Tarkan Biyografisi 1992 yılında "Kıl Oldum Abi" adlı parcasıyla buyuk bir cıkış yakalayan Tarkan, "Şımarık" ve "Şıkıdım" gibi parcalarıyla Avrupa'da muzik listelerine girmeyi başarmış, ardından cıkardığı İngilizce album "Come Closer"ın başarısı ile Turkiye ile sınırlı kalmayacağını gostermiştir.
Tarkan Tevetoğlu, 17 Ekim 1972'de aslen Rizeli olan bir aileden Almanya'nın Frankfurt yakınlarından bulunan Alzey kasabasında doğdu. İlkoğretimi Almanya'da tamamladıktan sonra 15 yaşında iken ailesi ile birlikte Turkiye'ye dondu. Babası Ali Tevetoğlu'nun oğlunda gorduğu muzik yeteneği ile 13 yaşındayken Klasik Turk Muziği eğitimi almaya başladı. Eğitimini Karamursel'de devam eden sanatcı 1990 yılında Karamursel Lisesi'nden mezun oldu. Muzik eğitimi icin istanbul'a gittikten sonra 1990 ile 1992 yılları arasında Uskudar Musiki Cemiyeti'ne devam etti. 1993 yılında produktor Mehmet Soğutoğlu ile tanışmasının ardından İstanbul Plak ile anlaşma yaptı. İlk albumu "Yine Sensiz" 1992 yılında piyasaya cıktı. Albumun cıkış şarkısı "Kıl Oldum Abi" ile kısa surede buyuk bir cıkış yakaladı. Album 900 n bir anda tum televizyonların ve magazinin kilit noktası haline geldi.
Ardından 1994 yılında cıkardığı "Aa Acayipsin" adlı albumde Sezen Aksu ile calışan Tarkan, daha ikinci albumu ile Turk Pop Muzik camiasının en onemli isimlerinden biri haline geldi. Bu albumden sonra Turkiye ve dunya turuna cıkan sanatcı, Turkiye ve Avrupa'da 24 konser verdi. Bu konserlerin 25'i, ulusal capta gercekleştirilen en buyuk sponsorlu turne kapsamında, Tarkan'ı Turkiye'nin farklı illerinde yaklaşık 10 bin seyirci ile buluşturan stadyum konserleriydi. Sanatcının kariyerindeki en buyuk donum noktalarından olan album 2,5 milyona yakın satıldı. Avrupa'da da 950 bin rakamına ulaştı.
1995 yılında Ahmet Ertegun ve Atlantic Records ile anlaşma imzaladı. Turkiye'de medyanın yoğun takibi ve baskılarının artması uzerine New York'a giden sanatcı burada bir yandan album calışmalarına devam ederken bir yandan da New York Baruch Universitesi'nde dil eğitimi aldı.
O donemin en onemli yıldızları icra eden menajeri Ahmet San ile 1995'te sozleşme imzaladıktan sonra 1994-1997 yılları arasında İsvicre, Hollanda, İngiltere ve Almanya ’da toplam 12 şehri kapsayan 3 buyuk Avrupa turnesine cıktı. 1995 yılında New York Palladium ’da verdiği konser, Turkiye'de canlı yayınlandı. Tarkan, 1997 Temmuz'de ucuncu albumu "Olurum Sana" rekor satışlarını kırıp Turkiye'de 2,5 milyon sattı. Aynı yıl kendi muzik şirketi HITT Produksiyon'u kurdu, 1998 yılında Walt Disney'in 35. uzun metrajlı cizgi film'i olan Herkul'un baş karakterini Turkce olarak seslendirdi. Filmin muziklerinden "Yolumdayım"ı seslendirdi.
Bu albumde yer alan ve bir Sezen Aksu parcası olan "Şımarık", kısa surede dunya capında tanındı ve daha sonra başka yabancı sanatcılar tarafından da ceşitli dillerde yorumlandı. Ahmet Ertegun ile olan anlaşmazlıklarından dolayı Atlantic Records'tan ayrıldıktan sonra Turkiye'ye donerek askerlik gorevini yerine getirdi. Tarkan, 2001 yılında "Kuzu Kuzu" isimli single calışmasını piyasaya surdu. Aynı yıl "Karma" adlı albumunu yayınladı. Albumde yer alan "Kuzu Kuzu" ve "Hup" gibi calışmalar ile iyi bir donuş yaptı. Washington Post Tarkan ile ilgili yaptığı bir haberde, Tarkan'nın Fransa'dan Danimarka'ya muzik listelerine girebilmeyi başarmış, Rusya'da en cok satan Rus olmayan sanatcı unvanını almaya layık gorulmuştu.
2003 yılına gelindiğinde Tarkan yeni albumu "Dudu" adlı albumunun calışmalarını tamamladı. Nazan Oncel ile calıştığı bu album ile Rusya'da 1 milyon satış rakamına ulaştı, aynı ulkeden en iyi yabancı şarkı odulunu aldı.
Bir yandan reklam filmlerinde oynayan sanatcı 2001 yılında Pepsi ile gercekleştirilen sponsorluğun ardından, cekimleri Kapadokya'da yapılan Turkcell ’in Hazır Kart reklamlarında yer aldı. "Ozgurluk İcimizde" adlı bestesini de seslendirdiği aynı proje kapsamında Tarkan-Ozgurluk Yolcusu takvimi piyasaya sunuldu. 2004'te petrol şirketi OPET'in reklamlarında yer aldı. 2006 Yılında da Avea sponsorluğunda bir dizi konser verdi.
Dunyadan muziği ile olumlu eleştirilen almasından haraketle İngilizce album yapma kararı alan sanatcı, 2005'in Ekim ayından beklenen single "Bounce"u piyasaya surdu. Hemen ardından ilk İngilizce albumu olan "Come Closer" aynı anda tum Avrupa ve Turkiye'de satışa sunuldu. Kısa bir sure sonra albumde yer alan "Start The Fire" adlı ikinci single calışmasını yaptı.
Muziğe kısa bir sure ara verdikten sonra 2007 yılının Aralık ayında altıncı albumu "Metamorfoz" ile tekrar sevenleriyle kavuştu. Album klasik bir Tarkan albumu olmamasından oturu olumsuz eleştrilere maruz kalsa da sevenleri Tarkan'ı yanlız bırakmadı. Album tum bu olumsuz eleştirilere rağmen 2 ayda 500 bin satış rakamına ulaştı.
11 Mart 2016 tarihinde Tarkan'ın dokuzuncu studyo albumu olan "Ahde Vefa" cıktı.
29 Nisan 2016 tarihinde Tarkan'ın Tarabya ’daki luks villasının bahcesinde gercekleşen torenle 5 yıldır birlikte olduğu Pınar Dilek ile evlendi.
Ayşe Arman'nın Tarkan ile yaptığı roportaj :
Sesiniz sedanız cıkmıyor. Kendinizi geri mi cektiniz Allah aşkına!
- Ne alakası var, geri cekilme filan yok! Tam tersine, yeni bir Turkce pop album hazırlıyorum. İngilizce album calışmalarım suruyor. Sonra birbiri ardına bir suru konser var. Dubai ’den sonra, Kopenhag, Hamburg, Los Angeles. Yoğunum yani, başımı kaşıyacak vaktim yok. Ama artık magazin programlarında ve dergilerinde yer almıyorum...
Yoksa, bilincli bir tercih mi bu?
- Fevkalade bilincli.
Peki neden?
- Medyayla aramızda guven krizi var! Soylediklerimin carpıtılmasından, zorla birtakım polemiklere sokulmaktan sıkıldım. Benim icin artık bu tur şeylerin esprisi yok. Canım istemiyor. Eğlenceli gelmiyor. Hatta sıkıcı ve banal buluyorum. Bir de tabii itiraf etmem gerekirse, inciniyorum. Doğrudan kafama ateş ediyorlar.
Hala deriniz kalınlaşmadı mı?
- Hayır. Kaşarlaşamadım bir turlu. Derim hálá ince. Uzuluyorum. O yuzden roportajlara hayır diyorum.
Ama, sanatcılar magazinle beslenirler, diye biliriz. Bu bir karşılıklı ihtiyactır...
- Benim boyle bir ihtiyacım yok. Lutfen ukalalık gibi değerlendirmeyin, o gurultude, o kargaşada yer almak bana manasız geliyor. Bir de artık beni bilen biliyor ya. Konserlerim tıklım tıklım. Bana yetiyor. Daha ne isterim?
İyi de, ertesi gun gazeteye baktığımızda, sizden hic soz edilmiyor ya da adınız eskiye oranla cok daha az geciyor... Korkmuyor musunuz?
- Hayır. Gazetelerin seni eskisi kadar yazıp cizmemesi, populariteni kaybettiğin anlamına gelmiyor. Tam tersine, birilerini her gun gazetede manşetlerde gorduğum zaman kuşku duyuyorum, bir reyting problemi varmış gibi geliyor bana. Bu mekanizmadan uzakta durmak istiyorum. Ben magazin haberlerle değil, işimle anılmak istiyorum.
İnsan, belli bir doygunluğa gelince mi boyle hissediyor?
- Bilmem, olabilir. İnsan doyuyor galiba. Eskiden daha fazla dışarı cıkıyordum. Haber olmak icin mi cıkıyordum, dışarı cıktığım icin mi haber oluyordum bilmiyorum. Ama artık dışarı bile cıkmak istemiyorum. İcime kapandım biraz. Daha doğrusu, kendimi tanımaya calışıyorum. Muzik yapıyorum, hobilerimle meşgulum, cok sık seyahat ediyorum. Uzaklaşınca, Turkiye ’yi daha net goruyorum. Ne kadar kucuk bir dunyam olduğunu, ne salak şeylerle uğraştığımı fark ediyorum. Ama işte bir sure sonra Turkiye ’yi ozluyorum, geliyorum hooop yine kendimi o girdabın icinde buluyorum.
Yine de ben "Hakkımda yazılsın cizilsin istemiyorum" laflarına inanmıyorum...
- Ama doğru soyluyorum. Konsere cıkıyorsam, yeni bir album yapıyorsam ya da soylemek istediğim yeni bir şey varsa, o zaman roportaj veriyorum. Bazen de "Hadi cıkayım ortalığa da, etrafı şoyle bir sallayayım" diyorum. Ama işte hepsi o kadar. Yoksa o yaldızlı dunyanın bir yalandan ibaret olduğunu biliyorum. O yuzden de, epey bir zamandır başka turlu yaşıyorum. Sevgilimle, kopeğimle, arkadaşlarımla mutluyum.
"Sevgilisi gercek değil. Paravan. Onun aslında erkek sevgilileri var!" laflarına ne diyorsunuz?
- Guluyorum. Bu ulke, beni illa gay yapacak, o zaman rahat edecekler! Altı senedir birlikteyiz Bilge ’yle. Bir yalan, altı sene nasıl surdurulebilir?
Sevgiliniz de cok geride, kendi halinde biri. Cok gosterişli değil, cok frapan değil, cok meme değil, cok popo değil. Rahatlıkla oyle birini de secebilirdiniz. Siz Tarkan ’sınız, sahnelerin seks tanrısı...
- Sadece sahnede oyleyim. O sahneden indim mi, herhangi biri, sıradan biriyim. Bilge ’yle birlikte mutluyuz. Zaten onun kendini olmadığı bir şey gibi gostermeyen halini seviyorum. Zor bir hayatımız var. Her zaman didikleniyoruz. Sağa sola rahat gidemiyoruz.
Siz yurtdışındayken, o ne yapıyor?
- Bazen yanıma geliyor. Bazen de gelmiyor. Ozlemek ikimize de iyi geliyor. İstanbul ’da ikimizin ayrı evi var. Ama coğunlukla birlikte geciriyoruz zamanımızı.
O da roportaj vermiyor. Birkac kez aradım. Kibarca savuşturdu beni. Onu nasıl tutabiliyorsunuz? İnsanlar şohret icin bu kadar delirirken...
- Bu tur şeyler onu hic ilgilendirmiyor.
"Allah ’ım ben Tarkan ’la sevgiliyim. Seviştiğim adam Tarkan!" filan da yapmıyor mu bu kadın!
- İlk zamanlar belki biraz sarhoşluk yaşadı. Ama medyanın uzerine gitmesinden hep rahatsız oldu. "Ben de cıkayım Tarkan ’ın sevgilisi olmak nasıl bir şey anlatayım" heveslerine kapılmadı.
Kız kardeşi daha farklı ama...
- Hangisi Berna mı? Deli o. Ama tatlı bir deli. Cok severim. Uc kız kardeş onlar, ucu de cok farklı. Bilge, ağırbaşlı. Zaten avukat. Mesleği de başka turlusunu kaldırmaz. Goz onunde olamaz. Oyle bir niyeti olmaması da cok hoşuma gidiyor.
Tamam roportaj vermemenizi anladım, ama sizi cılgınca seven hayranlarınıza ne olacak? Onlara haksızlık değil mi?
- E haksızlık oluyor tabii. Onlar benim orada burada daha sık karşılarına cıkmamı istiyorlardır. Amerika ’ya gittiğimde cok kıskanıyorum, cok guzel talk-show ’lar goruyorum, normal kanallarda da, MTV ’de de. Turkiye ’de maalesef yok. Turkiye ’de kiminle, hangi talk-show ’da sohbet edeceğim? Mutlaka, abuk sabuk yerlere cekilecek, olmadığım biri gibi gosterileceğim. Konu donup dolaşıp hep aynı yere gelecek: "Gay misin, biseksuel mi?"
Duyarlı, utangac ve mutevazısınız... Ama sahneye cıkınca "seks tanrısı" oluyorsunuz. Nasıl bu kadar değişiyorsunuz? Orada ne oluyor? Hormonlarınızda değişen bir şeyler mi oluyor?
- Kesinlikle oluyor! Orası, yani sahne başka bir şey. Her şey bir arada, insanlar, spotlar, muziğin yuksek volumu... İnsanlar ismini haykırıyor, tezahurat ediyor... Seni arzuluyorlar... Bunu hissediyorsun... Kaplana donuyorsun... Ve ben sahneyi cok seviyorum. Onaylandığımı, takdir edildiğimi hissediyorum. Ama sahneden inince, tekrar sıradan adam oluyorum. Bunu da seviyorum...
Bunca zaman Tarkan imajı, Tarkan sesi, Tarkan stili, Tarkan muziği diye bir şey yarattınız. Şimdi ne yapıyorsunuz? Bundan daha fazla yapabileceğim bir şey yok, diyor musunuz?
- Demez miyim? Kendime karşı acımasız bir adamım, icimde kendimi yerden yere vuruyorum. Ve yetersiz buluyorum. "Daha iyi olabilirdin" diyorum. "Daha iyi soyleyebilirdin, daha iyi soz yazabilirdin, daha iyi dans edebilirdin..." Hayatım kendimi nasıl geliştirebileceğimi duşunmekle geciyor. Ama durust olmak gerekirse, bazen de "Aman be!" diyorum, "Ne uğraşacaksın bunlarla. Şohreti batsın!" Her şeyi bırakıp, bir kenara cekileyim istiyorum.
Amerika ’da tanıyorlar mı sizi sokakta yururken filan?
- Los Angeles ’ta tanıyorlar. Orada Latin cok, Meksikalılar filan. Miami ’de de tanıyorlar. Venezuellalılar, Brezilyalılar var. Ama Amerikalılar tanımıyor. Hoşuma da gidiyor.
New York ’ta da ordu halinde mi yaşıyorsunuz?
- Hayır. Tekim. Guvenlik de yok. İlk zamanlar oyle değildi tabii, Michael Jackson gibi beş korumayla dolaşıyordum. Limuzinler filan. Ozenmişim demek ki. Şimdi komik geliyor.
Peki korktuğunuz şeyler değişti mi?
- Sağlıksal paranoyalarım olmaya başladı...
Nasıl yani? Olum korkusu mu?
-Yok olmekten hic korkmuyorum, hatta "İyi bile olur" diyorum. Erken gitmekte fayda var. Cok yaşanılası bir dunya değil. Biraz karamsarım son zamanlarda. Bir yandan da genetik mirasımdan şupheliyim. Babam genc yaşta kalpten gitti, kolesterolu yuksekti, benim de oyle. Annemin de yıllardır problemleri var. Bazen "Acaba şeker hastası mı olacağım, kalp hastası mı?" diye korkulara kapılıyorum. Check-up ’lara gidiyorum, Allah ’a şukur, dizim dışında her şey iyi. Bazen de, yapmak istediklerimi yapabilecek miyim, diye duşunuyorum. Zamanım yetecek mi, daha coook şey var yapmak istediğim...
Neler mesela?
- Kendim dışında birilerine faydalı olayım istiyorum. Ornek aldığım isimler: Bono ve Angelina Jolie. Angelina Jolie bile Hollywood ’un yalan olduğunun fark etti.
Peki Angelina Jolie ’ninki bir PR faaliyeti olamaz mı?
- Olsa ne fark eder. Kadının, yardıma ihtiyacı olanlara faydası oluyor mu, oluyor. Ayrıca, samimi olduğuna inanıyorum.
Siz niye yapamıyorsunuz?
- İstiyorum ama olmuyor. Denedik. Destek alamıyoruz.
Albumleri :
1992 - Yine Sensiz
1994 - Aacayipsin
1997 - Olurum Sana
2001 - Karma
2003 - Dudu
2006 - Come Closer
2007 - Metamorfoz
2010 - Adımı Kalbine Yaz
2016 - Ahde Vefa