
İstanbul ’un Prens adaları arasında buyuk bir edebiyatcıya ev sahipliği yapmıştır Burgazada. Evet, ‘ ’Yazmasam deli olacaktım ’ ’ diyen Sait Faik Abasıyanık belki biraz da delirmeyişini bu şahane adaya borcludur. Adalarımızın hicbiri, diğerinin golgesinde kalmayı hak etmez. Burgaz ’ın da yeri, tarihcesi, onemi ve guzellikleri ayrıdır. Burada uzun yıllar yaşamış olan Sait Faik de oykulerinde Burgaz ’ın yerlileri ve balıkcılarından cok bahseder. Burada bir koy var ki, adının gercekten bir adaya yaraşır bir oykusu vardır: Madam Martha Koyu, henuz dunyada dahi gorulmeyen bir modayı renkli kıyafetleriyle oluşturan Madam Martha ’dan alır adını. Bu harikulade kadından, elbette koya da değinerek bahsedeceğiz.
Koya adı verilen Madam Martha nevi şahsına munhasır bir kişilik yakıştırmasının tam karşılığıdır Mısır asıllı bir Hristiyan olan Martha 1920 ’de Mersin ’de dunyaya gelir Osmanlı Bankası ’nın muduru olan babasının tayini gereği cocuk yaşta İstanbul ’a taşınmak durumunda kalır St. Benoit Lisesi ’ni bitiren Madam, 1921 ’de Sovyet Devrimi ’nden kacarak ilk bale okulunu acan Lydia Krassa Arzumanova ’nın oğrencisi ve ilk kadın balerinlerimizden de biri olur Kendisi gibi bir Ermeni olan Berc Kazar ile evlendikten sonra cift Burgazada ’ya yerleşir Madam Martha, daha sonra kendi adının verileceği Halikya Koyu ’nu giderek benimser ve orayla ozdeşleşir Yaz – kış demeden bu koyda anadan uryan halde yuzen Martha hic gocunmadan koyun temizlik ve bakım işleri ile de kendisi ilgilenir Yağmur sularını da biriktiren Madam Martha bazen bu biriktirdiklerini kast ederek ‘ ’Biraz Allah suyuyla yıkanayım ’ ’ deyip evin yolunu tutar Martha ozgur ruhlu ve guzel yurekli bir kadındır; renkli taşlardan takılar yapıp cocuklara hediye eder, dostlarını da koyun cevresindeki bir incir ağacının altında misafir eder Doğum sancısını dahi koyda yuzerken yaşayan Martha her akşam kocaman kupeleri, ayak bileklerinde halhalları, renkli elbiseleri ve pareolarıyla iskeleye inip eşini karşılar Bu renk cumbuşu kadının tum samimiyeti ve canlılığına rağmen dedikodular başlar ve bir gun bu laflar onun da kulağına gelir Hakkında soylenenlere artık daha fazla katlanamayan Madam 1980 ’lerin başında ardında ‘ ’Artık rahat edersiniz ’ ’ notunu bırakarak intihar eder Ada halkı da Halikya olarak bilinen koya o gunden sonra Madam Martha Koyu demeye başlar Bu koy Burgazada İskelesi ’nden inip sağdaki yolu 20 dakika kadar takip ettiğinizde karşınıza cıkar ve Yassıada ’nın tam karşısında 1 km ’lik bir alanı kaplar Yazar Bercuhi Berberyan ‘ ’Burgazada, Sevgilim ’ ’ kitabında Martha ’dan şoyle bahseder: “…Deniz onun canıydı… İbadet eder gibi yuzerdi, meditasyon yapar gibi… Cocuğunun doğum sancısı bile denizdeyken gelmiş, bıraksalar suda doğururdu belki de…” “Marta, adanın en ilginc ve en sıra dışı kadınıydı. Yaz, kış denize cıplak girerdi. Bir dolu dikizcisi olmalı ki, herkes bilirdi bunu. İplemezdi Marta… ’ ’