
Hayattaki ‘sorumluluklarımızı ’ bir duşunelim. Bazılarını sadece zorunluluk olarak gorup yerine getirmeye calışırız. Bazıları ise tum kalbimizle isteyerek yerine getirdiğimiz fedakarlıklardır aslında. İyi sonuclar doğuran bir fedakarlığı karşılıksız gosterebilen insanlar dunyayı guzelleştirir, sevgiyi yetiştirir.
Bahsedeceğimiz hikayenin kahramanı Ayda Kır; Gonulden bir fedakarlıkla edindiği sorumluluğu 28 yıldır hakkıyla yerine getiren, guzelliklerle dolu teyzemiz. Gelin onu ve hikayesini biraz daha yakından tanıyalım…
Ayda Kır 58 yaşında. İstanbul ’un Aydos Ormanları tam 28 yıldır Ayda Teyze ’ye emanet. Boynunda durbunu, elinde oyası ve telsizi ile purdikkat koruyuculuğunu yapıyor koca ormanın.
28 yıl oncesine donelim… O zamanlar Ayda Teyze ’nin eşi yapıyormuş koruyuculuk işini. Eşinin yanına gozetleme bekciliği yapacak başka biri aranırken Ayda Teyze “ben talip oluyorum” diye girmiş araya
Giriş o giriş olmuş. Bir gun olsun bırakmamış İstanbul ’un ciğerlerini koruma gorevini. Oyle ki yeri gelmiş ailesinden, kendi zevklerinden feragat etmiş.
Saat başı kulenin merkezine rapor veriyor. Aşağıya yemek, cay ve mecbur ihtiyaclar icin iniyor sadece. Her inişinde de rapor vermeyi ihmal etmiyor. Her şey duzen icerisinde olmak zorunda diye belirtiyor ve devam ediyor;
“Sabah 10:00 ’da mesaim başlıyor akşam 19:00 ’da bitiyor. Saat başı da telsizden eğer her şey yolunda ise “Aydos ’ta ruzgar normal goruş acık” diye rapor geciyorum. Ama ormanda bir duman gorursem hemen merkeze bildiriyorum. Bolgeye hareket eden orman itfaiye ekipleri de yangın buyumeden onlemek icin yangın sondurme araclarıyla hızla harekete geciyor.”
Kaldığı kulede geciyor tum hayatı. Hem evi hem işi butun yaşam alanı bu kule dahilinde. Zor olmuyor mu? Nasıl burada hayat? diye sorulunca şoyle anlatıyor:
“Alıştık artık buraya şehrin gurultusunden, kirliliğinden uzak bir yaşamımız var. Cocuklarımın biri uc diğeri dort yaşındayken burayı ev belledik, o gun bugundur işi bırakmayı duşunmedik. Hatta oyle ki bundan yaklaşık 10 yıl once Sultanbeyli ’nden başlayıp bizim kuleye kadar gelen yangında bile binayı terk etmedik.”
Cocukları evlendiği icin artık burada yaşamıyor. Eşiyle birlikte koca ormanın tepesinde bir başlarına kalıyor. Korkmuyor musun hic? sorusunu da yine ictenlikle yanıtlıyor Ayda Teyze:
“Cocuklarım kucukken eşim şehre indiğinde korkardım. Sonucta ormanda yalnız bir kadınsınız. Elektriğimiz bile cok yakın zamana kadar yoktu. Boyle yokluklar icerisinde bu kutsal gorevi yuruttuk ve yurutmeye devam edeceğiz” diyor.
Gozetleme kulesine cok alışmış ve tum omrunu burada gecirmeyi duşunuyor. “Hic mi izin yapıyorsun?” diye sorulduğunda:
“Benim tatil izinlerim herkesten farklı. Ben yazın izinsiz calışırım. Burada işler yazın olur. Kışın yağış olduğundan bize pek gorev duşmez. Bu yuzden yıllık iznimi kışın yapar o zaman eşimi dostumu ziyarete giderim. Zaten burası yazın serin olduğundan sıcak sevmeyen biri olarak burayı ayrıca seviyorum”.
Kolay değil tabii saat başı dikkat kesilip, ormanı korumak ve gozetlemek. Ayda Kır ’ın gelini Şeyma Kır ormanda yaşamanın kısa sureli guzel olduğunu fakat zaman gectikce işlerin zorlaştığını soyluyor
“Gezmek amaclı 1 2 gun icin guzel bir yer ama surekli olarak kalınca insan ister istemez sıkılıyor. Guzel tarafı ormanda temiz hava icinde zor tarafı da ozel hayatı olmuyor. Ben arada sırada geldiğim icin benim icin iyi bir şey. Yemyeşil, sakin, doğal, guzel bir ortam burada yaşamak guzel oluyor ama surekli olduğu zaman zor oluyor, insan sıkılıyor. Cocuklar durmak istemiyor burada” diye konuştu.
Doğayı, ulkesinin guzide Aydos Ormanlarını koruma gorevini tum azmiyle devam ettiriyor Ayda Teyze.
Bizler de hem Ayda teyzeye hem de eşine minnettarlığımızı iletiyoruz, sevgilerimizi gonderiyoruz… Cok yaşayın!
Kaynak;1,2