
Surekli endişeli misiniz? Korku dolu? Peki ya sinirli? Nasıl hissettiğimizi ya da nasıl davrandığımızı etkileyen ve hatta fiziksel belirtilere de sahip olabilen bozukluklar icin kullanılan genel bir terimdir “anksiyete”, daha alışık olduğumuz şekliyle kaygı. Kaygı ile başa cıkabilmenin yolları, nasıl başa cıkacağımızı belirleyen stratejilerden gectiği kadar aslında perspektifimizden, yani bakış acımızdan gecer. Bircok acıdan kaygı kotu bir şey gibi gorunse de aslında boyle olmak zorunda değil. Nereden baktığımıza bağlı olarak guclu bir bilgi ve enerji kaynağı olabilir, hatta bizi, ozellikle yoğun zamanlarda motive edebilir kaygı.
Bakış Acısı
Kaygı hayatında sıklıkla yer edinenler ya kaygıya teslim olma ya da onunla yaşamayı oğrenme arasında bocalama eğilimindedir. Her ne kadar bakış acısı, bu yoğun tempoda ve ağzına kadar bilgi dolu dunyamızda bir boş zaman etkinliği olarak gorunse de perspektif olmadan yeterlik mumkun gorunmuyor. Kaygı ile baş etmenin yollarını henuz kontrol edilebilir durumdayken oğrenmek, zarar gordukten sonra iyileşmeye calışmaktan cok daha kolay. Ozellikle de yoğun zamanlarınızda (hangimiz cok yoğun değiliz ki), denenmiş ve başarılı olmuş bazı kaygıyla başa cıkma yonteminin elimizin altında bulunmasında fayda var.
Stres
Gunumuzde stres oldukca zorlayıcı bir etken. Bazen kontrolumuz dışında bizi değişime ve adaptasyona zorlar. Stres olmadan buyume, guc, hatta evrim olmazdı. Bu bireyler icin gecerli olduğu kadar gezegenimiz ve butun turler icin de gecerli. Diğer yandan stres, cevremizdeki uyaranlara verdiğimiz zihinsel ve duygusal tepkilerin bir yansıması da olabilir. Belirli durumlarda kaygınızı tetikleyen etkenlerin objektif olduğunu, onemli olanın sizin bu olaylar karşısında verdiğiniz tepkiler olduğunu duşunebilir, hatta bir mantık cercevesinde buna inanabilirsiniz. Ancak her ne kadar sinir bozucu olsa da bu anlar, fırsatlarla ic ice gecmiş gibi gorunen “stres dolu anlar”, ki, hepimiz bu anlara sahibiz. Kaygınızın kaynağı ne olursa olsun, surekli stres modunda olmanın kimseye faydası yok. Kronikleşen stres sinir sisteminizi mahvedebilir, hem fiziksel hem de duygusal zararlar gorebilirsiniz. Bununla birlikte hayatınızdaki stresle ve kaygıyla başa cıkabilmek icin kazanan tarafta olmayı secebilir ve bazı adımlar atabilirsiniz. Bu yontemleri sizin icin derledik. Kim bilir belki kaygılarınız guc kaynağınıza donuşur

1. Gecmiş Kaygılardan Arınma Teknikleri
Bunyeniz strese nasıl tepki veriyor, bunu en iyi siz bilirsiniz. Buradan yola cıkarak ya bu durumdan yararlanır ya da gormezden gelerek icinizdeki sesi susturmaya calışabilirsiniz. Heyecanlanıyor musunuz? Koşenize mi cekiliyorsunuz boyle durumlarda? Enerji dolu mu oluyorsunuz yoksa donup kalıyor musunuz? Kendinize has eğilimlerinizden yola cıkarak stresin kolesi olmak yerine onu yonetmeyi secebilirsiniz. Belirli bir duzeyde kaygının kimseye zararı yok. Hatta yarım kalan işlerinizi halletmek icin sizi durter, biraz daha zorlar, konfor alanınızın dışına cıkmaya ikna eder. Bu duzeydeki kaygı sayesinde sadece sorumluluklarınıza odaklanırsınız. Ancak kaygı yonetimi eline aldığında boğulur, hatta bir savunma mekanizması olarak sisteminizi kapatırsınız. Sisteminize bir ilacı bir kerede ve etkili bir dozda aldığınızı duşunun, bir de belirli aralıklarla azar azar aldığınızı. Kaygıyı da bu seviyede tutmak ayaklarınızın uzerinde sağlam durabilmenize verimliliğinize yardımcı olacaktır.
Kaygınızın dozu arttığında bedeninizi ve zihninizi dengeye oturtmak icin bazı tekniklere sahip olmanız faydanıza olacaktır. Sizin icin neyin uygun olduğuna karar verin, kaygının kontrolu ele almaya başladığının farkına vardığınızdan emin olun ve rahatlamak icin bir yontem secin.
Nefes teknikleri, farkındalık meditasyonu, gorselleştirme, yoga ve tai chi gibi yontemlerden biri mutlaka işinize yarayacaktır.
2. Kaca Bolunebilirsiniz?
Başarılı olmak bir tarafa, sadece gunumuz yoğun temposuna ayak uydurabilmek icin bile hepimizin yapacak milyonlarca işi var. Ancak bu bolunmuşluk beynimizi yoruyor ve daha az verimli calışmasına neden oluyor. Oncelik belirlemek ve bu onceliklerimize odaklanmak, her seferinde tek bir işi halletmek ise daha cok işin altından kalkmanın en sağlıklı yolu. Telefonunuzu bir kenara bırakıp sadece cocuğunuzla ilgilenmek, telefonla konuşurken mail yazmaya ara vermek gibi, her seferinde dikkatinizi sadece bir şeye vermek ve bunu alışkanlık haline getirebilmek ciddi rahatlık.
3. Fayda Sağlayın
Kaygılarınızda boğulmaktansa bu enerjiyi başkalarına yardım etmeye yonlendirebilirsiniz. Başkalarının ihtiyaclarına yonelmek endişelerinizi nasıl onemsiz hale getirecek ve fayda sağlamak size nasıl iyi gelecek, goreceksiniz.
4. Egzersiz Yapın
Yuruyuş, yoga gibi bedeninizi zorlamadan yapabileceğiniz egzersizler endorfin salgılamanıza yardımcı olur ve kaygılarınızdan uzaklaşarak enerji dolu, odaklanmış bir şekilde gununuze kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.
5. Konuşmayı Kucumsemeyin
Konuşmanın, paylaşmanın kaygı ve stres yonetimindeki onemini hepimiz biliyoruz aslında. Sıkıntılarınızı arkadaşlarınızla, ailenizle paylaşın, bunun icin varlar Ya da profesyonel destek almaktan cekinmeyin. Ama mutlaka konuşun.
6. Mavi Ekranlarınızı Kapatın
Televizyonu, bilgisayarı kapatın, yatmadan en az bir saat once telefonunuzla vedalaşın. Ekranlardan yayılan mavi ışığın uyku duzenine zararları bilimsel bir gercek. Ayrıca dinlenmeye ve beyninizi rahatlatmaya calışırken internette karşılaşabileceğiniz olumsuz haberlerin faydası olmayacaktır. Bir kitap okumak, odanıza rahatlatıcı kokular almak, hafif bir muzik dinlemek basit ama etkili yontemlerden.
7. İyi Beslenin
Beslenmemizin beden ve ruh sağlığımız acısından onemi buyuk. Bedensel sağlığımızın zihinsel sağlığımızla alakasını artık hepimiz biliyoruz. Bu yuzden iyi beslenmeye dikkat edin. Kafeini azaltarak, kızarmış ve şekerli gıdaları diyetinizden cıkararak, yerine bol ve taze sebze-meyve ekleyerek ciddi fark yaratabilirsiniz. Kaygı ile başa cıkabilmenin en kolay yollarından birinin kan şekeri seviyenizi dengede tutmak olduğunu unutmayın.
8. Korkmayın, Harekete Gecin
Secimlerinizin olası sonucları hakkında duşuncelere dalmak yerine harekete gecin. Gucunuzun yetebildiği kadarıyla başlayın gerekiyorsa, ama başlayın. Unutmayın, yola cıktıktan sonra her şeyin daha kolay gorunduğunu goreceksiniz.
9. Yapabileceğinize İnanın
Yapabileceğinize olan inancınızı kaybetmeye başladığınızda sizi motive edecek bir mantra belirleyin ve bunu kendinize sık sık tekrar edin. Hissettiğiniz kaygı muhtemelen buyume sancısı ancak once onunuze bakın. Her bir nefeste tek bir adım. Unutmayın, yapabilirsiniz.
10. Beklentilerinizi Gozden Gecirin
Hayatınızdaki stresi mumkun olduğu kadar duşuk seviyede tutabilmek adına beklentilerinizi gozden gecirmekte fayda var. Kontrolu sizin elinizde olmayan konular icin kendinizi yormanın ne kadar faydasız olduğunu fark edeceksiniz. Umutlarımız ve hayallerimiz değerli varlıklarımız. Ancak hayal kırıklığından ve ekstra stresten uzak durabilmek icin gercekci hedeflere odaklanmak gerekli. Unutmayın, beklentilerinizi kontrol altında tutsanız bile, hayal kırıklıkları bazen kacınılmaz olabiliyor ve evet acıtıyor Devam etmeden once bir sure uzulmeniz sorun değil. Onemli olan, hayal kırıklıklarınıza rağmen devam etmeye istekli olmanız.
11. Hayır Demenin Onemi
Stres karşısında hepimiz esneyebiliyoruz, coğunlukla sınırlarımızı koruyamıyoruz. Bir coğumuz icin “hayır” demek genellikle zor. Ailemize, sevdiklerimize, iş arkadaşlarımıza hayır demek yerine kendimize ve ihtiyaclarımıza “hayır” diyoruz. Kaygıyla başa cıkabilmek icin kendimize soylediğimiz bu hayırlar cazip gorunse de uzun vadede bu durum bizi tukenmişliğe kadar goturebilir ve kişisel dengemiz onunde bir engel teşkil edebilir. Stresle başa cıkmanın uzun vadede surdurulebilir olması icin kendi ihtiyaclarımızı karşılayabiliyor olmamız onemli.
Kaygının bakış acımızla alakalı olarak enerjimizi artırma, zihinsel odaklanmayı kolaylaştırma, verimliliği arttırma gibi onemli kabiliyetlerinden bahsettik. Belirtilerini tanıma, olumlu bakış acısı ve bu belirtileri yararınıza kullanma ise tamamen siz ve sizin kabiliyetinize bağlı.
Kaynak 1