappa” var yani “kep”, kulah!⁣ Bu keşişlerin lakabı olan “cappuccini” kelimesi “kapuşoncuklar”, “minik kulahlar” gibi bir anlam taşıyor. ⁣Bizim sut kopuklu “kapucino” da, adını bu keşişlerin cubbesine benzerliğinden almış. Hep kahvenin renginden, hem de uzerine bırakılan kopuğun oluşturduğu kulahcıktan.”
5. Bisiklet – İki kucuk teker
“Latince “bi” on eki “cift, iki” anlamına geliyor. “Bienal”: iki yılda bir, “bipolar”: cift kutuplu; “biskuvi”: cifte pişmiş…⁣ “Bi-siklet” de haliyle 2 “siklet” anlamına geliyor. İngilizce ya da Fransızca “cycle” kelimesini hatırladınız mı? Dongu, cember, tekerlek… “Cyclette” ise aynı kelimenin Fransız usulu kucultulmuşu.⁣ Yani Frenklerin “bisiklet”ini hecesi hecesine Turkceleştirsek, “ikitekercik” gibi bir şey oluyor!”
6. Filinta – Cakmaklı tufek
“”Filinta gibi”… Bu benzetmenin ozellikle ince uzun boylu delikanlılar icin kullanıldığını fark etmişsinizdir.⁣ Sesinden midir nedir, “filinta” kelimesi hakikaten inceliği, zarafeti cağrıştırmıyor mu? “Filiz” kelimesi gibi… ⁣Gelin gorun ki bizim “filinta”, ateş ediyor! Almancada “flinte” kelimesi cakmak taşını ve bu taş ile ateş alan, eski model tufekleri anlatmış. İngilizcede de mevcut olan kelimeyi “Flintstones”tan yani Taş Devri cizgi filminin meşhur “Cakmaktaş Ailesi”nden hatırlayabilirsiniz.⁣ Erkeklere dair ovgu kalıplarında ateşli, kesici, delici silahlara bolca rastlamamız ilginc değil mi? “Zıpkın” gibi, “fişek” gibi, “jilet” gibi ve esasen bir tufeği anlatan, bugunku kelimemiz “filinta” gibi…”
7. Nankor – Ekmek gormez
“Nankor! Tahmin edin icinde hangi kelimeler var… ⁣Evet evet, aklınıza gelen o ilk kelime: “Kor”. Yani Farscada “gormeyen” anlamındaki “kūr”…⁣ Diğer kelimeyi tanıdınız mı? Bulmacalarda cokca cıkan “nān”. O da “ekmek”in Farscası.⁣ Yani “nankor” aslında “ekmek gormeyen”, “nimet nedir bilmeyen” anlamına geliyor. ⁣Demek ki boşuna demiyormuşuz “nankor” diye, ekmekle pek arası olmayan kediye.”
8. Kırmızı – Koşnil boceği boyası
“Arapca “qirmizi” kelimesi, “kırmız-a dair” anlamına gelmiş. “Kırmız” ne derseniz; kucucuk bir bocecik. İci dolu boyacık. ⁣Diğer ismi “koşnil” olan, bir “kabuklu bit” olarak da tasvir edilen bu bocek, kırmızı boyanın doğadaki başlıca kaynağı… “Kırmızı” kelimesinin Turkce kokenli alternatifleri “kızıl” ve “al”. Fakat Arapca kokenli “kırmızı”, dilimizde bu rengin en yaygın adı olmayı bir şekilde becermiş! ⁣Bu kelimeyi benimseyen tek dil Turkce değil. Mesela İngilizler “crimson”, Fransızlar da “cramoisi” olarak almışlar Arapların “qirmizi”sini. Ozellikle de koyu kırmızıyı anlatmak icin.”

9. Namaste – Sana boyun eğiyorum
“Hinduların selam verirken avuclarını birleştirerek soyledikleri “namaste” kelimesini anımsadınız mı? Yoga ile ilgilenenler de hatırlayacaklardır.⁣ Hinduizm cıkışlı “namaste”, Sanskrit dilinde “sana boyun eğiyorum” anlamına geliyor. “Namas” kısmı boyun eğerek saygı gostermeyi, “te” kısmı ise “sana” kelimesini karşılıyor. Tabii burada selam verilene tapılmıyor; “senin icindeki ilahi gucu saygıyla selamlıyorum” gibi bir mana cıkıyor kelimeden. ⁣”Namaste” size başka bir kelimeyi anımsattı mı”? Mesela “namaz” desek?⁣ Dine ve İslam ’a ait bazı onemli kelimeler gibi Farscadan aldığımız “namaz” kelimesi, ibadet icin eğilmeyi, yere kapanmayı anlatıyor. ⁣Ve evet, Farsca “namaz”, Sanskritce “namaste” ile kardeş… Zira bu iki dil de Hint-Avrupa dil ailesine mensup.”

10. Aşık – Ayak bileğindeki cıkıntı
“Bugunku kelimemiz “aşık” ama olunan değil, atılan “aşık”. Hani derler ya:⁣ “Sen kiminle aşık atıyorsun?”… İşte o “aşık”, ayak bileğinizin iki tarafında bulunan cıkıntının adı.⁣ Yuzeyi “aşarak” dışarı cıkmış bu kemik parcasının Eski Turkcesi ise “aşuk”. Hayvanlardaki aşık kemiği, zar olarak kullanılırmış eskiden. “Aşık atma” deyimi de işte bu kemikle oynanan zar oyunundan geliyor. Yani birisiyle aşık attığımızda onunla riskli bir rekabete girmiş, bir nevi kumar oynamış oluyoruz.”
11. İstanbul – Şehrin icinde, şehre doğru
“Peki “İstanbul” nereden geliyor?⁣ Yunancadan. Osmanlı doneminde gittikce yaygınlaşan ve gunumuze ağırlığını koyan “İstanbul” kelimesinin, Yunancada “şehrin icinde“, “şehre doğru” anlamına gelen “eis – tin – poli” deyiminden turetildiği duşunuluyor.” ⁣

12. Şampiyon – Er meydanı savaşcısı
“”Troy” (Truva) adlı filmi izlediyseniz, o acılış sahnesini unutmamışsınızdır… Miken Kralı Agamemnon, duşmanı Teselyalıların en guclu savaşcısı, izbandut Boagrius ’a rakip olarak, en iyi savaşcısı Akhilleus ’u meydana cağırır…⁣ İki ordu karşı karşıya durur ve iki “şampiyon” ortadaki er meydanında, savaşın kaderini belirlemek icin teke tek dovuşurler…⁣ Fransızcadan aldığımız “şampiyon” kelimesinin ilk anlamı, işte bu… Latincede “campus” kelimesi duzluğu, meydanı, ozellikle de “er meydanı”nı anlatmış. “Campionem” de bir dava uğruna bu meydanda dovuşen savaşcıyı.⁣ Kelime Fransızcada “champion” şeklini alıp, dilimize “şampiyon” olarak girmiş… Bugun “şampiyon” kelimesini “en iyi savaşcı” anlamından ziyade, toplu bir rekabette galip gelen sporcu ya da takımlar icin kullanıyoruz. ”
13. Smokin – Tutun icme ceketi
“Erkeklerin ozel davetlerde giydiği bu şık takımın ismini Fransızca “smoking” kelimesinden almışız.⁣⁣ Fakat meşhur “no smoking” ibaresinden hatırlayabileceğiniz gibi, “smoking” aslında İngilizce bir kelime! Bu dilde “tutmek” anlamındaki “to smoke” fiilinden geliyor ve duman cıkarmayı, sigara icmeyi anlatıyor.⁣⁣ Zaten “smokin” denen takımın İngilizcesi “smoking” değil; Amerika ’da “tuxedo”, İngiltere ’de ise “dinner jacket” yani “akşam yemeği ceketi”! Fransızlar, eski bir tabir olan “smoking jacket”ı yani “tutun icme ceketi”ni alıp, “smoking” haline getirmişler. Zira, vakt-i zamanında centilmen beyler davetlerde bu ceketleri giyip tutun icerlermiş.⁣⁣ Yani sigara icmenin marifet sanıldığı zamanlardan kalma bir kelime “smokin”… Kelimelerimiz, fikirlerimiz, bilgilerimiz zamanla nasıl da değişiyor, değil mi?”
14. Cocuk – Domuz yavrusu
“Etimolojik acıya gelecek olursak da “cocuk”, “coc + uk” şeklinde bolunen Eski Turkce bir kelime. “Coc” kimilerine gore bir yansıma, kimilerine gore ise “cok” kelimesinden gelmiş: Muhtemelen hayvanlar sayıca “cok” yavru verdikleri icin.⁣ Zira “cocuk” her şeyin yavrusunu ifade etmiş. Ama ozelikle de “domuz yavrusu”nu! Kaşgarlı Mahmut da boyle kaydetmiş kelimeyi. Hatta Anadolu ağızlarında “cocka” kelimesi hala “domuz” ya da “domuz yavrusu” anlamında kullanılıyor.”

15. Kadın – Kralice
“”Kadın”ın adı “kralice, prenses” anlamlarına gelen “katun“dan geliyor. Tıpkı turevi “hatun” gibi. ⁣⁣⁣⁣⁣Eski Turklerin kralicesi “katun”, Farscanın eski akrabası Soğdcadaki “hvaten”den doğmuş. İcinde “kendi” ve “guc” kavramları olan, “gucu kendinden olan” kraliceyi anlatan bir kelime…⁣⁣⁣⁣⁣”
16. Karat – Keciboynuzu cekirdeği
“Elmasın, değerli taşların ağırlık birimi “karat” ne kadar ağır, biliyor musunuz? Bir karat, 0,2 grama eşit. ⁣Fakat bu birim ortaya cıktığında elektronik tartılar yokmuş tabii… Nasıl olcuyorlarmış 0,2 gramı? Cevap kelimenin icinde!⁣⁣ ⁣”Karat” kelimesi Fransızca “carat”tan geliyor. Bu kelime de Arapcadaki “kırat”tan… “Kırat” aslında keciboynuzu bitkisinin cekirdeği. Soz konusu cekirdek doğada nispeten sabit bir ağırlık sergilediğinden, kucuk ve değerli malzemelerin olcumunde kullanılmış. ⁣⁣Arapca “kırat” da Yunancada “boynuzcuk” anlamına gelen ve yine keciboynuzunu anlatan “keration” kelimesinden geliyor. “Ker-” koku Hint Avrupa dillerinde “boynuz”u anlatmış. ⁣⁣Daha once işlediğimiz Yunanca kerata “boynuzlu” anlamında geliyordu. #Korna_ng da İtalyancada “boynuzlar” demek.⁣⁣”
⁣⁣
17. Lavabo – Yıkayacağım
“Biz bu kelimeyi Fransızcadan almışız ama asıl kaynak Latince. “Lavare” fiili, bizdeki “yıkamak” oluyor. “Lavabo” da “yıkayacağım”… Kelime, İncil ’de gecen “lavabo inter innocentes manus meas” yani “ellerimi masumların arasında yıkayacağım” cumlesinden doğmuş. Kilisede ekmek ve şarap ayininde rahibin ellerini yıkadığı su kabını hatırladınız mı? Filmlerdeki Katolik kilise sahnelerinin klişesidir. İşte tarihteki ilk “lavabo”, o lavabo!”
⁣⁣
18. Gerzek – Ayşen Gruda lafı
““Gerzek” Turkcede ender rastladığımız bir yapıya sahip cunku aslında bir portmanto kelime. “Geri zekalı” tamlamasının kırpılmış hali. 70 ’lerde ortaya cıkan bu gencecik kelimenin mucidi ise, Turk tiyatrosu ve sinemasının, ozellikle de komedimizin efsane kadını Ayşen Gruda. Gorselde onun yer almasının tek sebebi de bu, aman ha!⁣ “Geri zekalı” basit dursa da ağır bir tabir. Ama “gerzek“, kaynağı olan tamlamayı saklayarak, hafifleterek yaygınlaşmayı bilmiş ve cok kısa surede, en sık kullanılan argo kelimelerimizden biri olmuş. Dikkat ederseniz “geri” kelimesinde de, “zeka” kelimesinde de kapalı “e” kullanırız. Haliyle kısaltmada iki “e“nin de kapalı kalması gerekirdi; “zevzek” kelimesinde olduğu gibi. Fakat “gerzek” kelimesinde ilk “e” acılmış ve kelime “gErzekkk!” diye ağza tam oturacak hale gelmiş.”
19. Capraz – Sol, sağ
“Capraz da caktırmayan cift kelimelerden: Aslında Farscada “sol-sağ” anlamına geliyor. “Cap” sol tarafı, aykırı olanı anlatmış. “Rast” ise sağ tarafı, duz, doğru olanı. Hani işler “rast” gitsin denir ya, aynı kelime. Bizdeki “sağ ol” tabiri ya da İngilizcede hem doğru, hem hak, hem de “sağ” anlamına gelen “right” kelimesi de, sağ tarafın farklı kulturlerde nasıl aynı şekilde kayırıldığını gosteriyor. Ote yandan İtalyancada sol tarafı anlatan “sinistra” kelimesi de hayırsızlık, uğursuzluk kavramlarına bağlanıyor.”
20. Derbeder – Kapı kapı dolaşan
“Heceleri acı cekerek surunuyor gibi… “Perişan, sefil, mahvolmuş” anlamında kullandığımız bu şairane kelime tabii ki Farsca. “Dar” kelimesi “kapı” anlamına geliyor, “be” ise bağlantı, birliktelik, aracılık bildiriyor. Hani “gunden gune” anlamında “gunbegun”, “her gecen an” anlamında “anbean” deriz ya… Aynı yapıdaki “derbeder” de “kapıdan kapıya” demek ve kapı kapı dolaşan evsiz, kimsesiz insanı anlatmaya yaramış. Bonus: Farsca “der” ile İngilizce “door” kelimeleri kardeş. Haliyle “derbeder” de “door-by-door” oluyor!”
21. Cerceve – Dort cubuk
“”Cerceve” kelimesini etimoloji cercevesinde incelediğimizde, nelerden meydana geldiğini tasdiklemiş oluyoruz: Dort cubuk. carşamba ve carmıh maddelerinden hatırlayacağınız car/cehar, Farscada “dort” anlamına geliyor. Copcatan kelimesinde rastladığımız “cuba” ise cubuk, değnek, sopa, cop fikrini veriyor. “Cehar” ve “cuba” yan yana gelerek “dortcubuk” anlamına gelmiş ve Turkcemize “cerceve” olarak gecmiş!”
22. Pişmaniye – Yun gibi
“Niye “pişmaniye”? Yiyen şişman yemeyen pişman diye? Aslında kelimenin icinde pişmanlık yok, paşminalık var: Farscada “paşm” kelimesi yunu, “paşmina” da yunlu dokumayı, yapağıyı anlatmış. Soz konusu helvamız da adını, dokusunun yune olan benzerliğinden almış. Olsa da yesek pişmaniyet namına…”
23. Tuvalet – Bez parcası
“İşin aslı “toilette” kelimesi Fransızcada “kucuk bez” anlamına geliyor. Hani şu uzerine resim yapılan bez, “tuval” var ya… “Tuvalet” de onun kucultulmuşu aslında. Fransızlar “tuvalet” denen bu bezi masalarına serer, makyaj ve giyim aksesuarlarını uzerine koyarlarmış, “tuvalet masası”nın kaynağı bu. Sonra bu aksesuarların butunune de “tuvalet” demeye başlamışlar. “Grand tuvalet” dediğimizde buyuk ozenle hazırlanmış, aksesuarlı, gosterişli giyimi; “eau de toilette” dediğimizde ise guzel, bakımlı kokmak icin sıkılan kokuyu kastediyoruz. Peki ya “hela” anlamıdaki “tuvalet”? O da esasen “tuvalet kabini / odası” fikrinden geliyor. Yani “tuvalet” odalarının ilk kullanım maksadı kişisel bakım ve guzelleşmekmiş!”
Kaynak: 1 2 3