Bugun ilklerin kadını, unutulmaz sanatcı Semiha Berksoy ’un 190. yaş gunu. Semiha Berksoy İlk Turk kadın opera sanatcısı ve hayatını sanata adayan bir kadın aynı zamanda. Biz de bu ozel gunde hem onun başarılarını ve anlamlı yaşamını bir kez daha dile getirelim hem de Semiha Berksoy ’u unutmayan ve onun icin bir Doodle hazırlayan Google ’dan bahsedelim istedik. İşte Semiha Berksoy icin hazırlanan Doodle…
Bugun Google ana sayfasında karşımıza cıkan Semiha Berksoy calışması aynı zamanda Berksoy hakkında daha fazla bilgi edinmemizi sağlıyor
Şimdiye kadar Berksoy ’la tanışmamış olanlar da Doodle ’a tıklayarak onun hikayesi hakkında bilgi edinebiliyorlar Resim: Omer Haluk Yılmaz Google ’ın bir uygulaması olan Doodle, onemli kişi ve olaylara onemli tarihlerde ozel tasarımlar hazırlıyor. Boylece onemli kişi, olay ya da tarihlere dikkat cekilmiş oluyor
Turk sanat tarihinde onemli yeri olan Semiha Berksoy ’un unutulmaması ise elbette hepimizi mutlu ediyor
Elbette Doodle ile birlikte akıllara “Semiha Berksoy kimdir?” sorusu geliyor. Gelin hayatına kısaca goz atalım…
1910 yılında İstanbul ’da dunyaya gelen Berksoy ’un annesi heykeltıraş babası ise bir şairdir. Kulturlu bir ailede buyur. Henuz ilkokuldayken resimleriyle suslediği şiirler yazmaya başlar. Şiir okumanın yanı sıra kendi kendine opera soylemeye başlar. O yaşlarda davudi sesiyle dikkat ceker. Sanat aşkıyla yanıp tutuşan Berksoy, İstanbul Kız Lisesi ’ni bırakarak konservatuvara gider. 1929 ’da ucretsiz olarak Guzel Sanatlar Fakultesi ’ne alınır. O donemde yaptığı Avan-gard turundeki resimlerle dikkat ceker.
İlk başrol: “İstanbul Sokaklarında”
1931 ’de Muhsin Ertuğrul ’un ilk sesli Turk filmi “İstanbul Sokaklarında” da başrolde oynayan Semiha Berksoy 1932 ’de Dar-ul BedÂi ’de (İstanbul Şehir Tiyatrosu) calışmaya başlar ve pek cok oyunda rol alır. Burada sahnelenen Turk operetlerinin primadonnası olur.
Avrupa ’da bir Turk kadını
Ankara Devlet Konservatuar ’ı sayesinde Berlin ’e Devlet Yuksek Muzik Akademisi Opera Bolumu ’ne bursla gider. Hic Almanca bilmemesine rağmen sesiyle oradaki herkesi buyulemeyi başarır. 1939 ’da okulu birincilikle bitirmesinin yanı sıra Avrupa ’da opera sahnesine cıkan ilk Turk Sopranosu unvanını alır.
Sanatın aşk bulması: Semiha Berksoy ve Nazım Hikmet
O donem Nazım Hikmet ’in eserlerini buyuk bir beğeniyle okuyan ve ona buyuk bir ilgi duyan Semiha Berksoy, Hikmet ’ler NÂzım ’ın “Kafatası” piyesinin sahnelenmesi icin yapılan calışmalarda tanışır. Birbirlerinin sanatına olan ilgileri ilişkilerinin en buyuk dinamiğidir. Berksoy, “Nazım Hikmet ’le aramızdaki aşk cok derin ve platonik bir aşktı. Bana, sesime ve kabiliyetime tutkundu, hayrandı bana” diye anlatır ilişkilerini. Ancak 1936 ’da Berksoy Almanya ’ya gider, Nazım Hikmet ise bir sure sonra cezaevine girer. İki Âşığın mektupları “NÂzım Hikmet ve Tosca ’sı Semiha Berksoy” adıyla yıllar sonra kitap haline getirilir.
Mukemmel sesiyle bir opera divası, bir primadonna haline gelen Semiha Berksoy aynı zamanda oldukca yetenekli bir ressam olur
“Ne hissediyorsam, onun resmini yapıyorum.” diye nitelediği resimleri sanat aşkının en buyuk kanıtıdır.
Ataturk ’un emriyle ilk Turk operası: Ozsoy
Semiha Berksoy 1934 ’te Ataturk ’un emriyle ilk Turk operası “Ozsoy” da başrol oynar. Sanatcı, Ataturk ile tanışmasını şoyle anlatır: “1934 yılında ilk Turk operası olan Ozsoy ’u prova ettiğimiz bir gun Ataturk ’un gelip provayı izleyeceği haberini verdiler. Gazi geldi ve locasından provayı seyretti. Hepimiz heyecanlıydık. Oyun bitince “bravo” diye bağırdı. Gece Cankaya Koşku ’ne davet etti beni. Ben 24 yaşında heyecandan korkuyor ve tir tir titriyordum. Koşke gittiğimizde Gazi, İnonu ile bilardo oynuyordu. Sarışın, heybetli, cok yakışıklı bir insandı Ataturk. Bana hangi okulda okuduğumu sorup şarkılarımı okumamı istedi. Ben de Madam Butterfly Operası ’ndan bir arya okumak istediğimi belirttim. Hemen emir verdi, piyanoyu ve ses alma cihazını actırdı. Sesimi plağa cektiler.”
Aydın ve ozgur Turk kadını Semiha Berksoy ’un sanatla dolu yaşamı 15 Ağustos 2004 tarihinde, 94 yaşındayken son buldu. Geriye sayısız resmi ve tuyleri diken diken eden sesi kaldı…