Rol aldığı 90 ’ın uzerinde yapım olmasına rağmen biz onu Lord of The Rings, Game of Thrones ’taki efsanevi olumleriyle ve biraz da sosyal mecra abartmasıyla “Olen Adam” yaptık. Sean Bean her filmde oluyor dedik, uzgun suratlar doşedik ve bir de şiir yazdık tabii ki kendisine, nacizane;
Bir Arya Stark ağlıyor
Babam nerede diye
Bir Legolas yas tutuyor
Boromir ’im nerede diye
Bir Sean Bean ağlıyor
Ulan oldurmeyin artık beni be diye…
Oyunculuk yeteneklerinden ziyade filmin sonuna kadar sağ kalıp kalmayacağıyla ilgilenilen aktorun bizzat olduğu 21 filmi olum şekilleriyle beraber ayağınıza getirdik.
Yedi kere silahla vurulan, toprak altında kalan, yer yer carmıha gerilen, bir zaman olup kılıcla oldurulen, bir zaman olup giyotine layık gorulen aktor Mahzun Kırmızıgul ’un guzel bir methiyesini adeta bizim icin seslendirmiş: “Yıkılmadım, ayaktayım.” O zaman ne diyelim, olum olur Sean Bean olmez!
The Lord of The Rings: The Fellowship of The Ring

Salya sumukle kaplanmış Ork oklarıyla acımasızca yere serilen Boromir, buradaki olum şekliyle bir nesle dert olacak zinciri başlattı şuphesiz ki. Vurulmasına rağmen savaşmaya devam eden bir kahraman olarak kendisi bizim icin adeta cevik bir Kenan İmirzalıoğlu idi. Lakin trikotajla hic alakası olmamasına rağmen ağ oren kader yine ağlarını ormuş, cengaverimizi elimizden almıştı.
Game of Thrones

Bir Turk dizisi spekulasyonu olacak şekilde “Diziyi bıraktı o, o yuzden erken oldurduler.” muhabbetine dahi kurban gidebilirdi Ned Amca bu zamansız gidişiyle. Tabii ki kitapta ne yazıldıysa oydu, fakat yine de dizide butun kotu karakterleri yola getirebilecek asalete sahip oluşu olumunu daha da vakitsiz kıldı ne yazık ki.
Equilibrium
Christian Bale tarafından iki kaşının ortasına yediği bir kurşunla cavlağı ceken Sean Bean boylece biraz daha gizli sulara giriyor, ununu bilmeyenler icin sadece filmde olen bir rahip, bizim icinse sinema sektorunun en olumsuz aktorlerinden biri olma mertebesine erişiyor.
The Island

Michael Bay ’in gereksiz aksiyon sahnesi icermeyen ender filmlerinden olan ve ucundan distopyaya dokunan Scarlett Johansson ’lı filminde Sean Bean acık ara en iyi olumlerinden biri olan iple boğulup o iple uzunca bir sure sallanmak suretiyle oluyordu.
Don ’t Say A Word
Michael Douglas ’ın başrolunde rol aldığı kıyı koşe gerilim filminde talihsiz aktoru canlı canlı toprak altına gomulurken izliyoruz, gozyaşlarımız sel olup akıyor, sokaklara dokuluyoruz adeta.
GoldenEye
Bir acılı olum daha, bir bam teli vurmacası daha… Helikopterden atılma suretiyle olen Sean Bean ustune yetmiyormuş gibi patlayan helikopterle de ayrıca telef oluyor, adeta duble olum gercekleştiriyordu.
Outlaw
Cok sayıdaki silahla vurulmalarından biri daha. Toprağı bol olsun.
Airborne
Yine bir pistol, yine bir kurşun yarası…
Red Riding
Orhan Abi dil yarasının en acı yara olduğunu soylese de iddia ederiz ki Sean Bean kadar kurşun yiyen bir aktor daha gorulmemiştir. İşbu sebepten dil yarası, acayip cok sayıdaki kurşun yarasının yanında bir jelibondur adeta sayın okuyucu. Bu da boyle biline.
Essex Boys

Ne cektin be silahtan!
Cash
Diğerlerinden daha acılı ve farklı olarak bu filmde hasmı tarafından kazık benzeri bir edevata oturtularak olduruluyor abimiz. Senaristler adamı kurşunla yere sermekten bıkmış olacak tabii.
Patriot Games
Engin ufuklara yelken acacağını sanarken botunun patlamasıyla alev topuna donen Sean Abi burada da senariste en icten kufurlerini yolladı, biz de eşlik ettik.
Black Death
Sean Bean “En afilli nerede oldum ben?” diye oturup liste yapacak olsa, en ust sırayı muhtemelen bu performansı kapardı. Zira kendisi bu filmde carmıha gerilerek oldu. Evet, carmıha gerildi. Ne istediniz lan masum adamdan?
Scarlett
“Gun doğmadan neler doğar”. diyip daldığı huzurlu uykusunda kalbine saplanan bıcakla adisinden bir olume mahkum edilen Sean Başgan ’a kader burada da gulmuyor, gulmuyor…
War Requiem

Adeta Bir Canakkale Savaşı ’ndan fırlamış asker olarak karşımıza cıkan Sean Başgan şanına yaraşır bir şekilde sunguyle defalarca deşilerek oluyor. Bizce şehit mertebesi, savaş madalyası alır. Net.
The Field

Bir inek surusu tarafından bir ucurumun kenarına gitmeye zorlanarak kısmen tepilme, kısmen de baya yuksek bir ucurumdan aşağı duşme suretiyle olen Sean Abi beraberinde birkac mandayı da goturmeyi ihmal etmiyor, “Ben oleceksem, siz de olun!” diyor, bir dolu manda, buzağı, inek tureviyle kıyıya vuruyor. Adı “Tarla” olan bir film icin şuphesiz uygun bir olum şekli.
The Hitcher

Olumum guzelin elinden olsun dedin, istediğini yaptık paşam! Ana akım her filmde bulunması gereken guzel oyuncu kotasını dolduran bir ablamız tarafından dizlerinin ustune cokmuş halde alnının ortasına yiyor kurşunu Sean Abi.

Yeter mi? Yetmez!
Sean Bean nerede nasıl olmuş diyenleri videoya alalım:


Kaynak.