Evinizdeki mutfak masanızda genelde aynı koltuğa oturarak yemek yediğiniz hic dikkatinizi cekti mi? Ya televizyon seyrederken genelde aynı koltuğa oturmanıza ya da kanepeye uzanmanıza ne demeli? Belki de gecen gun ofisinizde guzel bir kahve yapmak istediniz. Kupaların olduğu dolabı actınız ve o da ne? Dolapta o en sevdiğiniz kupanızı bulamadınız ve farklı bir kupa kullanmanızın kahvenin tadını değiştirmeyeceğini bilmenize rağmen kendinizi rahatsız hissettiniz. Hatta kendi kupanızı bulmak icin etrafa biraz daha bakındınız. Ama bulamadınız ve ofisin ortak kupalarından birinden hic keyif almadığınız bir kahve icmek zorunda kaldınız. Tum bu ornekler hayatımızda farkında olmadan yarattığımız sayısız konfor alanlarımızdan sadece bazıları…
Konfor Alanı Psikolojisi
Son zamanlarda oldukca populer hale gelen bu soylem, belki de herkes icin farklı anlamlara karşılık geliyor. Orneğin, Instagram ’a girip #comfortzone araması yaptığınızda 700.000 ’in uzerinde farklı anlamlar iceren paylaşım gorebiliyoruz. Bunların en populerlerinden biri de sanırım yukarıdaki gorsel.
Uzulerek belirtmek isteriz ki; bu gorsel doğru, ancak fazlasıyla eksik. Cunku, konfor alanımızın dışında her şey her zaman guzel olmayabilir. Gelin nedenini beraber irdeleyelim…
“Konfor alanı” tamamen bilimsel bir kavram ve kısa tanımı şu şekilde: “İnsanın kendini halihazırda aşina hissettiği bir ortamda, her şeyi kontrol edebildiği yanılgısına duştuğu ve kendini rahat hissettiği psikolojik evre.”
Konfor alanı psikolojisi 3 ayrı fazdan oluşur
1. Konfor Alanı
Minimum stres, rahatlık ve durağanlığın hukum surduğu evre. Bu alan insanın farkında bile olmadan icinde yaşamını surdurmeye calıştığı bir yerdir. Sizi gelişimden uzaklaştırır. Ayrıca, değişime karşı direnc gostermenize neden olur. Bir sure sonra bu alandaki hicbir şey size heyecan vermemeye başlar, hayatınızda monotonluk hakim olur.
Hemen bir ornek verelim. Diyelim ki, evinizin bir koşesinde yıllardır bir piyanonuz var. Hep benzer parcaları calıyorsunuz ve doğal olarak hepsini ozumsemişsiniz. Biraz da cekingensiniz; bu yeteneğinizi kalabalık bir grup karşısında sergilemeyi cok tercih etmiyorsunuz. Genelde tek başınızayken piyanonuzun başına oturuyorsunuz. Zaman icerisinde, hep aynı şarkıları tek başınıza calmanız, bu alana karşı olan heyecanınızı oldurecektir. Piyano tuşlarının başına gecme sıklığınız azalacaktır. Gelişim ve heyecan ortadan kalkacak, bu enstruman ustu tozlu bir monotonluk abidesine donuşecektir.
2. Optimum Performans Alanı
Araştırmalar doğru derecede stresin insanın performansını artırdığını gosteriyor. Bu alan gelişimin, hareketin ve heyecanın olduğu evreye karşılık geliyor. Biz bu bolgeyi “Sihirli Alan” olarak adlandırıyoruz.
Bu alanda bulunan bir piyanist durmadan yeni eserler oğrenmeye calışır. Bundan zevk alır ve repertuarını geliştirmekten buyuk mutluluk duyar. Yeni tecrubelerini arkadaşlarına mini konserler vererek taclandırır. Gun gelir bir salonda tanımadığı yuzlerce kişiye bir konser verme şansı yakalar. İşini ciddiye alır ve cok iyi hazırlanır. Sahneye cıktığı o an, calacağı tum eserleri yurekten bilmesine rağmen yureği pır pır eder. Bu stres seviyesi onun kendisini daha da geliştirmesini ve sahnede yıldızlaşmasını sağlayacaktır. Aslında o an yaşadığı şey stres değil, tam anlamıyla “guzel bir heyecan”dır.
3. Tehlikeli Alan
Yuksek derecede stres ve kaygının hukum surduğu, bocalamanın ve kararsızlığın kendini gosterdiği evreye karşılık gelir. Biz bu bolgeyi “Felc Alanı” olarak adlandırıyoruz.
İlk maddedeki, konfor alanına saplanmış piyanisti bir duşunun. Enstrumanını kendi koşesinde calarken, bir gun arkadaşlarının onu motive etmesiyle bir konserde performans gosterme kararı almış olsun. Bu kişi, kuvvetle muhtemel konser tarihine kadar ağırlıklı olarak “nasıl olur da boyle bir belayı başıma alırım” şeklinde kendini suclayacaktır. Calışarak, zaten hakim olduğu konuyu geliştirebilecekken, hayatına farkında bile olmadan farklı oncelikler dahil edecektir. Sonunda, o gun geldiğinde ise ne sahneye cıkmak isteyecektir, ne de başarılı olabilecektir. Hissettiği yuksek kaygı nedeniyle bu kişi normalde yapabildiği şeyleri bile yapamaz hale gelecektir. Sonunda, bu yuksek stresle baş edemeyip, yine konfor alanındaki sınırlar dahilinde piyano kariyerine devam edecektir.
Peki, Ne Yapmalı?
İnsanın her zaman konfor alanları olmalı. Bu buyuk bir gercek. Sadece bunların bilincinde olup gerekli zamanlarda heyecan alanına cıkmasını bilmesi gerekiyor. Aksi taktirde hayatı monotonluk ve keşkelerle dolu olacaktır.
İş dunyasının ve tum firmaların konfor alanları vardır
Bu durum sadece ozel hayatlarımız icin de gecerli değil. İş dunyasının ve tum firmaların konfor alanları vardır. İş dunyasının konfor alanı olur mu demeyin? Sonucta firmalar da insanlardan oluşuyor ve ister istemez tum şirketler calışanlarından beslenen kendilerine ozgu konfor alanlarına sahip oluyor.
Ozel hayatınızda veya iş hayatınızda her zaman konfor alanlarınızın dışına cıkın
Cunku, bu guven cemberinin dışına cıkmazsanız değişemezsiniz. Değişmezseniz, geleceğin bir parcası değil, sadece ve sadece izleyicisi olabilirsiniz.