Josephine Baker, dunyaca tanınan bir isim olmakla yetinmeyip iyi yurekli olmak gerektiğini de ispatlamış bir isim. Onu tanımlarken meslek hanesine yazabileceğimiz birden fazla vasfı var: danscı, oyuncu, aktivist… Yirminci yuzyılın tanınmaya değer simalarından biri olan Josephine Baker ve zor hayat şartlarından Avrupa ’ya uzanışına, Fidel Castro ile tanışmasından Turkiye ’ye gelmesine kadar pek cok konuyu anlatmaya calışacağım. Josephine Baker buyuk bir danscı olarak nam salması bir yana, bugun hala ozellikle ırkcılıkla mucadelede sembol haline gelmiş bir isim olarak karşımızda duruyor. Karşımızda durmasın, ona bakalım ve onu tanıyalım.
Josephine Baker, tam adıyla Freda Josephine McDonald Carson Baker 3 Haziran 1906 ’da ABD ’nin Missouri eyaletinde dunyaya gelir
Daha cocukluğundan itibaren hayatın karanlık yanlarını tanımak zorunda kalır, cunku yoksulluk ve ırkcılık onu da kuşatmış durumdadır
Anne ve babası kucuk barlarda gosteriler yaparak para kazanan Josephine Baker cocuk yaştayken babasının kendilerini terk etmesiyle yuz yuze kalır
Bunun uzerine ilkokul cağındaki Josephine okulu bırakarak calışmaya başlar
Annesi işsiz bir adamla evlenen danscı, zengin ailelerin bebeklerine bakmaya başlar ancak aileler şunu da eklerler: ‘ ’Bebeği opmemeye dikkat edin ’ ’
Onun tanık olacağı ilk ve son ırkcılık değildir bu; 1917 ’de 11 yaşındayken bir isyana şahit olur ve bunun sonucunda 40 ’a yakın siyahî vatandaş hayatını kaybeder
Josephine Baker terk ediliş, yoksulluk ve ırkcılıklarla boyle tanışır ama dinamik ve atik karakteriyle ileride ilgi cekmeyi başaracaktır
İlk evliliğini 13 yaşında yaşayan danscı bunun sonucu hamile kalır, ancak kocası onu terk eder ve o da kurtaj olur
İş bulamadığı zamanlarda sokaklarda dans edip para kazanan performanscı yine boyle bir gun bir Afro Amerikan tiyatro grubu tarafından keşfedilir
Boylece 15 yaşında bu gruba katılır ve onlarla beraber ABD ’nin ceşitli bolgelerine gidip performanslar sergiler
15 ’indeki bu turnesi sırasında bir evlilik daha yapan Josephine Baker yeni kocasından da ayrılır. Kendisi cağının garipsediği bir durum olsa da maddî olarak asla bir erkeğe bağlı kalmaz ve gitmek istediğinde gider
Gruplarla ceşitli skecler sergileyerek ABD ’yi dolaşan danscı bu iş bittiğinde bir koroda yer almak ister
Ancak bu talebi ‘ ’sıska ve siyah ’ ’ olduğu gerekcesiyle reddedilince Josephine Baker ırkcılıkla tekrar yuze yuze gelir ve kendisine de omru boyu ‘ ’Maymun ’ ’ lakabı takılır
Yine de korodaki ceşitli hareketleri oğrenerek vakit geciren performanscı bu emeklerinin karşılığını alır ve koronun ihtiyacı uzerine burada yer almayı başarır
Bu donem; sahnede kasten ceşitli sakarlıklar yapar ve bu performansı izleyiciler tarafından beğenilir
1923 ’te Boston ’daki bir gosteriye figuran olarak katıldıktan sonra New York ’a gider ve meşhur Broodway ’de ‘ ’Chocolate Dandies ’ ’ gosterisinde yer alır
CV doldursa epey birikim yapmış olan Josephine 1925 ’te, 19 yaşındayken bir yapımcının teklifi uzerine Paris ’e gider ve burada nispeten ozgur bir ortam bulur
Paris ’te Champs Elysees Tiyatrosu ’nda ‘ ’La Revue Negre ’ ’ (Zenci Revusu) ile dikkatleri uzerine toplar
Ceşitli jazz revulerinin de Fransa ’ya tanıtılmasında buyuk payı olan Josephine ayrıca ozgun dansı ve giyim tarzıyla da yenilikci bir niteliğe sahiptir
Avrupa ’da şohreti giderek yayılmaya başlayan danscı dunyadaki en cok fotoğraflanın kadınlardan biri olarak Gloria Swanson ve Mary Pickford ’a da rakip olur
1930 ’ların başında Tropik Siren, ZouZou ve Prenses Tam Tam adlı uc filmde yer alarak sinemaya da adım atar
Şohreti iyice yayılan Josephine Baker teklif uzerine 17 Ocak 1934 yılında İstanbul ’da da sahne alır ve ona ulkenin bohem hayatını oldukca bilen Fikret Adil rehberlik yapar
Ayrıca ulkemizde; bir dergide mustehcen fotoğrafı paylaşılan da ilk kadın olur, zira Josephine Baker cıplak poz verir
İstanbul ’a geldiği donem nedeni bilinmeyen bir şekilde patlayan dinamitler sonucu binalar yıkılır, yaralanan ve olenler olur
Josephine Baker bunun uzerine mağdur olanlara 1.000 lira bağış yapmayı teklif eder, hukumet de bu bağışı Kızılay uzerinden yapmasını tavsiye eder
Danscı 1936 ’da doğduğu Amerika ’ya tekrar gittiğinde aynı ırkcılıkları tekrar yaşar, Amerikan izleyicileri boylesi yeteneklere sahip bir siyahî kadını reddeder
1937 ’de ucuncu evliliğini Jean Lion ile yaparak Fransız vatandaşlığına gecen Josephine II. Dunya Savaşı ’nda da Hur Fransa ordusunu destekler
Afrika ve Ortadoğu ’daki birlikleri eğlendiren performanscı aynı zamanda bir ajan olarak calışıp Almanlardan bilgiler toplar
1940 ’da da Alman işgaline tepki olarak, Fransa uzerinde tek bir Alman neferi kalmayıncaya dek sahneye cıkmama kararı alır
Savaş surecinde, 1941 yılında Fas ’ın Marakeş kentindeyken bebeğini duşurur ve karın zarı iltihabı yaşar
Eşi Lion ’dan boşanan danscı 1947 ’de Fransız orkestra şefi Jo Boillon ile evlenir 1961 ’e kadar bu evlilik surer
1950 ’li yıllarda ırkcılığa karşı savaşmak icin tekrar Amerika ’ya gider ve Sivil Haklar Hareketi ’ne destek verir, gosterilere katılır, ırkcılığa karşı uniformasıyla konuşmalar yapar
Savaş sonrası coğunlukla Fransa ’da vakit geciren Josephine Baker 1950 ’de ayrıca ‘ ’Gokkuşağı Ailesi ’ ’ adını verdiği organizasyonu da hayata gecirir
Performanscı din, dil, ırk, millet ayırt etmeden 12 cocuğu evlat edinir ve ‘ ’Gokkuşağı Ailesi ’ ’ koyunu kurar
Fransa ’daki malikÂnesine finans sağlamak adına 1956 ’da sahneye doner ve 1959 ’da Paris revusunde başrol olur
1960 ’larda insan hakları gosterilerine katılmak adına tekrar ABD ’ye gider. Bu yıllarda Fidel Castro ile de tanışan aktivist 1963 ’te Siyahî İnsanların Gelişmesi İcin Ulusal Birlik ’in (NAACP) duzenlediği ve Martin Luther King ’in de katıldığı yuruyuşe katılır
8 Nisan 1975 ’te 50. yıl sanat yılına ulaşan Josephine Baker Paris ’teki Bobino Tiyatrosu ’ndaki bir gosteriyle kutlanır
Bu geceye oyuncu Sophia Loren ve Monaco Prensesi Grace gibi pek cok unlu isim katılır
Yalnızca dort gun sonra, 12 Nisan 1975 ’te Josephine Baker bir kanama nedeniyle hayata gozlerini yumar
Onun en unlu şovu Banana Show ’dur ve performansını muzlardan yapılmış bir etek giyerek gercekleştirir
Ressam Frida Kahlo ile olan duygusal bağı da oldukten sonra ortaya cıkar
Yaşadığı donem bazı kiliselerce şeytan olarak gorulen ama her daim ırkcılıkla savaşmış olan Josephine Baker ışıklar icinde uyusun