
Hukuk Fakultesinin ilk kız oğrencisi ve Turkiye ’nin ilk kadın avukatı olan Sureyya Ağaoğlu, hukuk fakultelerinin kadınlara acılmasını sağlayarak hÂkim, savcı, avukat; kısacası hukukcu olma yolunda Turk kadınına onculuk etmiştir. Sureyya Ağaoğlu avukat kimliğinin yanı sıra donanımlı ve ozguvenli kişiliğiyle de hukukun ve kadın hakları savunuculuğunun başını cekmiştir. Ailesinin Mustafa Kemal Paşa ’nın yakın dostları olması nedeniyle Ataturk ile bircok anısı bulunan Sureyya Ağaoğlu ve bir anısını paylaşalım istedik…
1. Azerbaycan ’dan Turkiye ’ye
1903 yılında Azerbaycan ’ın Şuşa kentinde dunyaya gelen Sureyya Ağaoğlu ’nun babası tanınmış duşunur, yazar ve siyasetci Ahmet Ağaoğlu, annesi Sitare Hanım ’dır. 1910 yılında ailesiyle birlikte Turkiye ’ye gocen kucuk kızın cocukluğu ve gencliği babasının ideolojisi ve gorevleri nedeniyle Turk Ocağı aydınları, Mustafa Kemal Paşa ve yakın dostları arasında gecer.
2. Hukuk Fakultesinin ilk kız oğrencisi
Sureyya Ağaoğlu 1920 yılında İstanbul Kız Lisesi ’nden mezun olduktan sonra 1921 yılında, hukuk eğitimi gormek icin o yıllarda adı Darulfunun olan İstanbul Universitesi ’ne başvurur. Hukuk Fakultesi ’nde okumak isteyen ilk kız oğrenci olarak fakultenin kız oğrencilere acılmasında oncu rol oynar. Beraberinde iki kız arkadaşını da (Melda ve Bedia Hanımlar) okula getirerek kız oğrencilerin de bu bolumde okumasını sağlar.
3. Turkiye ’nin ilk kadın avukatı
1925 ’te fakulteden derece ile mezun olduktan sonra Ankara ’da Şurayı Devlet Tanzimat Dairesi ’nde calışmaya başlar. 1927 ’de Ankara Barosu ’na kaydolarak serbest avukatlık ruhsatını alır ve “Turkiye ’nin ilk kadın avukatı” unvanının sahibi olur. Hayatı boyunca avukatlık mesleğini surduren, İngilizce ve Fransızca bilen Ağaoğlu, meslek yaşamı boyunca cok sayıda uluslararası konferansta Turkiye ’yi temsil eder. Londra ’da Gorduklerim ve Bir Hayat boyle Gecti adlı kitaplarıyla ceşitli hukuki makalelere imza atar. Pek cok dernekte gorev alan Sureyya Ağaoğlu ardında Ataturk ’le yaşadığı bircok guzel anı bırakarak 29 Aralık 1989 ’da İstanbul ’da yaşama veda eder.
4. Aile dostu Gazi Paşa
Sureyya Ağaoğlu Ataturk ile ailece goruştukleri gunleri şoyle anlatır: “Gazi ve Latife Hanım, Kecioren ’deki evimize sık sık gelirdi. O devirlerde Gazi sıcak aile cevrelerinde vakit gecirmeyi sever, yetişen gencleri bir baba ovgusuyle takip ederdi. Bizler o senelerde Ankara ’nın sayılı okumuş, yuksek tahsil yapmış ve batılı anlamda hayat mucadelesine atılmış genc kızlarıydık. Bize karşı sevgi ve ovgulerini saklamazdı. Yaramazlıklarımıza gulerdi. Bir gun kardeşim Tezer ile dort el piyano calışırken cok guzel calan kardeşimin duzeltme ve uyarılarına dayanamayarak Tezer ’in elini tırmaladım. O gece Latife Hanım ile birlikte bize gelen Gazi, Tezer ’e ‘Eline ne oldu? ’ diye sordu. O da: ‘Kedi tırmaladı efendim. ’ cevabını verince Gazi: ‘Aman o ne tehlikeli kedi, atın onu evden. ’ dedi. Tezer bana bakarak: ‘Cok seviyoruz efendim, atamayız. ’ deyince işi anlayan Gazi kahkahalarla guldu.”
5. Cumhuriyetin ilk yılları ve kadın stajyer avukatlar
1924 yılında Hukuk Fakultesinden pekiyi dereceyle mezun olarak ailesi ile birlikte Ankara ’ya gelen Sureyya Ağaoğlu arkadaşı Melahat ile Adliye Vekaletinde staja başlar. Kadınlarla ilgili gelişmelerin yaşandığı Cumhuriyet ’in bu ilk yıllarında kadınların erkeklerle beraber bir lokantada yemek yemesi gorulmemiştir. Goreve yeni başlayan genc stajyer avukatlar Sureyya ve Melahat, İlk gunlerin heyecanı gecince bir sorunla karşılaşırlar: Oğle yemeği işini nasıl cozeceklerdir? Evleri bakanlığa cok uzak olduğu icin evlerine gidemezler. Devrin şartları dolayısıyla lokantaya gitmeleri de yasaktır. İşte bu yasağın Gazi tarafından nasıl yıkıldığını şoyle anlatır Sureyya Ağaoğlu:
6. Sorun olan oğle yemekleri
“Oğle yemekleri Melahat ile benim icin bir problem olmuştu. Cunku o devirde Ankara ’da ‘İstanbul Lokantası ’ adlı restorandan başka yemek yenecek yer yoktu ve butun milletvekilleri oraya giderdi. Gercekten, lokantanın hic hanım muşterisi yoktu. Bir gun babamdan izin alarak Melahat ile o lokantaya gittik, kucuk bir bolumunde oturup yemek yedik. Herkes hayretler icinde idi. İki genc kız tek başlarına lokantada yemek yiyordu. Bizi tanıdıkları icin Basın-Yayın Genel Muduru olan babama haber derhal ulaştırılmış.
7. Kadınların lokantada yemek yemesi olacak şey değil
Gece babam eve gelince: ‘Başbakan Rauf Bey, Sureyya ile bir hanım arkadaşının lokantada yemek yediğini ve herkesin bundan bahsettiğini soyledi. Bir de kutuphaneye giden bir hanım varmış, onun hakkında da dedikodu yapılıyormuş. Bundan sonra oğle yemeklerine bana gelin. ’ dedi. Rauf Bey kutuphanede calışanın kendi kızı olduğunu sonradan oğrendi. Bu olaydan sonra bir rastlantı olarak Gazi, Latife Hanım ile bize geldi; bana calışma hayatından memnun olup olmadığımı sordu. Ben de bu olayı anlattım. Aslında Ankara ’da yemek yenebilecek bir lokanta vardı ama burada sadece milletvekilleri yemek yemekteydi. Kadınların lokantada yemek yemesi olacak şey değildi.
8. Paşa gelip seni yemeğe goturecekmiş
Beni onaylamasını beklerken Gazi: ‘Babanın da Rauf Bey ’in de hakları var. ’ dedi. Ertesi gun bakanlıkta calışırken Milletvekili Necati Bey telaşla odaya girdi: ‘Sureyya hazır ol, Paşa gelip seni yemeğe goturecekmiş. ’ dedi. Ben ve butun arkadaşlar şaşırmıştık. Dışarıya cıkınca Gazi ’nin gri otomobilinde Siirt Milletvekili Mahmut Bey ve yaveri Muzaffer Bey ’in oturduğunu gordum. Bana: ‘Latife bugun seni oğle yemeğine bekliyor. ’ dedi.
9. Sureyya yarın lokantada yemek yiyecek
Şaşkınlıktan konuşamıyordum. Otomobile bindim. Yolda herkes bize bakıyordu. İstanbul Lokantasının onunde otomobilini durdurdu, Bozuyuk Milletvekili Salih Bey ’i dışarıya cağırttı. Doğal olarak butun milletvekilleri lokantadan fırladılar. Biraz onlarla konuştu, sonra yuksek sesle: ‘Bugun Sureyya ’yı bize goturuyorum, ama yarın lokantada yiyecek ’ dedi. Gazi ’nin evine gittiğimizde Latife Hanım ne olup bittiğini şoyle anlattı:
10. Lokantada yemek yiyen ilk Turk kadınları
“Paşa, dun akşam bu lokanta olayına cok kızdı, ama babanı senin yanında rencide etmek istemediği icin kızgınlığını belli etmedi. Eve gelir gelmez, birkac milletvekilini arayarak, yarın mutlaka eşleriyle birlikte lokantaya oğle yemeğine gitmelerini soyledi.” Ertesi gun lokanta hikÂyesini duyan bazı hanımlar, bu arada eski Denizcilik Bakanı İhsan Bey ’in eşi Nuriye Hanım, Hamdullah Suphi Bey ’in hanımı da oğle yemeğine lokantaya gelmişlerdi. Biz de bu olaydan sonra rahatlıkla dışarıda yemek yiyebildik. Gazi bu davranışı ile kadınların toplum icinde hareket serbestliğini nasıl korumak istediğini herkese gostermişti.
11. Yurtta Sulh Cihanda Sulh
Sureyya Ağaoğlu o gunleri şoyle niteler anılarında: O devirde Ataturk Ankara ’nın ruhuydu ve Ankara her halde pek az şehre nasip olan bir şevk, heyecan ve gelişme havası icinde yaşıyordu. “Ataturk bir amac icin mucadele etmiştir, ama hicbir zaman kavgadan, savaştan yana olmamıştır. O, Misak-ı Milli hudutları icinde yeni ve ileri bir Turkiye ’den başka bir şey duşunmuyordu. Onun icin konuşmalarında hep ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh ’ sloganını kullanmıştır.
Kaynak 1