Vizyonda ne var ’dan ziyade vizyona heyecan verici neler girecek sorusunun cevaplarını bulabileceğiniz ayrıntılı listede Nick Cave ’den Christian Bale ’e, bağımsızından okuz butcelisine her kitleye hitap eden bir dolu vizyona girecek filmler gorebileceksiniz.
Rica ederiz.
20.000 Days on Earth – 19 Eylul 2014 Nick Cave ’in dunya uzerinde gecirdiği 20.000inci gunun şerefine cekilen belgesel niteliğindeki film, Nick Cave severlere anti-depresan niteliğinde bir hizmet. Şu ana kadar ulkemizde 3 Eylul gunu Başka Sinema sayesinde vizyon yuzu goren yapım, bakalım festival dışı bir yerde perdede gosterilecek mi?
Men, Women & Children – 3 Ekim 2014 (ABD) Up In The Air, Juno, Young Adult gibi filmlerle Amerikan orta-yuksek butceli “ben bir bağımsız filmim ama kadromda yıldızlar var” serisini ayağımıza getiren Jason Reitman ’ın son filmi, bugunun dunyasında yaşayan genc olup genc kalanların ve yetişkinlerin seksuel hayal kırıklıklarını ekrana taşıyor. Neredeyse klasik, Reitman ’ın aslında kucuk olan sorunları dramatize edip azıcık komediyle harmanladığı bir film gibi olacağa benzer.
Magic in the Moonlight – 10 Ekim 2014 Emma Stone ve Colin Firth ’un başrollerini oynadığı neredeyse tipik bir Woody Allen senaryosuna, neredeyse tipik bir Woody Allen kadını tiplemesine ve tipik bir Woody Allen erkeği tiplemesine sahip olan film, yardan gecerim Woody ’den gecmem diyenler icin.
Whiplash – 10 Ekim 2014 The Spectacular Now filminde pic cocuğun konvansiyonel kıza aşık olma hikayesiyle yıldınızı iyice bileyen Miles Teller ’ın bir caz davulcusunun yaşadığı zorlukları canlandıracağı Whiplash, muzisyenlerin her zaman oyle “kızları kaparım keyfime bakarım” tarzı bir hayatı olmadığını alabildiğine gercekci bir dille gozler onune seriyor. Filmde Teller ’ın kocunu ise J. K. Simmons oynuyor.
The Judge – 10 Ekim 2014 (ABD) Robert Downey Jr. ’ı uzun zamandan sonra demir kostumunun dışında goreceğimiz The Judge, şehrin yargıcı olan babasının cinayetle suclanması uzerine buyuduğu şehre donen bir avukatın hikayesini anlatıyor. Soz konusu avukat tabii ki bizim Robert, izleyip goreceğiz bakalım super kahraman olmayışını ozlemiş miyiz?
Gone Girl – 10 Ekim 2014 The Girl With the Dragon Tattoo ’dan (Ejderha Dovmeli Kız) sonra filmlere ara veren ve aradan gecen 3 yılda sadece House of Cards ’ın 2 bolumunu yoneten David Fincher ’ın sessizliğini bozduğu Gone Girl, hem yonetmeni uzun zamandır beyazperdede gormediğimizden hem de Gone Girl merakla beklenilecek bir konuya sahip olduğundan yeni sezonun en izlenesi filmlerinden biri. Karısının ortadan kaybolmasının ardından medyanın butun ilgisini uzerine ceken bir adamın masum olmayabileceği ihtimali uzerine hikayesini kuruyor. Senaryo, Gillian Flynn ’in coksatan romanından uyarlama.
The Cut – 16 Ekim 2014 (Almanya)
Yonetmen Fatih Akın ’ın, 2007 ’de oldurulen ve hÂl davası sonuclanmayan eski Agos Gazetesi Genel Yayın Yonetmeni Hrant Dink hakkında film yapmak icin yazdığı senaryonun bir kısmından ekleme yaptığı yeni filmi The Cut ’ın ulkemizde vizyon bulup bulamayacağı bile tartışma konusu ne yazık ki.
Camp X-Ray – 17 Ekim 2014 (ABD) Twilight ’taki ağzı acık berbat oyunculuğunun uzerini ortmek icin seriden sonra coğunlukla bağımsız yapımlara yonelen Kristen Stewart ’ın baş rolunde oynadığı film, Guantanamo Korfezi ’ndeki hapishanede gorev yapan Cole ’un (Stewart) burada bir mahkumla empati kurarak yaptıklarını sorgulamasını anlatıyor. Kristen Stewart ’ın alışık olduğumuz standartlarına gore bile cok iyi. Ulkemizde vizyona girip girmeyeceği ise merak konusu.
This Is Where I Leave You – 24 Ekim 2014 Babaları vefat ettikten sonra cocukluk evlerine ve aşırı korumacı annelerinin kanatları altına donmek zorunda kalan 4 yetişkin akrabanın 1 hafta boyunca evde bir arada yaşayıp yaşayacaklarını ve muhtemelen bu sure boyunca kendi ilişkilerini sorgulayacakları, sonunda da daha olgun bir bicimde evden ayrılacaklarının hikayesini anlatıyor. Bizimkisi sadece tahmin tabii.
Fury – 24 Ekim 2014 Konusu İkinci Dunya Savaşı ’nın son gunlerinde, savaşa Amerikan ordusundan katılan ve beş askerden oluşan kucuk bir ekibin, onder komutanları Wardaddy eşliğinde Nazi birliklerinin kuşatması altında olan bu bolgeden sağ salim cıkmak olan filmin başrollerinde Brad Pitt, nasıl bir insan olduğunu hala cozmeye calıştığımız Shia LaBeouf ve cocuk fantezi filmlerinden bağımsız ergen filmlerine oradan da yuksek butceli savaş filmlerine geciş yapan Logan Lerman var. 20. yuzyılın en kanlı senelerinden biri olan 1945 yılında gecen savaş dramının yonetmeni ve senaristi ise David Ayer.
St. Vincent – 24 Ekim 2014 (ABD) Ailesi boşanan bir cocuğun hayattan bıkmış, aksi ve gazi komşusuyla geliştirdiği garip arkadaşlığı konu alan film, kısa filmleriyle dunya capında une kavuşan Theodore Melfi ’nin ilk uzun metrajı olma ozelliğini taşıyor. Bu aksi gaziyi Bill Murray ’nin oynayacağını bilmek ise bizim icin ayrı bir mujde konusu tabii.
Horns – 31 Ekim 2014 (ABD) Stephen King ’in oğlu Joe Hill ’in aynı adlı romanından uyarlanan film, sevgilisi olduruldukten sonra zan altında kalan bir gencin bir sabah uyandığında boynuzlarının cıkmış olmasıyla başlıyor. Horns, kitaptaki karanlık ve gizemli havayı yaşatabilirse eğer, bu yıl izleyeceğimiz en garip filmlerden biri olabilir. Harry Potter kabuğunu uzerinden atarak bu kabuğu yeni oyunculuk deneyimleriyle değiştiren Daniel Radcliffe ’i boyle bir rolde gormek ise kesinlikle heyecan verici.
Interstellar – 7 Kasım 2014 Her ne kadar Gravity ’nin golgesinde kalacağı soylense de, Interstellar Matthew McConaughey ’yi baş rolunde bulundurmasıyla biz True Detective hayranlarını, yonetmeninin Christopher Nolan olmasıyla da doğru duzgun film zevki olan herkesin dikkatini cekmeyi başarıyor. Filmin konusu ise Kip S. Thorne ’nun evrende ‘Solucan Delikleri ’nin gercekten var olduğu ve bu sayede zamanda yolculuğun mumkun olabileceği teorisinden ilham alınarak yazılmış olup bir grup cesur kaşifin bu deliklerden birine gitmeye karar vermesi sonrasında gelişiyor.
The Imitation Game – 14 Kasım 2014 (İngiltere) İkinci Dunya Savaşı sırasında Almanların haberleşmede kullandığı Enigma kodunu kırmaya calışan İngiliz matematikci Alan Turing ’in hikayesini anlatan film, hem konusu hem de Turing ’i Benedict Cumberbatch gibi bir oyuncunun canlandırması itibariyle sezonun en heyecanla beklenen filmlerinden biri olmayı başarıyor.
Foxcatcher – 14 Kasım 2014 Cannes Film Festivali ’nde dikkatleri uzerine ceken Foxcatcher, olimpiyat gureş şampiyonu Mark Schultz ’un hayat hikayesine odaklanıyor. Filmin yonetmeni ise Moneyball ’u (Kazanma Sanatı) da yoneten Bennett Miller. Baş rollerde ise Channing Tatum ve Steve Carrell var. Sırf baş rolleri icin izlenebilecek bu intikam filmi, umuyoruz ki bizde vizyona girecek.
Dumb and Dumber To – 14 Kasım 2014 20 yıl aradan sonra en ozlediğimiz iki salak arkadaşın geri donuyor olması, Dumb and Dumber To ’yu izlemek icin ortada başka hicbir sebep bırakmıyor. Biz de sizi ozledik şapşallar!
The Hunger Games: Mockingjay – 21 Kasım 2014 Pek de tanıtıma ihtiyac duymasa da, seriyi bilip izlemiş olanların kacıracağını hic sanmadığımız Aclık Oyunları ’nın ucuncu filmi, eğer ilk iki filmde yakalayabildiği başarıya ulaşırsa (ki ulaşır) 500 milyon dolar gibi bir hasılat yaparak biz zuğurtlerin cenesini bir guzel yoracak, orası kesin.
Horrible Bosses 2 – 5 Aralık 2014 Onceki filmin yayınlandığı yıl en iyi komedi filmlerinden biri olma başarısını gosterdiğini duşunursek, Jason Bateman, Charlie Day, Jason Sudeikis uclusunun bu filmde de kotu iş cıkarmayacağından baya eminiz. Kakullu, esmer guzeli bir Jennifer Aniston ’ın varlığını soylememek de kabalık olur. Sene icerisinde izleyebileceğiniz kaliteli komedilerden bir tanesi.
Wild – 5 Aralık 2014 (ABD) Gectiğimiz yıl Dallas Buyers Club ile buyuk başarı yakalamış olan yonetmen Jean-Marc Vallée ’nin Dallas ’a devam filmi olarak cektiği Wild, eroin bağımlısı bir kadının kendini bu illetten kurtarma ve kişilik arayışı gibi sebeplerle 1.100 millik bir yolculuğa cıkmasını anlatıyor. Oscar odullu Reese Witherspoon ’un baş rolde olmasını, kendisini uzun yıllardır hapsettiği orta karar romantik komedi film dongusunden cıkarma isteği olarak yorumluyoruz.
Exodus: Gods and Kings – 12 Aralık 2014 Irving Rosenfeld ’den Bruce Wayne ’e, rol skalası adeta bir ocakbaşı menusu gibi olan Christian Bale ’i Exodus: Gods and Kings ’te bu skalaya biraz Adana acısı surmek uzere Hz. Musa rolunde izleyeceğiz. Tevrat ’ın bazı bolumlerinden esinlenerek yazılan film, Darren Aronofsky ’nin Noah (Nuh) adlı filminin ulkemizde ne kadar tartışma yarattığını da hesaba katacak olursak, buralarda baya gurultulu bir bicimde vizyona gireceğe benzer.
The Hobbit: The Battle of the Five Armies – 17 Aralık 2014 Esas adı The Hobbit: There and Back Again olan film, Peter Jackson abimiz studyo baskısı altında kalmış olacak ki daha konvansiyonel bir secenekle (savaş, ordu cağrışımları yapan bir isim) filmin adını değiştirdi. İzleyip goreceğiz gercekten epik bir savaş izleyecek miyiz!
Clouds of Sils Maria – 19 Aralık 2014 Juliet Binoche ve Kristen Stewart ’ın başrollerini paylaştığı film, kariyerinin zirvesinde bir aktrisin 20 yıl once oynadığı ve onu zirveye taşıyan rolde bir başka yeni oyuncunun oynayacak olmasıyla yuzleşmeye başladığı gercekleri konu alıyor. Film, Cannes Film Festivali ’nin resmi seckisinde yer aldı.
Into the Woods – 25 Aralık 2014 (ABD) Kırmızı Başlıklı Kız, Cinderella, Rapunzel ve daha bircok populer cocuk masalı karakterine ders oğretmek adına onlara komplo kuran bir cadıyı ana karakter olarak izleyeceğimiz muzikal, soz konusu cadı rolunde Meryl Streep, Cinderella rolunde pek sevdiğimiz Anna Kendrick gibi oyuncuları cebine almasıyla kendini epey izlenesi yapıyor.
The Interview – 25 Aralık 2014 (ABD) Olumune kankayız James Franco ve Seth Rogen ’ın yabancıya gitmesin usulu hem yazıp hem oynayıp hem yonettikleri aile işi film, Skylark Tonight isimli bir magazin şovu sunan iki sunucunun Kuzey Kore diktatoru Kim Jong-un ’un programın fanı olduğunu oğrendikten sonra onunla yapmaya niyetlendikleri roportajı konu alıyor. This Is The End ’deki absurd uyumu sevenlerin sabırsızlıkla beklemesi gereken bir film bizce.
Big Eyes – 25 Aralık 2014 (ABD)
Margaret Keane isimli ressamın dramatik uyanışını konu alan film, sanatcının 1950lerde yaşadığı zafer gunlerinden 10 yıl sonra kocasının işleri uzerinde hak iddia etmesiyle karmaşık bir hal alıyor. Gormeye pek alışık olmadığımız bir tarzla gonul gozumuzu şenlendirecek olan yonetmen Tim Burton, filmin baş rolu icin son yıllarda oldukca gundemde olan Amy Adams ’ı secmiş.
Birdman – 16 Ocak 2015 Bu senenin en cok beklenen filmlerinden biri olan ve kadrosunda mısır gevreğini oynasa bayıla bayıla izleyeceğimiz Emma Stone ’u ve heybetli yonetmen koltuğunda da Alejandro González Iñárritu ’yu bulunduran Birdman, Iñárritu ’nun daha once Amores Perros ve Babel gibi filmlerde gormeye alıştığımız dramatik dokunuşunun aksine kara komedi turunde bir hikayeyi anlatıyor. KESİNLİKLE KACIRMAYIN!
The Theory of Everything – 27 Şubat 2015 Stephen Hawking ’in eski eşinin yazdığı Travelling to Infinity: My life with Stephen isimli anı kitabından uyarlanan film, Hawking ’in eşiyle yaşadıklarını, hastalığının teşhisini ve başarılarını anlatıyor.
Wetlands – Festival mevsiminde Amelie ’nin daha gercekci ve daha cinsel eğilimlerine kapılıp giden halini duşunun. İşte Wetlands ’in baş rolunde izleyeceğiniz hatun boyle biri. Seksuel ve hijyenik acıdan garip zevkleri olan hatunumuzun asıl isteği ise boşanmış olan ailesinin tekrar birleşmesidir. İzleyip goreceğiz…