Fikir uretmek bazıları icin huy, kabul. Kimisi gercekten orijinal karakteriyle fikir uretmekte hic zorlanmayabiliyor. Bazılarıysa bir şeyler duşunuyor, evet; belki ifade etmekte, ya da ortaya cıkarmakta zorlanıyor. İşin bir de tekilden coğula uzanışı var. Hepimiz farklı donanımlara sahibiz. Bu farklı donanımların tek bir insanda can bulabildiğini bir hayal edin. Aslında hepimiz dediğimiz, tek bir super insanmışız mesela 🙂 Mumkun mu bu? Teknik olarak mumkun değil, ancak duşuncede neden olmasın? Birden fazla insanın bir araya gelerek, kolektif bir beyinle fikir uretimi yapabilmesi icin zemin hazırlamak, durumu kolaylaştırmak icin ceviklik catısı altında bir cok teknik var. Bunlardan bazılarına hep birlikte goz atalım.
1. Beyin Fırtınası (Brainstorming)
Aslında bir coğumuzun bildiği, hic olmazsa duyduğu en yaygın tekniklerden biri bu. Bu teknikte buluşmaya gelen her katılımcı zaten konu uzerine duşunmuş olarak, bir fikirle geliyor. Basitce hep birlikte duşunme hali diyebiliriz. Bu arada elbette cok daha spontane versiyonlarda, habersiz olarak yapmak da mumkun.
Buluşmada/toplantıda kolaylaştırıcı rolunde olan kişi herkesin fikrini herhangi bir değerlendirmeye ya da kategoriye tÂbi tutmadan not ediyor. Burada tahta kullanımı en guzeli. Her bir katılımcıya eşit konuşma ve fikrini anlatma fırsatı veriliyor. Kişilerin anlatma sırası icin bir cok farklı teknik kullanılabilir. Anlatım sırası ile ilgili kullanılabilecek tekniklerden 7 Soruyla Gunluk Ayakta Toplantı ’nın İncelikleri Listesi ’nin 3.maddesinde bahsetmiştik. Tum fikirler toplandıktan sonra hepsi uzerine daha detaylı konuşmalar gercekleştiriliyor ve tercihe gore fikirler onceliklendirilip bir karara bağlanıyor.
Ek olarak belirtmekte fayda var; katılımcı profiline gore sessiz beyin fırtınası (silent brainstorming) da tercih edilebilir. Bu yontemde fikirler konuşarak değil, post-it kağıtlarına not edilerek kolaylaştırıcı rolundeki kişiye veriliyor. Ozellikle yeni kurulan ekipler icin sessiz beyin fırtınası tercih ediliyor.
2. 6 Duşunce Şapkası (6 Thinking Hats)
1985 yılında Edward de Bono tarafından geliştirilen ve uygulaması gercekten cok eğlenceli olan bu yontemde asıl mevzu bahis olan perspektif meselesi. Farklı bir renk şapka takmak kişilere farklı bir bakış acısından konuya/probleme yaklaşma olanağı sağlıyor. Orneğin paralel bir duşunme hali yaratmak istiyorsak tum katılımcıların aynı anda aynı şapkayı takması tavsiye ediliyor. Ancak teknik herkesin farklı renkte bir şapka takması şeklinde de uyarlanabiliyor. Şapkanın altını cizdiği perspektifteki duşunceler dile getirildikten sonra tum katılımcılar farklı bir şapkaya geciyor. Bu şekilde sırayla 6 perpektiften konu ele alınmış oluyor. Peki bu şapkalar neleri, hangi perspektifleri temsil ediyor? Hemen bakalım:
* Siyah Şapka: Riskler, tuzaklar neler?
* Kırmızı Şapka: Duygularımız, hislerimiz nasıl?
* Yeşil Şapka: Yeni fikirler, cozumler neler?
* Sarı Şapka: Pozitif duşunceler, faydalar neler?
* Beyaz Şapka: Gercekler neler?
* Mavi Şapka: Bu şapka meta-duşunce (meta-thinking) şapkası olarak geciyor, herkesin farklı şapkayı taktığı durumlarda sureci gozlemleyip hakem gibi davranıyor. Duşunme surecini durduruyor ya da şapka değiştirtiyor. Eğer teknik herkes aynı anda şapka takacak şeklinde uyarlanıyorsada bu şapka duşunmek uzerine duşunmek ve kendini gozlemlemek olarak kullanılabilir 😉
3. Asansor Buluşmaları (Elevator Meetings)
Fikir uretmekle ne alaka? Hemen anlatalım. Buluşma/toplantı cıkışlarında ne yaparız? Kendimizi yakın hissettiğimiz birileriyle birlikte yurumek suretiyle calışmaya geri doneriz. Asansor sohbeti aslında bu donuş yolundaki konuşmaları temsil ediyor. Buradaki amac, toplantı cıkışı, işte o kendimizi yakın hissettiğimiz insana ilk soylediğimiz şeyleri toplantı icerisine taşıyabilmekten ibaret. Tam toplantı cıkışı, aslında şu şoyle olsa, bu boyle olsa, şu da ne kadar sacma konuştu minvalinde nelerden bahsediliyorsa malzeme olarak kullansak hoş olmaz mıydı? Peki ama nasıl? Aslında cok basit. Buluşmanın sonunda kucuk bir zaman dilimini şu soruya ayırabilirsiniz: ‘Bu toplantıdan cıktıktan sonra nasıl hissedeceksiniz? Neler duşuneceksiniz? ’ Ya da tam tersi, bir sonraki buluşmaya başlarken ‘Gecen toplantı cıkışında asansorde/yolda neler konuştunuz? ’ diye sormak da bir secenek. Boylelikle toplantıda cok rahat duygularını ifade edemeyen kişileri biraz daha cesaretlendirerek yakalamak da mumkun oluyor. Hem de hafiften bir guven ortamı oluşturmuş oluyoruz. Hic fena değil aslında, guluşmeler, konuşmalar da cabası.
4. Yaşam Nehri (River of Life)
Ozellikle onemli/uzun bir gecmişe sahip konuları ele alırken oldukca işe yarayan bu yontemde tum katılımcılarla birlikte bir nehir ciziyoruz. Eğer cok buyuk bir grupsak kucuk gruplara ayrılıyoruz ve her grup kendi nehrini ciziyor. Bu nehirlerin bazı yerlerinde catallanmalar, bazı yerlerinde kopruler, bazı yerlerinde ise bataklıklar, barajlar ya da kurumuş alanlar oluyor. Aslında konuyu nehir metaforu uzerinden hep birlikte tahtaya cizerek tartışma ve duşunme imkanı bulmuş oluyoruz. Kolaylaştırıcı rolundeki kimse, kişilerden ya da gruplardan onemli olan noktaları nehir uzerinde işaretlemelerini istiyor. Ardından bir araya gelerek nehrin ya da nehirlerin ortak ozelliklerini tartışıyoruz. Sonrasında bu tartışma ortamını nehrin/nehirlerin geleceğini tahmin etmek uzere kullanıyoruz. Bu teknik, retrospektif toplantılarında, buyuk projelerin capraz takım retrospektiflerinde ya da yeni takım kurulumlarında uygulamak icin ideal. Cunku bir surec icerisinde yaşanan olayları ve bu olayların kişilerde uyandırdığı duyguları bir araya getirme/gorme şansımız oluyor.
5. Boş/Serbest/Acık Alan (Open Space)
Herhangi bir toplantının/buluşmanın herhangi bir bolumunu “Open Space” ilan ediyoruz. Peki bu ne demek oluyor? Bu tam olarak “Open Space” olarak ilan edilen zaman diliminin onceden belirlenmiş herhangi bir konusunun olmadığı anlamına geliyor. Bunu yapmak bize ne kazandırıyor? Burada amac, katılımcıları/grubu herhangi bir konu hakkında tartışmaya teşvik etmek. Bu yontem grup/ekip uyelerinin kendilerini daha ozgur hissetmesini sağlıyor. Uyarlamasında ise tavsiye edilen kolaylaştırıcı rolundeki kişinin herkesten konuşulması istediği konuyu not etmesini istemesi ve herkes notunu aldıktan sonra her konunun kısa bir sure sırayla tartışmaya acık hale gelmesi. Ornek kullanımlardan biri, kişilerin canını sıkan konuyu not etmesini istemek olabilir. Burası kolaylaştırıcı rolundeki kişinin tartışmaya acık hale getirmek istediği konu ile alakalı.
6. Zengin Resimler (Rich Pictures)
Aslında basitce konuyu gorselleştirmekten, hep birlikte cizmekten bahsediyoruz. Diğerlerinin soyleyip, bir kişinin cizmesi de bir secenek. Bu yontemin menşei 1981 yılında Checkland tarafından geliştirilen Soft Systems Metodolojisine (SSM) dayanıyor. Mesele tum sureci ya da karmaşık bir sistemi/urunu gorunur ve uzerinde tartışılır hale getirmek. Cizilen diagramın/resimin anlaşılır ve acıklayıcı olması esas. Tavsiye edilen bazı metaforlardan ornek verelim. Orneğin resim icerisindeki duşunce balonları kişilerin endişelerini, gozler paydaşlarımızı, oklar ilişkilerimizi, capraz kılıclar catışma alanlarımızı temsil edebilir. Ya da tamamen kendimize gore bir şekil de ortaya cıkarmamız mumkun. Burada onemli olan şekilden herkesin aynı şeyi anlaması. Kucuk gruplar icin daha iyi calışan bu yontemde hep birlikte duşunme ve fikir uretimi kacınılmaz gibi gorunmuyor mu? ?
7. Zihin Haritalama (Mind Mapping)
Yine cok bilinen yontemlerden biri. Toplantı ve buluşmalarda bu yontemi daha rahat kullanabilmek icin kolaylaştırıcı rolunde iki kişi olması oneriliyor. Yine gorselleştirmeyi sağlayan bu teknik icin kullanılabilecek bir cok yazılım da mevcut. Peki bu yontemi brainstorming yonteminden ayıran ne? Evet, bir şeyleri kayıt altına almış ve bir toplantı cıktısı/dokumanı elde etmiş oluyoruz. Ama sanki daha sağlam bir ayırt edici etmen var gibi değil mi? Uzatmadan soyleyelim: ilişkiler. Bu teknikte okları kullanarak fikir ile ilgili detayları ya da fikir ile ilgili diğer fikirleri de gruplama şansı elde etmiş oluyoruz. Ozellikle strateji toplantılarda kullanılması tavsiye edilen bu yontem, aslında kişisel not tutma yontemi olarak da hic fena gorunmuyor.