Uykudan Once ’nin Adile Teyzesi, Hababam Sınıfı ’nın Hafize Anası ’ydı. Adile Naşit bazen TV ’de bizleri adımızla cağırıp masallar anlattı. Hatta o dedi diye sutumuzu icip, dişlerimizi fırcalayıp erkenden uyuduk. Bazen de gobeğini hoppidi hoppidi oynattı, şen kahkahalar attı, bizi kırdı gecirdi.
Kendisi gibi aksi kocası rolundeki Munir Ozkul ile incir cekirdeğini doldurmayacak tartışmalarını, “Turşu limonla olmaz, sirkeyle olur” derken gozlerini portletmesini cok sevdik. O icli icli ağlarken burnumuzun direğinin sızladığı da oldu.
Turkiye tiyatrosunun ve sinemasının tonton teyzesi bugun 86 yaşında. Kuzucukları onu hep hatırlasın istedik…
Erken yaşta yutulan sahne tozu
Adile Naşit 17 Haziran 1930 ’da İstanbul ’da neredeyse tiyatrocu olmak icin doğdu. Babası tuluat tiyatrosunun en renkli kişilerinden komedyen Komik-i Şehir Naşit ’ti. Annesi de unlu kantocu Amelya Hanım ’dı. Ağabeyi Selim Naşit ile birlikte cocukluğu Şehzadebaşı ’ndaki Millet Tiyatrosu ’nda gecti.
Selim ve Adile kulisleri, fuayeyi, salonu birbirine katarken babaları tiyatroda yaramazlık yapmalarını yasaklayınca, tavan arasını mesken tutup oradan oyunları izlediler. Taa o zamanlar yuttukları sahne tozu, onları gelecekte sahneye cıkarmaya yetecekti.
İki kardeş de tiyatroya gonul verdi
Babaları desteklemese de iki kardeş tiyatroya gonul verdi. Adile Naşit 14 yaşında babasını kaybedince okulu bıraktı ve İstanbul Şehir Tiyatroları Cocuk Tiyatrosu ’na girdi.
1944 ’te Halide Pişkin ’in grubunda Her Şeyden Biraz oyunu ile İstanbul turnesine cıktı. Donuşte adresi Muammer Karaca Tiyatrosu ’ydu. 1948-1951 yıllarında komedyen Aziz Basmacı ve Vahi Oz ile birlikte kurdukları toplulukla sahnedeydi. Uc yıl sonra ise yolu yeniden Muammer Karaca Tiyatrosu ile kesişti ve 1960 ’a kadar orada calıştı.
Kendi tiyatroları Yassıada yuzunden kapandı Adile Naşit, 1961 ’de ağabeyi Selim Naşit ve 11 yıllık eşi Ziya Keskiner ’le birlikte kendi tiyatrosunu kurdu. Ankara ’da kurulan Naşit Tiyatrosu ’nun işleri başlangıcta cok iyiydi. Ama o sıralarda suren Yassıada Davası gundeme oturunca tiyatroya beklenen rağbet olmadı. Tiyatro sahipleri ekonomik acıdan epey zorlanınca altı ay sonra Naşit Tiyatrosu kapandı.
Sonraki yıllarda 1975 ’e kadar Gazanfer Ozcan-Gonul Ulku Tiyatrosu ’nda sahneye cıkan Naşit, tiyatro oyunlarının yanı sıra Hisseli Harikalar Kumpanyası, Neşe-i Muhabbet, Şen Sazın Bulbulleri gibi muzikallerde de beğeni topladı.
Boyundan buyuk cocuklarına şefkatle sarılırken
Sinemaya 1947 ’de Seyfi Havaeri ’nin yonettiği Yara filmiyle başladı. Ardından 1948 ’de Lukus Hayat filminde oynadı. Naşit esas yukselişini 1970 ’lerde yakaladı. 80 ’in uzerinde sinema filminde oynayan Adile Naşit, genellikle Ertem Eğilmez ve Kartal Tibet ’in yonettiği komedi filmleriyle perdedeydi. Yeşilcam ’da şen kahkahası ve boyundan buyuk cocuklarına şefkatle sarıldığı anne rolleri ile hafızalara yer kazındı.
Ha Babam De Babam
Rıfat Ilgaz ’ın unlu eseri Hababam Sınıfı ’ndan 1974-1981 ’de uyarlanan altı filmdeki mustahdem rolu onun imzasına donuştu. Uzerinde gri hizmetli onluğu, gobeğini hoplatarak caldığı zili ve merdivenleri koşa koşa cıkışı ile o Hababam ’ın biricik Hafize Ana ’sıydı.
Naşit ’in Hababam ’ın oğrencilerini devamlı kollamasına, elinde tepsiyle oğretmenler odasına girip de “Buyrun aslanlarım kahveleriniz” deyişine ve Kel Mahmut ’a yakalanmasına yıllarca gulduk, hÂl guluyoruz.
“Sen mi buyuksun? Hayır, ben buyuğum”: Bizim Aile
“Sen mi buyuksun? Hayır, ben buyuğum ben Yaşar Usta” cumlesi ne zaman haksızlığa uğrasak aklımıza gelen Bizim Aile ’de Naşit, Munir Ozkul ile başroldeydi. Ergin Orbey ’in yonettiği film dul ve cocuklu Yaşar Usta ve Melek Hanım ’ın evliliğiyle iyice genişleyen bir aileye odaklandı. 1975 yapımı bu filmde Naşit hem birbirleriyle hem gecim derdiyle uğraşan ailesi icin didindi durdu. Herkese kol kanat geren anne rolu bu film sayesinde Naşit ’in alametifarikaları arasında yer alacaktı.
En iyi kadın oyuncu, yılın annesi
1976 ’da Atıf Yılmaz ’ın yonettiği İşte Hayat ’taki hırslı ama kocasından korkan anne roluyle Antalya Altın Portakal Film Festivali ’nde En İyi Kadın Oyuncu Odulu ’nu kucakladı. Bu odul klasik anlamda star olmayan bir oyuncuya verilen ilk oduldu.
İlerleyen yıllarda oyunlarında ve sinema filmlerindeki anne tiplemesi ve kendine has uslûbu onu seyircilerin unutulmazları arasına yerleştirecek, canlandırdığı anne karakterleri nedeniyle 1985 ’te Yılın Annesi secilecekti.
Hamam sahnesi aşırı erotik: Tosun Paşa
1976 ’da Kartal Tibet ’in yonettiği Tosun Paşa ’da Tellioğulları ’ndan Adile rolundeydi. Bu filmde Tellioğlu ve Seferoğlu Aileleri, Yeşil Vadi ’yi ele gecirmek icin İskenderiye ’nin en buyuk devlet memuru Daver Bey ’in kızı Leyla ’yı gelin almaya calıştı.
Naşit ’in eline defini alıp duruma uyarladığı “Bağa girdim bağ budanmış bağa bulbul dadanmış” şarkısı yıllarca dillerden duşmezken unlu hamam sahnesi 10 Ağustos 2011 ’de TRT ’nin sansurune takılacaktı. Hatta donemin Başbakan Yardımcısı Bulent Arınc bu sansuru “Herkes bana bunu soruyor. Bu filmi bu kadar sevdiğinizi bilmiyordum. Boylesine Oscar odullu bir filmin kesintiye uğraması cok yazık olmuş tabii” diye savunacaktı.
“Sirkeee”, “limooon”: Neşeli Gunler
1978 ’de Naşit yine bir aile komedisinde Munir Ozkul ile karşımızdaydı. Neşeli Gunler ’de turşuculuk yapan gecimsiz cift Saadet Hanım ve Kazım Efendi, bir gun turşu suyu yuzunden birbirine duşunce aile parcalanacak ve altı cocuk, anne babaları arasında taraf olacaktı.
Naşit, bu filmde kocası Kazım Efendi ’yle munakaşasında alttan almayışı ve “Sirkeee” diye kafa tutuşuyla neredeyse radikal feministlere taş cıkartıyordu.
70 ’ler boyunca rolden role Adile Naşit ’in 1970 ’lerdeki rolleri elbette bu filmlerle sınırlı değildi. 1974 ’te Emel Sayın, Tarık Akan, Zeki Alasya ve Metin Akpınar gibi yıldız oyuncularıyla parlayan Mavi Boncuk ’ta “Duydunuz mu a dostlar Emel Sayın ’ı kacırmışlar, gozleri kor olasıcalar, boyları posları devrilesiceler“ diye telaşlanıyordu.
1976 ’da Ertem Eğilmez ’in yonettiği Huseyin Rahmi Gurpınar ’ın Gulyabani isimli romanından uyarlanan Sut Kardeşler ’de yıllardır kimsenin sahip olamadığı konağın sahibi, evin halası Melek rolunde karşımızdaydı. 1977 ’de Şabanoğlu Şaban ’da Kemal Sunal ve Halit Akcetepe ’nin karşısında “Gittiiiiiiiiiii gitti gitti gitti” diye hıckırırken ise neredeyse tavuğa donuşuyordu.
Gırgıriye ve Gırgıriye ’de Şenlik Var
1981 ’de Kartal Tibet ’in yonettiği Gırgıriye ile başlayan dort serilik film Sulukule ’de bir turlu gecinemeyen iki ailenin kavgalarını ve capraşık aşklarını hikÂyelendirdi. Kadrosunda Gulşen Bubikoğlu, Mujdat Gezen, Munir Ozkul, Perran Kutman, Ayşen Gruda gibi unlu isimleri ağırlayan Gırgıriye o kadar sevildi ki peş peşe dort film cekildi.
Serinin ilk filminde Adile Naşit kocası Duman Haydar hapse girince yeğenleriyle avunmak zorunda kalan Zekiye Hala rolundeydi. İkinci film Gırgıriye ’de Şenlik Var ’da ise kocası tahliye olunca “Hem ilk hem son aşkım” dediği yavuklusuna kavuşup onunla ormanda, ağacların arasında ceylan gibi sekiyordu.
Naşit ’in bitmeyen acısı
Canlandırdığı rollerde izleyiciyi kahkahaya boğan Naşit ’in hayatı ne yazık ki o kadar neşeli değildi. 1952 ’de doğan oğlu Ahmet ilkokul 2. sınıfta rahatsızlandı; kalbi doğuştan delikti. O yıllarda bu tip ameliyatlar cok pahalıydı ve sadece Amerika ’da yapılabiliyordu. Ahmet icin 1966 ’da ceşitli yardım kampanyalarıyla 100 bin lira toplandı. Boylelikle Naşit ’in biricik oğlu Minnesota ’daki Mayo Clinic ’e gonderildi. Operasyon başarılı gecmesine rağmen, bir gun sonra Ahmet komaya girdi ve usta oyuncu kendi doğum gununden bir gun once oğlunu kaybetti. O gunden sonra da bir daha asla doğum gunu kutlamadı.
Yeğeni tiyatrocu Naşit Ozcan, “Her ortamı neşelendiren Adile Naşit, 15 yaşındaki oğlunu kaybettikten sonra hep mutsuz yaşadı, icine kapandı ve bu sıkıntısı onu olume kadar goturdu” diye anlattı halasının bu bitmeyen acısını.
Masalcı Teyze
Naşit, oğlu Ahmet ’i kaybettikten sonra kendini cocuklara adadı. 1980 ’de TRT ’de yaptığı Uykudan Once programıyla o artık ekran başındaki cocukların Masalcı Teyze ’siydi. Kuzucuklarını isimleriyle cağırıyor, masallar ve oykuler anlatıyor, nasihatler veriyordu.
Bizleri tek tek cağırırken o cok ictendi, biz de adımızı okursa diye cok heyecanlıydık. Cunku Masalcı Teyze bizi cağırırsa, biz cok onemli biri olacaktık, ertesi gun mahalledeki arkadaşlarımıza bununla ovunecektik. Bu yuzden de her akşam “Acaba benim ismimi de sayacak mı?” diye merakla bekledik.
Adile Teyze
1982 ’de Alev Akakar ’ın yazıp yonettiği film adeta bir yıldızlar gecidiydi. Adile Naşit, Şener Şen, Ayşen Gruda, Hulusi Kentmen, Halit Akcatepe ve Şemsi İnkaya gibi isimlerin rol aldığı film, Naşit ’in kendisiyle ozdeşleşen bir karakter uzerine kurulmuştu.
Cevresindeki kuzucuklarıyla birlikte huzurlu bir hayat suren Adile Teyze ’nin pansiyonu, yerine apartman dikmeye niyetli kotu adamların iştahını kabartınca ortaya bu dayanışma filmi cıkmıştı.
Naşit ’in zarif eşleri
Naşit 1982 yılının Temmuz ayında 32 yıllık eşi Ziya Keskiner ’i kaybetti. 16 Eylul 1983 ’te Cemal İnce ile evlendi. İkinci eşi, unlu oyuncu bağırsak kanserine yakalandığında yanındaydı. İstanbul ’da bir hastanede son gunlerinde “Sana bir şey olursa ben koyume donerim” diyecek kadar cok sevdi onu. Hatta Naşit ’in “Koyune gider orada evlenir, beni de unutursun” yanıtına karşı “Merak etme koyume doner, başka biriyle evlenmem, seni de unutmam” diyecek kadar vefalıydı.
Aksu ve Ar hic yalnız bırakmadı
Adile Naşit, izleyicileri dışında tiyatro ve sinema cevresinde de cok seviliyordu. Ozellikle de Sezen Aksu ve Mujde Ar icin onun yeri ayrıydı. Hastalığı sırasında uzun bir sure Paris ’te, daha sonra da İstanbul ’daki hastane odasında başından hic ayrılmadan ona baktılar. Ve Adile Naşit 11 Aralık 1987 ’de henuz 57 yaşındayken yaşama veda etti. Cenaze toreni 13 Aralık 1987 ’de Şişli Cami ’sinde duzenlendi. Oğleyin kılınan cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığına defnedildi.
Husnu Arkan ’dan Adile Hanım
Parcayı buraya tıklayarak dinleyebilirsiniz.
Aslında Adile Hanım, siz gittikten sonra hic gulmedik
Sevmedik adam gibi hic, sevmedik
Bir daha oyle yangın gormedik
Bir gun donersiniz diye bekledik
Belki donersiniz diye bekledik
Husnu Arkan 2011 ’de yayımladığı Solo isimli albumunde Adile Hanım şarkısını unlu tiyatro sanatcısı Adile Naşit ’e ithafen yazdı. Boylece Adile Naşit ’in yokluğunun telafisizliği Arkan ’ın kaleminden muziğine dokuldu; kulaklarımıza, kalbimize doldu.