İsmi pek bilinmez, cismi az tanınır. Daha cok eskilerin aşina olduğu, bugunse zamanın silip supurduğu bir Mufide Kadri vardır. Buna karşın bu değerli ressamın kısacık yaşam oykusu ve az surede hayatına sığdırdıklarını bilmeye, tanımaya, merak etmeye değer. Evet Mufide Kadri Hanım, ilk Turk kadın ressam olarak bilinir. Parmaklarıyla gosterdiği resim mahareti kadar bestekÂrlığıyla da on plana cıkar. Halide Edip gibi yazarlarla dostluk kurar, Osman Hamdi Bey gibi ustalardan eğitim alır. Huzunlu hadiselerin gobeğinde genc bir ressam olarak durur Mufide Kadri Hanım. Bilelim ve diyelim ki; bu dunyadan bir Mufide Kadri gecti.
Mufide Kadri hayatı omrunun birkac katı kadar dolu yaşamış insanlardan biridir
1890 ’da İstanbul Camlıca ’da dunyaya gelen ressam henuz kendini bilemeyecek yaştayken babasını yitirir ve oksuz kalır (Erkek kıyafetiyle resmi)
O zaman epeyce zengin ve nufuzlu olan Kadri Bey bu minik yavrucağı evlat edinir
Mufide Hanım ’ın buyuduğu evi anlamamız acısından; Kadri Bey kışın Sultanahmet ’teki kÂgir binada, yazın da genellikle Camlıca ’daki yazlık evinde ikamet eder
Kadri Bey ’in Sultanahmet ’teki evi zamanın Avrupa modasına gore duzenlendiği gibi evin icinde piyano ve farklı bitki ceşitleri de bulunur
Mufide Kadri bu donemde Sultanahmetli İsmail Hakkı Efendi ’den edebiyat ve din dersleri gormeye başlar
Turkiye ve dış ulkelerde nam salmış unlu ressam Osman Hamdi Bey ’den de resim dersleri alır
Kısa sure sonra Osman Hamdi Bey ’in teşvikleriyle Munih ’te bir sergiye katılan Mufide Hanım ’ın eserleri burada oldukca takdir toplar
Oyle ki Munih Sergi Komiserliği de Turkiye Maarif Nezaretine ressama verilmek uzere bir altın madalya gonderir
Mufide Kadri bu başarısı sayesinde resme daha fazla yaklaşır ve yoğun calışma temposundan sıkılmaz
Genc kızın resimleri bundan boyle sergilerde yer almaya başlar, dahası Osmanlı ressamlarının yer aldığı dergilerde Mufide Hanım ’a da yer verilir
İlk kadın resim oğretmeni olan Mufide Hanım İstanbul ’da birden fazla okulda eğitim verir
Oldukca hassas ve zayıf bir yapıya sahip olan Mufide Kadri yoğun calışma temposuna zihnen adapte olur ancak bedeni ilk işaretleri vermeye başlar
Kullandığı boyalardan kaynaklı vereme kapılan Mufide Hanım ’ın resme olan tutkusunda hicbir azalma gorulmez. Resim yapmadığı zamanlarda da ut, keman, piyano calar
Uzun boylu ve kumral bir kız olan Mufide Kadri Hanım sanki zamanının az kaldığını bilerek her işi bitirmeye, kız kardeşlerinin portrelerini cizmeye calışır (Ressam Guzin Duran ’ı cizdiği portre)
Hassas bedeni daha fazla dayanamayınca 1912 ’de 22 yaşındayken İstanbul ’da hayata gozlerini yumar
Mufide Kadri belirli konular uzerine calışmış bir ressamdır ve eserlerinde kendi tabiatıyla hocası Osman Hamdi Bey ’in uslubu bir arada gorulur
Resimde olduğu kadar muzikte de kabiliyetli olan ressamın en guzel eserlerinden biri Terane-i şebap olur
Yazar Halide Edip de dostundan ‘ ’Son Eseri ’ ’ adlı romanında biraz da kurguyla soz eder
Hatta eseri de Mufide Hanım ’a atfeden Halide Edip onsozde gerekcesini şoyle belirtir: “Son Eseri ithaf ettiğim Ressam Mufide, pek genc olen ve cok sevdiğim eski bir arkadaş ve dosttu. Kahramanı bir genc kız olan bu roman, onun hayatını tasvirden ziyade ismini yaşatmak icin yazılmıştı. Tekrar basmaya karar verilince sırf Mufide ’nin ismi mevzu olduğu icin baştan okudum. Ve hicbir esere yapmadığım şeyi yaptım. Yani imkÂn dairesinde ıslaha calıştım. Herhalde romanın kendisini yazmak icin vaktiyle sarf ettiğim zamandan daha cok vakit verdim. Yine de memnun değilim. Cunku mevzu bana ziyan edilmiş eski bir facia gibi geldi. Herhalde lisan mubalÂğalarına, vak ’aların fazla bariz tezatlarına imkÂn dairesinde dokundum. Esasından tabiî bir şey değiştirmedim.”
En meşhur tablolarından biri: Beklemek