Suat Derviş Biyografisi Fosforlu Cevriye romanının yazarıdır. Suat Derviş, 10 Ağustos 1902 tarihinde İstanbul'un Moda semtinde varlıklı bir ailede dunyaya geldi. Ailesi ona Hatice Suat adını koydu ancak Suat erkek ismi olduğundan kayıtlara Hatice Saadet olarak gecti. Babası, Darulfunûn'un kurucularından kimyager Muşir Derviş Paşa'nın oğlu tıp profesoru İsmail Derviş Bey, annesi I. Abdulmecit'in mabeyncilerinden Kamil Bey'in kızı Hesna Hanım'dır. Ablası Hamiyet Hanım, Osmanlı'da Telefon İdaresi'nde calışmaya başlayan ilk kadınlardandır. Ruhi adında kardeşi vardı.

Kucuk yaşlarda ablası Hamiyet ile birlikte hocalarla eğitime başlarlar. Derslerden bunaldıkca da tiyatroculuk oynarlar. Bu oyunda ablaları Hamiyet ve Nesrin dışında onlara eşlik eden bir arkadaşları daha vardır. Ufacık yuzlu, siyah zeytin gozlu ve ince dudaklı guzel ve zeki bu kız, Bedia Şekip ’tir. İleride, tiyatroda Bedia Muvahhit adıyla unlenecektir. Suat, tiyatroculuk oynamayı cok sever lakin okumayı oğrenmeye başladığı anda okumak onda bir tutku halini alır. Ustelik sadece okumakla kalmaz yazmaya da başlar. Suat Derviş'in asıl adı Hatice Saadet Baraner Derviş'dir. Kucuk yaşlarda Fransızca ve Almanca oğrendi. İlkoğrenimini Kadıkoy Numune Ruştiyesi ’nde başladı. Yine bu donemde cocukluğundan beri tanıdığı aile dostları Hikmet Bey ve Celile Hanım ’ın onunla yaşıt oğulları Nazım Hikmet de Heybeliada Bahriye Mektebi oğrencisi olmuştur; sene 1917 ’dir. Hamiyet, Suat Derviş ve Nazım Hikmet bir araya geldiğinde kızlar “Şair” diye cağırdıkları NÂzım ’ın okuduğu dizelere hayran olurlar. Suat ’la NÂzım Hikmet zaman icerisinde yakınlaşırlar. Toplu hÂlde yapılan uzun geziler, yerini gizli ve baş başa gecirilen saatlere bırakır. Birlikte uzun kır gezileri yaparlar.
Daha sonra Darulfunun ’a devam etti. 1927 yılında Almanya'da Berlin ’de Sternisches Konservatuarı ’na kaydoldu. Konservatuvarı ’nda piyano dersleri aldı ancak bir sure sonra ailesinden habersiz Berlin Universitesi Felsefe ve Edebiyat Fakultesi'ne kaydoldu. Edebiyat dersleri aldı. Almanya'da iken Nazizmin ve Adolf Hitler'in yukselişine de tanıklık eden Suat Derviş, 1932 yılında mezun olmadan Turkiye ’ye geri dondu.
Suat Derviş, Almanya'da iken Alman gazetelerinde kısa sure muhabir olarak calıştı. Turkiye ’ye dondukten sonra Son Posta, Vatan, Cumhuriyet, Gece Postası, Tan gibi gazetelerde calışmaya başladı. Bu yıllarda yazdığı ‘Fatma ’nın Gunahı', ‘Onu Bekliyorum', ‘Biz Uc Kardeşiz' romanlarıyla tanındı.
Cocukluğundan itibaren yazmaya ilgi duyan Suat Derviş, Hezeyan başlıklı mensur şiirini, cocukluk arkadaşı Nazım Hikmet Ekim 1920 ’de Alemdar gazetesinin edebiyat ekine gondererek yayımlattı. Bu, onun yayımlanan ilk eseridir.
İlk romanı "Kara Kitap" yayımlandığı sırada Alemdar gazetesinde calışmakta olan Suat Derviş, 1922 yılında Ankara hukûmetinin temsilcisi olarak İstanbul'a gelen Refet Paşa (İbrahim Refet Bele) ile ilk roportajı Alemdar gazetesi icin yaptı. Refet Paşa (İbrahim Refet Bele) roportajının ardından sonra Suat Derviş, Alemdar ’dan ayrılıp İkdam ’a gecti. Fransızcası cok iyi olduğu icin 1923 yılında Lozan Konferansı ’nı izleyip aktarmakla gorevlendirilen gazeteciler arasında yer aldı. 1926 yılında İkdam gazetesinde bir kadın sayfası hazırlayarak bu konuda oncu oldu.
İlk romanı "Kara Kitap" yayımlandıktan sonra 1922 yılında ailesinin de ısrarıyla Turkiye İdman Cemiyetileri İttifakı ’nın kurucularından gureşci Seyfi Cenap Bey (Seyfi Cenap Berksoy) ile evlenir. Seyfi uzun boylu, geniş omuzlu, atletik yapılı, koyu kahve rengi gozleri olan oldukca yakışıklı bir genctir. Fakat delikanlının hayatında onem verdiği sadece iki şey vardır gureş ve av. Evlilik hayatları pek keyifli ilerlemez, kısa surede boşanırlar.
İkinci evliliğini 1923 yılında gazeteci Selami İzzet Sedes ile yaptı, ve aynı yıl cok kısa bir surede boşandı. 1930 yılında ucuncu evliliğini gazeteci Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu ile yaptı. Bu evliliği de ancak dort yıl surdu.
1935 yılında Uluslararası Kadınlar Birliği ’nin İstanbul'da Yıldız Sarayı'nda duzenlediği kadın sorunları ve barış konulu kongreye katıldı. Kongreye katılan kadınlarla birlikte hem kadın sorununu tartışır hem de mizah dolu soyleşiler yaptı. 1930'lu yıllardan başlayarak pek cok sokak roportajı yaptı. Roportajları ve daha once hic değinilmemiş konulardaki yazıları ile ilgi uyandırmaya başladı.
Resimli Ay ’da calışmaya başlaması ile solcu basın dunyasına girdi. 1936 yılında Son Posta gazetesinde calışırken Montreeux Konferansı'nı izlemeye gitmesi ona yurtdışına giden ilk kadın gazeteci unvanını getirdi.
1936 yılından itibaren calışmaya başladığı Tan gazetesinde kadın sorunlarına değindi ve dış siyaset olayları ile ilgili haberler yaptı. Bu gazetede calıştığı donemde 1937 yılında Sovyetler Birliği ’ne yaptığı gezi, duşunce dunyasını etkiledi. Donuşunde yayımladığı "İstanbul-Moskova-Tahran Seyahat Notları" başlıklı roportaj dizisi, "kıpkızıl komunist" olarak damgalanmasına ve gazeteden ayrılmak zorunda kalmasına neden oldu. Tan'dan ayrıldıktan sonra gazetecilik faaliyetine Haber gazetesinde devam etti. 1937'deki seyahatini 1939'da Ziraat Fuarı amacıyla tekrarladı
İlk Sovyet gezisinin yapıldığı 1937 ’de tefrika edilen "Bu Roman Olan Şeylerin Romanı" goruşlerindeki değişimi yansıtır. Gazetelerde nazizme, faşizmin yukselişine ve adaletsizliğe karşı yazılar yayımlarken romanlarında koşklerde yaşanan aşkları, yemek ziyafetleri ve davetleri yazmayı reddeden yazar, artık toplumcu- gercekci bir edebiyat anlayışına yonelmiştir. 1938 ’de Bir İstanbul Gecesi tefrika edildi, 1939 ’da "Hic" adlı romanı yayımlandı.
Eserleri gazetelerde tefrika olarak yayınlanan Suat Derviş ’in, 1944 yılında yine bolumler halinde yayınlanan ‘Fosforlu Cevriye ’ romanı 1959 yılında Aydın Arakon tarafından tarafından senaryolaştırılıp beyazperdeye aktarılan film, hayata tutunmak icin erkeksi bir kadın olan sokak kızı Cevriye ’nin yaşamını anlatılır. Başrolde Neriman Koksal ile Orhan Gunşiray oynamıştır. Sonrasında ‘Fosforlu Cevriyem‘ adıyla 1969 yılında Nejat Saydam sinemaya tekrar aktardı. Bu filmin senaryosunu Bulent Oran uyarladı ve Nejat Saydam'ın yonetmenliğinde Turkan Şoray, Tanju Gursu, Suzan Avcı, Onder Somer, Fatma Karanfil, Altan Gunbay, Danyal Topatan, Semih Sezerli, Mumtaz Ener, Suheyl Eğriboz rol aldı.
Suat Derviş, kısa suren ilk uc evliliğinin (Gureşci Seyfi Cenap Berksoy, gazeteci Selami İzzet Sedes, gazeteci Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu ile) ardından 4. evliliğini yaptı. 1940 yılında Turkiye Komunist Partisi (TKP) genel sekreteri Reşat Fuat Baraner] ile yaptığı evlilikle sol goruşleri pekişti. 1942 yılında hamile kaldı ama erken doğum yaptı, bebek olu doğdu. Eşi 1968 yılında oldu.
Suat Derviş, Turkiye Komunist Partisi (TKP) genel sekreteri Reşat Fuat Baraner ile birlikte ‘Yeni Edebiyat Dergisi ’ hazırlayıp cıkardılar. Baraner ve Derviş ’i bir araya getiren, partinin talebi doğrultusunda cıkarttıkları "Yeni Edebiyat Dergisi" 15 Ekim 1940-15 Kasım 1941 arasında yirmialtı sayı yayımladı. Suat Derviş, dergide kısa oykuler, fıkra ve eleştiriler yazdı. Dergide; Sabahattin Ali, Nazım Hikmet, Ahmet Hamdi Tanpınar, Attila İlhan, Sabiha Sertel-Zekeriya Sertel, Abidin Dino, Orhan Kemal, Mehmet Seyda, Hasan İzzettin Dinamo gibi genc yazar ve şairlerin yazıları cıkıyordu. Bu yıllardan itibaren gazeteci kimliğiyle iş bulamayan ‘Suat Derviş ’, gercek ismi olan ‘Hatice Saadet Baraner‘ yerine takma adla yazılar yazmaya başladı. Aynı yıl TKP soruşturmaları ve tutuklamaları cercevesinde eşi Reşat Fuat Baraner ’le birlikte tutuklandı, sekiz ay hapiste yattı.
Hapisten cıktıktan sonra buyuk sıkıntı cekti. Gecimini sağlamak icin Almanca, İngilizce ve İtalyanca ceviriler ve editorluk yaptı. Tiyatro piyesleri ve radyo skecleri yazdı. 1947 ’de "Buyuk Ateş", 1950 ’de "Yaprak Kıpırdamasın" romanları tefrika edildi.
Demokrat Parti iktidarının cıkardığı af kanunu ile 14 Temmuz 1950 ’de Reşat Fuat Baraner tahliye edildi. 26 Ekim 1951 gunu ise buyuk komunist tevkifatı nedeniyle eşi yeniden tutuklandı. Kendisinin de tutuklanma olasılığına karşılık Suat Derviş, 1953 yılında İsvec'teki ablasının yanına yerleşti. Avrupa ’da ceşitli gazete ve dergilerde yazılar yayımladı; kendisini yurtdışında tanıtacak kitapları kaleme aldı. Doğu Berlin ’e gitti Reşat Fuat ’ın oğlu Klaus ’u buldu.
1944 yılında yazdığı "Zeynep İcin" romanını 1953 yılında "Ankara Mahpusu" adıyla yeniden yazdı. Romanı, ablası Hamiyet Hanım Fransızca'ya cevirdi. 1957 ’de Le Prisonnier d ’Ankara adıyla yayımlanan eser on sekiz dile cevrildi ve o kadar beğenildi ki eleştirmenler tarafından Ivo Andric ’in Drina Koprusu ’nden bile daha iyi bulundu. Daha once yayınlatamadığı Cılgın Gibi eserini Fransızca ’ya cevirdi. Eser, Les Ombres du Yali (Yalının Golgesi) adıyla 1958 ’de yayımlandı.
Suat Derviş, eşi Reşat Fuat Baraner ’in hapisten cıkmasının ardından 1963 yılında Turkiye ’ye dondu. Bu donemde takma isimler roman ve hikÂyeler, cocuk masalları yazdı, tercumeler yaptı. Aksaray ’dan Bir Perihan adlı romanı 1963 ’te Gece Postası ’nda tefrika edildi. Fosforlu Cevriye, oğrenci ayaklanmaları ve sert isyanların zirveye ulaştığı 1968'de May Yayıncılık tarafından Ankara Mahpusu ile birlikte yayımlandı.
Suat Derviş ’in başını cektiği Devrimci Kadınlar Derneği, 1969 yılında Beyazıt meydanında polis kurşunuyla oldurulen devrimci genc Taylan Ozgur ’un annesi Necla Ozgur ’un katılımıyla 7 Kasım 1970 ’te kuruldu.
Katarak ameliyatı icin 1970 yılının Ağustos ayında SSCB ’ye gitti, Moskova ’da gecirdiği ameliyat sonrası gozlerinden birinin belli oranda duzelmesinin ardından arkadaşı Neriman Hikmet ile birlikte Devrimci Kadınlar Birliği'nin kuruluşunda gorev aldı. Derneğin kapatılması uzerine yeniden yazarlığa ağırlık verdi. Şişli ’deki evini devrimci genclere actı. 1971 yılında evi basıldı, bircok solcu genci evinde sakladığı ortaya cıkınca tutuklandı.
Ev kirasını odeyemez hale gelince İstiklal Caddesi uzerinde bulunan Suriye Pasajında bir izbe oda kiraladı. Babasından yetim maaşı olarak 500 lira alıyordu, okuyamadığı ve yazamadığı icin başka bir geliri yoktu, 300 lira kira odedikten sonra 200 lira ile gecinmek zorundaydı.
Fosforlu Cevriye ve Ankara Mahpusu başta olmak uzere otuza yakın roman, pek cok hikÂye, makale, eleştiri ve cevirileri vardır. Eserleri yabancı dillere cevrilen ilk Turk yazarlardandır.
Avrupa ’ya muhabir olarak giden ilk kadın gazeteci, ilk basın sendikasının beş kurucusundan biri ve ilk başkanı, Devrimci Kadınlar Birliği'nin kurucusudur. Kadın hakları, demokrası alanlarında mucadele etmiş bir aktivisttir.
Suat Derviş, aynı zamanda besteci Erdem Buri'nin teyzesidir.
Suat Derviş, Fosforlu Cevriye ’yi Gulriz Sururi icin senaryoya donuşturdukten kısa sure sonra şeker hastalığının vucudunda yarattığı tahribat sonucu hastaneye kaldırıldı. 23 Temmuz 1972 tarihinde Kasımpaşa Askeri Deniz Hastanesi ’nde 70 yaşında oldu.
Suat Derviş, 16 roman ve 100'den fazla hikaye yazmıştır.
Kitapları :
Hikaye ve Roman :
1921 - Kara Kitap
1923 - Ahmed Ferdi
1923 - Behire'nin Talibleri
1923 - Hicbiri
1923 - Ne Bir Ses Ne Bir Nefes
1924 - Ben mi
1924 - Buhran Gecesi
1924 - Fatma'nın Gunahı
1925 - Onu Bekliyorum
1925 - Biz Uc Kardeşiz
1928 - Gonul Gibi
1931 - Emine
1934 - Cılgın Gibi
1934 - Onu Bekliyorum
1935 - Onları Ben Oldurdum
1936 - Baba Oğul
1936 - Sen Benim Babam Değilsin
1937 - Bu Roman Olan Şeylerin Romanı
1938 - Camur
1938 - Bir İstanbul Gecesi
1939 - Hic
1943 - Sınır
1944 - Zeynep İcin
1944 - Neden Sovyet Rusya ’ya Hayranım
1944 - Biz Uc Kız Kardeşiz
1945 - Kendine Tapan Kadın
1947 - Buyuk Ateş
1950 - Yaprak Kıpırdamasın
1963 - Aksaray ’dan Bir Perihan
1963 - Şofor Mustafa
1968 - Ankara Mahpusu (ilk olarak 1957'de Paris'te Fransızca)
1968 - Fosforlu Cevriye
1969 - Aşk Romanları (Roman)
Evlenmek İstiyorum
Bir Haremağasının Hatıraları
Dirilen Mumya
Bu Başı Ne Yapalım
Kadıkoy ’de Muhakkak Bir Define Var
Kadın Aşksız Yaşamaz
Karanlıkta Bir Genc Kız
Yeşil Gozlu Kız
İki Kadın İki Aşk
Cıplak Kadın
Kendine Tapan Kadın
Gel Eve Donelim
KÂtip Benim
Yeniden Yaşayabilseydik
Alev Dudaklı Kadın
Sevdiği Bendim